Antibiyotik direnci
Dersim DAĞDEVİREN yazdı —
Antibiyotiklerin her kullanımı direnç oluşumunu teşvik eder: Hassas bakteriler öldürülür, ancak dirençli olanlar hayatta kalır ve çoğalmaya devam eder.
Antibiyotik direnci ilacın tedavi dozunda dirençli bakterileri öldüremediğini veya çoğalmalarına engel olamadığını tarif etmektedir. Çünkü bakteriler, çevrelerinde meydana gelen değişikliklere hızlı uyum sağlayabilen canlılardır. Antibiyotik direnci de bunun bir örneğidir.
Yeni bir antibiyotik piyasaya çıktığında, ilk dirençlerin ortaya çıkması genellikle çok uzun sürmez. Antibiyotiklerin her kullanımı direnç oluşumunu teşvik eder: Hassas bakteriler öldürülür, ancak dirençli olanlar hayatta kalır ve çoğalmaya devam eder.
Almanya'daki Robert Koch Enstitüsü, 2050 yılına kadar dünya çapında her yıl yaklaşık on milyon kişinin antibiyotik direnci nedeniyle hayatını kaybedeceğini tahmin ediyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre şu anda bu sayı bir milyon. Böylelikle ağır enfeksiyonların artık tedavi edilemez hale geleceği tehlikesi mevcut. Rutin ameliyatlar veya sezaryenler bile yeniden hayati tehlike oluşturabilir. Dünyanın birçok ülkesinde, ilk bakışta zararsız görünen, ancak tedavisi neredeyse imkansız olan ve özellikle genel kan zehirlenmesi nedeniyle ölüme yol açabilen birçok enfeksiyon bulunmaktadır.
Dirençli bakterilerin neden olduğu hastalıklar, özellikle de yoğun bakım ortamında ve bağışıklık sistemi zayıflamış hastalarda ciddi bir sağlık tehdidi oluşturmaktadır. Antibiyotik direnci hastanede yatış sürelerinin uzamasına ve bununla ilgili komplikasyonların gelişmesine, ölüm ve hastalığa yakalanma oranlarında artışa neden olmaktadırlar.
Bunun iki temel nedeni vardır. Birincisi, antibiyotik tüketimi çok yüksek, ikincisi ise yeni araştırmalar çok az. Antibiyotik tüketimi hem insanlarda hem de hayvanlarda tedaviyi kapsıyor. Hastane hijyeni ve aşılar da bu bağlamda önemli bir rol oynamaktadır.
İlaç şirketleri de bu konuda sorumluluk sahibidir. Uzun vadede, yalnızca yeni, geniş etkili antibiyotiklerin geliştirilmesi bir çözüm getirebilir. Sorun, ilaç endüstrisinin kronik hastalıklara odaklanmasıdır. Çünkü hastaları iyileştirebilen antibiyotikler yeterli kazanç imkanı sunmamaktadır.
Herkes antibiyotik kullanımı konusunda duyarlı davranabilir. Doktor gerekli olmadığını söylediği halde antibiyotik kullanan bir çok insan vardır. Bazı ülkelerde antibiyotikler reçetesiz alınabiliyor. Özellikle ateşli soğuk algınlığında hastalar hızlı şekilde antibiyotike yöneliyor. Halbuki buna yol açan çoğunlukla virüs enfeksiyonlarıdır, bakteriler değil.
