Hafıza ve adaletle barışa

“Barışa Giden Yol: Hafıza ve Adalet” buluşması

“Barışa Giden Yol: Hafıza ve Adalet” buluşması

  • İHD tarafından Amed’de hafta sonu gerçekleştirilen “Barışa Giden Yol: Hafıza ve Adalet” buluşmasının ilk gününde hikayelerini paylaşan aileler, onurlu barış talebini dile getirdi.

İHD’nin buluşmasına mesaj gönderen Uğur Kaymaz’ın annesi Makbule Kaymaz, “Evlatlarımızı kaybettik ama umutlarımızı kaybetmek istemiyoruz. Artık gözyaşı değil, adalet, eşitlik ve barış istiyoruz” dedi. 

İnsan Hakları Derneği (İHD), savaş sürecinde yakınlarını yitiren aileler, “Barışa Giden Yol: Hafıza ve Adalet” buluşmasında biraraya getirdi. Amed’in Yenişehir ilçesinde bulunan bir otelde yapılan buluşmaya İHD Eşbaşkanları Eren Keskin ve Hüseyin Küçükbalaban, İHD Onursal Başkanı Akın Birdal, Barış akademisyenleri da katıldı. İHD Eşbaşkanı Eren Keskin, “İnsan Hakları Derneği, 1986’da acılı bir süreçte kuruldu. 12 Eylül Darbesi’nde kurulan ilk sivil toplum örgütüdür. 1990’larda failli meçhul cinayetler döneminde ilk cinayet Vedat Aydın ile başladı. Sonra da çok çatışmalı, acılı bir süreç yaşandı” dedi. Bu tür bir toplantıyı her zaman yapmak istediklerini, ancak başaramadıklarını dile getiren Eren Keskin, “İlk defa birbirimizin acılarına tanıklık edeceğiz. Yeni bir sürece giriyoruz. İnsan hakları savunucuları olarak her zaman silahsızlığı savunduk. Savaşın bir tarafı silahı bıraktığını açıkladı. Bizim de üzerimize düşen birçok sorumluluk var. Bizim önce barışçıl bir ortama ihtiyacımız var. En yakınını veren iki annenin mesajıyla başlamak istiyorum” dedi. 

Çocuklar mezarda büyümesin

Eren Keskin, 21 Kasım 2004'te Mêrdîn’in Qoser (Kızıltepe) ilçesinde babası ile birlikte katledilen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın annesi Makbule Kaymaz’ın mesajını okudu. Makbule Kaymaz, mesajında şunları ifade etti: “Ben bir Kürt annesiyim. Oğlumu daha 12 yaşındayken, babasıyla birlikte 13 kurşunla kaybettim. İkisinin mezarına sarılarak büyüttüm acımı. Bir annenin yaşayabileceği en ağır yükü taşıyorum yıllardır ama bu acının başka anaların yüreğine düşmemesi için buradayım. Barış için, birlikte yaşamanın yollarını aramak için buradayım. Artık ne Kürdistan'da ne de Türkiye'nin başka bir yerinde çocuklar öldürülmesin istiyoruz. Ne bir annenin daha yüreği yansın ne de bir çocuk mezarda büyüsün. Evlatlarımızı kaybettik ama umutlarımızı kaybetmek istemiyoruz. Bizler artık gözyaşı değil, adalet, eşitlik ve barış istiyoruz. Barış, hepimize iyi gelecek.”

 

 

Barışı savunmayayım da ne yapayım!

Eren Keskin, 2017'de PKK ile askerler arasında çıkan çatışmada yaşamını yitiren Eren Bülbül’ün annesi Ayşe Bülbül’ün mesajını da okudu. Ayşe Bülbül, mesajında şunları dile getirdi: “Ben barışı destekliyorum. Benim evladım şehit oldu. Başka annelerin yüreği yanmasın diye devletimizin ve milletimizin gittiği yoldan gidiyorum. Benim evladımın bedeninden 17 kurşun çıktı. Kaç bayramdır Erensiz geçiriyorum. Başka hiçbir annenin bayramlarını evlatsız geçirmesini istemiyorum. Toplantıya katılan herkese bu duygularımı iletmek istiyorum. Ben hala Eren'imden kalan tuşlu telefonu kullanıyorum. Yapmış olduğunuz bu çalışmayı çok kıymetli buluyorum. Başka annelerin evlatlarını kaybetmesine rıza gösteremem. Barışı savunmayayım da ne yapayım!”

