Üç doğuş ve bir halk

Elif KAYA yazdı —

  • Biyolojik olarak dünyaya gelmenin dışında, toplumsal olarak anlamla buluşma anları da doğuşu ifade eder. Bu anlamda insanların yaşamında tek bir doğuş değil, geliştirdiği anlam arayışıyla paralel birden fazla doğuş olabilir.

Doğmak ile olmak arasında ince ama bir o kadar önemli bir fark vardır. Doğmak yaşama atılan ilk adımı ifade eder. Başka bir ifadeyle "doğuş" yeni yaşamları yaratma anlarıdır.  Yaşam bu anların varlığı ile süreklilik kazanır.  

Yaşamın çeşitlenip zenginleşmesi, bir anlama kavuşup, nitelik kazanması ise "oluş"la mümkün olur. Kendini gerçekleştirmek, anlam arayışını derinleştirip, bunun mücadelesini vermek, toplumsal yaşama özgürlük temelinde yeni açılımlar yapmak “ oluş”la bağlantılıdır.  Oluşu olmayan her doğuş yarımdır, tekildir, toplumsal yaşama temas etmekten uzaktır. Ancak kendi oluş sürecini başlatan her doğuş, halk tarafından sahiplenilir ve kolektif doğuş anlarına çevrilir. Aynı anlam arayışında olan insanlar, bu doğuş anını kendi doğuşu olarak tanımlayıp kutlar. Bir anlamda biyolojik doğuşun ötesinde anlam kazanan ve doğuşu oluşla tamamlayan öncü insanların yaşamları yeniden doğuşun simgesi haline getirilip, halk tarafından sahiplenilir. Yani biyolojik olarak dünyaya gelmenin dışında, toplumsal olarak anlamla buluşma anları da doğuşu ifade eder. Bu anlamda insanların yaşamında tek bir doğuş değil, geliştirdiği anlam arayışıyla paralel birden fazla doğuş olabilir.

Çok eski tarihlerden beri halk, kendi yaşamını etkileyen, anlam katan, iz bırakan insanların doğuşunu sahiplenip, çeşitli ritüellerle kutlamış, kendisinin yeniden doğduğu gün olarak adlandırmıştır. Örneğin 25 Aralık’ta İsa’nın doğum günü olarak kutlanan Noel şenlikleri aynı zamanda Hıristiyan aleminin doğuş bayramı olarak bin beş yüz yıla yakın bir zamandır kutlanır. Yine Zerdüşt’ün doğum gününü kutlayan Zerdüştiler, o günü kendilerinin yeniden doğdukları gün olduklarına inanırlar. Yaresan Topluluğu, Sultan İshak’ın 21 Mart’ta doğduğuna inanır. Baharın gelişi ve doğanın uyanışıyla birlikte doğum gününü ele alırlar.

Bu tarihlerin gerçek bir doğum anı olmaktan öte simgesel olma olasılığı daha yüksek. Yani günümüzdeki gibi gerçekten doğma anı takvime bağlanan, gün ve saatleri kayıt altına alınan günler olmaktan öte insanların, doğuşu anlam dünyası ile yoğurup, sembolize ettiği anları ifade etmektedir. Bu nedenle halk öncülerin doğuşunu kendinin yeniden doğuşu olarak ele alır, ritüellerle bunun kutlamasını yapar. Böylece öncünün doğuşu toplumun yeniden doğuşuyla özdeşleşir ve anlam kazanır.

Özce tek bir doğuştan değil, kendini oluşturma süreciyle birlikte pek çok doğuştan bahsedebiliriz. Örneğin Reber Apo kendisi için üç doğuştan bahseder. Bunlardan birincisi, anne karnından doğuş yani dünyaya ilk geldiği andır. İkincisini, kim olduğu arayışına başladığı ve bunun cevabını oluşturmaya çalıştığı okul ve siyasi çalışmalar dönemi olarak adlandırır. Üçüncü doğuşu ise bu çabaların toplumsal sisteme dönüştüğü ve insanlara yeni bir yaşama imkan olanaklarını sunduğu İmralı dönemi olarak adlandırır.

2000 yılından bu yana Kürt halkı 4 Nisan’ı Doğum Günü olarak kutluyor. Bazen Türk polisinin saldırıları altında festivaller yaparak, ağaç dikerek, çocuklar için şölenler düzenleyerek bu kutlamaları yaygınlaştırıp, sürdürüyor. Reber Apo hiçbir dönem “ 4 Nisan benim doğum günümdür, kutlayın” demedi. Bunu Reber Apo’nun geliştirdiği doğuşlarla yaşamının anlamını bulan, kadınlar başta olmak üzere halk isteyip sahiplendi.

2000 yılında Sivas Cezaevinde tutsak kadınlar arasında yapılan tartışmayı hatırlıyorum. O zaman Tv den duyduğumuz 4 Nisan ile 14 Nisan tarihlerini karıştırmıştık. Kendi aramızda kutlama yapmış, Önderliğe de kartpostallar hazırlayıp yollamıştık. Bunun üzerine Reber Apo, “ Doğum tarihim, 14 Nisan değil, 4 Nisan’dır” deyip düzeltmişti. Ve “bu tür şeyler fazla gerekli değildir. Ama eğer yapmak istiyorsunuz da daha anlamlı bir şeyler yapın. Ağaç dikin” demişti.

O günden bu yana her yıl 4 Nisan, Kürt halkının yeniden doğuşu olarak yurt içi ve yurt dışında, özgür bir yaşam arayışında olan insanların olduğu her alanda kutlanıyor. Halk kendi yaşamına anlam katan, özgürlük arayışını derinleştiren ve değer oldukları hissini aşılayan bu doğuşu kendi doğuşu olarak kabul ediyor. Baskılara, tutuklamalara aldırış etmeden, ölümü göze alarak yeniden doğuşunu bayram havasında kutluyor. Her yıl 4 Nisan’ı Newroz coşkusu ve ruhuyla buluşturmaya devam ediyor.

Bir ömre üç doğuş sığdıran ve kendi doğuşunda halklara, kadınlara anlamlı bir yaşam sunan Reber Apo’nun 74. doğum günü kutlu olsun!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.