Enes Kanter, D. Türkistan Hifzullah Kutum

• Kendi yaşadığı karanlıkla hesaplaşmayanın aydınlık mücadelesinden asla bahsedemeyiz.
  Kendi evi yanarken tek tas su taşımayanın, dünyanın diğer ucundaki yangına su taşıması ne kadar samimidir, bunu siz değerlendirin…

Yannis Vasilis YAYLALI

Çin'in Doğu Türkistanlılara yaptıklarıyla ile ilgili NBA ve Amerika kastedilerek Enes Kanter ile ilgili bir süredir algı operasyonu yapılıyor.

Tüm kariyerini riske atıyormuş arkadaş; ne gibi bir zorluk var, nasıl kariyerini riske atıyor anlamış değilim.

Birileri sanki Enes Kanter çok zor birşeyler yapıyormuş gibi bize pazarlamaya çalışıyor.

Risk mi dediniz, ben yanlış mi duyuyorum, dünyanın öbür tarafındaki sorunu gören Kanter neden Kürtler ile ilgili tek kelime etmez?

Eğer bir riskten bahsedilecekse, yüzyıldır Türklerin Kürtlere uyguladığı soykırım politikasına karşı tek bir kelime etmesi yeterliydi. O zaman riskin ne olduğunu, güvenlik sorunu ne demek olduğunu tartışabilirdik.

Ya da piyasa yapmaya çalışan Enes Kanter Çin'de yaşıyor olsaydı ve zulüm gören D.Türkistanlılar ile ilgili sadece tek kelime etseydi, o zaman ona ilk omuzdaş da ben olurdum.

Ama madem bir riskten söz ediliyor, o halde risk üzerine konuşmaya devam edelim: Şimdi çok taze yeni bir olayı ve onun kahramanını anlatacağım; kahramanımız bizim Çin'imizde yaşıyor. ve yüzyıldır dinmeyen sorunumuz olan bizim D.Türkistanımızdan.

Kahramanımız en korkunç dönemde, zulmün tavan yaptığı, hiç bir hesabın sorulamadığı bir dönemde rol alıyor. 

Kahramanımıza, (‘Hifzullah Kutum) 14 Eylül 2021’de sosyal medya hesabı üzerinden “Şoreşa Îlonê hemû Kurdan pîroz be, Bijî Kurdistan” (Eylül Devrimi tüm Kürtlere kutlu olsun. Yaşasın Kürdistan) şeklinde paylaşımda bulunduğu için, hakkında Fırat Üniversitesi dekanı tarafından soruşturma' açılır.

Fakat bizim Çin'imizin büyük ve milli şefi, onun partisi ve kontrol ettiği yargı, kahramanımızın bununla kurtulmasına izin vermeyecektir; zira yarın öbür gün herkes yaşasın bizim D.Türkistanımız diyebilir. Buna asla müsade edilemezdi, nitekim edilmedi de.

Elazığ Fırat Üniversitesi İİBF Maliye Bölümü araştırma görevlisi Hifzullah Kutum, sosyal medyada hesabında yaptığı “Şoreşa Îlonê hemû Kurdan pîroz be, Bijî Kurdistan” (Eylül Devrimi tüm Kürtlere kutlu olsun. Yaşasın Kürdistan) paylaşımı gerekçesiyle rektörlük tarafından açığa alındıktan sonra gözaltına alınmıştı. 
Kutum, bugün çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Yanlış duymadın Enes Kanter! Risk mi dedin? Risk alacaksan böyle bir riski alacaksın, sahte piar çalışmasıyla göz boyamayacaksın.

Ama senin de içerisinde yer aldığın karanlık, göz boyamada, yalancılıkta ve takiyye yapma da mahirdir. Sen de bu anlamıyla iyi yetiştirilmişsin, oyununu güzel oynuyorsun.

Bu arada bizim D.Türkistanımız da Hifzullah Kutum’lar ne ilktir, ne de bu zulüm bitinceye kadar son olacaktır. Hifzullah Kutum'dan önce de, sonrasında da 'D.Türkistanımız vardır’.

“biz de D.Türkistanlıyız” diyen iki ayrı bölge de sorunlar yaşanmış ve hiç bekletilmeden soruşturmalar açılmıştı.

Öyle çok yaşananlar var ki hangi birini anlatalım; bizim Çin'imiz kurulduğundan beridir, aynı zulüm, aynı katliam ve tehcir aralıksız devam ediyor. Hapishaneler doldu ve taştı.

Çin'imizin büyük ve milli şefi, ulu başkanımız, bizim D.Türkistanlılarımıza yeni hapishane sözleri verdi, zulmün kendisi bile artık yapılanlardan utanır duruma geldi.

Ne diyelim sana, bilemiyorum: Geleceği görüp de önündeki kuyuyu göremeyen filozof gibisin be Enes Kanter!

Umarım beynini uyuşturan o karanlığınızdan kurtulursun da kendi Çin'imizin, bizim D.Türkistanlılara yaptığı zulüm üzerine iki kelam laf edersin, işte o zaman bir riskten, kariyerinin sonlanmasından, daha da ötesi hayati güvenlik sorunundan bahsedebiliriz.

Kendi yaşadığı karanlıkla hesaplaşmayanın aydınlık mücadelesinden asla bahsedemeyiz. Kendi evi yanarken tek tas su taşımayanın, dünyanın diğer ucundaki yangına su taşıması ne kadar samimidir, bunu siz değerlendirin…