Kürtsüz bir dünya hayali

• Erdoğan bütün dünyanın kadın düşmanı ve demokrasi karşıtı olarak gördüğü ve endişeyle izlediği Taliban’ı göğsüne basmaya hazırdır. Ama iş Kürtlere geldi mi imha ve ölümden başka bir dilden konuşmuyor. Öyle ki, DAİŞ’in katliamından kurtulmuş Şengal’e, Êzîdîlere saldırmaktan geri durmuyor.

ZEKİ AKIL

Afganistan, Taliban’a teslim edildi. Şimdi bütün dünya büyük bir şaşkınlıkla olayları izlemeye ve ne olduğunu anlamaya çalışıyor. Taliban son yıllarda daha etkili olmaya ve örgütlenmeye başlamıştı. Ancak bütün Afganistan’ı alacak bir kapasitesi ve hazırlığı yoktu. Ortada Taliban’ın girdiği şehirlerde halkın kitlesel karşılamaları ve sevinç gösterileri de yok. Herhangi bir yerde serihildan vb de görmedik. 

İlginç haberler ajanslara peş peşe düşmeye başladı. Kandahar veya başka bir şehirde Taliban kontrolü ele geçirdi diye haberler servis edildi. Sonra anlaşıldı ki, hiçbir çatışma olmadan şehirler Taliban’a teslim ediliyor. Çok sıradan, zayıf bir direniş bile Taliban’ı aylarca, yıllarca uğraştırırdı. Çünkü Taliban’ın hava gücü de yoktu. Dağlık bir ülkeyi öyle birkaç günde ele geçirmek kolay değildir. Ayrıca bütün Afganistan, Taliban’a aşkla bağlı değil ve gelip yaşamlarına, şehirlerine el koyması için davetiye çıkarmıyor.

ABD, Taliban’la anlaştı. Anlaşmanın içeriği zamanla daha iyi anlaşılacak. Ancak Afganistan’ı adeta bir bomba gibi bölgede bırakıp gitti. İlginç gelişmelere tanık olacağımız kesin. Ortadoğu’da DAİŞ’i bertaraf etmek ve İhvancıları etkisizleştirmek için bu kadar çaba harcanırken aynı zihniyetteki Taliban’a bir ülkeyi terk etmek normal bir durum değil. İhvancılar Ortadoğu’da büyük oranda etkisiz hale getirildi. Kalanlar da Erdoğan iktidarının şemsiyesi altında toplandı. Son olarak da Tunus’ta da İhvancılara karşı bir hamle yapıldı.

Taliban’ın devlet sahibi olması, Afganistan’da iktidarı almaları görüldüğü kadarıyla en fazla Erdoğan’ı sevindirmiş. Onlarla aynı değerleri paylaştığını söylemekten çekinmiyor. Ayrıca Taliban’ı tanımaya ve liderleriyle görüşmeye hazır olduğunu açıklıyor. Taliban’a mavi boncuklar dağıtmaya devam ediyor. Halbuki ABD ve NATO şimdiye kadar Taliban’a terörist, diyordu. Türkiye de Afganistan’da NATO görevi çerçevesinde bulunuyordu. Yani kendisi de Taliban’ı terörist olarak kabul ediyordu. Denilebilir ki, Erdoğan Suriye’de DAİŞ’le ittifak yaparken de sözde koalisyon içindeydi. Sözde terörist diyordu ama Kürtlere karşı DAİŞ’le kol kolaydı. Şimdi de El Kaide’ye sözde terörist diyor ama İdlib’de onu koruyan, temsilini ve korumasını yapan da yine Türk ordusu ve Erdoğan’dır.

Erdoğan bütün dünyanın kadın düşmanı ve demokrasi karşıtı olarak gördüğü ve endişeyle izlediği Taliban’ı göğsüne basmaya hazırdır. Ama iş Kürtlere geldi mi imha ve ölümden başka bir dilden konuşmuyor. Öyle ki, DAİŞ’in katliamından kurtulmuş Şengal’e, Êzîdîlere saldırmaktan geri durmuyor. Ne askeri kurallara ne de savaş hukukuna uyuyor. Şengal’in ücra bir köyünde, son derece mütevazi bir hastaneye saldırmaktan sakınmıyor. MSB adına utanmadan “Şengal’de 10 teröristi etkisiz hale getirdiklerini’’ basına açıklıyorlar. İçinde bir kadın sağlık çalışanının da olduğu hastane personeli de hedef alınmış ve bina yerle bir edilmiştir.

Şengal saldırısı Irak başbakanı Mustafa Kazımi’nin ziyareti sırasında olmuştur. İlginç olan ne Kazımi ne de BM hastane saldırısını kınamamış ve suskunluğa gömülmüşlerdir. Bir süre önce Efrîn’de bir hastaneye füze saldırısı olmuştu. ABD ve BM bu saldırıyı çok sert bir dille kınamışlardı. Ama Türk devleti aynı eylemi yaparken, savaş suçu işlerken bu devletler ve kurumlar lal ve sağır oluyorlar. Anlaşılan Türk devleti dünya için geçerli olan kurallardan muaftır! 

Türk devletiyle içine girilen bu karanlık ilişkiler ve gizli anlaşmalar onları şımartmaktan ve bölge güvenliğini tehdit etmekten başka bir işe yaramaz. Nitekim aynı günlerde Türk işgalcileri Rojava’da Zırgan merkezini bombalamış, bir kadın ve çocuğu katletmiş ve ondan fazla kişiyi de yaralamıştır. 19 Ağustos’ta Tıl Temir Askeri Meclisini havadan hedeflemiş, dört savaşçılarını katletmiş ve yaralanmalara yol açmışlardır. Minbic’ten Şehba’ya kadar bütün alanlar sürekli top atışlarına tutuluyor. Bombalanan yerlerin çoğunluğu da sivil alanlardır. Halkı yıldırmaya ve göçe zorlamaya çalışıyorlar. Bölgede güven ve istikrarın ortadan kaldırılmasını sistematik olarak hedefliyorlar.

Türk devletinin sürekli saldırı altında tutuğu bu bölgelerde rejim ve Rusya’nın askeri güçleri ve sorumlulukları var. Ayrıca Qamişlo yolu üzerinde bir arabaya havadan suikast saldırısı yapıldı. Bu bölgelerin hava güvenliği de ABD’ye aittir. Görüldüğü gibi ABD ve Rusya, Türk devletinin saldırılarına karşı ya sessiz kalmakta ya da gizliden destek vermektedirler.

Türk devleti Taliban’la epeydir ilişki içinde. Ancak Erdoğan onların yöneticileriyle görüşmek için sabırsızlanıyor. Taliban binlerce kilometre Türkiye’den uzak. Ama Erdoğan kendi vatandaşı ve komşusu olan Kürtlerle konuşmuyor. Onları imha etmenin fırsatını kolluyor. Dünya Taliban sorunuyla haşir neşirken Erdoğan da Kürtleri hal etmekle meşgul. Şimdi Erdoğan ve şürekasının başarı ve iftihar nişanesi ne kadar çok Kürt öldürdükleriyle ölçülüyor!