Devlet Masası

Dosya Haberleri —

Altılı Masa

Altılı Masa

  • Altılı Masa ve Cumhur İttifakı'nın/saray rejiminin anlaştığı tek konu; Kürt meselesinin çözümsüzlüğü, ki böylelikle devlet statükosu ya da statükocu devlet sürdürülebilir kılınıyor. 
  • HDP ve demokrasi güçlerini dışında tuttuğumuzda iktidar-muhalefetin siyam ikizleri kadar yapışık olduğunu daha açık gördük. Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı taraftarları her ne kadar kanlı-bıçaklı görünseler de müesses nizamın koruyucusu, kollayıcısı olma konusunda yarış halindeler.
  • AKP'li Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan'ın Kuzey-Doğu Suriye'ye karşı yeni bir savaşı planı, Türk Dışişleri Bakanlığı'nın Esad rejimi ile görüşme açıklaması ve ardından paramiliter güçlerin denetimindeki yerlerdeki protesto gösterileri, son olarak ise 6'lı masa ve muhalefetin bu konudaki yaklaşımını Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski MYK Üyesi Sosyolog-yazar Veli Saçılık gazetemiz için yazdı…
VELİ SAÇILIK

 

Suriye savaşı Türkiye’de birçok taşı yerinden oynatmaya devam ediyor. Dahası, bu savaş, bütün demokrasi, AKP-Millet İttifakı ve saray rejiminin aslında ne olduğunu, CHP ve Altılı Masa'nın aslında ne olduğunu ve yine Türkiye Cumhuriyeti devletinin aslında ne olduğunu bize gösteren bir turnusol kağıdı işlevi görmeye devam ediyor. Burada iktidar ve muhalefet bloklarının birbirlerine karşı hasımlıkları/hısımlıkları ve devlet karşısındaki mesafeleri ve tutumları aynı zamanda onların aslında ne olduğunu gösterirken, ne olmadıklarını da göstermeye devam ediyor. İktidar ve muhalefet blokları ve patriyarkal bir odak olarak bu ikisine rol modeli olan Türkiye Cumhuriyeti devleti, öncelikle cumhuriyetçi, demokratik, barışçıl, kamucu bir sosyal devlet değil. Tüm bunların yerine ikame edilen ve artık mide fesadından başka bir işe yaramayan, boş laflar, vaatler, zevahiri kurtarmaya çalışan bir takım uygulamalar var.

Tarihsel ve coğrafi gerçeklik

Öte yandan, bu üç-dört başlığa indirmeye çalıştığımız genetik özellikler, genel olarak Ortadoğulu bir devlet olmanın ana hatlarını belirleyen temel unsurlar. Fakat bir adım daha ileriye gidersek, Ortadoğu’nun Mezopotamyası’nda, Kürtlere karşı olmak, Kürt anasını görmesin siyasetine sarılmak söz konusu olduğunda, yalnızca Türk Devleti’nin iktidar ve muhalefet odaklarının arasındaki fark değil, Türkiye, İran, Suriye ve Irak’taki devlet adamlarının aralarındaki farklar ve ayrılıklar da birden ortadan kalkıyor. Bu bakımdan, genel olarak en başta taşlar yerinden oynuyor derken, bahsetmeye çalıştığımız şey, metaforik değil, tarihsel ve coğrafi bir gerçekliğe bir göndermeden başka bir şey değil. 

Meksika Açmazı

Dolayısıyla, Türkiye Cumhuriyeti’nin genlerinde kazılı olan bu doğum lekesine mütemadiyen sahip çıkmak, iktidar ve muhalefete yalnızca iç politikada değil, aynı zamanda dış politikada da büyük bir alan açıyor, fakat elbette siyasi eğilimler tarafından beslenen, ittifaklar ve itilaflar tarafından derinleştirilen nüanslar var. 

