Kürtçe sadece anneler ve yoksullara kaldı!

Toplum/Yaşam Haberleri —

❏

  • Bamberg Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Handan Çağlayan, orta ve üst sınıflardaki ailelerin çocuklarına Kürtçeyi, yoksul Kürtlere oranla daha az öğrettiğini belirtti ve ekledi: “Asimilasyona karşı direnişin rolünü sadece kadına ve annelere yüklenmek ne adil ne de realist.’’

MUHAMMED KAYA

BERLİN

 

Avrupa Kürdistan Öğretmenler Birliği (YMK), Kurd-Akad ve Almanya Kürt Enstitüsü, “Eğitimde Kürtçe: Zorluklar ve Fırsatlar” başlıklı online konferans düzenledi. Konferansta, “Kürt Diasporası ve Dili: Tartışmalar ve Kavramlar” ile Rojava ile Başur deneyimleri tartışıldı.

YMK Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Bilgiç’in moderatörlüğünde başlayan birinci bölümde ilk söz hakkı siyaset bilimci, Bamberg Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Handan Çağlayan’a verildi. Çağlayan, “Siyaset ve toplum bağlamında Kürt dili: çelişkiler ve seçenekler” başlıklı konuşmasında anne ve çocuk arasındaki ilişkinin temelinde dilin yattığını söyledi. Yeni jenerasyonların dil eğitiminde kadının rolünün önemli olduğunu vurgulayan Çağlayan, dil ve kültür aktarımının kadınların omzundaki ulusal bir yük olduğunu aktardı.

 

Direnişin yükü

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda Sıdıka Avar’ın Kürt köylerinde kız çocuklarını ailelerinden koparıp asimilasyon merkezlerine aldığına dikkat çeken Çağlayan, “Bugün bile aynı; ‘baba beni okula gönder’ kampanyalarıyla asimilasyon devam ettiriliyor’’ dedi.

“Asimilasyona karşı direnişin rolünü sadece kadına yükleyebilir miyiz?” sorusunu soran Çağlayan, söz konusu direnişin yalnızca annelere yüklenmesinin ne adil ne de realist olduğunu belirtti.

Çağlayan, İstanbul’daki saha araştırmasına atıf yaparak Kürt kitlesindeki sınıfsal karakterin Kürtçenin toplumsal yaşamda kullanılmasında durumuna etki ettiğini ifade etti. Orta ve üst sınıflardaki ailelerin çocuklarına Kürtçeyi, alt sınıflardaki Kürtlere oranla daha az öğrettiğini belirtti.

Ayrıca çocukların çizgi filmlerden etkilendiğine, Türkçe ya da başka dilde çizgi film izleyen çocukların o dili benimsediğine vurgu yaptı. “Çocuk dili kimden öğrenir?” diye soran Çağlayan, Amed-Mardinkapı’da üç kuşağın bir arada yaşadığı bir aileyi ziyaretini örnek verdi. Ailede üç yaşındaki bir çocuğun Türkçeyi çok akıcı kullandığını ve bunun nasıl gerçekleştiğini çocuğun annesine sorduğunda “pepe-kayu” adlı çizgi film karakterlerinin gösterildiğini belirtti.

 

Ulusal birlik bağlamında dil

Almanya Kürt Enstitüsü Eş Başkanı Fevzi Özmen ise  ulusal birliğin sağlanmasında dilin öneminin anlaşılması için ulus kavramından yola çıkıldığını belirtti. Ulus oluşumunda dilin toprak, tarih, ekonomi, kültür gibi unsurlardan sonra geldiğini ifade eden Özmen, globalleşme ile söz konusu sıralamanın değiştiğini aktardı. “Dil olmadan kültür oluşumu olmaz” diyen  Özmen ulusal birliğin sağlanmasında siyasal sorunların olduğu kadar farklı lehçeler ve farklı alfabenin kullanılıyor olmasının da etkisinin olduğunu belirtti.

