Yeni oyunlara müsaade etmeyiz

Cemil Bayık
Bayık: Rêber Apo, yeni bir şey yapmıyor; geçmişteki hamlelerin devamıdır. Hareket'te geliştirdiği değişimin derinleşmesidir
- KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Kürt Halk Önderi'nin çözüm üzerine çalıştığını, kendisinden bununla ilgili bir mektup aldıklarını, ancak Türk tarafında şu anda çözüm istemeyenlerin daha güçlü olduğunu söyledi.
- Eşbaşkan Bayık, şunların altını çizdi: "Türk devleti daima çözüm için adımları sabote etti. Bu sefer de aynı şeyleri yapmak isteyebilir ama Hareketimiz ve halkımız tecrübelidir; yeni oyunlar oynamasına müsaade etmez."
Kürt Halk Önderi çağrı yaptığında, PKK silah bıraktığında meselenin hal olmayacağını fakat Türk devletinin, Apo’ya, PKK’ye, özgür Kürtlere karşı mücadele ettik, sonuç aldık, artık öyle bir mesele kalmadı, silahlar da bırakıldığında sorun çözülecektir, dediğini söyleyen KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, şunları söyledi: "Herkesi bu şekilde kandırmak istiyorlar. Rêber Apo, onların bu gerçeğini ortaya çıkarmak ve herkesin anlamasını sağlamak istiyor. Türk devleti, bu yüzden çok öfkeleniyor. Bundan dolayı Rêber Apo’nun geliştirmek istediği sürecin ilerlemesini istemiyorlar. Özellikle de AKP çok sabote ediyor. Kullandıkları dille, sergiledikleri pratiklerle Önderliği halkların, dostların, Hareket'in karşısında küçük düşürmek, basitleştirmek istiyorlar. Herkesin Rêber Apo’ya olan inancını zayıflatmak istiyorlar. Bunu çok iyi anlamamız lazım, tepkisel ve duygusal yaklaşılmamalı. Rêber Apo’nun tarihi hamleyi hangi temelde geliştirmek istediğini anlamalı ve hamleyi nasıl büyütüp, başarıya ulaştırmamız gerektiğini esas almalıyız. Bu şekilde Rêber Apo’nun etrafında kenetlenmeli, geliştirmek istediği hamleye sahip çıkmalıyız. O zaman oynanan tüm oyunlar bozulur"
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Stêrk TV'den Ersin Çaksu'nun sorularını yanıtladı. Söyleşinin bazı bölümleri özetle şöyle:
Yeni bir şey yapmıyor
Rêber Apo, aslında henüz 90’lı yıllarda Mehmet Ali Birand ile röportajında "Bir muhatap arıyorum" dedi. Kürt sorununu savaş ve çatışma zemininden çıkararak, siyasi ve demokrasi zemininde çözmek istiyordu fakat Türk devleti tarafında kimse bu anlamda bir adım atmadı.
Daha sonra Mam Celal devreye girdi, Turgut Özal ile aramızda bir bağlantı kurdu. Sorunun siyasi bir yoldan çözülmesini amaçladı. Rêber Apo’nun zaten baştan beri hedefi buydu. Olumlu bir adım atarak ateşkes ilan etti fakat çetecilik bunun gelişmesini engelledi, sabote etti.
Türk devletinden bazı siyasetçiler, hatta ordunun içinden bazıları, 1998'de 'Ateşkes ilan ederseniz biz de sorunu çözmeye hazırız. Devlet çok kirlenmiş, çetecilik gelişmiş, birçok tahribat yaratılmış. Devleti bu durumdan çıkarmak istiyoruz' diye haber gönderdi. Rêber Apo da bunu olumlu karşıladı fakat Türk devleti buna Uluslararası Komplo ile cevap verdi.
Rêber Apo komplo ortamında, İmralı’da yine çözüm hattını esas aldı. İnkar-imha siyasetine karşı Demokratik Cumhuriyeti gündeme getirdi. Komplocular, iş birlikçi, hainler, soykırımcılar buna karşı Hareket'in içinde tasfiye girişimlerinde bulundu. Bu şekilde sonuç almak istediler.
Rêber Apo buna karşı da durdu, yeni bir paradigma geliştirdi; sadece PKK ve Kürtler için değil, insanlık için demokratik, ahlaki ve politik bir paradigma. Bu temelde birçok kez tek taraflı ateşkes ilan etti.
Kürt sorununu savaş zemininden çıkarıp siyasi zemine çekerek sorunu çözmek istedi. Rêber Apo, şimdi de bu temelde çalışma yürütüyor. Yeni bir şey yapmıyor; geçmişteki hamlelerin devamıdır. Bizim için nettir; Rêber Apo’nun geliştirdiği süreç, Hareket'te geliştirdiği değişimin derinleşmesidir. Hareket bu temelde örgütlensin ki amaçları doğrultusunda mücadelesini yürütebilsin.
