Zenginlerin endişesi

Nevra AKDEMİR yazdı —

  • Paris'teki saldırıya sevinenler, Rojava’nın yok olmasını savunanlar bugün, o endişeli zenginlerin yıkımının altında paralı asker olarak bile yer alamayacak köleler aslında.

“Dünyanın sonunun geldiğini hayal etmek, kapitalizmin sonunu hayal etmekten kolaydır.” Fredric Jameson’un en fazla alıntılılanan ifadesi olabilir bu cümle. Kurtarıcı muştulanan dini kitaplardaki felaket öngörülerinden, bilim kurgu filmlerindeki post-apokaliptik dönem senaryolarına kadar epey işlenen bir fikir bu. Zira  dinsel insanlığın yeniden doğuşunu muştulayan dinsel söylemde, afet sonrasında ders almış ve kurtarıcısına biat eden bir toplum inşa edilirken; film senaryolarda yeniden üretilen adacılardan oluşan kapitalist bir toplum da dikkat çeker.  Ana fikir yalnızlık, çaresizlik ve geleceksizlik üzerinedir. Bu umutsuzluk, insanları korkunç cezaları birer sınav olarak tanımlama ve o sınavda geçerek bir sonraki hayatta veya ölümden sonrasında yaşanacağı varsayılan sonsuzlukta refaha ulaşma arzusudur. Umutsuzluk inşa edilmelidir ki varolan tüm korkunç sömürü ve yıkım kabullenilebilsin, dünyadaki cehenneme rıza üretilsin. Umutsuzluk böylece sürdürülebilir bir şey haline gelir, dolayısıyla sömürü ve yıkım da mümkün hale gelir. Gelecek tasavvuru da böylece yıkıntıların arasında ya olmayan bir geçmişe ya da asla gerçekleşmeyecek bir geleceğe takılı kalır. 

David Graeber’ın “umutsuzluk doğal değildir, üretilir“ derken kastettikleri bu olmalı. umudu yeşerten her tür fikre veya umudu somutlaştıran her oluşuma şiddetle saldıran kurumsal sistematik yapı, yani silahlı kolluk güçleri, hapishaneler, ailelerin kaygıları, işsizlik ve açlık sopası kenarda bekler biz o yolları yürürken. Dahası gündelikliğin sıradanlığı içinde her ekonomik krizin toplumsal çöküntüyü büyütmesini sağlayan ve çaresizliklerden doğan öfkeyi “yaşadığımız cehennem” metaforuna yaklaştıran bir dizi toplumsal örgütlenmeyi de yaratır. Bunları bugün yaşamın yıkımına karşı varlığı ve sürdürülmesini savunan ve hatta içinde yaşadığımız sisteme alternatifleri hatırlatanlara, bu kabustan çıkışın mümkün olduğuna dair umudumuzu büyütenlere karşı örgütlenenlerdir. Varolan düzeni yani korkunç sömürü sistemini, kölece yaşamı, çaresizce borçlanma ve adaletsizliklere karşı sinme döngüsünü, istismarları normalleştiren bağımlılıkları, ırkçılığı, her tür düşmanlıkları, beden sömürüsünü, tecavüzü, dünyanın önemli kısmını aç bırakan aşırı üretim ve lüks tüketimi, savaşları, eşitsizlikleri, kadınlara karşı düşmanlığı, türcülüğü ve diğer her yıkıcı “normal”i ölümüne ve öldüresiye savunanlardan bahsediyorum, ırkçılardan, mizojinlerden, transfobiklerden, tarikatlardan, beyaz üstünlükçülerden… Özgür ve eşit bir dünya için yaşama umudumuza ve çabamızı cezalandırmak isteyen herkesten, o birleşik ittifaktan. Binlerce km ötede de yaşasa, Rojava’dan ve telkin ettiği fikirden rahatsız olanlardan bahsediyorum. 

Guardian’da çıkan Douglas Rushkoff’un yazısını* okuduğumda aklıma Rojava gelmişti ister istemez. Yazı dünyadaki en zengin yüzde 1’lik kesimine giren erkek yatırımcı grubunun, yaklaşan felaket sonrasında kendilerini kurtarma senaryolarını tartışmalarını anlatıyordu. Gelen ekolojik felaketi önlemek hala mümkün iken, bunu önlemek için yeterli kaynaklar hala dünya üzerinde var iken, bu kaynakları kendi tekellerine alarak bizler gibi artıkların olamayacağı bir dünyada kendi krallıklarını nasıl sürdüreceklerine dair bir fikir alışverişinin özetiydi. 

Burada kim olduğunun önemi yok bu adamların, önemli olan düşman oldukları ve yıkımın altında kalacakların birleştirdikleri. Ancak ırkçılık gibi kaynaklarla bu “artık” nüfusun yaşam şansını ellerinden nasıl aldıkları. Bu yüzden, Paris'teki saldırıya sevinenler, Rojava’nın yok olmasını savunanlar bugün, o endişeli zenginlerin yıkımının altında paralı asker olarak bile yer alamayacak köleler aslında. Bu yüzden Paris’teki saldırı ve Rojava Türkiye’nin iç dinamiklerinin ve otoriter saldırısıyla ilişkilendirilebilir olduğu gibi, aynı zamanda küresel bir tehdidin de parçası. Ya özgürlüklerden ve eşitlikten yana olacaksınız, ya da adaletsizliğe itiraz edemediğiniz yerde sıranız gelince yıkımınızı sükunetle karşılamadığınız için medeniyetsizlikle eleştirilerek yok edilen olacaksınız!

*https://www.theguardian.com/news/2022/sep/04/super-rich-prepper-bunkers-apocalypse-survival-richest-rushkoff

Ayrıca: https://www.e-skop.com/skopbulten/hayal-gucu-olmadan-ozgurlesme-olmaz/977

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.