 

Yaşam Kürtçe kurulmalı

Diasporadaki deneyimlerin palaşıldığı ikinci bölümün moderatörlüğünüBremen Üniversitesi'nde doktora öğrencisi Münevver Azizoğlu-Bazan tarafından yapıldı.

Bu bölümde YMK Başkanı Abdulkadir Ulumaskan: “Kaynak öğretiminin dili: Bakış açısının eksikliğinden bakış açısının değişmesine” başlıklı konuşmasında Almanya’da Kürt çocuklarının Kürtçe öğrenme önündeki engellerin gittikçe azaldığını belirtti. Ulumaskan, Almanya’da yaklaşık 3 bin öğrenci ve 30 öğretmenlerinin olduğunu, 78 okulda Kürtçe ders verildiğini anlattı. Ulumaskan, Almanya’da henüz Kürt dili için üniversitelerde kurulmuş bir bölümün olmadığını aktardı. Aileler, dernekler ve siyasi çevrelerde problemlerin olduğunu dile getiren Ulumaskan, dilin önemine değinip yaşamın Kürtçe dışında kurulmasının doğru olmadığı ifade etti.

Rohan Mistefa

Rojava devrimi dil devrimi

Hülya Turgut moderatörlüğündeki “Eğitimde Kürtçe: Zorluklar ve Fırsatlar” başlıklı bölümde Rojava Üniversitesi Eş Başkanı Rohan Mistefa önce söz aldı. “Rojava-Kürt dili ve eğitimdeki sınırlılıkları” başlıklı konuşmasında işgalci güçlerin  önce dile saldırdıklarını söyledi ve ekledi: “Bu açıdan anadili savunmak son derecek önemli.’’

Baas rejimi döneminde Kürtçenin yasak olduğunu belirten Rohan Mistefa, “Bu yasaklara karşı Rojava’da aileler gizlice evlerde çocuklarına Kürtçeyi öğretti’’ dedi.

Rojava devriminin dil devrimi olarak tanımlanabileceğine vurgu yapan Rohan Mistefa, Rojava Kürt Öğretmenler Birliği’nin kurulması önemli bir aşama olduğunu ifade etti. 2015’te Efrîn, 2016 Qamişlo ve sonrasında Kobanê Üniversitesi’nin kurulduğunu hatırlattı. Pratikte birçok zorluk yaşandığını, bunlardan ilkinin Kürtçe öğretme konusunda uzmanlaşmış öğretmen eksikliği olduğunu sözlerine ekledi.

Mistefa, Rojava Üniversitesi’nde farklı branşlarda eğitim veren öğretim görevlilerinin Baas rejiminden mezun olmuş olmaları nedeniyle Kürtçeye hakim olmadıklarını belirtti. “Hatta bazı öğretim görevlilerinin Kürtçenin bilim dili olmadığını, Kürtçe eğitim verilebileceğini ancak pozitif bilimlerin Arapça ve İngilizce verilmesi gerektiğini iddia ediyorlardı” diyen Mistefa, ilk başlarda bazı ailelerde de kimi bahanelerle Kürtçe eğitim verilen kurumlara çocuklarını göndermediklerini aktardı.

Öte yandan Rohan Mistefa, Rojava üniversitelerinde mezun olanların özerk yönetim alanlarında iş bulma konusunda sorun yaşamadığını belirtti.

 

Başur’da durum

Zaxo Üniversitesi Beşeri Bilimler Fakültesi, İngilizce Bölümü Öğretim Üyesi Khorseed Mohammed Rasheed Ahmed ise “Başur Kürdistan'da yüksek öğrenim ve Kürtçeye etkileri” başlıklı konuşmasında Başur’da 14 devlet üniversitesi ile 18 özel üniversitenin Kürtçe eğitim verdiğini söyledi. 1993’te Duhok Üniversitesi’nde Kurdoloji bölümünün kurulmasının diğer parçalar açısından da öncülük oluşturduğunu belirten Khorseed, diğer üniversitelerin müfredat oluşturulması konusunda Duhok Üniversitesi’nden feyz aldıklarını söyledi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.