Bir başka Ağrı Dağı efsanesi 

Dosya Haberleri —

Gerilla

Gerilla

  • Örgütten hiçbir haber almadan, hiçbir tecrübeye sahip olmadan, çok zorlu bir coğrafyada kurtların dahi yaşamadığı bir yerde iki yıl boyunca hayata tutunmak, bizim mücadeleye olan inanç ve irademizden başka bir şey değildi. Tek cümle ile bizi ayakta tutan davaya olan inancımız ve irademizdi. 

ERKAN GÜLBAHÇE

İki elin parmaklarını geçmeyecek insanların ilk adımıyla başlayan bir mücadele, milyonlara nasıl ulaşır? Yaprağın kıpırdamadığı zamanlarda, bir halkı uykusundan uyandırmak hangi bedeli gerektirir? Yaman koşullara dayanacak güçte olmayı gerektirir. Halkına sevdalı olmayı, özgürlüksüz yaşam olmaz demeyi gerektirir. Sıradan bir yaşama sırt çevirmeyi, sıcak odalarda bir ömür sürmeyi reddetmeyi, bir hırka bir lokma felsefesini gerektirir. Bişar Serhed böyle biri. Serhed ile söyleşimizin üçüncü ve son bölümüne yer veriyoruz.

İki yıl boyunca örgüt ile ilişki geliştirmeden sizi bir arada tutan neydi?

Örgütten hiçbir haber almadan, hiçbir tecrübeye sahip olmadan, çok zorlu bir coğrafyada -50 derecede, kurtların dahi yaşamadığı bir yerde hayata tutunmak, bizim mücadeleye ve başarıya olan inanç ve irademizden başka bir şey değildi. Bizi ayakta tutan ülkenin özgürlüğe gideceği inancıydı. İki yıl boyunca bizi en çok motive eden şey Vietnam mücadelesiyle ilgili okuduğumuz kitaplardı. Vietnam’da daha uzun süreli kopukluklar yaşanmıştı. Sonunda tekrardan buluşup mücadeleyi zaferle taçlandırmışlardı. Onlarca kişiyle çıktığımız yolda beş kişi kalmıştık. Mücadelenin böyle olduğunu da biliyorduk. Biz de aynı şekilde bir gün arkadaşlarla, örgütle buluşacağımız inancını hep diri tuttuk. Tek cümle ile o anda bizi ayakta tutan davaya olan inancımız ve irademizdi.

Peki örgütle ilişkiyi nasıl sağladınız?

1982 yazında Yaşar Organ Ankara üzeri iletişim kurmaya çalışıyordu. Ahmet Kesip ile ben de Kars’a giderek örgütün haber gönderebileceği noktalara soruyorduk. Parti bizim o bölgede olduğumuzu düşünerek diş doktoru Rasim Aras (Dişçi Zafer) aracılığıyla Kars’a bir kurye ile haber göndermiş. Kurye bir ay Kars’ta kaldıktan sonra bize ulaşmayınca not bırakarak ayrılıyor. Ancak biz bu haberi 1982’nin sonbaharında aldık. Hazırlıklarımızı yaptık Ağrı Dağı'na geçtik. Ağrı Dağı'nda Ahmet Kesip’in babası Qaso’nun ayarladığı bir kuryeyle Rojhilat Kurdistan’ına geçtik. İletişim verilen köye gittik bir hafta sonra Harun Aras (Şerif) gelip bizi aldı. Birlikte Rajan’da bulunan Karasungur arkadaşın komutasındaki birliğe ulaşmamızla iki yıllık aradan sonra örgütle buluştuk.

İlk günden beri mücadele içerisinde yer alan biri olarak 44 yıllık mücadele tarihinde geldiği noktayı nasıl yorumlarsınız?

Ankara’da başlayan gruplaşma aşamasını ele aldığımızda yarım asrı geride bıraktık. Kürt halkı her ne kadar gönlünde bir Kurdistan düşünse de, iradesi kırılmış, umutları tamamen yok olmuş bir dönem yaşıyordu. Kırılgan bir yapı, teslim alınmış, ajanlaştırılmış, birbirine bırakılan, iç düşman olgusu yaratılarak, esas düşman unutulmuş, düşman denildiği zaman kendi komşusunu gösteren bir toplum olgusu ortaya çıkmıştı. Bir tavuk için insanların birbirini vurduğu dönemde bir avuç genç tarafından bu gidişata dur demek için mücadele başlatılıyor.