Bu bakımdan, iktidar da, muhalefet de, Cumhuriyet’in 100. yılında yapılacak olan seçimlere eli güçlü girebilmek için, göçmenler ve Ukrayna savaşı başta olmak üzere, bütün diplomatik uluslararası meseleyi, iç politika meselesi haline getirmeye, Ortadoğu/Mezopotamya, Avrupa, Rusya-Ukrayna hattındaki bütün gerilimlerde kendi politik hatlarını ve söylemlerini güçlendirmeye teşneler. Ama görünen o ki, bütün tarafların Meksika Açmazı'na düştüğü, şu dahili ve harici bedbahtların ahir zamanında, Türkiye’de HDP, Mezopotamya’da genel olarak Kürtler, bu açmazın hem kilidi hem de anahtarı gibi görünüyorlar.  

Fabrika ayarlarının muhalefeti

Tam da bu yüzden, Altılı Masa ve Cumhur İttifakı'nın/saray rejiminin anlaştığı tek konu; Kürt meselesinin çözümsüzlüğü, ki böylelikle devlet statükosu ya da statükocu devlet sürdürülebilir kılınıyor. Başını CHP’nin çektiği kanat, Suriye’ye yönelik savaşa, tezkereye evet oyu vermekle birlikte Esad ile anlaşma, Suriye’de devlet otoritesinin bozulmaması, bir Kürt oluşumuna bu yolla müsaade edilmemesini ilk baştan beri savunduğu için Esad ile barışma haberlerinden sonra “bizim dediğimize geldiniz” diyerek seviniyorlar, ve bu pozisyonu monşerler diplomasisine yani Cumhuriyetin fabrika ayarlarındaki hariciye politikalarına dönüşün bir nişanesi olarak ayakta alkışlıyorlar. Ama asıl mesele elbette, Suriye meselesinin “yurtta sulh cihanda sulh” anlayışına uygun çözülmesi değil; CHP ve avenesini asıl mutlu eden şey, fabrika ayarlarının bir Kürt “oluşumunun” önüne geçeceği yönündeki beklenti. 

Altılı Masa ve Saray'ın mutabakatı

Saray rejiminin cihatçı çeteleri sahaya sürme kozuna karşı ile monşer hariciyesinin Esad ile barışmak üzerine kuracağı statüko beklentisi etrafında yürütülen tartışma cihatçıları cepte tutarak Esat ile barışma ve nihai hedef olarak Kürtleri statüsüz bırakmaktan başka bir şey değil. Saray Rejimi ve Altılı Masa'nın mutabık kaldığı siyasetin özü-özeti bundan ibaret. 

Açıkça itiraf ediyorlar

Suriye savaşını, Saray Rejimi'nin hedefleri ekseninde değerlendirirsek eğer, mutlak yenilgiyle sonuçlandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Suriye’ye yönelik alt-emperyalist emellerle başlatılan savaş, Kürtlerin herhangi bir statü kazanmasını engelleme şekline dönüşmüş olarak sürüyor. Beşar Esat’ın devrilemeyeceği anlaşıldıktan sonra, boşa düşen cihatçı çeteler maaş ve ganimet karşılığında Kürtlerin üzerine sürüldüler. Cihatçı çetelerin Kürtlere karşı dengeyi bozacak bir güç olamaması ve artan ekonomik yükleri nedeniyle “katil Esed” olarak ilan edilen Beşar Esad tekrar “dostum Esad” mertebesine yükselmek üzere. Soçi’de gerçekleşen RTE-Putin görüşmesinin ardından Suriye ile normalleşme rüzgârları esiyor. 

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu; “Suriye’nin bölünmesini engellemek için Suriye’de güçlü bir yönetimin olması lazım. Topraklarının her köşesine hâkim olabilecek bir irade ancak birlik ve beraberlikle olur” diyerek “normalleşme” sürecini ilan etti. “Ilımlı Muhalif” adı verilen çetelerin Suriye ile uzlaştırmak, Kürtlerin yaşadığı bölgelerde Sünni Arap Kuşağı oluşturmak, Türkiye’de bulunan göçmenleri bu bölgelere yerleştirmek planın önemli bir parçası. Cihatçı çetelerin Suriye merkezi devletiyle uyumlu hale getirilmesi, bunun karşılığında Rusya-Suriye-Türkiye işbirliğiyle Kürtlerin siyasi yapısının dağıtılmasını planladıklarını açıkça ifade ediyorlar artık.

