Yargı baskı altında

Kadın Haberleri —

.

.

  • İpek Er’e tecavüz ettikten sonra ölümüne neden olan uzman Çavuş Musa Orhan’ın üniformalı olmasaydı şimdiye tutuklanmış olacağını söyleyen Avukat Rengin Ergül, “Mahkemenin bu konudaki tutumu çok pasif ve belli ki baskı altındalar” dedi. 

MASİS HESKİF

Êlih’in Qûbîn ilçesinde İpek Er’e tecavüz ederek intihar etmesine neden olan Musa Orhan, tutuksuz yargılanmaya devam ediyor. 1 Haziran’da Siirt Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 2’nci duruşmada da Orhan’ın tutuksuz yargılanmasına devam edilmesi kararı çıktı. Tüm delillere rağmen Orhan’ın tutuklanmamasına sanal medya hesabı üzerinden tepki gösteren oyuncu Ezgi Mola hakkında 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. İpek Er ailesi avukatlarından ve Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) Kadın Komisyonu üyesi Rengin Ergül ile davada yaşananları, taleplerini ve İpek Er’e sahip çıkan sanatçılara açılan soruşturmaları konuştuk.  

İlk olarak İpek Er’in intihar etmeden önce yargı sisteminin işleyişindeki soruna değinen Ergül, yargı sisteminde hem Kürt kadınlarının hem de genel olarak kadınların şikayet mekanizmalarına erişimde polislerin, savcıların özensizliğinin kişileri intihara sürüklediğini belirtti. Ergül, “İpek Er intihar etmeden önce babasıyla beraber Musa Orhan’ın cinsel saldırısına karşı Batman Cumhuriyet Savcılığı’na şikayetçi olmaya gidiyor. Batman Cumhuriyet Savcılığı yetkili olmadığı gerekçesiyle Siirt Cumhuriyet Savcılığı’na yönlendiriyor. Siirt Cumhuriyet Savcılığı ‘15 gün sonra gelin’ diyor. Evet, yetkili yer Siirt Cumhuriyet Savcılığı ama böyle bir prosedür işletmek zaruri değil. Yine cumhuriyet savcılığının ‘15 gün sonra gelin’ demesinin de bir temeli yok. Bu yönüyle de yargı sistemini ele almak gerekiyor” ifadelerini kullandı. 

‘Mahkeme pasif tavır sergiliyor’

Geçtiğimiz hafta görülen mahkemede heyetin tavrına da değinen Ergül, mahkemenin ilk başta kamuoyunun da baskısıyla Musa Orhan’ı tutukladığını belirterek şöyle konuştu: “Musa Orhan aleyhine durum aynı devam ediyor olmasına rağmen Orhan hakkında tahliye kararı vermeleri aslında mahkemenin başka türlü bir baskının altında kaldığını gösteriyor. Aslında mahkemenin tarafsızlığı ve bağımsızlığı lekeleniyor. Son duruşmada da mahkeme çok pasif bir tavır sergiledi. Ölümle sonuçlanan bir cinsel saldırı dosyasını takip eden bir mahkemenin titizliği yok. Mesela gelmesi gereken tanıklar getirilmiş değil. Musa Orhan sus hakkını kullanmaya devam ediyor. Susma hakkını kullanması ve tanıklar getirilmedikçe İpek Er ailesinin avukatlarının gerçekleri tartışma imkânı olmuyor. Çünkü çelişkileri orta dökemiyoruz. Bu yönüyle de mahkeme üzerine düşeni yapmıyor. Ve başlangıçta da mahkemenin böyle yürümesi aslında şiddete maruz kalan bütün kadınların ve ayrıca Kürt kadınların bu sisteme erişmekte sorun yaşadıklarını gösteriyor.”    

Hem söyledi hem inkar etti

Musa Orhan ve avukatlarının duruşmaların başından beri aileye dönük tavrının çok çirkin olduğunu vurgulayan Ergül, savunma hakkının geniş yorumlanması gerektiğini ancak savunma hakkı içerisinde bir kişinin hatırasına, ailesine hakaret şeklinde geniş yorumlanamayacağını kaydetti. Ergül, “Son duruşmada Musa Orhan’ın kadın olan avukatı, İpek Er’in babasını kast ederek, ‘Bir babanın görevi kızını okutmak, yetiştirmek, bir babanın görevi kızını satmak değildir. Kızını intihara yönlendirmek değildir’ ifadelerini kullandı. Biz bu ifadelerin tutanağa geçmesini istediğimizde ise bu şekilde beyanda bulunmadığını iddia etmeye girişti. Bu tavır cinsel saldırı davalarında karşılaştığımız bir tavırdır. Bu saldırgan tarz ile karşı tarafı siyasi bir planın parçası olarak gösterme girişiminde bulunuyorlar” diye konuştu. 