İnsan bir davaya inandıktan sonra zorluklar ve imkansızlıklar ne olursa olsun zafer kaçınılmazdır. O dönem birkaç kişiydik, şimdiyse binlerce gerillamız ve dünyanın her tarafında gerilla ile bütünleşmiş milyonlarca halkımız var. 50 yıl önce başlatılan davamız o kadar büyüdü ki dünyanın her yerinde bizimle dayanışma içerisinde olan insanları görebiliyoruz. En son örneği Rojava’ya gelip mücadele katılan enternasyonalistlerin oranı hiç de azımsanacak gibi değil. PKK 50 yıllık mücadelede karanlığın aydınlığa çevrileceği, sömürücü düzenin yok olacağı, yerine daha aydın bir toplumun yaratacağı gerçeğini ortaya çıkardı. 

Serhed bölgesindeki ilk Apocuları tek tek anlatabilir misiniz?

Mahir Can

Digor’un Arpalı köyündeydi. 1977’de mücadele katılmıştı. Başkan'ın Digor’da yaptığı toplantıya da katıldı. Neşeli, mizah seven şakacı biriydi. Halkı iyi tanırdı. Birisini sorduğunda yedi sülalesini sayardı. Arkadaşlar ona nüfus memuru diyordu. 11 Aralık 1978’de Mahir Kars’tan Göle’ye çalışmalar için gitmişti. Halkın Kurtuluşu o dönem bize karşı çalışıyordu. Mahir'i tanımıyorlar. Üst düzey bir PKK’li Göle’ye geldi diyerek orada öldürüyorlar.

Akif Yılmaz

Akif Yılmaz, Ardahan’ın Beşiktaş köyünde doğup büyüdü. Yoksul bir aileden gelen Akif Yılmaz, lise öğrenimini yarıda bırakıp çalışmak zorunda kaldı. Türkiye metropollerinde çalıştığı sürede devrimci mücadeleyle tanışan Akif Yılmaz, 1976 yılında hareketin saflarında yerini aldı. Kars’ta hareketin çalışmalarını yaptığı sırada deşifre olduğu için Amed’e geçti. Akif Yılmaz Amed’e gidene kadar beraber çalışma yürüttük. Akif pratik bir arkadaştı. İyi bir örgütlemeci ve girişkendi. Zamanında karar vermesini ve tavır koymasını bilen bir insandı. Mazlum Doğan’ı zindandan kaçıracaktı. Ancak başarılı olamadı. Kendisini hep borçlu hissetti. 14 Temmuz Ölüm Orucu'na katılarak 63. günde yani 15 Eylül 82'de şehit düştü. Mazlum'a borcunu da böyle ödedi.

Yaşar Organ

Yaşar Organ (Yezdan) aslen Dersimliydi. Karete eğitimi almıştı. Amed’de çalışmalara katılmıştı. Akif Yılmaz Amed’de gidince yerine Yaşar Organ Amed’den grubumuzun sorumlusu olarak Serhed'e geldi. Geldiği dönem biz cezaevindeydik. Abbas ila birlikte Serhed sorumluluğunu üstlenmişlerdi. İki yıllık örgütle ilişkilerimizin koptuğu dönemde grubumuzun sorumlusuydu. Coğrafyaya karşı direngen bir arkadaştı. İdeolojik yönü oldukça gelişkindi. Çok sigara içerdi. Bir gün bir aileye uğradık, Yaşar oturmuş düşünceli bir şekilde sigara içiyordu. Evin kadını yanına oturarak elini sırtına vurdu, "Neden bu kadar dertlisin? Annen mi öldü, sevgilin mi seni terk etti” diyerek kendisine telkinden bulmuştu. 1 Haziran 1983’te birlikte Lolan’daydık. Sabah kalkıyor ben pancar toplayıp getireceğim diyerek çıktı bir daha geri dönmedi. Aylarca aramamıza rağmen cenazesine ulaşamadık. Dört ay sonra orada geçen göçerler suyun içinde bir cenaze görüp haber verdiler. Gidip Yaşar arkadaşın cenazesini aldık. Yapılan otopsi sonucunda suyun üzerinden atlarken düşüp kafasını taşlara çarpıyor, orada şehadete ulaşıyor.

