Bu bir dizi film analizi değildir

Hatice ERGÜN Haberleri —

  • Kültür endüstrisi, ikiyüzlüce önüne geçtiği mutluluktan insanları uzaklaştırmak için, aldatıcı bir memnuniyet duygusunu devreye sokmakta, dünyanın tam da kültür endüstrisinin istediği gibi olduğu fikriyle bir refah havası yaratmaktadır.

Netflix’te revaçta olan bir dizi filmle başlıyorum. Ama dizi filmi değerlendirmeyeceğim, dizi filmin adını da yazmayacağım. Öyle ya da böyle reklamını yapmak istemiyorum. Ziyadesiyle popüler-Netflix’te bir diziyi ilk iki dakikasında izliyorsanız istatistiğe dahil oluyormuşsunuz.
Diziyi popülerleştiren salt tıklanma sayısı olmasa gerek. Guardian’da, New York Times’da üzerine yazılması, yönetmenle söyleşi yapılmasının da etkisi olmalı.

Türkiye’de yazılı, görsel, işitsel bir çevrimiçi haber/yorum/analiz kanalında dünya ve Türkiye hâlleri üzerine hazırlanan bir programa davetli, iki profesörün yaklaşık 50 dakika civarı diziyi konuşmuş olmaları da cabası.
Adorno, 1963 yılında yazdığı kültür endüstrisini yeniden düşünürken’de (Reconsidering Culture Industry) sinemanın ideolojik işlevine odaklanır:

… kültür endüstrisinin yok edici etkisi, ABD'de yapılan bir programda halktan bir kişinin, insanlar ünlü karakterleri taklit ederlerse çağımız sorunlarının yok olacağı, yönündeki görüşünden daha iyi bir biçimde tarif edilemezdi.

Kültür endüstrisi, ikiyüzlüce önüne geçtiği mutluluktan insanları uzaklaştırmak için, aldatıcı bir memnuniyet duygusunu devreye sokmakta, dünyanın tam da kültür endüstrisinin istediği gibi olduğu fikriyle bir refah havası yaratmaktadır.

İki profesörün hararetle üzerine konuştuğu dizi filmde karakterlerin hiçbiri örnek alınacak şekilde sunulmuyor. Aksine, doğru ile yanlışın/yalanın, gerçekle gerçek-dışının/üstünün, saçmayla makulün, arzulanabilir olanla kaçınılmazın içiçe geçtiği, birbirini örttüğü, birbirini massettiği bir dünyayı, bugünün dünyasını neredeyse olduğu gibi, ara ara ezberden anlatıyor. Karakterler böyle bir dünyaya uyuyorlar.

Bu nedenle gerçekçi addediliyor; anlatının yaratıcılığı, gerçeği oyuna vurmakla deneniyor.

-Mış- gibi yapılan bir gerçeklik, son elli yılın tanıdık olgusu. Bu, salt görsel temsilde değil, entelektin gündelik seyrinde de rahatlıkla gözlemlenebilir: Neoliberal kapitalizmi bir Netflix dizisinden doğru anlatmak, olan biteni kapitalizmin ahlâkını yitirmesi üzerinden okumak, zenginle fakir, varsılla yoksul, sermaye sahibiyle mülksüzleştirilmiş, yerinden edilmiş arasındaki mesafeyi ahlâka indirgemek, İslamlaşan Türkiye’nin bilim insanının diziden yorum çıkarmasıyla bağlantılı olsa gerek.

Arendt, ABD’yi Vietnam Savaşına taşıyan tarihi anlatan Pentagon Belgeleriyle (Pentagon Papers) ilgili değerlendirmesinde ‘olgusal hakikatin kasten inkârıyla–yalan söyleyebilmekle–olguları değiştirme kapasitesinin–eyleyebilmenin-bağlantılı olduğu[nu]; aynı kaynaktan–tahayyülden-çıktıkları[nı]’ söyler.

Pentagon Belgelerinde yerleşik devlet politikaları hakkında toplumu bilerek aldatmanın böyle bir tahayyülü reddettiğinin, herkesi aldatmaya kendini doğru olmayana inandırmakla başlayan bir yalan söyleme sistematiğine dayandığının altını çizer.

Buradan bakıldığında, Boğaziçi Üniversitesindeki kayyım rektör, direnen öğrencilere karşı, 22 Ekim’de yeniden harekete geçirdiği kolluk kuvvetinin şiddetiyle yetinmeyip, kadınlara yönelik ve hane içi şiddete karşı bir düzenleme olan 6284 No’lu Kanuna başvurarak tedbir kararı aldırmakla kayyımlığını, haksızlığını, geçersizliğini külliyen inkâr ediyor.

Böylelikle haklılığına inanmaktan başka bir olgu dışında seçeneği yok-muş-çasına hareket eden bir aktörü temsil ediyor.
Benzer şekilde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Türkiye dışına akan genç nüfusun ‘dünyayı tanımak’ istediğini söylerken, doğruyla yanlışın/yalanın, makulle saçmanın içiçe geçtiği bir dünyanın prototip aktörünü temsil ediyor.

Salt temsille işleyen bir gündelikte siyasette yalan söylemek, olgusal gerçeği yaşamakla, gerçekçilikle örtüşüyor. Bu nedenle, bu yazı bir dizi film değerlendirmesi değil. Tam aksine dizi filme teslim olmayan gündelik yaşamı, dizi filmlerle flört etmekten imtina eden sosyal bilimleri talep eden bir yazı.

Netflix’ten bir kayyım rektöre ve oradan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına uzanan hat göründüğünden daha düz…
1 Kasım dünya Kobanê, 2 Kasım Rojava gününe selamla!

 

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.