Yaşamak bu değil
Kadın Haberleri —
- Depremin üzerinden 8 ay geçti fakat yaraları halen sarılmadı. Yaşamak zorunda bırakıldıkları konteyner kentler küçük, birbirine yakın ve kendilerine ait bir avluları dahi yok. İkinci bir kışa daha evsiz giren depremzede kadınlar, sorunların çözülmemesine tepkili.
Depremin ardından Semsûr’da hangi kapı çalınsa kadınların dilinden yaşadıkları zorluklar dökülüyor. Çalınan kapılar da yıkılan evlerin yerine yapılanlar değil, devletin “geçici barınma merkezi” olarak adlandırdığı konteynerlar. Yüzde 60’ı yıkılan şehrin merkezinde, ‘K1, K2, K3’ adıyla 20 ayrı noktada 13 bin 726 konteyner yer alıyor.
Konteyner kentlere gitmeyen bazı depremzedeler gönüllülerin kurduğu konteynerlarda ya da kendi imkanlarıyla yaptıkları kulübelerde yaşam mücadelesi veriyor. İkinci bir kışa yaklaşıyoruz fakat TOKİ tarafından inşası devam eden deprem konutlar hala tamamlanmadı. Konteyner kentte kalan kadınlar yaşadıkları zorlukları Jinha’dan Medine Mamedoğlu’na anlattı.
21 metrekarede 7 kişi
Nafiye Esen, 21 metrekarelik konteynerde 7 kişi (2 aile) kaldıklarını ve sığamadıklarını belirtti. Evlerin birbirine neredeyse yapışık olduğunu ve kimsenin kendine ait özel alının olmadığının altını çizen Esen, “Perişan ve çaresiz haldeyiz” sözleriyle tanımlıyor yaşadıklarını.
“Konteyner çok küçük ve kimse sığamıyor. Su akıttığı için tuvalet ve banyoyu kullanamıyoruz. Geceleri herkes birlikte uyuyor. Bir küçük odayı mutfak ve çocukların odası yaptık. Çocuklar yemeklerin piştiği yerde yatıyor. Halılarımızın hepsi banyodan akan su nedeniyle ıslanıyor. Ne yapacağımızı hiç bilmiyoruz. Bu yaşamak değil. Adıyaman sahipsiz bırakıldı.”
İçerisi dar, dışarısı ise toz
Binaların yıkımı sırasında oluşan tozun kendilerini etkilediğine dikkat çeken ve artık sorunlarına çözüm bulunmasını isteyen Esen, şunları ekledi: “Burada kalıyoruz ama konteynerdan dışarı dahi çıkamıyoruz. Çıktığımızda da direkt toza maruz kalıyoruz. Yıkım olduğunda bize ‘çıkmayın’ diyorlar. Peki günlerce içeride ne yapacağız? Çocuklarımız bu tozdan dolayı hastalandı. Hepsi ya öksürüyor ya da astım oluyor. Bu halde diğerleri yaşayabiliyorlarsa yaşasınlar. Ama biz yaşayamıyoruz.”