‘Ben mutlu gideceğim, kimse üzülmesin' 

Dosya Haberleri —

Lorenzo Orsetti

Lorenzo Orsetti

  • Baxoz Hamlesi’nde şehit düşen Lorenzo Orsetti'nin (Tekoşer Piling), yoldaşı Xelîl anlattı: “Rojava Devrimi halkların ve ezilenlerin devrimi. Lorenzo olmasaydı hikaye daha az renkli ve farklı olurdu. Cesareti, iradesi ve bağlılığıyla dünyayı daha iyi bir yer haline getirdi.”
  • Orsetti'nin yoldaşı Rosa: “Geçmişte savaşa giden İtalyan partizanlar, ‘niçin, ne amaçla ve kimler için’ savaştıklarına dair, miras olarak gelecek nesile mektup bırakırlarmış. Lorenzo da bu devrimci geleneğe sadıktı. Şehit düşmeden önce yazdığı mektubunda, 'Ben mutlu gideceğim, kimse üzülmesin' demişti.’’

BARIŞ BALSEÇER

Demokratik Suriye Güçleri (QSD), DAİŞ çetelerine karşı Cizre Fırtınası’nı 11 Eylül 2018 tarihinde başlatmış, 24 Mart 2019 tarihinde Baxoz Hamlesi’yle DAİŞ’in Suriye’deki varlığına tarihi bir mücadele ile son vermişti. Türk devleti destekli DAİŞ çetelerine karşı Rojava’da verilen savaşın son hamlesi olan Baxoz Hamlesi’nde tarihler 18 Mart’ı gösterdiğinde, Tekoşina Anarşist üyesi ve TİKKO savaşçısı Lorenzo Orsetti (Tekoşer Piling) şehit düştü. 

Lorenzo ile aynı gün DAİŞ çetelerine karşı savaşan bir diğer isim ise enternasyonalist Xelîl’di. Almanya’da doğup büyüyen Xelîl, ilk gençlik yıllarından bu yana aktif mücadele içerisinde yer alıyor. 37 yaşındaki Xelîl, “Post-otonomistlerin çocuğuyum” diyerek, G20 eylemlerinin kendisinde ciddi değişimler yarattığının da altını çiziyor. “Eylemler sonrasındaki analiz ve siyasi gelişme eksikliğini görüp, Avrupa'daki sistem karşıtı güçlerin genel olarak zayıfladığını düşündüm” diyen Xelîl, böylelikle yeni mücadele biçimleri, yöntemlerini araştırmaya ve dahil olmaya yöneldiğini belirtiyor. 20 yıllık devrimci Xelîl, Lorenzo’nun devrimci karakterini, enternasyonal mücadelenin önemini ve Rojava’daki devrimi Yeni Özgür Politikaya anlattı. 

Enternasyonalist devrimci Xelîl...

Rojava’da, Lorenzo ile birlikte dünyanın karabasanı DAİŞ’e karşı mücadele eden Xelîl, Kürtlerle ilk temasının büyüdüğü şehirde başladığını söylüyor. “Büyüdüğüm şehirde Kürt hareketiyle uzun bir işbirliği tarihi var” diyen Xelîl, post-otonomcu paradigmadaki değişim öncesinde de belirli eylemlerde karşılıklı desteklerinin söz konusu olduğunu ifade ediyor. Xelîl, devamında, “Son yıllarda ortak mücadelemiz ve dayanışmamız daha da güçlendi. Rojava'ya gitmeden önce ortak siyasi çalışma, ortak eğitimler düzenlemiştik” diyor.

İki yoldaş

2018 yılının başlarında, yönünü Rojava’ya çeviren Xelîl, Dêrazor, Serêkaniyê, Til Temir ve Baxoz devrimci hamlelerine katılıyor. Xelîl, “Rojava'daki devrim niteliğindeki gelişmeler ve parçası olmama izin verilen 3 yıl, olaylara yeni bir gözle bakmamı ve analiz etmemi sağladı. Bununla birlikte yeni yollarla mücadele etme gücü elde ettim” diyor. Xelîl, kendisi gibi enternasyonalist bir savaşçı olan ve ismini tarihe direnişiyle yazdıran Lorenzo’nun kaldığı yerin yan köyde olduğunu ve o zamanlar, TKP-ML-TİKKO enternasyonal biriminde yer aldığını söylüyor.