 

Ahmet Kesip

Ahmed Kesip (Cemşid) Iğdır’a bağlı Aralığın Karahacılı köyünde doğup büyür. Qaso’ye Mîrzoyê Bavekûjı’nın oğludur. Dedesi Mirzoyê Bavekuj ve babası Qaso’nün ünleri bütün Serhed’de bilinir. Yani silahla haşır neşir bir aileden geliyor. Ahmet komuta özellikleri güçlü olan biriydi. Onun için ben ona tek kişilik ordu diyordum. Mücadelemiz açısında çok büyük bir kayıp. Ülkeyi yönetebilecek komuta özellikleri olan bir insandı. Korku nedir bilmez, aniden inisiyatifini kullanabilen bir arkadaştı. Devrim için hiçbir şeyi esirgemedi. Arkadaşları öldürüp kesip başlarını devlete teslim eden, ajanlaşan öz amcası ve dayısını gözü kırpmadan öldüren bir militandı. Devrim ve halkın çıkarını ailesi dahil her şeyin önüne koyan bir arkadaştı. Ahmet Kesip’in ailesinin namı o kadar yaygındı ki Serhed’de babasının adıyla anılıyordu. Ona da Kure Qaso diyorlardı. Ancak Ahmet PKK ile birlikte öyle bir büyüdü ki adı bir başka Ağrı Dağı efsanesi olarak tarihe yazıldı. 

Ahmet, 25 Mayıs 1988 akşamı 18 PKK gerillasıyla birlikte Benavok’ta şehit düşer. O gün Hakkari Dağ Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Altay Tokat’ın masasına şehit düşen 18 PKK gerillasının fotoğrafları bırakılır. Tuğgeneral Altay Tokat yıllar sonra yaşanan o anı şöyle anlatıyor: “Hiç unutmam Ahmet Kesip o bölgenin komutanıydı. Öldürdüğümüz 18 PKK’linin fotoğraflarını masaya dizdik. Ahmet Kesip resimde gülüyordu. Ben bunu psikologlara sordum. Psikolog bana 'İnandığı dava uğruna ölen insan gülermiş.”' Düşmanlarında bile hayret uyandıran bir insandı. Ahmet Kesip halay çekmesini çok severdi. Hep halay başı olurdu. Erivan Radyosu'nda çalan bütün parçaları ezbere bilirdi. Kilam söylemeyi çok severdi. Bir başladı mı kimse susturamazdı.

Ahmet Güler

Ahmet Güler (Mahir) Göle’nin Senemoğlu köyündendir. Emekçi bir aileden geliyordu. Akif Yılmaz’ın 1978 yılında Göle’de yaptığı çalışmalar sonucunda partiye katılmıştı. Muazzam pratik çalışma yürütüyordu. Güçlü bir fiziği vardı, Serhed'in zor şartlarda en direngen arkadaştı. İnançlıydı. Parti değerlerine çok bağlıydı. Komuta özeliklerini barındırıyordu. 1991 yılında Önderlik sahasından Serhed'e geri dönerken Göle-Selim arasında suikast sonucu şehadete ulaşıyor.

İdris Ökmen

İdris Ökmen (Mesut) Kars’ın Selim ilçesinin Bayburt köyündendir. 1976 yılında partiye katıldı. 1970’lerde Kürtlerin buluştuğu Selim Oteli, İdris Ökmen'in ailesinindi. Babası Kürt, annesi Türk’tü. İdris Kürtçe bilmiyordu. Üniversitede gazetecilik okuyordu. İdeolojik yönü güçlüydü. 15 Nisan 1985 yılında Önderlik sahasından dönerken KDP’nin oyunuyla Komünist Partisi tarafından Heftanin’de yedi arkadaşla birlikte şehit düştü.