Tecavüzcü asker tutuklanmalı

Taleplerine de değinen Ergül, en büyük taleplerinin Musa Orhan’ın tutuklanması olduğunu kaydetti. Yine dinlenmeyen tanıkların mahkemeye bir an önce getirilmesi gerektiğinin altını çizen Ergül, “Henüz dinlenmeyen tanıklar var ve dinlenmeyen tanıklar üzerinden Musa Orhan’ın etki yapması, plan yapması çok mümkün. Hem tanıkları etkilememesi açısından hem de zaten dosyada değişen bir durum olmadığından, yani tutuklandığı gündeki delillerle şu anki deliller arasında bir fark olmadığından Musa Orhan’ın tutuklu yargılanması gerekiyor. Mahkemenin bu konudaki tutumu çok pasif ve belli ki baskı altındalar. Üniformalı olmayan bir erkeğin cinsel saldırı dosyası olsaydı Musa Orhan şu an tutuklu yargılanırdı“ dedi. 

Fail susuyor

Diğer yandan Musa Orhan’ın da susma hakkını kullanmaya devam ettiğini ifade eden Ergül, “Bu susma hakkını bazı yerlerde kötüye kullanıyor. Evet, biz yargılanan kişinin de temel hak ve özgürlüklerine halel getirecek bir şey söylemeyiz elbette ancak susma hakkı işinize geldiğinde konuşmayı içermiyor. Susma hakkı bütüncüldür. Mahkeme boyunca susma hakkını kullanırsınız. Musa Orhan aslında eski beyanlarını tekrar ettiğini söyleyerek susma hakkını da tam anlamıyla kullanmış değil ancak şu aşamada temel olarak susma hakkını kullandığını söylüyor” dedi.
 
Ezgi Mola’ya neden dava açıldı?

Tüm delillere rağmen Orhan’ın tutuklanmamasına sanal medya hesabı üzerinden tepki gösteren oyuncu Ezgi Mola  hakkında açılmış dava ve ona destek olanlar hakkında suç duyurusunda bulunulmasına değinen Ergül, şunları söyledi: “Türkiye’de kadın cinayetlerinin gün be gün arttığını, kadına yönelik yönelik şiddetin, cinsel saldırı dosyalarının artık sıradanlaştığını dolayısıyla kadınların öfkesinin diri olduğunu ve öfkesini dile getirmeyi sınırlandırma konusunda ceza kanununu bir sopa gibi sallamanın adil olmadığını düşünüyoruz. Eğer ceza kanununu işleteceklerse kadınların özgürlüğüne, yaşamına, cinselliğine kast eden erkeklere yönelik işletmeleri gerekiyor. Bugün kadın cinayetlerine baktığımızda Türkiye’deki kadın cinayet sayısı bir savaş rakamı neredeyse. Dolayısıyla kadınların öfkesini pozitif hukukun sınırlı bir maddesiyle değerlendirmeye kalkıştığınızda adil olmaz. Ben bir hukukçu olarak ne Ezgi Mola’nın söylediklerini ne de ona destek verenlerin söylediklerini hakaret kapsamında değerlendirilmemesi gerektiğini, bunu erkek yargıya diri bir öfkenin sonu olduğunu göz önünde bulundurmak gerekiyor. Ve Musa Orhan’ın avukatların aslında bunu yapmasının sebebi aslında yine aileye yönelik saldırgan tarzın devamıdır.” 

Özel savaş politikası

Ergül, Kürdistan’da sık karşılaşılan üniformalı erkek şiddeti ve tacizine ilişkin de konuştu. Bu başlığa ilişkin ayrı bir çalışma yapılmasının önemli olduğunun altını çizen Ergül hem basından hem de avukat olarak buna benzer birçok vaka ile karşılaştıklarını söyledi. Ergül, “Kürdistan’da özel bir savaş politikası ve kadına dönük ayrı bir kırım politikasının güdüldüğünü çok iyi biliyoruz. Bunu Ekin Wan’ın naaşını soyarak da, sokağa çıkma yasaklarında Taybet Ana’ın cenazesinin sokakta günlerce kalmasına seyirci kalmasına bizi mahkum ederek gösterdiler. Yine sokağa çıkma yasaklarında girdikleri yatak odalarında yazdıkları yazılarla da bize gösterdiler. Ve şu anki koşullarda yine üniformalı erkekleri şehrin her alanına yerleştirerek, neredeyse nüfusa oranlayacak şekilde yerleştirerek, buradaki politikalarına devam ediyorlar. Bu noktada Kürt Kadın Hareketi’nin ve Türkiyeli feministlerin gerçekten erkek yargı eril zihniyetle mücadelenin yanında sömürgeci devletin Kürt kadınına dönük bir savaş politikası güttüğünü de göz önünde bulundurması ve buna karşı ses çıkarması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Tecavüzcünün avukatı savunma sınırlarını zorluyor