Mücadelenin bilinci vardı

"Yapılarımız, birbirini ziyaret ettiğinde görüşürdük” diyen Xelîl, Lorenzo’yu şu sözlerle aktarıyor: “İnsan bazen kendisini ideolojik teorilerle durmadan yıkayan insanlarla karşılaşır. Bunların boş sözler olduğu hissine kapılır. Bu kişilerin içlerinde yaşayan bir güç olmadığını hisseder. Lorenzo öyle değildi, yüreğini bu işe koyan biriydi. Ne yaptığını, neden Rojava’da olduğunu bilen biriydi. Lorenzo’nun Rojava'daki halkların özgürlüğü için geldiği çok netti.”

Her şeyi konuştuk

Lorenzo’nun bir parti ya da örgüt için değil halklar, ezilenler ve devrim için mücadele verdiğini vurgulayan Xelîl, “Böyle bir ışıltıya, böyle bir gülümsemeye ve etrafındaki herkesi kendine çekme yeteneğine sahip insanlarla tanışmak çok sık rastlanan bir durum değil” diyor. Lorenzo ile sık sık görüştüklerini söyleyen Xelîl, onun yoldaşlığını şöyle özetliyor: “Lorenzo hevalliğin derin anlamına gerçekten yaklaşabilen biriydi. Her zaman inisiyatif aldı, ekipteki herkesle ilgilendi. Devrimin çelişkileri, hareketin ideolojisi ve tabii ki askeri yaşam olmak üzere her şey hakkında çokça sohbet ettik.”

Geri çekildiğini sandık

Lorenzo’nun DAİŞ çetelerine karşı Dêrazor’da yürütülen Cizre Fırtınası hamlesinde, DAİŞ’in son saldırısından geri çekilirken şehit düştüğünü belirten Xelîl, “Büyük bir saldırıydı ve ben Lorenzo’nun grubundan yaklaşık 10 metre uzaktaydım. Saldırı sonrası geri çekilip taarruza geçecektik. Lorenzo’nun da geri çekildiğini düşünüyorduk. Yaklaşık bir saat içerisinde 50 metre geri çekilebildik” diyor. Lorenzo’nun şehit düştüğünü o an anladıklarını belirten Xelîl, "Diğer birçok arkadaşın da şehit düştüğü ve ölümün olağan bir durum olduğu operasyon günleriydi” diye kaydediyor. 

Yokluğunda acı çektim

Kendisinin de yaralandığını ve ameliyata alındığını belirten ve sağlığına yeniden kavuştuktan hemen sonra Dêrazor’a geçtiğini anlatan Xelîl, “Lorenzo yoktu artık ve bu beni gerçekten çok etkiledi. Gülümsemesiyle, yoldaşlığıyla, beraber savaştığımız bu harika insanın artık bu yolda bizimle olmadığını anlamak inanılmaz bir acıydı” diyerek o günleri adeta yeniden yaşıyor.

Rojava’da asla yalnız değildik

“Lorenzo’nun şehadeti, bu mücadeleye ve bu ülkeye sonsuza kadar bağlayan derin bir his yarattı” diyerek mücadeleye bağlığını bir kez daha ifade ediyor Xelîl. “Herkesin aklında şehit düşen hevallerin hikayeleri vardı. Aynı acıyı paylaşan, direniş tarihinden güç alan dostlar arasındaydık. Herkesin arasında güçlü bir bağ vardı ve Rojava’da asla yalnız hissetmedik” cümleleriyle Rojava’ya olan bağlılığını anlatıyor Xelîl. En yakın arkadaşlarının çoğunun Rojava’da ve dağlarda şehit düştüğünü belirten Xelil, “Şehit Lorenzo, Şehit Ceren, Şehit Bager ve şehit düşen birçok arkadaşın mirasına ancak bu mücadeleye bağlılığımla sahip çıkabilirim” diyor.

Hakikatten nasıl vazgeçebilir?

