AKP dökülüyor

Forum Haberleri —

  • AKP ve MHP’nin yasaları tanımadığı, devleti çürüttüğü, yozlaştırdığı ve sonuna kadar yetkileri kullanarak hesap vermeye yanaşmadıkları biliniyordu. Parlamento bir denetim mekanizması olmaktan çıkarılmıştı zaten.

ZEKİ AKIL

Erdoğan ustalık dönemini yaşıyordu! Öyle bir ustalık ki ülke içinde açıkça faşist MHP, Ergenekon ve mafya çeteleriyle ittifak yapıp muhalif partileri ve ülkenin yarısını karşıt, savaşılacak bir güç olarak görüyor. Ülke dışında da Güney Kürdistan, Rojava’nın işgali, etnik temizlik ve arkası gelmeyen saldırılar. İdlib’de El Nusra ve DAİŞ benzeri örgütlerle iç içe, terörü ve çete ihracını Libya’dan Ermenistan’a kadar yaydı. Rusya’dan S-400 füzelerini alarak müttefik olduğu Batı’nın ve NATO’nun güvenliğini, değerlerini adeta tarumar etti. İngiltere parlamentosu Uygur Türklerine karşı Çin’in soykırım yaptığı kararını aldı. Ancak İslamcı ve Türkçü faşist AKP-MHP iktidarı ağzını açıp Çin’e bir eleştiri bile yapamıyor. Çin’den gelecek krediler vicdanlarını, gözlerini kör etmiş ve ağızlarını bağlamış. Bütün Arap devletlerini toplasan bir Türkiye etmez diyen Erdoğan şimdi Mısır’a, Birleşik Arap Emirlikleri(BAE)’ye yaranmaya, ilişkileri düzeltmeye çalışıyor.

Erdoğan’ın olgunluk dönemi Kürt sorununun çözümüne, demokrasiye, özgürlüklerin gelişmesine hizmet edip ona odaklanmayınca doğal olarak bozulmaya ve çürümeye yol açtı. Şimdi her tarafından pis kokular yayılmaya başladı. Bütün örtbas etme ve toplumu susturma çabalarına rağmen artık önünü alamıyor. Bir hükümeti düşürecek, yargılayacak, istifaya götürecek olaylar peş peşe patlak veriyor. Sedat Peker resmi, aleni bir şekilde demokrasi güçlerine kan banyosu yaptıracağım, diyordu. Özel yasalarla hapishaneden çıkarılan Alaattin Çakıcı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu kazığa oturtmakla tehdit etti. Erdoğan’ın siyasi ahlakı, zihniyeti bunlarla örtüştü, yasalar işlevsiz hale geldi.

Erdoğan’ın mal varlığı Türkiye’nin güvenliği için büyüyen bir tehlikeye dönüştü. Öyle ki, dostu Trump bile mal varlığını araştırmayla kendisini tehdit etti. Erdoğan bu konuda tek kelime edemedi, suspus kaldı. Gerçi Erdoğan çalıp çırpmada, kitabına uydurmada uzmanlaşmıştır. Belediye başkanlığı döneminde çalıp çırptıklarıyla, oluşturduğu havuzla AKP’yi kurdu, besleme medyayı yarattı. Kurduğu dernekler, vakıflar üzerinden Bilal oğlan gibilerini milyon dolarla oynar hale getirdi. 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmasında gariban Bilal evdeki milyon dolarları nereye taşıyacağını, nasıl temizleyeceğini bilemez bir şaşkına dönmüştü.

Bugünlerde yolsuzluk olaylarının peş peşe patlaması bir tesadüf olmasa gerek! Bu olaylar hiç bilinmiyor, tahmin edilmiyor değildi. AKP ve MHP’nin yasaları tanımadığı, devleti çürüttüğü, yozlaştırdığı ve sonuna kadar yetkileri kullanarak hesap vermeye yanaşmadıkları biliniyordu. Parlamento bir denetim mekanizması olmaktan çıkarılmıştı zaten. Devletin hazinesiyle istedikleri gibi oynuyorlardı. Hazinedeki kaynakların denetimsiz, keyfi bir şekilde çarçur edildiği biliniyordu. Şimdi Merkez Bankası’ndaki 128 milyar Doların nasıl ortadan kaybolduğu tartışılıyor. Devlette para kaybolmaz, ancak el değiştirir. Kimlerin bu paraları kullandığı, çıkar sağladığı, kimleri zengin ettiği aslında bir sır değil. Ama kimse hesap sormuyor. Ticaret Bakanı kendi şirketinden bakanlığına mal satmış diye basına sızdırıldı. Erdoğan bakanı değiştirerek durumu kurtarmaya çalıştı. AKP’li belediyeler üzerinden yurt dışına insan kaçakçılığı yapıldığı, yaygın organize işler olduğu haberi patlatıldı. Hemen arkasından ‘Batık banker’ler olayına benzer genç bir adamın halkı 2 milyar Dolar dolandırdığı ve yurt dışına kaçtığı açıklandı. Bu şahsın Mevlüt Çavuşoğlu ve Süleyman Soylu’yla çekilmiş fotoğrafları basına servis edildi. Ne hikmetse iki bakan da sözü edilen kişiyi tanımadıklarını söylediler!

Halkın kullanamadığı hastaneler, köprüler için hazineden milyon dolarlar ödeniyor. Şimdi hemen hemen bütün muhalefet partileri, meslek odaları, İstanbul halkını temsil eden belediyesi, çok yaygın çevreler İstanbul kanalını istemediklerini söylüyorlar. Ama Erdoğan herkese, her şeye inat bu kanalı yapacağım, diyor. Çünkü Erdoğan’ın ve çevresindeki yiyici takımının ranta ihtiyaçları var. Kanalın yapılacağı alan üzerindeki arsaların önemli bir kısmında mülkiyetin el değiştirdiği biliniyor. İş ranta ve iktidara gelince Erdoğan’ın ne kadar gözü kara olduğunu bilmek gerekiyor. Ama Erdoğan’ın da şunu bilmesi gerekir. Hitler, Mussolini, Saddamların sonu iyi olmadı ve hayırla yad edilmiyorlar. Bu ölümlü dünyada iktidara, maddiyata bu kadar tapınmanın, gözü kara bütün insani değerleri ve hukuk ilkelerini çiğnemenin sonu yoktur. Erdoğan’ın bu ülkede bir geleceğinin olmayacağını herkesin bilmesi gerekir. Bu kadar yolsuzluk, hırsızlık, zulüm ve ölüm saçan bir iktidarın geleceği yoktur. Türkiye halklarının silkinip bu kokuşmuş yönetimi sırtından atması gerekir. Yoksa bu çürümüşlük, pis kokular toplumun bünyesini kemirmeye, zarar vermeye devam eder.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.