Yaşar Hoca

Ahmet Tosun (Yaşar Hoca) Iğdır'a bağlı Tuzluca ilçesinin Abasgöl köyünden doğup büyüdü. 1977’de öğretmenlik yaptığı dönemde örgütle tanıştı. Aynı dönemde öğretmenliğin yanında profesyonel mücadeleye atıldı. 12 Eylül cuntası döneminde kısa bir süre cezaevine kaldı. 1983 yılında gerillaya katıldı. Şehit Akif Yılmaz silahlı propaganda birliğinde Serhed bölgesine geldi. 20 Ağustos 1985’te Mıxtepe’de Mehmet Ertürk, Fuat Aslan, Feyat Alkan’ın şehit düştüğü operasyonda yaralandı. 1990 yılında Kağızman’ın Tut köyünde bir grup arkadaşı ile birlikte çıkan çatışmada şehit düştü.

Ahmet hoca mücadeleci, halkçı özelliği olan bir arkadaştı. Halkı iyi tanıyan, halka iyi bir yaklaşım gösteren bir militandı. Zaten pratiği ile de bunu ispatlıyor. Yoldaşlarıyla iyi geçinen, onlara yardımcı olan bir arkadaştı.

Hüseyin Makal

Hüseyin Makal (Apo) aslen Dersimli’dir. Kars’ın Digor ilçesine bağlı Pazarcık beldesinde orta okul öğretmenliği yaptığı sırada mücadele ile tanışır. İyi bir halk adamıydı. Halkın özelliklerini çok iyi biliyordu. Kültürel yönü güçlüydü. Bağlama çalardı. Bizim orada Pinki adında bir oyun var. Hüseyin bu oyunu çok seviyordu. Yaşlılarla oynar tekme ile yaşlıların göğsüne vurarak tozun içine atardı. Yaşlılar ona hiç kızmazdı, kalkıp gülüyorlardı. Yaşı ilerlemesine rağmen dağa sevdalı birisiydi. Birçok defa gözaltına alındı, cezaevine girdi. En son on yıl cezaevinde kaldıktan sonra 1992’de gerillaya katıldı. 92’de ilk kendisi ile karşılaştığımda boynunu yamuk tutuyordu. Kendisine hocam boynun niye bükük diye sorduğumda “ters yattığım için boynum tutuldu” dedi. Sonra da öğrendim ki başında tümör varmış. Boynunu düzeltemiyormuş. 1993’ün tedavi için gittiği Tahran’da şehit düştü.

Fuat Aslan

Fuat Aslan, Ağrı’nın Çemeçeto köyündendir. Bir mellenin oğludur. Parti oraya gitmeden önce birkaç arkadaşla birlikte faşistlere karşı bir grup oluşturuyor. Parti bölgeye gittikten sonra 1977’de arkadaşlarla birlikte partiye katılır. Direngen ve eylemi seven bir arkadaştı. Agit komutasında Eruh’ta gerçekleştirilen eylemde saldırı grubunda yer aldı. Güçlü özellikleri olan biriydi. 20 Ağustos 1985’te Ağrı Dağı'nın Mıxdağı mıntıkasında şehit düştü. Bölgenin iyi bir komutanıydı. Arkadaşlarla ilişkileri iyiydi. Babası melle olduğu için yöre halkı tarafından seviliyordu. Ayrıca iyi bir ajitatördü.

Tekin Kızılay

Tekin Kızılay (Suat) Doğubayazıtlıdır. Zengin bir aile çocuğuydu. Maddi durumları çok iyiydi. Ailesi yurtseverdi. Kilolu bir arkadaş olmasına rağmen dağda da iyi yürüyordu. Amcasının 300 bin Markı’nı alıp örgüte getirmişti. Tahminime göre Başkan Serhed'e geldiği dönem bu parayı örgüte teslim etmişti. Henüz partinin ortada olmamasına rağmen amcasının 300 bin Markı’nı alarak gerillaya katılması dikkat çekiciydi. Tekin Kızılay cezaevinden çıktıktan sonra Önderlik sahasına gitti. Ayrıca iyi bir diplomattı. En son Mam Celal ile Şam’a gelirken kendisiyle görüşmüştüm. Tekin Kızılay, 1994 yılında Serhed’den Dersim’e giderken aralarında Drej Ali’nin de olduğu 23 gerillayla birlikte şehit düştü.