Siyam ikizleri 

Başta da söylediğimiz üzere, Suriye savaşı, Türkiye egemen siyasetinin gen haritasını deşifre etme açısından çok işe yaradı. İktidar ve sistem muhalefetinin hızlı savruluşlarına, köşe kapmaca oynar gibi birbirlerinin rollerini çaldıklarına tanıklık ettik. Kafa kesen çetelerin “ılımlı muhalif”, barış mücadelesi verenlerin terörist ilan edilmesindeki kara komediyi izledik. HDP ve demokrasi güçlerini dışında tuttuğumuzda iktidar-muhalefetin siyam ikizleri kadar yapışık olduğunu daha açık gördük. AKP-MHP ve “Derin Devlet” artıklarından oluşan Cumhur İttifakı ve parlamenter sistem ve sistem normallerine dönmeyi vadeden dört başı bayındır Altılı Masa (Millet İttifakı). Her iki ittifak taraftarları her ne kadar kanlı-bıçaklı görünseler de müesses nizamın koruyucusu, kollayıcısı olma konusunda yarış halindeler.

Altılı Masa

Altılı Masa:

* Cumhur İttifakı'nın kural, kaide tanımdan devleti yönetme, agresif politika yapma tarzının müesses nizamın yıkılmasına sebebiyet vereceği ve yandaşların devletin olanaklarını yağmaya varan şekilde talan etmesinin geri dönülmez hasar vereceği görüşünü savunuyor.

* Değişim, demokratikleşme vb. vaatlerde bulunmaktan öte, devleti eski kodlarına döndürme, olası bir kalp krizini engelleme hedefini önüne koyuyor.

* Saray'ın hesapsız-kitapsız Suriye savaşına dâhil olmasının sonucunda bağımsız bir Kürt devletinin kurulma “tehlikesini” ortaya çıkardığını, bu nedenle derhal Esad rejimiyle diyalog kurulması gerektiğini ısrarla söylüyor. 

* “Kürt sorununu biz çözeriz” gibi altyapısı olmayan boş sözcükler bir kenara bırakılırsa eğer Kürt sorununun çözümü üzerine söylenen tek şey “teröre karşı kararlı mücadele.” Bu militarist retorik doğal olarak AKP’yi “Çözüm Süreci”ni başlatmakla ve “terörle mücadeleyi zafiyete uğratmak” ile suçluyor. Cihatçı çetelerle birlikte Efrîn’e yönelik saldırı başladığında saldırıya destek ve “askerimizin ayağına taş değmesin” açıklamalarında bir an tereddüt etmediler. Kürt halkının Suriye ve Irak dâhil olmak üzere hiçbir hak kazanmaması ve hatta anadil hakkının bile yok sayılması konusunda Saray ile tamamen aynı zeminde olmaktan geri durmuyorlar.

* HDP ile ilişkilerini Saray'ın çizdiği sınırlar dışına çıkarmama, HDP’nin oylarından başka bir şey istememe politikalarını sıkı biçimde sürdürüyorlar. Kayyım saldırıları, HDP’yi çökertme operasyonları devlet ortak aklıyla uyum içinde sessizce onaylanıyor.

* AKP’nin raydan çıkan ekonomi politikaları nedeniyle endişeli burjuva sınıfına istikrarlı bir serbest piyasa garantisi veriliyorlar. Saray'ın yarattığı Beşli Çete adı verilen oligarkları hedef alma dışında TÜSİAD ve diğer sermaye gruplarının müsterih olması gerektiği söyleniyor. İşçi ve emekçilere örgütlenme özgürlüğü, yıllara yayılan fakirleşmenin telafisinden bahsedilmiyor.

