Kürt Hareketi, siyasal feraset

Ava Neşe KALP yazdı —

  • Devletin uyguladığı şiddet, bu saatten sonra ancak Kürtleri daha çok birleştirecek bir işlev görür. O yüzden, her zaman sakin ve uzun vadeli hesap yapabilme kabiliyetine sahip bu siyasal ferasete güvenilmelidir. Kürtlerin en büyük şansı da bu.

Son Zap, Xakurke operasyonları, TSK’nın askeri kayıpları, bunun üzerinden özellikle Rojava’ya yapılan yeni saldırılar…

İçeride bir yandan Kürt partileri felç edilirken, öte yandan devletin tüm olanaklarını kullanıp seçimleri manipüle edecek çalışmalar, ince ince planlar, uygulamalar… Seçmen kaydırmalar…

Öte yandan, özellikle son bir iki yıldır Kürtlerin ulusal değerlerini güçlendiren insanlarına ve kurumlarına yönelik saldırılar…

Bilindiği üzere, bu kampanya önce Dersim’deki kaçkınlar kullanılarak Dersim ve Kürtlük bağlantısı kuran Nuri Dersimi’ye, arkasından daha yumuşak şekilde Sey Rıza’ya “zavallı bir köylü olduğu” o yüzden yazdıklarının kendisine ait olamayacağı pompalandı. Eş zamanlı olarak Kürt karşıtı Zazacılık projesi şu anda tüm Kürt kurumlarına ellerini sallayarak, 'Prof.', 'Prof.' dolaşan iki kaçkın tarafından düzenli aralıklarla beslenmesi aslında devletin planı olarak, Kürt aydın ve entelektüellerine yönelik yıllardır uygulanan kayyumluk sisteminin görünen parçaları…

Mesela Saide Kurdi, Gülencilerce Saide Nursi’ye çevrilerek fikirlerinin gaspı, din felsefesinin Kürtlüğünden itina ile ayıklanarak, manipülasyona uğratılarak kullanılması…

Öte yandan Yılmaz Güney’in Kürtlüğünün, Güney Dergisi diye bir çevre tarafından yıllarca itina ile silinmeye çalışılması…

Türkiye’nin çok ender yetişen sosyalistlerinden, İbrahim Kaypakkaya, Kürt ulusuyla dayanıştığı için lime lime edildiği halde, özellikle Dersim’de bazı grup ve kişilerce Kürt halkıyla ilişkisi itina ile kesilecek şekilde yıllarca temsil edilmesi…

Bütün bunlar bir devlet politikası olarak etkili bir şekilde ruhumuz duymadan kullanıldı.

Son zamanlarda bu yöntem su almaya başlayınca, önce Yılmaz Güney, daha sonra Saide Kurdi, arkasından Şex Said, şimdi son günlerde çoklu hesaplardan Abdullah Öcalan ve PKK’nin “MİT tarafından kuruldu” diyen propagandaları belli mecralardan boca ediliyor.

Bir yandan da özellikle gençlere yönelik ciddi bir ajanlaştırmaya maruz bırakılması, ek olarak hem siyasi, hem de ağır ekonomik baskılara maruz bırakılan Kürt gençlerinin sistemli olarak yurt dışına doğru itilmesi; bunun kamu görevlileriyle bağlantılı MHP bağlantılı Türk çetelerince yapılması, ayrıca bu yolla Kürtlerin tüm birikimlerinin de bu çetelere akıtılması da hesaba katılırsa çok katmanlı ekonomik, siyasi bir yöneliş olduğu daha kolay anlaşılır.

Paralel olarak, buna karşı direnç geliştirecek Kürt halkının dayanışması da bizzat devlet tarafından engelleniyor. Buna kendileri “sosyal ölüm” diyorlar ki bu aynı zamanda ağır bir etnik hiyerarşi oluşturmada kullanılıyor. Yani Kürtler ancak “Türklerin hizmetini görecek” bir düzeye düşürülmeye çalışılıyor. Tam da bu nedenle Belediyelere kayyumlar atanarak, halkın gelirleri ve mülkleri de ellerinden alınıyor.