Kemal Morkoç

Kemal Morkoç (Azad), Ardahan’ın Hoçvan ilçesine bağlı Ömerağa köyündendi. 1977 yılında örgüte katıldı. Örgütleme yönü gelişkindi. Bir dönem Berivan arkadaşla birlikte Van’da çalışma yürüttü. Direngen bir arkadaştı. Sonra kırsalı terk ederek İstanbul’a gitti. Ancak hiçbir zaman mücadeleden uzak kalmadı. İstanbul’da bir süre çalışma yürüdükten sonra tekrardan Kürdistan dağlarına gelerek vefa borcunu ödedi. 12 Kasım 1990'da Kağızman’ın Kızılöküz köyünde bir grup yeni gerillayı götürürken çıkan çatışmada iki arkadaşla birlikte şehit düştü.

Mehrali Yılmaz

Mehrali Yılmaz tam bir dramadır. Aktif Yılmaz’ın kuzenidir. Kars Eğitim Enstitüsü'nde okuyordu. Serhed’in zor koşullarına dayanmıyordu. Uzun zamandan beri yiyecek bir şeyler bulamıyorduk. Mehrali torbanın köşesine bağladığımız şekeri görünce öylesine bir sevindi ki karşısında bizim yüreğimiz parçalandı. Mehrali acıkınca acı hissediyordu, biz de karşısında eriyorduk. Uzun bir süreden beri yiyecek bulamadığımız bir dönemde Serdar Ökten, Mehrali’yi yanına alarak düşmana teslim oldu. Cezaevinden çıktıktan sonra tekrar gerillaya geldi. Karargahta kendisiyle görüştüm. Serhed'e gitmek istiyordu. Serhed'in zor koşullarını kendisine hatırlattım ve gitmemesi için telkinde bulunmama rağmen ilerleyen yaşına aldırış etmeden tekrardan Serhed'e geçti. Sınırı geçerken Nahçıvan’da bir mayına bastı ve şehit düştü.

Yunus Gül

Yunus Gül (İbrahim) Doğubayazıtlı bir arkadaştı. 1984’te İlhan sınırı geçerken İran askerleri vurmuştu. Ayağından sakattı. 1985’te Mehmet Ertürk ile Fuat Aslan şehit düşünce Yunus inançsızlığa düşüyor. Ahmet Kesip ile yalnız kalıyorlar. Ahmet Kesip yatınca Yunus silahı alıp düşmana teslim oluyor. Yunus askerlerle birlikte helikopterle Ahmet’in kaldığı yere geliyor. Ahmet, Yusuf’un kaçtığını anladığı için yer değiştiriyor ve düşman eline geçmiyor. Ahmet Kesip şehit düştükten sonra Yunus cezaevinde pişman oluyor ve çıktığında tekrardan gerillaya katılıyor. Dağa geldikten sonra bölük komutanı oluyor. Cemal Zeydayi karargah komutanıdır. Zeydayi komutasında komutanların toplantısı oluyor. Yunus kendisinden habersiz toplantının gerçekleştirdiğini duyunca gururuna yediremiyor. Demek ki daha önce kaçtığım için bana güvenmiyorlar diyerek tek kuşunu kafasına sıkarak intihar ediyor.

Nizamettin Şık

Nizamettin Şık (Aktif) aslen Kağızman’ın Havasor köyündendi. Ailesi Iğdır’da oturuyordu. 1978 yılında Ağrı Dağı'nda gerillaya katıldı. Abbas Göktaş ile birlikte Taşlıçayır’da düşmana teslim oldular. Ancak suç kendisinde değil bütün suç Abbas’taydı. Cezaevinden çıktıktan sonra tekrar gerillaya katıldı. Yurtseverlik yönü güçlü, arkadaşlık ilişkileri iyiydi. İdeolojik sevgisi de iyiydi. Çok kararlı ve inançlıydı. Her ne kadar kaldıkları ev zarar görmesin diye çatışmadan düşmana teslim olsa da geri döndü mücadelesine devam etti ve şehitler kervanına katıldı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.