Alman-Kürt klinik ortaklığı

Dosya Haberleri —

Birgit Koch-Dallendörfer

Birgit Koch-Dallendörfer

  • Alman Uluslararası İş Birliği Kurumu merkezi Dêrik’te olan Alman-Suriye Klinik Ortaklığı’na 15 milyon Euro bütçe ayırdı. Almanya Kürt Doktorlar Birliği delegasyonuyla Dêrik’e giden Doktor Birgit Koch-Dallendörfer, “Yeni ortaklıklar kuracağız” dedi.

NİHAL DOĞAN/FRANKFURT

Savaşlarda en ağır bedeli her zaman siviller ödüyor. Yaşadıkları acılar, karşılaştıkları sorunlar ve aşmak zorunda kaldıkları engeller saymakla bitmiyor. Çatışmalar sırasında ilk hedef alınan altyapılar, özellikle elektrik, su ve sağlık hizmetleri bombardımanlarla yok ediliyor, temel yaşam kaynakları yerle bir ediliyor. Her yıkımın ardından uluslararası dayanışma sayesinde yeniden kurulan sağlık, elektrik, su ve altyapı hizmetlerinin sürekliliğini sağlamak büyük bir mücadele ve güçlü bir destek gerektiriyor. Bu mücadeleyi yürüten kurumlardan biri de Almanya Kürt Doktorlar Birliği. Başta Rojava olmak üzere Kürdistan’ın farklı bölgelerinde sağlık desteği sunan bu kurum, 2024 yılında Alman hükümetinin desteğiyle önemli bir projeyi hayata geçirdi. Klinik ortaklıkla Dêrik’te bir sağlık merkezine maddi destek, eğitim ve tıbbi ekipman sağlayan bir çalışma başlattı. “Klinik ortaklık” tıp alanında, genellikle hastane, klinik veya tıp merkezi gibi sağlık kuruluşlarının bir araya gelerek iş birliği yapmasını hedefliyor. Kısa süre önce Almanya Kürt Doktorlar Birliği delegasyonuyla Dêrik’e giden Doktor Birgit Koch-Dallendörfer ile söz konusu projeyi, Rojava’da sağlık alanında yaşanan zorlukları, birliğin yürüttüğü çalışmaları ve gelecek hedeflerini konuştuk.

Bir delegasyonla Rojava’ya gittiğiniz. Hangi tarihlerde, nerelerde bulundunuz?

Alman Uluslararası İş Birliği Kurumu (GIZ)* tarafından desteklenen bir bilgilendirme gezisine katıldık. Bu gezi, Kuzey ve Doğu Suriye bölgesinde, yürüttüğümüz klinik ortaklığı projesi kapsamında gerçekleşti. 28 Mayıs ile 9 Haziran tarihleri arasında bölgede bulunduk. Bazı ekip arkadaşlarımız ise 13 Haziran’a kadar orada kalmaya devam etti.

 

 

Delegasyon gezisinin amacı neydi? Beklentileriniz ve ulaştığınız sonuçlar neler oldu?

Temel hedefimiz, dünya genelinde bir ilk olan Alman-Kürt Klinik Ortaklığı'nı yerinde görmekti. Bu ortaklık, Almanya Kürt Doktorlar Birliği’nin Dêrik’teki hastanenin diyaliz bölümünde yürüttüğü bir projedir. Bu ortaklığı derinleştirmek ve yeni ortaklıklar kurmak için bölgeyi ziyaret ettik. Dêrik’te hastalar ve sağlık personeliyle görüştük, diyaliz bölümünü ayrıca inceledik. GIZ, 2024’te Alman-Suriye Klinik Ortaklığı’nı ilan etti ve bu projeye 15 milyon Euro bütçe ayırdı ve tıbbi ekipman desteği sağladı. Ziyaret sırasında ilk bütçe payı olan 72 bin 900 Euro’yu da yerinde teslim ettik. Bu bütçe ile üç yeni diyaliz makinesi alınacak ve çeşitli tıbbi malzemeler, bilgisayar ekipmanları ve hasta yatakları sağlanacak. Ayrıca kırsal bölgelerde özellikle kadın ve çocuklara önemli sağlık hizmetleri sunan TepNet Evi’ni ve kliniğini ziyaret ettik. Bu gezimiz sırasında Berlin Friedrichshain-Kreuzberg-Dêrik Dostluk Derneği için planlanan mobil klinik projesiyle ilgili GIZ’e bir başvuru da yaptık. Bir diğer önemli konu ise sağlık ve bakım alanında mesleki eğitim ve uzmanlık eğitimlerinin sürdürülmesi, ayrıca hospitasyon dediğimiz iş ve çalışma süreçleri ve faaliyetleri hakkında pratik çalışma deneyimi sağlanabilmesi oldu.