Yıldızlara karışan her şehidin özgürlük istediğine, herkes için ellerinden geleni yaptığına dikkat çeken Xelîl: “Bu güzel insanlardan sonra insan nasıl ihanet eder. İhanet eden aynada kendisine nasıl bakabilir ki! Nasıl zayıflık gösterir, nasıl mücadeleden şüphe duyabilir! Hakikati ve çözümü aramaktan nasıl vazgeçebilir!”

PKK'yi anladım

Enternasyonal ve her şeyden önce Kürt Özgürlük Hareketi’nin şehitler tarihini görmenin çok önemli olduğunu belirten Xelîl, PKK’nin her zaman “Biz şehitler partisiyiz” cümlesini başlarda anlayamadığını söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Şehitler bize ideallerimizi hatırlatır ve bizi yolda tutar. Anladım ki PKK ‘Şehit hareketiyiz’ derken aslında bunu kastediyordu. Geçmişten bugüne baskının olduğu her yerde direniş de vardı. Bu direniş tarihi üzerine düşünmeli ve binlerce yıldır baskıya karşı düşenleri, canını feda edenleri ‘bizim şehitlerimiz’ olarak anlamalıyız.”

Ortak mücadelenin şehitleri

Xelîl, “Şehitler ‘PKK, EZLN, Rojava’daki Enternasyonaller, Yunanistan’da Alex veya İtalya’da Carlo Giuliani’ olarak anılmamalı” diyerek, kapitalist moderniteye karşı savaşan herkesin ortak mücadelenin parçası ve her şehidin bu ortak mücadelenin şehidi olduğunun altını çiziyor. 

Lorenzo ezilenler için savaştı

Lorenzo’nun bir özgürlük savaşçısı olduğuna bir kez daha vurgu yapan Xelîl, Lorenzo’nun enternasyonalist kimliğini şöyle özetliyor: “Orada baskı olmasaydı, dünyanın başka yerinde ezilen diğer bir halkın yanında cephe alır, yine savaşırdı. Bu onun gücüydü. O bir devrimciydi ve her şeyden önce bir enternasyonalistti. Yıllar sonra Rojava Devrimi'ne baktığımızda, devrimde aktif yer alan ve şehit düşen insanların hikayelerini anlatacağız. Lorenzo bunlardan biriydi." 

Cesur ve iradeliydi

Lorenzo’nun gücüyle, emeğiyle işleri daha iyi hale getirdiğini dile getiren Xelîl, “Rojava Devrimi halkların ve ezilenlerin devrimidir. Lorenzo olmasaydı hikaye daha az renkli ve farklı olurdu. Cesareti, iradesi ve bağlılığıyla dünyayı daha iyi bir yer haline getirdi. Onun katkısı buydu" diyor.

Bir bütünün parçasıyız

2021 yılında Avrupa’ya döndüğünde uyumda çok zorlandığını belirten Xelîl, “Yaşanan savaşı anlamaları çok zordu. Anlattığımda sanki bir trenmişim gibi bana bakıyorlardı” diyor. Dünya devrimcileri Kapitalist Modernite’ye karşı enternasyonal bir bakış açısı geliştirip ulusal kurtuluş mücadelelerine, ezilenlerin direnişine bakmayı başarabilirse, herkesin aynı özgürlük için savaştığını anlayacağını dile getiren Xelîl, “Gerçekten bir bütünün parçası ve dayanışma içerisinde olduğumuzu ancak böyle anlayabiliriz” hatırlatmasında bulunuyor. DAİŞ’e karşı savaşa dair söylenecek çok şey olduğunu belirten Xelîl, DAİŞ’in ölüm üzerine inşa edilmiş tek bir kutup olduğunu, kendilerinin ise halkların özgürlüğü için bu çetelere karşısında durduklarını söylüyor. 

Savaşanların bir geleceği vardı

Avrupa’daki yaşamla DAİŞ’e karşı mücadelede yaşananlar arasındaki gerçekliği anlamak gerektiğini sözlerine ekliyor Xelîl, ve şöyle devam ediyor: “Esir düşersek asla canlı çıkamayacağımızı biliyorduk. Mahkum edilsek dahi er ya da geç idam edilirdik. Bunlar vahşi korku hikayeleri değil, acı gerçeklerdi. Fakat Avrupa’da hayat ne kadar kötü oynansa dahi herkesin elinde bir ‘as’ var. Avrupa’da zamanı sıfırlayıp, duraklat düğmesine basabileceğimiz bir hayat yaşıyoruz.”

