Bariz ayrımcılık var

Prof. Mehmet Zencir

Prof. Mehmet Zencir

  • Depremin üzerinden bir ay geçmesine rağmen koordinasyon sorununun devam ettiğini belirten Prof. Mehmet Zencir, Mereş merkezinde gördüğü devlet ve belediye faaliyetlerini, ilçeleri ile Adıyaman ve Antakya’da göremediklerini söyledi. Prof. Zencir bunun tesadüfi olmadığını ve ayrımcılığın devam ettiğini vurguladı.

Depremin üzerinden bir ay geçmesine rağmen Semsûr ve Hatay ile ilçelere gerekli sağlık hizmetinin verilmediğini belirten Prof. Mehmet Zencir, “Sağlık Bakanlığı, sağlık emekçilerine gölge etmesin. Biz kendimiz bunları yapabiliriz" dedi.

Depremin üzerinden bir ay geçmesine rağmen hala birçok depremzedeye çadır verilmezken, insanlar yaptıkları derme çatma barakalarda ya da hasarlı evlerinde yaşamak zorunda kalıyor. Temiz suya ulaşım, lavabo eksikliği, banyo yapamama, ısınamama ve sağlığa erişememe gibi problemler yaşayan depremzedeler, bulaşıcı hastalıklarla yüz yüze bırakılıyor. Bazı kentlerde uyuz ve bit vakalarının görüldüğünü söyleyen sağlıkçılar, acil önlem alınması noktasında çağrılarda bulunuyor. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) adına inceleme yapan heyetin içerisinde yer alan Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Zencir, MA'dan Rukiye Adıgüzel'e konuştu. Prof. Zencir, depremin 3. gününden itibaren depremzedelerin ve sağlık emekçilerinin ihtiyacını yerinde saptamaya çalıştıklarını söyledi. Depremin üzerinde bir ay geçmesine rağmen koordinasyon sorununun hala devam ettiğini belirten Prof. Zencir, bölgeye yaptıkları 2. turda hala ayrımcılığın devam ettiğini fark ettiklerini kaydetti. Mereş merkezinde gördüğü devlet ve belediye faaliyetlerini ilçeleri ile Adıyaman ve Antakya’da göremediklerini ifade eden Zencir, bunun tesadüfi olmadığının altını çizdi.

Ciddi adımlar atılmadı

Koruyucu sağlık hizmetinin önemine dikkat çeken Zencir, sağlık hizmetinin hızlıca devreye girmesi; bulaşıcı hastalıkların önlenmesi için su, duş ve tuvalet ihtiyacının da bir an önce karşılanması gerektiğinin altını çizdi. Zencir, bazı illerde hala bu sorunlar için ciddi adımlar atılmadığını belirtti.

İlaç dağıtımında da öncelik

Suyun olmaması, insanların duş alamaması gibi durumların bit, uyuz gibi bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkmasına neden olduğunu kaydeden Zencir, bu hastalıklara karşı uyguladıkları tedavi için solosyon vererek insanların duş almalarını ve kıyafetlerini yıkamalarını istediklerini, ancak böyle bir şanslarının olmadığını kaydetti. Böyle bir durumda verdikleri ilacın etkili olmadığını söyleyen Zencir, “Ancak ağızdan atılan bir ilaç var. Reçete yazsak da eczanelerde satılan bir ilaç değil. Sadece Sağlık Bakanlığının elinde olan bir ilaç. Biz bunun özellikle Maraş kent merkezine dağıtıldığını biliyoruz. Ancak Antakya’da ve Adıyaman’da dağıtılmıyor. Bu da hastalığın gittikçe yayılması, daha rahat kontrol edebileceğiniz bir hastalığın salgın boyutuna gelmesine neden oluyor” şeklinde konuştu.

Yüz karası bir durum

Soğuk havanın birçok bulaşıcı hastalığın yayılmasında doğal bir engel olduğunu anımsatan Prof. Zencir, depremden dolayı kirlenen suların klorlanması gerektiğinin altını çizdi. Pazarcık'taki sağlıkçıların suların acilen klorlanması gerektiği noktasında yetkililere uyarılarına rağmen hala klorlanmış tankerli suya ulaşımın sağlanamadığını aktaran Prof. Zencir, “Depremin birinci ayında bunu yapamama, halk sağlığı açısından yüz karası bir durum” dedi. Deprem bölgesinde yaşanan sorunların çözümünün koruyucu sağlık önemleri olduğunu kaydeden Zencir, şöyle devam etti: “Koruyucu önlemleri yaşama geçirebilecek kamu kurumları; yerel yönetimler, belediyeler ya da bakanlıklardır. Onlar ne yapacağını bizden çok daha iyi biliyorlar. Nedir? İnsanların barınma koşullarının sağlanmasıyla ilgilidir. Barınma koşulları uzun dönem çadırlarla devam edemez. Konteynerların kurulması gerekiyordu. Konteynerların hem ısınma hem tuvalet hem de duş açısından olanakları çadıra göre çok daha zengin. Bunu sağladığımızda otomatikman suyu ısınmayı, barınmayı, tuvaleti, duşu, tümünü çözmüş olacağız. Bizim için şu anda tehdit olan ana sorunların büyük bir kısmını halletmiş olacağız. Geriye ikinci sorun kalacak. Birinci basamak rutinde verdiğimiz çocuk, gebe izlemleri, aşılama faaliyetleri… Onun için de bu kurumların çalışmasına ihtiyacı var.”