Savaşın devamını isteyenler
Savaş üzerinden yaşayanlar ve rant elde edenler, sorunun çözülmesini istemiyor. Sorun, savaş zemininden çıkarılıp hukuki ve siyasi zeminde çözülürse artık o güçler, rant elde edemez, hırsızlık yapamaz, sermayelerini güçlendiremez. Hatta iflas bile ederler. Hele iş birlikçi hain Kürtlerin işgalcilerin yanında bir yeri kalmaz. Tarihte de bunun birçok örneğini görüyoruz. Bu yüzden Rêber Apo geçmişte yaptığı hamlelerin devamı üzerinden bir hamle geliştiriyor. Burada inisiyatif alıyor, çünkü Ortadoğu’da yeni ve çok çok hızlı değişimler gelişiyor.
Bir mektup aldık
Türk basınından takip ettiğimiz kadarıyla bazı sonuçlar çıkarıyorduk. Sonra bir mektup geldi. Bu şekilde bazı bilgiler aldık. Rêber Apo, daha önce başlattığı hamleleri daha büyük bir amaca ulaştırmak; Kürt sorununu savaş zemininden çıkarıp demokratik zemine çekmek istiyor. o zaman herkes Rêber Apo’nun elini güçlendirmeli. O vakit istenilen amacı ulaşılır. Herkesin Rêber Apo’nun geliştirdiği hamleye sahip çıkması gerekir, çünkü bu hamle herkes içindir. Önderlik şimdiye kadar kendisi için hiçbir şey istemedi. Ne yaptıysa halklar için, insanlık için yaptı.
Tarihi bir çalışma
Şu an Rêber Apo iki noktada adım atıyor. Birincisi kadın sorunu, kadın özgürlüğü konusunda geçmişte geliştirdiği hamleleri daha da derinleştiriyor. Yine sosyalizm konusunda geliştirdiği hamleleri daha da derinleştiriyor. Bunun yanı sıra Ortadoğu’da çok büyük değişimler yaşanıyor. Ortadoğu yıkıldı ve şu an kapitalist modernite sistemi çıkarları temelinde Ortadoğu’yu inşa etmek istiyor. Rêber Apo da halklara göre inşa etmek istiyor. Ortadoğu’da demokrasinin, özgürlüğün gelişmesini esas alıyor. Önderlik, hem Kürt halkı için hem de Ortadoğu halkları için tarihi bir çalışma yapmak istiyor. Herkesin de Önderliğin başlattığı bu sürece sahip çıkması gerekir.
Atılması gereken adımlar
Bahçeli ve Erdoğan, Rêber Apo’ya, 'silah sorunu çözülmeli', 'PKK ortadan kaldırılmalı' diyorlar. Rêber Apo’nun koşullarında bir değişiklik olmazsa, özgür bir şekilde mücadele etmezse çağrılara nasıl cevap verebilir? Bu mümkün değil. Rêber Apo’dan istenilenlerin yerine getirilmesi için derhal mutlak tecridin sona ermesi gerekir. Önderliğin özgür olması lazım. Fiziki olarak özgürleştiğinde Hareket ve herkes ile ilişki kurabilir, konuşabilir, tartışmalar yürütebilir, öneriler alabilir ve bu temelde beklentilere cevap olabilir.
Savaşın bitmesini istiyorlarsa
Bir yandan özgürlük koşullarını sağlamayacaksan, değişim gerçekleştirmeyeceksin, kanunları değiştirmeyeceksin ama diğer yandan Önderliğe çağrı yap; gerilla silah bıraksın, PKK ortadan kalksın, diyeceksin. Demek ki barış olsun istemiyorsunuz, sorun çözülsün istemiyorsunuz. Eğer sorun çözülmezse, özgürlük olmazsa nasıl barış olacak? Bu şekilde hiçbir zaman barış sağlanmaz. Barış özgürlükle olur ama özgürlüğün bütün yollarını kapatmışlar. Bir tarafta çağrı yapıp, diğer tarafta savaşı sürdürüyorlar, kayyum atıyorlar, insanları tutukluyorlar, katliamlar yapıyorlar, her yeri bombalıyorlar. Kullandıkları dil, ortaya koydukları pratiklerle demek ki savaşın bitmesini falan istemiyorlar. Savaşın bitmesini istiyorlarsa o zaman Rêber Apo’nun koşullarını değiştirecekler. İmralı sisteminin ortadan kaldırılması lazım.