Herkesin özgürlüğü için...

Rojava’da yaşayan insanların böyle bir ayrıcalığının olmadığını ifade eden Xelîl, “Yaşamak için ya kaçacak, ya ölecek ya da kendilerini savunacaklardı” diyor. Ölümden üç defa kurtulduğunu ifade eden Xelîl, savaşan insanların bir geleceğinin olduğunu o zaman öğrendiğini vurgulayarak şunları söylüyor: “Çünkü gerçek şu ki, savaş olduğunda, sen savaşmadığın için düşmanın durmayacaktır. Eğer özgürlük için ciddi bir savaş vermeye başlarsak ancak o zaman baskıya karşı savaşan halkların gerçekliğine götürecek kararlar alabiliriz. DAİŞ’e karşı mücadele bunu anlatıyor bize: Herkesin özgürlüğü için hayatını riske atacaksın.”

En büyük düşmanımız: Bireycilik

Davayı savunmak için bağlılık ve cesaretin gerekli olduğunu ama bu bağlılık ve cesareti bir enternasyonel mücadeleye çevirmenin çok daha önemli olduğunu söylüyor Xelîl, ve şunları ekliyor: “Avrupa’daki en büyük düşmanımız bizi sürekli hedeflerimizden saptıran ‘bireyciliktir.’ Devrimci örgütlenme, herkesin kendisine uygun olanı yapabilmesi anlamına gelmiyor. Örgütsel ihtiyaçlara uyum sağlamak, bu çerçevede konumunu belirlemek, rolünü doğru şekilde oynamak gerekiyor. Bu da ancak devrimci organizasyonla mümkün.”

Kapitalist Modernite’nin çocuklarıyız...

“Devrimci olmak sadece silahla mücadele vermek anlamına gelmiyor” diyen Xelîl, asıl önemli olanın, devrim iddiasında olanın kendi içindeki ‘benle’ mücadelesi olduğunun altını çiziyor. Xelîl, devamında şunları belirtiyor: “Kapitalist Modernite’nin çocuklarıyız. Yaşama, düşünme ve hareket etme şekli bu ataerkil sistemin yöntemlerine dayanıyor. Köklü bir toplumsal değişim istiyorsak, yaşama ve düşünme biçimimizi de kökten değiştirmek zorundayız.”

 

Dünya devrimcilerine umuduz

Dünyanın yarım yüzyıl önceki dünya olmadığını, o dönemin şartlarında emperyalist saldırganlığa karşı kazanılan zaferlerin akla yatkın geldiğini ifade eden Xelîl, “Zaman geçti. Koşullar kötüleşme eğiliminde ve direnç de azaldı. Birçokları için Che Guevara bir t-shirt logosu; Bella Ciao ise İbiza’da bir eğlence partisinin şarkısı oldu” diyerek yeni paradigma ve mücadelelere yöntemlerine ihtiyaç olduğuna dikkat çekiyor. “Mücadelenin sönmemesi için bize, şu ana ait örnekler gerekiyor” diyen Xelîl, Rojava Devrimi’nin şu an da dünya devrimcilerine umut verdiğini dile getiriyor. 

Öcalan çözüm sunuyor

Xelîl, sözlerine şöyle devam ediyor: “Rojava Devrimi Ortadoğu’daki halklar arasında barışı sağlayacak bir devrim. Kürt halkının baskıdan kurtulması için önemli bir devrimdir. En önemlisi de kadınların özgürlüğünü esas alan Demokratik Konfederal paradigmayı esas alıyor. Rojava Devrimi’nin en önemli yanı da ‘kadın özgürlüğüdür. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan dünya devrim tarihinden, devrim mücadelelerinden analizler yaparak Demokratik Konfederal paradigmayı ortaya koydu. Bu paradigma çağın sorunlarına uygun çözümü formüle ediyor."

