Garê katliamı ve gelecek günler

Forum Haberleri —

  • AKP-MHP bloğu iç politika dinamiklerini kendi tarafına çekebilmek ve HDP’yi siyasi arenada yalnızlaştırmak için baştan sona başarısız olan Garê saldırısını başarılı göstermek için çırpınıyor. Ve bunun için yalan makineleri hazır harıl çalışmaya başladı.

FEYZULLAH TUNÇ

13 savaş esiri Türk devletinin saldırıları sonucu Garê’de katledildi. PKK elinde esir olanların ailelerinin 6 yıldır hükümet partisi ile görüşme çabaları, sivil toplum örgütleri tarafından yapılan çağrılar, yapılan açıklamalar AKP iktidarı tarafından üç maymun oynanarak konuşulmadı, görülmedi, duyulmadı.

Ta ki tarihler geçen hafta pazartesi yani 08 Şubat 2021’i gösterene dek. Ve Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan katıldığı toplantılarda “çarşamba günü sizlere bir sürprizim var” diyene kadar. Çarşamba geldi ve geçti tarihler 14 Şubat’ı gösterirken Güney Kürdistan’da bulunan ve Halk Savunma Güçlerinin kontrolünde olan Garê bölgesine hem karadan hem havadan sözde bir operasyon gerçekleştirdi, Türk silahlı güçleri. Sözde diyorum, çünkü bir ‘kurtarma operasyonu’n’da uçaklar, İHA’lar, SİHA’lar, Obüslerin kullanıldığını ne duydum ne gördüm. Bu olsa olsa kurtarma operasyonundan çok katliam harekatı olarak adlandırılabilirdi.

Ki zaten öyle de oldu.

AKP-MHP bloğu iç politika dinamiklerini kendi tarafına çekebilmek ve HDP’yi siyasi arenada yalnızlaştırmak için baştan sona başarısız olan Garê saldırısını başarılı göstermek için çırpınıyor. Ve bunun için yalan makineleri hazır harıl çalışmaya başladı.

Bir katliamdan nasıl suya sabuna dokunmadan sıyrılabilirsin ve tabi aynı zamanda yaptıkları bu katliamdan bir de faydalanmak gerekiyor. Yani anlaşılacağı üzere hem katliamı kendileri yapmamış gibi gösterecekler, hem de bu katliamdan iç politik dinamikleri kendileri ile hareket edecek noktaya getirecekler.

98 yıllık Türkiye tarihine baktığımızda sürekli bu faydacı ve manipülatif tarzı kendine düstur edindiğini görebiliriz.

Ermenilere soykırım yapmış “onlarda bize saldırılar” demiş,

Rumlara katliam uygulamış “Atatürk’ün evine saldırdılar” demiş,

Alevileri katletmiş “Camiye bomba koydular” demiş,

Sosyalistleri katletmiş “Ülkeyi bölmek istiyorlar” demiş,

Ve Kürtleri katletmiş, hala da katletmeye devam ediyor.

Amed zindanlarında, Cizre’de, Sur’da, Nusaybin’de ve Kürdistan’ın dört bir tarafında katledilen, hedef tahtasına konan yine Kürtler.

‘Kurtarma operasyonu’ alt ismiyle gerçekleştirilen başarısız operasyonun sorumlusu da Kürtler!

Havuz medyası hep bir ağızdan kendilerine dikte edileni yazarken, toplumu gerçeklikten uzaklaştırmak ve muhalefeti etkisizleştirmek için canhıraş çaba sarf ederken, hükümet Türkiye’ye getirdikleri cenazeler üzerinden toplumdan oy devşirmeye, muhalefet partileri ile “vatan, millet, Sakarya” naraları atmaya başladılar.

Cenazeler üzerinden ülkenin içinde bulunduğu sıkıntılı durumu gizlemeye çabalayan AKP ve küçük ortağı MHP, insanların “açız” nidalarına kulaklarını kapayanlar, cezaevlerindeki halk ihlallerini görmezden gelenler, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve arkadaşlarına uygulanan tecrit görünmez kılmak isteyenler, işçilerin sesine kulaklarını kapatanlar varlıklarını sürdürebilmek için insan ölümlerini kullanmaktan da zerreyi miskal çekinmeyeceklerdir.

Bunun için yakaladıkları şovenizm rüzgarını alabildiğine güçlendirecek ve alabildiğine körükleyecekler. 21. yüzyılın diktatörlerinden ve “yaşayan vampir” Erdoğan ise ellerindeki ve ağzından damlayan kanları, yaşananlardan ve ölümlerden duyduğu sevinci gizleme gereği dahi duymadan zafer kazanan bir komutan edası ile ortalıkta poz veriyor.

Bu yapılan ne bir kurtarma operasyonunda ne de Medya Savunma Alanlarında esir tutulanların hayatlarının diktatör Erdoğan ve avenesi için kıymeti harbiyesi vardı. Hatta bu operasyon tam olarak bu esir tutulanları öldürme operasyonu olarak da düşünürsek çokta abartmış olmayız aslında.

Şimdi söyleyeceklerim aslında sürekli duyduğunuz şeylerdir. Yine de yazmakta fayda var. Bazen doğruları sürekli tekrarlamak gerekmektedir.

PKK’nin ilk eyleminden yani 15 Ağustos 1984’den bugüne, Turgut Özal, Süleyman Demirel, Tansu Çiller vd. kimler geldi, kimler geçti. Her gelen de sizlerle aynı şeyi söyledi ve sizler onların birer kopyası olmaktan öte değilsiniz. Onlar giderken PKK hala mücadelesine devam ediyordu, şimdi olduğu gibi. Siz giderken de aynı şey olacak.

Şovenizmi, milliyetçiliği körükleyerek, paramiliter unsurlarınızla, mafyatik ilişkilerinizde gövde gösterisi yapacağınızı, insanlara gözdağı vereceğinize şapkanızı önünüze koyup bir düşünün artık. 42 yıldır aynı nakaratı tekrarlamaktan bıkmadınız mı?

Garê’de yaşananlar ülkenin gelecek günlerinin küçük bir prototipidir aslında. Gelecek günler muhaliflere, sosyalistlere, Alevilere ve Kürtlere yapılacakların sinyalini vermektedir.

Tayyip Erdoğan 2023 seçimlerini kaybedeceğini anladığı an gemileri yakmaktan kaçınmayacaktır.

Şovenizmin bu kadar körüklenmesi, bizleri bekleyen gelecek günlerin daha da karanlık olacağını gösteriyor, ancak yine de umudumuzu diri tutalım. Büyük usta şair Nazım Hikmet’in dediği gibi; “Yeter ki, kararmasın sol göğsünün altında ki cevahir.” 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.