Birleşen masalar

Özet olarak; Altılı Masa ile Cumhur İttifakı devletin tarihsel bütün kodlarını koruma-kollama ekseninde Devlet Masası olarak tabir edebileceğimiz masada birleşiyor. Saray Rejimi yeni savaş cepheleri açabildiği ölçüde Altılı Masayı üzerine Devlet Masası'nı koyarak anlamsızlaştırabiliyor. Fakat savaş siyaseti geri teptikçe ve ekonomik kriz tavan yaptıkça devletin kurtarıcısı olarak Altılı Masa ufukta beliriyor.

Yanık'ın sözleri ve 'muhalefet'

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, “Suriye’nin kuzeyinde bir taraftan Türk Silahlı Kuvvetleri, bir taraftan da Özgür Suriye Ordusu, orada bir Kürt devleti kurdurmamak için ayrı ayrı mücadele ediyorlar” diyerek safiyane bir açık sözlülükle AKP açısından Suriye savaşının amacını özetledi. Altılı Masa'nın Derya Yanık’ın özetlediği politikaya tek itirazı; “cihatçılarla değil, Esad ile anlaşarak bu sonuca varabiliriz” şeklinde. “Bin yıllık kardeşiz” diyerek uyutmaya çalıştıkları Kürt halkıyla masaya oturup konuşmak, kardeşlik hukukuna uygun bir çerçevede barışmak akıllarının ucundan bile geçmiyor tabii ki.

Müzakere masası 

Barış ve çözüm fikriyle bir masa kurulamadığı sürece Saray Masası-Altılı Masa savaş taktiklerinin konuşulduğu bir Devlet Masası olmaktan öteye gidemeyecek. Mehter takımı misali iki adım ileri, bir adım geri politikalarının sonu gelmeyecek. Devlet Masası'nın her iki kanadı; ABD-Rusya-Esad-Cihatçılar ile bir küs, bir barışık kısır politikalara sırf “Kürt anasını görmesin” saplantısıyla abanmaya devam edecekler. Ya da daha önce “Suriye’ye girelim” gazı veren Mehmet Barlas gibi havuz yazarlarının “Hillary Clinton ve oradaki odaklara çok yakın olan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Türkiye'yi soktuğu yanlış Suriye yolundan çıkma vakti geldi de geçiyor” tornistanıyla suçu birbirlerine atma telaşına düşecekler. Hâlbuki çözüm apaçık şekilde meydanda duruyor. Kürt halkıyla oturup konuşmak demokratik bir Ortadoğu için ilk adımı atmak olacak. Türk ırkçılığı yapanların savunduğunun aksine böyle bir çözüm Türklerin aleyhine değil, bölgede yaşayan bütün halkların dış müdahaleden azade biçimde özgürleşmesine yol açacak. Böyle bir çözüm sadece savaş ağalarının ve kandan beslenen ırkçıların aleyhine olacak.

* * * 

Meksika Açmazı nedir?

İngilizcede Mexican standoff orijinal tanımlaması; olaya karışan hiçbir tarafın kazançlı çıkamayacağı içinden çıkılmaz durum, çıkmaz, açmaz olarak kullanılan argo bir deyimdir.

Popüler kültürde ise Meksika çıkmazı genel olarak iki ya da daha fazla kişinin birbirlerine doğru silah çekmesiyle oluşan yüksek gerilimli durum için kullanılır. Gerilimi arttırıcı nokta karşı tarafın kendisine ateş edeceğinden korktuğu için hiç kimsenin silahı bırakmamasıdır.

Bu durum olaya karışanları ya diplomasiye, ya teslim olmaya ya da ilk olarak vurmayı denemeye iter. Soğuk Savaş sırasında Sovyetler Birliği ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki nükleer karşı karşıya gelmelerde özellikle de 1962 yılındaki Küba Füze Krizi'nde bu deyim sıklıkla kullanılmıştır.

Bu deyim 19. yüzyılın sonlarına doğru Kuzey Amerika kıtasının güneybatısında kullanılmaya başlanmıştır. 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında Meksika'daki zor ve paradoksal toplumsal ve ekonomik durumu tanımlamada yararlanılan bir terimdir. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.