 

 

Böyle bir projeyi başlatmak nasıl mümkün oldu?

Başlangıç hiç kolay olmadı. 2022 yılında GIZ’e Kuzey ve Doğu Suriye’de klinik ortaklığı yapma talebinde bulundum fakat savaş bölgesi olduğu gerekçesiyle başvurum reddedildi. Ancak 2024’te GIZ bizimle iletişime geçerek bu projeyi başlatmak isteyip istemediğimizi sordu. Bunun üzerine Dêrik’teki arkadaşlarla başvuruyu hazırladık ve proje 15 Nisan 2025’te iki yıllık bir süreyle başladı.

Sizce GIZ ve Alman hükümeti bu karar değişikliğine neden gitti?

Bize göre Almanya’nın jeopolitik stratejisi değişti. Önceden Suriye ve Ortadoğu için finansman yok deniyordu, ancak 2024’te bizzat arayarak proje yapmamızı teklif ettiler. Federal hükümetin siyasi tutumu değişti. 2022’ye kadar sadece İdlib’de projeler destekleniyordu, 2023’te ise İdlib’de de projeler yasaklandı. 2024’te tüm Kuzey ve Doğu Suriye için projelere onay verildi.

 

 

Dêrik’teki temaslarınızın detaylarını paylaşabilir misiniz?

Sadece Dêrik’e değil, Qamişlo’ya da gittik. Heyva Sor’un hastanelerini, rehabilitasyon merkezlerini, kalp ve göz kliniklerini, diyaliz merkezlerini ve onkoloji bölümünü ziyaret ettik. Ayrıca Rojava Üniversitesi’ni ve Tabipler Birliği’ni ziyaret ettik. Çok sayıda görüşmemiz oldu. Sağlık alanındaki ihtiyaçları konuştuk. Klinik ortaklığı sadece maaş ödemeyi değil, aynı zamanda mesleki eğitimleri, tıbbi malzemeleri ve devam eden eğitimleri de kapsıyor. Bölge için daha fazla proje üretme umudumuz arttı. Örneğin Berlin Friedrichshain-Kreuzberg-Derik Dostluk Derneği ortaklığıyla yürütülecek mobil klinik ve NÛDEM kurumunun yaklaşık 30 bin engelliye yönelik sağlık ve bakım projesi bunlardan bazıları. Yakın zamanda da acil yardım kliniği olan Tebqa ile ortak bir proje yapacağız. Ayrıca son üç yıldır Rojava Üniversitesi ile tıbbi eğitim programları düzenliyoruz. Böylece yerelde kurduğumuz iletişim ağı güçlendi. 

 

 

Orada bulunduğunuz süre zarfında gözlemediğiniz en önemli şey neydi?

Suriye’de kurulan yeni hükümet, 21 üniversiteyi resmen tanıdı ancak Kuzey ve Doğu Suriye’deki üniversiteler ve mesleki eğitim merkezleri hala tanınmıyor. Bu yüzden alınan tüm diplomalar ve eğitim belgeleri geçersiz sayılıyor. Bu ayrımcı tutum çok ciddi sonuçlar doğuruyor. Örneğin Hesekê’de bir kişinin tamamladığı diş hekimliği üniversite eğitimi ve diploması kabul edilmiyor. Ayrıca uzmanlık eğitimi almak isteyen doktorlar da benzer bir engelle karşılaşıyor. Örneğin, Hesekê’deki National Hospital Kliniği’nde, Dêrik veya Tebqa’daki bir klinikte uzmanlık eğitimi yapılamıyor çünkü burada alınan diplomalar da resmi olarak tanınmıyor.

Öğrenciler tüm kriterlere ve kurallara uygun bir şekilde eğitim alıyor ve geleceğini inşa etmeye çalışıyor. Ancak bu eğitimler tanınmadığı için bu insanlar zorunlu olarak ülkeyi terk etmek durumunda kalıyor, çünkü kendi ülkelerinde bir gelecek perspektifi kalmıyor.

Biz bu durumu GIZ’e bir siyasi talep olarak sunduk. Onlardan bu konuda girişimde bulunmalarını, Şam’da yapılacak görüşmelerde bu konuyu tarafsız şekilde müzakere etmelerini istedik. Şam hükümeti bu durumu görmeli ve bu insanların niteliklerini kabul etmelidir.

  

 

Sizce bu değişim gerçekleşir mi?