İki annenin de acılarının birbirine benzediğine dikkat çeken Eren Keskin, “Bundan sonra umarım birbirlerimizin acılarına daha yakından tanıklık ederek, birbirimizi daha iyi anlayarak, gerçekten bu süreci sonuna ulaştırırız” diye konuştu. 

Acının sansürsüz ifadesi

Buluşmada söz alan Şiddetsiz İletişim Gönüllüsü Vivet Alevi, yaşanan acıların toplumu böldüğünü, biraraya nasıl gelineceğini konuşmak gerektiğini belirtte. Vivet Alevi, "Tarafların, düşmanlık duyduğu, asla düşüncelerini kabul etmeyeceği insanlarla bir araya gelerek, kalplerindeki acıyı sansürsüz ifade edebilecekleri, karşı taraflarında da duyulduğu deneyimlerle bir süreç yürütülmelidir. Hikayesini dinlediğimiz insanlarla artık düşman olamıyoruz. Barışın kalıcı olması için artık bir araya gelmemiz gerekir. Yas tutmamız gerekiyor. Bunu yapmadığımız sürece geçmiş bizi sürekli takip edecek. Nesilden nesile aktarım ele alınması lazım. Barışın kalıcı olmasını istiyorsak bu alanlara da el atmalıyız” diye konuştu. 

Aileler, hikayeleri paylaştı

Gün boyu basına kapalı olan toplantıda, çatışmalı süreçte yakınlarını kaybeden aileler, hikayelerini aktardı. Acıların paylaşıldığı toplantıda, barışın toplumsallaşmasının hikayelerin tanınması, duyulması ve birlikte yaşamın yolların bulunmasından geçtiğine dikkati çekildi.

Barış için neler yapılmalı?

Buluşmanın dünkü ikinci gününde sivil toplum örgütü temsilcileri bir araya geldi. Buluşmada barışın toplumsallaşması için yol ve yöntemler masaya yatırıldı. İHD Eşbaşkanı Eren Keskin, hak savunucuları olarak hangi zeminde olursa olsun barışı savunacaklarını belirtti. Eren Keskin, "Bizler, 'Neler yapabilirizi' konuşmak için buradayız. Savaşa dair her şeyi en yakından takip eden belki de tek örgütüz. Her zaman barışı savunduk. Bugün bir kez daha devlet diliyle barış telaffuz ediliyor. Biz ne olursa olsun barışı duyduğumuz anda mücadelemizi yükseltiyoruz. Bizim için barışın konuşulması oldukça çok önemli. Biz, bu savaşın, çatışmalı ortamın özneleri konuşsun istedik. Bu savaş ve çatışmalı ortamda mağdur olan bir kesim bir nebzede olsa devlet tarafından sahiplenilse de bir kesim devlet tarafından görülmüyor" ifadelerini kullandı. 

İHD Eşbaşkanı Hüseyin Küçükbalaban da önceki gün ailelerle birlikte önemli bir buluşma gerçekleştirdiklerini ve birçok kesime ulaşmaya çalıştıklarını, ancak bu konuda istedikleri sonucu alamadıklarını belirtti. Bu süreçte sivil toplumun önemine dikkat çeken Küçükbalaban, süreçte sivil toplum olarak yol haritasını tartışacaklarını kaydetti. 

Toplantı basına kapalı devam etti. AMED

 

 

* * *

33 yıllık veriler

İHD EşBaşkanı Hüseyin Küçükbalaban, bu sürecin barışa evrilmesini temenni ederek, “Barış Hakkı”na dair kısa bir sunum gerçekleştirdi. Küçükbalaban, 1991-2024 yılları arasındaki İHD’nin verilerine dair şu bilgileri paylaştı: “36 bin 400 kişi hayatını kaybetti. 26 bin 955 kişisi militan, asker, polis yaşamını yitirdi. Kürt sorununda yaşanan çatışmalı süreçte 9 bin 454 sivil, 2 bin 514 köy boşaltıldı. 1990-2023 arasında 3 bin 52 faili meçhul cinayet yaşandı. 3 bin 356 kişi yargısız infaz sonucu öldürüldü. Açılmış toplu mezar sayısı 31, iddia edilen toplu mezar sayısı 249, toplam mezar sayısı 280, tahmini 4 bin 5 insanın yaşamını yitirdiği düşünülüyor. Türk Savunma Bakanlığının 24 Temmuz 2015 sonrası verilerine göre 42 bin 639 diye verdi. Bunlar can kaybı, yerine gelmesi mümkün değil. Yeni canların kaybolmasını engellemek mümkün.”

 

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.