Komploda ısrar

Forum Haberleri —

  • Özcesi, içerisinde olduğumuz haftanın başında “bilinmeyen bir hesap” ile açığa vurulan Kürt Halk Önderi Öcalan “haberi” Türk egemenlerinin Kürt Özgürlük Hareketine karşı yürüttüğü savaşın sonuç alamamasından başka bir şey değildir.

DOĞAN AMED

Kürt Halk Önderi Öcalan hakkında çıkan “haberler” ile ne amaçlanıyor? Basit bir gündem saptırması mı?

Kürt halkının sinir uçlarıyla oynanarak, Newroz arifesinde, halkı galeyana getirip bir katliam hazırlığı mı? Bir tehdit mi? Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek mi?

Bilinmiyor şu an; belki biri, belki hepsi… Ancak bir gerçek var ki, bu haberler tek başına Türk egemenlerinin niyetlerini yansıtmamaktadır;

Tüm parametreler gösteriyor ki, 1999 yılında sonuç alınamayan tasfiye politikasının günümüz şartlarında yeni bir versiyonu devreye sokulmuş durumda.

Biliniyor; uluslararası komplo olarak adlandırılan ve Kürt Halk Önderi Öcalan’ın Türk rejimine teslim edilmesiyle sonuçlanan süreç sonrası, Ortadoğu alanına müdahale edilmiş ve bu müdahale ile bölge yeni baştan şekillendirilmek istenirken, Kürtlerin payına ise Türk devleti eliyle yok oluş dayatılmıştı.

Ancak Öcalan ve Kürt özgürlük mücadelesi, komplo ile hesaplanan planları boşa çıkarmış ve “Anka kuşu” misali kanatlarını yeniden ve daha güçlü bir biçimde özgürlüğe çırpmaya başlamıştı. Öcalan bu duruma, "3. doğuş" demektedir ve doğrudur.

Amansız bir direniş ile etkisiz kılınan komplo, hızını kaybetmiş olsa da, komplocular amaçlarından vazgeçmiş değildir, yeni biçim ve içerik ile devam ettirilmek istenmektedir. Bir farkla; komplonun ilk yıllarında başat güç ABD-AB-İsrail-Rusya iken, günümüzde ise komploda ısrar edip hız kazandırmak isteyen Türk sömürgeciliğidir. ABD-İngiltere ve AB ise, “tavşana kaç, tazıya tut” pozisyonundadır.

Bunun ilk adımı, 2014 çöktürme planı ile atıldı.

DAİŞ, El Nusra ve değişik çete gurupları Kürt coğrafyasına salınarak, Şengal ve Kobanê örneğinde olduğu gibi soykırım uygulanmak istendi.

Türkiye, aynı zaman dilimi içerisinde Kürt halkına karşı tarihinin en kapsamlı teknik ve fiziki saldırılarını gerçekleştirdi.

6 yıldır gerilla alanları ve demokratik sivil alanlara yönelik ara vermeden imha savaşı yürütüyor.

On binlerce Kürdistan’lı sivil zindanlara dolduruldu.

Kürt illerine “kayyım” adı altında sömürge valileri atandı.

Legal Kürt siyaseti üzerinde kıskaç uygulanarak, onlarca vekil ve eş başkanları rehin alındı.

“Sınır içi” savaş sınırlar dışına taşırıldı.

Efrîn, Girê Spî ve Serêkaniyê işgal edildi.

Şengal için işgal hazırlığı hiç durmadı.

Başûrê Kurdistan, KDP-Barzanî işbirliği ile adeta Türk hinterlandına çevrildi.

Kandil işgali için gözü kara girişimlerde bulunarak, kendi “personelini” dahi katletti.

Rojava’nın statü almaması ve kalan bölgelerin işgali için çalınmadık kapı bırakılmıyor. Bu liste böyle uzayıp gider…

Ancak olup bitenler bunlarla sınırlı değildir; devamı da var, daha doğrusu bu tasfiye ve imha planının görünmeyen esas kısmı var.

O da şudur: Kürt Halk Önderi Öcalan ve temsil ettiği çizgi veya politika ile daha açık demek gerekirse, İmralı adasında mutlak tecrit altında olmasına rağmen, Öcalan’ın insanüstü bir çabayla sürdürdüğü direniş ve bu direnişi alt etmek isteyen özel savaş rejimi arasında süren irade savaşı var.

Bunun bir yönü, ahlaksızca sürdürülen tecrittir; diğer ve esas yönü ise, Öcalan’a dayatılanlardır.

Dayatılan nedir?

İmralı adasında bulunan Öcalan’a, Türk sömürgeciliğine karşı direnişi sona erdirmesi, sistemle “uyumlu” olması dayatmasının yapıldığı kuvvetle muhtemeldir. Bu, bir yerlerden edinilmiş bilgi falan değildir; hayata geçirilen politikanın okunması ile varılan bir sonuçtur.

Peki, buraya nasıl gelindi?

6 yıldır kesintisiz sürdürülen ve adına “çöktürme planı” denilen hesapların boşa çıkması ile gelindi; Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî işgalleri, PDK-Barzanî eliyle Başûrê Kurdistan’a topyekûn yerleşme, Medya Savunma Alanlarına dönük imha harekâtları, Bakur Kürdistan'da onlarca Kürt kentinin yerle bir edilmesi, milyonlarca insanın göçertilmesi ve fakat bunlardan istenen sonucun alınmaması…

Kürt sorununu imha ile çözmek isterken, imhaya olmaya doğru yol alan, içte ve dışta kıskaca giren, dışta hegemonik aktörler, içeride gerilla tarafından burnu sürtülen pespaye bir rejim gerçekliği ile yüz yüze kalındı.

Özcesi, içerisinde olduğumuz haftanın başında “bilinmeyen bir hesap” ile açığa vurulan Kürt Halk Önderi Öcalan “haberi” Türk egemenlerinin Kürt Özgürlük Hareketine karşı yürüttüğü savaşın sonuç alamamasından başka bir şey değildir.

Lakin yapılan bu “haber” salt haber olarak ele alınamaz, bu saatten sonra. Zira hiçbir savaş kuralına uymayan, her türlü kural ve kaideyi hiçe sayan ahlaksız bir rejim gerçekliği var, karşımızda.

Bugün bu “haberi” yapanlar, dolaşıma sokanlar yarın farklı bir “çılgınlık” içerisine de girebilirler. Fakat bu “çılgın akla” hatırlatmakta fayda var: Sayın Öcalan ve yarattığı halk gerçekliği, ne “tehdit” ne de kendini “çılgın” addeden kişi ve kesimlere boyun eğmez. Bunu bilmek ve anlamak için çok uzaklara gitmeye gerek yok; sadece son 6 yılda yaşananlar bile bunu anlamak için yeterlidir…

Son söz niyetine: Kürt halkı ve dostlarının, özgürlük mücadelesinin kazanma kadar topyekûn bir saldırı ile imha edilmek istendiğini bilerek, sürekli uyanık ve ayakta olması gereken bir zaman dilimi içerisindeyiz. Bu, zamanı ve zamanda ortaya çıkan fırsatları en iyi kullananın kazanacağı ağır ve riskli, ancak bir o kadar da özgürlüğün imkân dâhiline girdiği bir süreç…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.