Bütün bunlar bize Kürtlerle ilgi çok ağır bir odaklanmanın olduğunu, yani topyekûn bir savaşa maruz bırakıldığını söylüyor. Tersten okumayla da bugüne kadar kullandıkları tüm metotlarının çöktüğünü, ciddi bir Kürt uyanışının ve toparlanışının yarattığı bir panik hali olduğunu.

Bu yüzden, bir taraftan Kürt ulusal hareketi, kişi ve kurumları değersizleştirilmeye, karalanmaya çalışılırken, öte yandan da bu uyanış/dirilişin bastırılması için ülkenin tüm ekonomik, siyasi ve askeri kaynaklarının seferber edildiği görülüyor.

Rojava devrimi ile beraber, Kürtlerin daha demokratik ve adil yönetimler geliştireceklerini biliyorlar ve bir kere başarırlarsa bir daha kimsenin onların yüzüne bakmayacaklarını da. Beka meselesi tam buradan okunursa, devletin ve ülkenin kaynaklarına çöken bu masonik yapılanmanın, yani Ergenekon ve ortağı AKP’nin bekası olduğu anlaşılacaktır. Yoksa ülkenin bekasının onların ortadan kalkmasıyla mümkün olduğu açık.

Tam da bu nedenle, uluslararası ayağı da olan bu topyekûn savaştan, topyekûn olarak karşı durarak sağ çıkılabilir ve çıkılmalıdır. Bu konuda Kürt siyasi hareketinin çok ciddi deneyimleri var.

Kürt hareketi bugün dünyada en güvenilir ve temiz hareketlerinden biri olarak, şeffaf ve onurlu ittifaklarla hareket eden, ciddi demokratik siyasi uzlaşma geleneği geliştiren kabiliyette ender hareketlerden biridir.

Bakın Filistin’e! HAMAS’ın bir hareketiyle milyonlarca Filistinli topraklarından sürüldü. İŞİD’in yerine ikame olacağı muhtemelen kulağına fısıldanan HAMAS’ın şu anda kazandığı tek şey, pick-uplar üzerindeki kadın bedenleriyle hafızalara kazınan ve 20.000’den fazla Filistinli’nin hayatına mal olan korkunç insanlık dışı bir eylemin çöpü. Bir leş hayvanı gibi bacağı yarı çıplak halde sergilenen genç kadınların bedeni üzerine atan o iğrenç erilliğin gelebileceği en ileri seviye bu.

Oysa YPG Rakka’da on binlerce insanı kontrol altına aldı ve bunların önemli bir bölümü İŞİD’lilerdi. Bunlar tarafından her türlü şiddete maruz bırakılan, köle pazarında Müslüman erkeklere pazarlanan binlerce Kürt kadını ve çocuğu vardı. Binlerce Kürt bu vahşi cihatçı katillerce öldürülmüştü. Yine de sadece kadınlara da değil, o cihatçı katillere yönelik bile insanlık dışı bir hareket görülmedi.

Öfke bireyseldir, oysa örgütlerin öfkesi ancak daha akılcı planlamaların ve eylemlerin örgütlenmesi olabilir. Bugün sosyal medyaya düşen Türk askerlerinin iki kadın gerillaya yaptıkları, bu ordunun artık başka bir şeye dönüştüğünün en net ifadesi.

Bütün bunlar aynı zamanda Kürt silahlı birimlerini provoke etmeye yönelik olarak da okunabilir. Bugüne kadar korunan insancıl savaş hukuku, Kürt siyasal geleneğinin saygınlığını her zaman daha da ileriye taşımıştır. Filistin’le kıyaslanınca dört devletle fiili olarak savaşmanın yarattığı çok daha büyük dezavantajları olmasına rağmen, işte bu geleneğin siyasi feraseti ile bu aşamalara gelindiği unutulmamalıdır. 

Devletin uyguladığı şiddet, bu saatten sonra ancak Kürtleri daha çok birleştirecek bir işlev görür. O yüzden, her zaman sakin ve uzun vadeli hesap yapabilme kabiliyetine sahip bu siyasal ferasete güvenilmelidir. Kürtlerin en büyük şansı da bu. İzlemeye devam.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.