Sağlık Bakanlığı sessiz

Sağlık Bakanlığının SES ve Türk Tabipleri Birliği’nin, “Bu süreçte iş birliği yapalım” mesajlarını ilk günden beri görmezden geldiğini söyleyen Zencir, “Birlikte bir çalışma yürütmüyorlar. Bizimle iş birliği kurmuyorlar. Bizim gönüllü havuzumuzdan yararlanmıyorlar. Biz bunu anlayabilmiş değiliz. Bu kadar büyük bir felaketin olduğu bir dönemde toplumun tüm enerjisini kolektif bir şekilde kullanması, elinden geleni yapması gibi bir şeye ihtiyacı var. Henüz bunu sağlayabilmiş değiliz” şeklinde konuştu.

Engellilerin, yaşlıların, yalnız kalanların, yakınlarını kaybedenlerin en çok ihmal edilen kesim olduğuna dikkat çeken Zencir, normal yaşamlarında hayatlarını sürdürürken zorlanan yaşlıların depremde daha da zorlandıklarını belirtti. Kronik ilaçları bulma noktasında reçeteleme sorunları olabildiğini dile getiren Zincir, şunları paylaştı: “Antakya’da diyaliz çok büyük bir sorundu. Kanser hastaları özel eğitim alan, fizyoterapi alan bu tip spesifik işlerin yapılanması çok zor oluyor. Örneğin daha çok sadece Dörtyol Hastanesi’nde diyalizler yapılabiliyor. Doğumlar sadece özel bir hastanede, arkadaşlarımızın özveriyle ücretsiz bir şekilde sürdürdüğü gönüllü hekim, sağlık emekçisi desteğiyle yürütülüyor. Bu tip sorunlarımız var. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın sosyal hizmet çalışanları vatandaşlarla konuşup ihtiyaç listesini belirliyor. Ancak bu saptanan ihtiyaçların giderilmesi noktasında çok ayrımcı tutumlar olduğunu görüyoruz.”

'Sağlıkta dönüşüm' de çöktü

Türkoğlu’nda belediye binası, cezaevi, lojmanlar ve okulların sağlam olduğuna dikkat çeken Zencir, “Hastaneler niye sağlam kalamadı?” diye sorarak, bunun için bir açıklama yapılması gerektiğini vurguladı. En kötü depremde bile yıkılmayacak hastanelerin olmasının önemine dikkat çeken Zencir, “Nitekim bununla ilgili müdahale yapılan bir takım hastanelerin yıkılmadığını gördük. Pazarcık Devlet Hastanesi yıkılmasa da ağır hasarlı, Türkoğlu Devlet Hastanesi ağır hasarlı. Bunlara nasıl göz yumuldu? Bizim bu hastanelerimiz niye çalışmadı?” diye sordu. Depremde hem arama kurtarmanın geç gitmesinden hem de hastanelerin hasarlı olmasından kaynaklı ölümlerin yaşandığını kaydeden Zencir, “Sağlıkta dönüşüm enkaz altında kalmıştır. İnsanlar önlenebilir ölümler nedeniyle kaybedilmiştir. Bir sağlık emekçisi olarak üzüntü duydum. Bunları önleyebileceğimizi görüyoruz. Bir müdahale şansımız var ama hastanemiz yok” diyerek, tepkisini dile getirdi.

Sağlık için de rejimden kurtulmalıyız

İktidarın kendilerine dönük çıkardığı engellemelere tepki gösteren Zencir, şunları ekledi: “Sağlık Bakanlığı çekilsin. Sağlık emekçilerine gölge etmesinler. Biz kendimiz bunları yapabiliriz. Sağlık emekçilerinin özgür olması gerekir. Sorunlara çözüm sağlıktaki ‘Tek adam’ rejiminden kurtulmaktır. Biz yapabiliriz. Bunu yapabilecek gücümüz var. Biz sağlık emekçileri olarak daha uyumlu çalışabiliyoruz. Farklı görüşlerimiz de olsa daha zengin, yaratıcı, birbirimizi destekleyici faaliyet yürütebiliyoruz.” şeklinde konuştu. HATAY

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.