Kadınların zamanı: “Biz inanırsak olur’

Elif KAYA yazdı —

  • Konferansta yaşadığımız dönemin sorunlarını tahlil edilip, çözüm önerileri geliştirilirken, Jin, jiyan, azadî, hepimizi etrafında toplayan sihirli bir slogan oldu.

“Biz inanırsak olur”, diyordu Nagihan Akarsel arkadaşımız. İnanırsak devrim yapabilir, inanırsak zorlukları aşabilir, inanırsak daha iyisini- güzelini başarabilirdik. Bu inançla 5 kıtadan, 41 ülkeden 800 kadının katılım sağladığı 2. Uluslararası Kadın Konferansını gerçekleştirebildik. Yüzlerce kişinin yaratıcılığını ve yüreğini kattığı, inandığı, severek yaptığı, gelemeyenlerin  umut ve özlemlerini taşıdığı son derece verimli bir konferans yapıldı.

Bu inançla yürütülen çalışmada kadınların zamanın geldiğini, kadın devrimini tohumlarını serpildiğini gördük.

Kürdistan’dan Latin Amerika’ya, Afganistan’dan İran'a, Sudan’dan Kuzey Amerika’ya kadınların özgür yaşam arayışları ve mücadeleleri bu zeminde buluştu. Yaşanan deneyimler, tartışmalarla, kağıda- kumaşa nakş edilen resimlerle, örülen örgülerle, gösterilen performanslarla anlatıldı. Anlatmakla yetinilmedi, yorumlandı; kadın ağının içinde yeniden örülüp, geleceğe daha umutla yürümenin perspektifi yapıldı.

Konferansta söz kadar eyleminde hatırı vardı. Bir katılımcının ifade ettiği gibi “ sözü olup, eylemi olmayan; boş, eylemi olup sözü olmayan; kör” dü. Düşünceleri, hisleri, özlemleri, umutları, sevgileri, öfkeleri sadece sözün omuzlarına yüklemek zulümdü. Bunca ifade etme biçimleri ve dilleri varken her şeyi teke indirgemek, yaşananları mekanikleştirip, ruhsuzlaştırmak niye? Bu nedenle konferansta sadece sözel dil çokluğu değil biçim çeşitliliği de vardı. Performanslar,  beden ve duygu dili eşliğinde yapılan konuşmalar, nakış edilen kumaşlar, ata-annelerin ruhlarına yakılan tütsülerle işe koyulmalar… Kadınların dili sadece sözsel dile sıkıştırmadığının bir ifadesi olarak yansımasını buldu. Bir duyguyu- düşünceyi bütünsel bir dille etkileyici, öğretici ifade etmenin daha etkili ve zengin yolları olduğunu ortaya koydular. Kadınların başvurduğu bu bütünsel dil; hem kendisi olabilen hem sınırları aşan kapsayıcı bir niteliğe sahipti.

Konferansta yaşadığımız dönemin sorunları tahlil edilip, çözüm önerileri geliştirilirken, Jin, jiyan, azadî, hepimizi etrafında toplayan sihirli bir slogan oldu. Kadın devriminin hangi eksende gelişmesi gerektiğinin referanslarını bu slogan belirledi. İlk kez Reber Apo tarafından dile getirilen ve kadın özgürlüğünün toplumsal özgürlüğün ana eksenine konulduğunu ifade eden bu slogan son yıllarda dünya genelinde yaygın kullanılmaya başlandı. Hatta erkekler tarafından da yoğun sahiplenilen bir slogana dönüştü. Konferansta bir araya gelen kadınlarla açığa çıkan değişim istemi ve bunu gerçekleştirme enerjisi bile bu sloganın nasıl ve neden yaygınlaştığını da ortaya koymaktaydı. Kadınlar her alanda özgürlük temelinde bir değişim istiyor, bunu yapabilme gücü ve enerjisine sahip olduklarını ortaya koyuyorlardı. Bu değişim istemi ve yapabilme gücü toplumsal değişimi motive eden, insanların aklına ve yüreğine hitap edip, yapabilme konusunda umut ve cesaret aşılayan bir özelliğe sahipti. Dünyada hızla yaygınlaşmasının en temel nedeni kadının yaşam ve özgürlükle olan bu bağıydı.

Ancak son yıllarda özellikle batı merkezli yürütülen sanat çalışmalarında bu sloganın bağlamından koparılıp, bir eğlence malzemesine dönüştüren yaklaşımları var. Kapitalizmin etkileyici olanı; “popülerleştir, içeriğinden boşalt, metalaştır” yaklaşımının bir uygulamasının bu alanda da geliştiğini görüyoruz. Bir yandan Jin, jiyan, azadî sloganı atılıp, sanata konu yaparken, diğer yandan bu sloganı yaşamsallaştırmaya çalışan kadın gerillaların Türk Devleti tarafından kimyasal silahlarla katledilmesine sessiz kalmak bu politikanın ikiyüzlülüğünü ortaya koyuyor. Konferansta kadın özgürlüğüne kurulan bu tuzaklara dikkat çekilirken, sınırları aşan bir kadın dayanışması ve örgütlülüğüne vurgu yapılması da son derece önemliydi.

Heza Şengal’ın Konferansa mesajı ise Êzîdî-Kürt kadınlarının özgürlük mücadelesinde kat ettiği mesafenin en somut ifadesiydi. Sadece Heza’nın öyküsü bile inanırsak zalimi yenebileceğimizin, kendimizi, toplumumuzu, doğamızı savunabileceğimizin cesaretini ve umudunu veriyor.

Konferansın en somut başarı ifadesi ise kadın örgütleri arasında “Jin Jiyan Azadi: Kadınlar Geleceğini Örüyor Ağı’nın” ilan edilmeseydi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.