Türk devleti terör estiriyor
Türk devleti, Kürt halkına karşı terör estiriyor fakat sanki Kürtler terör estiriyor gibi gösteriyor. Her şeyi tam tersine çeviriyor. Halbuki Kürt halkı büyük bir terör ve imha saldırısı altında. Kürt halkı kendini savunmak ve imha olmamak için mücadele ediyor. Silahlanmışsa da bunun için silahlanmıştır. Bir de ortada Kürt meselesi yokmuş gibi bir algı da yaratıyorlar. Zaten açıklamalarında da bunu söylüyorlar, Kürt sorunu yok, terör sorunu var, diyorlar. Eğer PKK silah bırakırsa her şey biter, diyorlar. Kürt sorununu kabul etmiyorlar.
Kürtlere ölümü hak görüyor
Kürtlerin bir belediyesini gasp ettiklerinde hemen Türk bayrağını asıyorlar. Efrîn’i, Serêkaniyê’yi işgal ettiklerinde Türk bayrağı astılar, Kıbrıs’a gittiklerinde Türk bayrağı astılar. Bunun anlamı nedir? Bir güç, bir yeri işgal ettiğinde oraya bayraklarını asıyor. Türk devleti de Kürtleri toplum olarak görmediği için haklarını da tanımıyor. Kürtlere sadece ölüm, katliam ve göçü hak görüyor. Ya Kürt olmaktan, kimliğinden, insanlığından vazgeçersin, onlara kul köle olursun ya da kendine, kimliğine, diline, kültürüne, iradene sahip çıkarsan o zaman onlar için terörist oluyorsun. O zaman sana her şeyi yapmayı hak görüyorlar. Bu temelde bir siyaset yürütüyorlar. Bu yüzden silah bıraksınlar, örgütü dağıtsınlar, her şey biter, diyorlar, yani onların yanında Kürt toplumunun hakları yok.
Çağrıyla mesele hal olmaz
PKK silah bıraktığında mesele hal olacak mı? Mesele hallolmayacaktır. Rêber Apo çağrı yaptığında mesele hal olacak mı? Hal olmayacaktır fakat Türk devleti böyle göstermeye çalışıyor. Toplumu da uluslararası kamuoyunu da kandırmak istiyorlar; Apo’ya, PKK’ye, özgür Kürtlere karşı mücadele ettik, sonuç aldık, artık öyle bir mesele kalmadı, tek kalan sorun silahların bırakılması, silahlar da bırakıldığında sorun çözülecektir, diyorlar. Herkesi bu şekilde kandırmak istiyorlar. Türk devleti tamamen kandırma üzerine çalışıyor. Hem içeride hem de dışarıda bu şekilde iktidarlarını sürdürüyorlar.
Sürecin ilerlemesini istemiyor
Rêber Apo, onların bu gerçeğini ortaya çıkarmak ve herkesin anlamasını sağlamak istiyor. Türk devleti, bu yüzden çok öfkeleniyor. Bundan dolayı Rêber Apo’nun geliştirmek istediği sürecin ilerlemesini istemiyorlar. Özellikle de AKP çok sabote ediyor. Kullandıkları dille, sergiledikleri pratiklerle Önderliği halkların, dostların, Hareket'in karşısında küçük düşürmek, basitleştirmek istiyorlar. Herkesin Rêber Apo’ya olan inancını zayıflatmak istiyorlar. Bunu çok iyi anlamamız lazım, tepkisel ve duygusal yaklaşılmamalı. Rêber Apo’nun tarihi hamleyi hangi temelde geliştirmek istediğini anlamalı ve hamleyi nasıl büyütüp, başarıya ulaştırmamız gerektiğini esas almalıyız. Bu şekilde Rêber Apo’nun etrafında kenetlenmeli, geliştirmek istediği hamleye sahip çıkmalıyız. O zaman oynanan tüm oyunlar bozulur.
Çözüm kanadı güçlü değil
Türkiye’de bazıları, sorunun siyasi ve hukuki yolla çözülmesini istiyor. Bu kanaate ulaşmışlar fakat bu kesim, henüz çok güçlü değil. Bazıları ise sorunun siyasi ve hukuki yolla çözülmesini istemiyor, bunu sabote ediyor. Bu kesim hala hem devlette hem de iktidarda güçlü;
* Mesela AKP çözüm istemiyor.
* Bahçeli, Türkiye’nin ve Türklerin tehlikede olduğunu görüyor. Kürtlerle ittifak yaptığı taktirde, Kürt sorunu çözüldüğü taktirde hem Türkiye’nin hem de Türklerin tehlikeden kurtulacağını biliyor.
* Bazıları da bakalım ne olacak diye beklemede. Ne karşı duruyorlar ne de destek veriyorlar.
Bu yüzden Türkiye’de ortak bir görüş var diyemeyiz. Çözüm isteyen kesim desteklensin ki güçlensin, başarıya ulaşsın. Bu belki zaman alacaktır ama bu zaman ne kadar kısa süreye düşerse o kadar iyidir. Burada da sorunun siyasi yollarla çözülmesini isteyenlere görev düşüyor.