Görüşmeler var ancak süreç uzarsa insanlar yıllarını kaybedecek ve göç etmeyi tercih edecekler. İdlib’de yerel üniversiteler kabul edildi ama Rojava Üniversitesi kabul edilmedi. Bu tamamen siyasi bir karar. Ayrıca okullarda da benzer bir sorun var. Ülke genelinde aynı müfredat uygulanmasına rağmen, Kuzey ve Doğu Suriye’deki diplomalar da geçerli sayılmıyor. Bu nitelikli insanlar Şam ya da Humus’a gitmeyecek, doğrudan ülkeyi terk edecekler. Böylece ülke yetenekli gençleri, bilgi ve niteliklerini kaybedecek. 

Rojava’daki sağlık hizmetleri ve çalışma koşulları nasıldı? 

2021’de de bölgede çeşitli klinikleri ziyaret etmiştim. Özellikle Heyva Sor’un yönettiği kliniklerde iyi eğitimli personeller kaliteli ekipmanlarla çok iyi bir sağlık hizmeti sunuyordu.

Ekipman ve bazı ilaçlarda eksiklikler mevcut ama buna rağmen eğitimli ve donanımlı sağlık personelleri de mevcut. Özellikle onkoloji alanında ciddi yetersizlikler var, ancak bu tüm dünyada pahalı bir tedavi.

Esad rejimi döneminden kalma bir sorun ise halen devam ediyor: O dönemde devlet hastanelerinde çalışması gereken hekimler, hastaları kendi özel muayenehanelerine çekerek özel sağlık hizmeti vermeyi tercih ediyordu. Para karşılığı sağlık hizmeti sistemi Suriye genelinde yaygınken, Kuzey ve Doğu Suriye’de çok daha sınırlı.

 

 

Önümüzdeki dönemde hangi adımları atmayı planlıyorsunuz?

Sonbaharda nefroloji ve dahiliye uzmanı iki kadın hekim Almanya’dan Dêrik’e giderek yerel sağlık personeline eğitim verecek. Ayrıca düzenli olarak hasta dosyaları üzerinden Dêrik Kliniği ile bilgi alışverişi yapacağız. Bu bilgi ve yöntem paylaşımıyla daha iyi bir sağlık hizmeti sunabileceğimize inanıyoruz. 

Almanya yetkililere Rojava’ya yönelik bir çağrınız var mı?

Daha fazla klinik ortaklığı kurulmalı ve sağlık hizmetleri her yönden desteklenmelidir. Ayrıca Rojava’daki engeller ve ihtiyaçlar görünür hale getirilmeli. Delegasyon öncesinde bu konuda bir basın açıklaması yaptık ve Almanya’nın merkezi radyo kuruluşu Deutschlandfunk’ta bir podcast programına konuk olduk. Şimdi ise web sitemizi güncelliyoruz ve kamuoyuna daha düzenli bilgi akışı sağlamayı hedefliyoruz. 

Okurlarımız size nasıl destek olabilir?

Kurumumuz tamamen gönüllülük esasına dayanıyor, kimse maaş almıyor. Üyelik aidatları ve bağışlar ile ayakta kalıyoruz.  Şimdiden çalışmalarımıza destek olmak isteyen herkese teşekkürler, her destek bizim için çok önemli.

 

* * *

Bağış için:

Verband Kurdischer Ärzte e.V. Deutsche Apotheker- und Ärztebank IBAN: DE39 3006 0601 0008 7790 23 BIC: DAAEDEDDXXX

İletişim: Verband Kurdischer Ärzte in Deutschland e.V.

E-Mail: info@dkav.org <mailto:info@dkav.org>

Web: <https://www.dkav.de/>

 

* * *

Dr. Birgit Koch-Dallendörfer kimdir?

2021 yılından bu yana Almanya Kürt Doktorlar Birliği’nde yer alan Dr. Birgit Koch-Dallendörfer, kurumun başkan yardımcılığı görevini yürütmektedir. Almanya genelinde üyeleri olan ve iletişim ağını güçlendiren bu kurum, 2012 yılında kurulmuştur.

 

* * *

GIZ nedir?

Resmi adı Deutsche Gesellschaft für Internationale Zusammenarbeit (GIZ) GmbH'dir. GIZ, Almanya'nın uluslararası kalkınma işbirliği alanında hizmet sunan önde gelen kurumlarından biri. Almanya Federal Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı (BMZ) tarafından görevlendirilir ve aynı zamanda diğer kamu ve özel sektör kuruluşlarıyla da işbirliği yapar. GIZ'in faaliyetleri arasında eğitim, sağlık, çevre, enerji, iklim değişikliği, demokrasi, barış ve güvenlik gibi çeşitli alanlarda projeler yürütmek bulunmaktadır. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.