Erkeğin özgürleşme sınavı

Zozan SİMA yazdı —

  • Erkeğin dönüşümü boyutundaki tartışma, örgütlenme ve eylemler, kadın özgürlük hareketinin gelişimine paralel bir gelişim gösterebilirse kadın devriminin eksik kalan ayağı tamamlanmış olur.

“Hey, sen ne sandın? Ben korkacak biri miyim?
Yeni tanrılara baş eğecek göz var mı bende?
Yok, hem de nasıl yok, hiç yok!
Onun için sen git, yürü git geldiğin yere,
Hiçbir soruna karşılık alamazsın benden. 

Bil ki senin köleliğinle değişmem
Başıma gelen belalar belasını.” (1)

 

Aiskhylos, Kafkas dağlarına zincirlenmiş Promethus’un, kendisini Zeus’a teslim olmaya ikna etmeye çalışanlara verdiği yanıtı bu sözlerle ifade eder.

Rêber Apo’nun özgür erkeklik için Prometheus imgesini seçmesi tesadüfi değildir.

Birçok kesim Prometheus’u insanlara ateşi yani bilgiyi taşıdığı için bir özgürlük figürü olarak ele alır.

Rêber Apo ise Zeus’a yani egemen erkekliğe karşı direnmesi, direnirken kendini özgür hissetmesi, zeka ve kurnazlığını ezilenlere değil, egemen erkekliğe karşı kullanmasını yeni bir yoruma kavuşturur.

Erkeklerin özgürleşme mücadelesinde Prometheus imgesinin demokratik modernitenin bilimi, felsefesi ve sanatıyla somutlaştırılabileceğini belirtir.

Özgür erkeklik konusunda yurtsever ve devrimci ortamlarda bulunan, faaliyet yürüten erkeklerin daha fazla derinleşme ihtiyacı vardır.

Örneğin özgür eş yaşam kavramı genel geçer düzeyde bilinmekle birlikte Rêber Apo’nun özgür eş yaşama ulaşmak isteyen erkekler için belirttikleri yeterince bilinmemektedir. Ailenin demokratikleşmesinden platonik aşka, kıskançlık-egemenlik duygularının çözümlemesinden ‘doğal eşlilik’ tanımlamasına, özgürlük arayışındaki erkekler için belirtilen Prometheus imgesine kadar birçok konu yeterince incelenmemektedir.

Erkeği öldürmek kavramı bilinmekte, çokça dillendirilmekte ama bunun bir erkeğin yaşamında karşılığının ne olduğu, hangi dönüşümleri yaratması gerektiği yeterince tartışılamamaktadır.

‘Egemen erkek olarak doğulur ama özgür erkek olarak da yaşanır’ belirlemesinin yaşamsal karşılığı nedir? üzerine düşünmek ve çaba harcamak gerekir.

Belki de en fazla dile gelen ve açıkçası bazen de kadınlarda öfke uyandıran konu ise, erkekler tarafından dile getirilen “kadınlar, jineoloji veya kadın hareketi bizi nasıl dönüştürecek” söylemidir.

Peki, siz dönüşmek için ne yapıyorsunuz? sorusu ise yanıtsız kalmaktadır. Dönüşmek istiyor musunuz, bunun için hangi çabayı gösteriyorsunuz? sorusu da hakeza yeterince cevaplanamamaktadır.

Elbette Kürdistan Özgürlük hareketinin etkisiyle yaşam, duruş ve eylemlerde, ilişki tarzlarında ortaya çıkmış bir dönüşüm vardır. Fakat yarım asrı geride bırakan ve Kürdistan devrimini bir kadın devrimi karakterinde geliştiren bir hareket içindeki erkekler için yeterli değildir.

Bunun olumsuz sonuçları örgütlü mücadele yürüttüğümüz, ya da inşa çalışmalarını yürüttüğümüz her alana yansımaktadır.

Kadınların örgütlü olmadığı, kolektif duruş ve tutum sahibi olmadığı ortamlarda, “değiştim” diyen devrimci-yurtsever erkeklerin bu iddiası, zemin bulduğunda hemen egemen erkekliğe evrilebilen bir kırılganlıktadır.

Tam da buna örnek olacak bir tartışmaya tanık olduk, yakın zamanda.

25 Kasım kapsamındaki bir seminerde Bakurê Kürdîstan’da kadın hareketi çalışanı bir kadın şöyle bir tespitte bulundu: “Kadınlar olarak özgürleşme mücadelesi yürütürken bu ilkesiz erkekliği ne yapacağız? İlkesiz erkek dediğim; Kürdistan özgürlük hareketi içinde yer alan, yurtsever olduğunu söyleyen ama cinsiyetçilikle mücadele etmeyen erkeklerdir. Yanı başlarında kadınlara dönük gelişen cinsiyetçi söylem, davranış ve yaklaşımlara karşı tutum göstermeyen, uzlaşan, hatta kendisi de fırsat bulduğunda aynı yaklaşımları gösteren erkektir.”

Benzer şekilde Bakurê Kürdîstan-Türkiye’de devletin faşizan yönelimleri, kadın kurumları ve kadın hareketi öncülerinin, eş bakanların tutuklanmasının bir sonucu da kurum ve çalışmalarda cinsiyetçi söylem ve yaklaşımların zemin bulmasına yol açtığı yönündeki gözlemlerdi.

Erkekler kendini dönüşmeye zorlayacak bir güç olmadığında, değişimden kaçmaktadırlar. Sonuçta egemen erkeğin dönüşmediği her alanda sosyalist ilke ve yaşamdan uzaklaşma yaşanmaktadır.

Yani kısacası erkek arkadaşlar özgürleşme derslerine yeterince çalışmazlarsa, karşısında mücadele yürüttükleri sisteme dayanak olan bir konumda bulurlar kendilerini.

Rojavayê Kürdîstan’ın bir çok şehrinde bu yıl 25 Kasım etkinlikleri kapsamında erkekler Kongra-Star öncülüğünde yürüyüş yaptılar.

Erkeklerin kadın katliamlarından egemen erkek zihniyetini sorumlu görmeleri, kadın devrimini sahiplenmeleri ve jin, jiyan, azadî sloganları atmaları oldukça anlamlı, sahiplenilmesi ve yaygınlaştırılması gereken bir tutumdur.

Erkeğin dönüşümü boyutundaki tartışma, örgütlenme ve eylemler, kadın özgürlük hareketinin gelişimine paralel bir gelişim gösterebilirse kadın devriminin eksik kalan ayağı tamamlanmış olur.

(1) Zincire Vurulmuş Promethus- Aiskhylos

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.