Musa Orhan’ın tutuksuz yargılanmasına tepki gösteren sanatçılar hakkında dava açılmasının toplumsal tepkiyi düşürme amacı taşıdığını belirten avukat Yelda Koçak, “İpek Er’in çığlıkları yargının kulaklarında çınlayacak” dedi.

Tecavüzcü asker Musa Orhan’ın tutuklanmamasına sanal medya hesabı üzerinden tepki gösteren oyuncu Ezgi Mola hakkında “sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret” ve “hakaret” iddiasıyla 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Tecavüzcünün avukatı Mehmet Erkan Akkuş da Mola’ya destek veren 16 sanatçı hakkında ‘linç kampanyası’ yürütüldüğü iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulundu. 
Yaşanan süreci Mezopotamya Ajansı’na değerlendiren avukat Yelda Koçak, Orhan’ın avukatı Akkuş’un, geçmiş dönemlerde mafya bağlantılı işler yürüttüğünü söyledi. 

Orhan’ı devlet koruyor

Nitelikli cinsel saldırı suçundan yargılanmanın suçunun net olmasına rağmen hala tutuklanmadığını belirten Koçak, hakaret suçundan yargılanan insanların tutuklandığı bir ortamda tecavüz suçu failinin tutuksuz yargılanmasının hukuksuzluğu gözler önüne serdiğini söyledi. Koçak, Orhan’ın devlet tarafından korunduğunu vurgulayarak, vicdanlarının rahatsız olduğunu belirtti.
Yurttaşların demokratik tepkilerinin “seri davalar” ile baskılanmaya çalışıldığına işaret eden Koçak, sanatçılara açılan soruşturmaların bu hamle ile bağlantılı olduğunu, hukukun insanların tepkisini sönümlendirmek üzere bir araç olarak kullanıldığını ifade etti. Koçak, bununla da yurttaşların düşünce ve ifade özgürlüğünün engellendiğini dile getirdi. 

Paylaşımları militarist, ırkçı, cinsiyetçi, saldırgan

Sanatçılara tecavüz faili Orhan’ın talebiyle dava açıldığını dile getiren Koçak,“Avukat sosyal medyada paylaştığı dilekçelerle de ne kadar militarist, cinsiyetçi, ırkçı ve saldırgan olduğunu gösteriyor. Dilekçeleri incelendiğinde bir avukatın savunma dokunulmazlığını aşar mahiyette söylemlerde bulunuyor. Bu savunmalar son zamanlarda çok görünür oldu. Özellikle kadın katliamı davalarında failin avukatlığını yapanlar, savunma dokunulmazlığının sınırlarını aşıyor” dedi. 
 
İpek’in çığlıkları kulaklarında çınlayacak

Fail Orhan’ın avukatının Türkiye’deki yargı pratiği ve İçişleri Bakanı’ndan büyük bir cesaret aldığına dikkati çeken Koçak, işlemeyen hukuka olan güvenin tamamen yok olduğunu vurguladı. Yurttaşlar olarak haklı buldukları her konuda fikir beyan edebileceklerine de değinen Koçak, “Tutuksuz yargılanan bir cinsel istismar faili üstüne bir kadının ölümüne sebep olmuş. Böyle bir zihniyetin dışarıda kol gezmesine müsaade eden yargı, halktan çıkacak olan sesi de göz önüne alıyor demektir. Bu nedenle sanatçılara açılan soruşturmaların da bir anlamı yoktur. İpek Er’in çığlıkları yargının kulaklarında çınlayacak” ifadelerinde bulundu.

Mahkemeden Ezgi Mola kararı

İpek Er’e tecavüz ederek ölümüne sebep olan uzman çavuş Musa Orhan’a hakaret ettiği gerekçesiyle  Ankara 31’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde 2 yıl 4 aya kadar hapis istemiyle  oyuncu Ezgi Mola hakkında açılan davanın, suçun belli bir ağırlığa ulaşmadığı gerekçesiyle basit yargılama usulü olarak görüleceği belirtildi. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.