Bahçeli ile Erdoğan anlaşmazlığı
Anladığımız kadarıyla Bahçeli ile Erdoğan arasında bazı anlaşmazlıklar var fakat bunu belli etmiyorlar. Mesela Erdoğan, Bahçeli ile birlikte hareket ediyormuş gibi bir taktik yürütüyor fakat gerçek bu değil. Elbette biz aralarındaki anlaşmazlıklar üzerinden hareket edemeyiz. Rêber Apo şu an tarihi bir sorumluluk üstlenmiş ve bu temelde çalışma yürütmek istiyor. Sorunun siyasi, hukuki yollarla çözülmesini isteyenler de bu hamleye sahip çıkmalı ve bunun için mücadele etmelidir.
Şüphesi olanlar mücadele etsin
Sorunun siyasi ve demokratik yollarla çözmesini isteyip şüphe duyanlar, mücadeleyle o şüpheleri ortadan kaldırabilir. Sadece şüpheleri dile getirmek, bunları ortadan kaldırmak için mücadele etmemek bir şeye hizmet etmez. O şüpheler devam eder, hatta belki daha da derinleşir. Türk devletinde oyun bitmez. Rêber Apo, şimdiye kadar sorunu savaş zemininden çıkarmak için tek taraflı birçok adım da attı fakat Türk devleti daima bunu sabote etti. Bu sefer de aynı şeyleri yapmak isteyebilirler ama Hareketimiz ve halkımız tecrübelidir; yeni oyunlar oynamasına müsaade etmez. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim. HABER MERKEZİ
* * *
Ulusal birliğe ihtiyaç var
Kürtler için şu an tarihi bir fırsat ortaya çıkmış durumda. Kürtlerin rolü çok güçlü. 3. Dünya Savaşı Ortadoğu’da yaşanıyor. Yeni bir sistem inşa edilecek. Ortadoğu için birçok merkez savaşıyor. Herkes, kürtler olmadan amaçlarına ulaşmanın mümkün olmadığını görüyor. Bu da Kürtler için büyük bir imkan yaratıyor. Bu yüzden tam da böyle bir dönemde Kürtler ulusal sorunlarını çözmeli; ulusal konferansı, ulusal kongreyi acil bir şekilde yapmalı. Eğer bunu yaparlarsa büyük kazanımlar elde ederler. Kürtlerin de sorunlarını derhal çözmeleri ve Kürt ulusunu esas alması gerekir. Diğer sorunları ulusal sorunların önüne koymamalılar. Hem dört parçadaki Kürt halkına hem de tüm Kürt partilerine, kurumlarına, siyasetçilerine çağrımdır; ulusal sorunları esas almalıyız. Ulusal konferansı, ulusal kongreyi bu temelde geliştirmeliyiz. Kürtlerin ihtiyacı budur. Kürtler parçalı duruşlarıyla sonuç alamaz. Bazılarının hizmetine girerler. Tarihte nasıl bazılarının hizmetine girdiler, bir de üstüne katliamlar yaşadılarsa yine aynısını yaşarlar. Bu anlamda geç kalmamalıyız. Bahaneler üretmemeliyiz.
* * *
İsrail veya Türkiye
Suriye’de hem Türkiye’ye hem de Suudi Arabistan’a rol vermişler. Türkiye’ye, yeniden örgütleme; Suudi Arabistan ve diğer bazı Arap devletlerine de ekonomik olarak destek sağlama görevi verilmiş. Bu şekilde kendilerine göre bir Suriye inşa edecekler. Suriye’nin nasıl gelişeceği, nasıl bir şekil alacağı belli değil. Suriye üzerinden birçok güç savaşıyor, Türkiye’ye teslim etmeleri zor. Türkiye bunu biliyor; Amerika, İngiltere hatta İsrail ile uzlaşma sağlamak için de ağrılığını kaybetmek istemiyor.
Türkiye geçmişte Ortadoğu’da oynadığı rolü kaybetti. 1. Dünya Savaşı'yla Türkiye kuruldu, 2. Dünya Savaşı'yla İsrail kuruldu, 3. Dünya Savaşı'yla da Ortadoğu’da İbrahimi İttifak kurularak İsrail hegemonyası gelişiyor. Artık İsrail, Ortadoğu’ya ağırlık veriyor, Türkiye’ni geçmişteki rolünü İsrail yerine getiriyor. Türkiye de eski rolünü tamamen kaybetmek istemiyor.
Diğer tarafta ise Kuzey-Doğu Suriye’de hayata geçirilen sistemi ortadan kaldırmak için çalışıyor. SMO’yu da bunun için kullanıyor. Bu şekilde hem devrimi tasfiye etmek hem de Suriye’deki konumunu korumak istiyor.