Bu devrimin bir parçasıyız

Rojava'da Demokratik Konfederalizm'in yaşatılmaya çalışıldığına dikkat çeken Xelîl, "Her teorinin ancak gerçek pratikteki uygulamada iyi olabileceği ortaya çıktı. Bu çok önemli bir gelişme ve biz devrimcilerin bunu sürekli aktif şekilde denemesi ve dünyada örneklerini çoğaltması gerekiyor. Hepimiz bu devrimin bir parçasıyız” diyerek, Rojava’da bir çok enternasyonalistin bu inançla mücadele verdiğini, şehit düştüğünü sözlerine ekleyerek, “Şehid Namirîn”diyor.

***

 Zaman o an donmuştu sanki

Rojava’daki mücadelesinden İtalya’daki cenaze törenindeki son anına kadar Lorenzo Orsetti’yle (Tekoşer Piling) birlikte yol alan diğer bir enternasyonalist yoldaşı Rosa, ise şöyle anlatıyor: “Lorenzo her devrimci hamlede olduğu gibi Baxoz cephesine gitmek için de çok ısrar etti. Yoğun ısrarı sonrası izin verildi. O da cephedeki yerini aldı. Cepheye gittikten bir kaç gün sonra, hamleye başka cephelerde katılan bir grup enternasyonalist ve TİKKO savaşçısı araçlarıyla bizim bulunduğumuz merkez noktaya döndüler. O an Amerikalı enternasyonalist ‘Heval Tekoşer şehit düştü’ diye bağırdı. Büyük bir sessizlik oldu. Hepimiz susakaldık. Zaman o an donmuştu sanki. Sessizliği komutan böldü: ‘Kimden geldi bu bilgi’ diye sordu. DAİŞ kendi web sayfasında Orso’nun fotoğrafını paylaşmıştı. Enternasyonalist yoldaş fotoğrafı komutana gösterdi."

'Ben mutlu gideceğim, kimse üzülmesin'

Orso DAİŞ’e karşı birçok cephede savaşmış deneyimli bir savaşçı olduğuna dikkat çeken Rosa, "En zor çatışmalardan sağ çıkmış Orso’nun DAİŞ’e karşı yürütülen son devrimci hamlede şehit düşmesine hiç birimiz inanamamıştık. Şaşkınlık içerisindeydik. Hemen bir ekip Orso’nun şehit düştüğü noktadaki enternasyonalleri almaya gittik. Cansız bedeni yoldaşları tarafından taşınmıştı. Geçmişte savaşa giden İtalyan partizanlar, ‘niçin, ne amaçla ve kimler için’ savaştıklarına dair, miras olarak gelecek nesile mektup bırakırlarmış. Lorenzo da bu devrimci geleneğe sadıktı. Şehit düşmeden önce yazdığı mektup, çeviri için komutana bırakılmıştı. Noktaya gelinince mektubu ve notları okundu. Mektubunda 'Ben mutlu gideceğim, kimse üzülmesin' demişti. Cenazesini almaya giden bir enternasyonalist, 'Yüzü huzurluydu' dedi" diye anlatıyor.

Siamo tutti antifascisti

Yoldaşının kaybetmenin ağır geldiğine vurgu yapan Rosa, "Hep 'Haylaz ve rahat' olarak bildiğimiz Orso’nun duygu dolu mektubu derin bir hüzün bırakmıştı hepimizin yüreğinde. Cenazesi şehit olduğu topraklarda bulunan Semelka Sınır Kapısı’ndan, doğduğu topraklara uğurlanırken tüm enternasyonalistler, 'Siamo tutti antifascisti (Hepimiz antifaşistiz)' sloganıyla onu sonsuzluğa uğurladılar" diyor. 

Vasiyeti yerine getirildi

İtalyan devrimcinin büyük bir saygı ile uğurlandığını söyleyen Rosa, sözlerini şöyle noktaladı: "Florence’ya gittiğimiz adeta yer yerinden oynamıştı. Orso’yu uğurlamaya binler gelmişti. Tüm devrimciler oradaydılar. Görkemli bir yürüyüş düzenlendi. Florence Belediyesi Orso’ya olan saygısından dolayı tek bir polisin o gün orada olmasına izin vermemişti. Orso vasiyetinde eğer şehit düşerse Rojava topraklarına gömülmek istemişti ama ailesi buna izin vermedi. Ayrıca vasiyetinde cenazesinin kesinlikle kiliseye götürülmemesini de istemişti, bu vasiyeti yerine getirildi."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.