Mussolini, Meloni ve faşizm

Dosya Haberleri —

Meloni / foto: AFP

Meloni / foto: AFP

  • İtalya'da ilk kez bir kadını (faşist bir kadını) iktidara getirebilecek seçimlere dair değerlendirme yapan, filozof ve militan Franco "Bifo" Berardi, kahverengi canavarın eski ve yeni yüzünü analiz ediyor!

Franco "BİFO" Berardi  / Çeviri: Serap Güneş

Sanki sihirli bir şey oluyormuş gibi, Benito Mussolini'nin devamcıları, Roma Yürüyüşü'nün yüzüncü yıldönümü yaklaşırken İtalya'da iktidarı ele geçirmeye hazırlanıyor. Fratelli d'Italia sekreteri Giorgia Meloni'nin İtalyan tarihinin ilk kadın Presidente del Consiglio’su/Bakanlar Kurulu Başkanı olma şansı çok yüksek. Faşizm İtalya'nın ve Avrupa'nın her köşesinde bulunabilir; milliyetçi öfkenin geri dönüşünde, savaşın dünyadaki tek hijyen olarak yüceltilmesinde, işçi ve sendika karşıtı şiddette, kültür ve bilimin hor görülmesinde, büyük etnik değişimden kaçınmak için ve Mussolini'nin dediği gibi, beşikler boşsa ulus yaşlanacağı ve azalacağı için, kadınları beyaz tenli çocuklar doğurmaya ikna etmek isteyen demografik-ırkçı saplantıda. Tüm o saçmalıklar geri döndü.

Peki faşizm geri mi geliyor? Pek sayılmaz. Mussolini'ninki gençliği, fethi ve genişlemeyi yücelten, fütüristik bir faşizmdi. Ancak yüz yıl sonra, genişleme sona ermiş, fetihçi dürtülerin yerini yabancı göçmenler tarafından istila edilme korkusu almış durumda. Ve şimdi ufukta görkemli bir gelecek yerine, insan uygarlığının yakın bir zamanda yok oluşu var.

Özgür ve neşeli doğan güneş,

Atlarınızı Tepeye eyerleyin.

Dünyada hiçbir şey görmeyeceksiniz

Roma'dan daha büyük!

Bu, geçen yüzyılın milliyetçi söylemiydi. Şimdi güneş korkuya neden oluyor çünkü nehirler kurudu ve ormanlar yanıyor. Gelmekte olan şey Geriatrik Faşizm; bunamadan kaynaklı faşizm, beyaz ırkın yaşlanmasına kuduz bir tepki olarak faşizm. Batı medeniyetinin ölüm sancıları olan geriatrik faşizm uzun sürmeyecek. Ama iktidarda olduğu kısa süre içinde son derece yıkıcı etkiler yaratabilir. Hayal edebileceğimizden çok daha fazla hem de.

Tarihsel faşizm

Kısa bir İtalyan tarihi dersine ihtiyaç var. “İtalya,” dişi bir isim. Rönesans'ta yarımadanın yüzlerce şehri, tarihlerini kendilerini bir ulus olarak değil, her şeyden önce geçiş, ikamet ve değişim yerleri olarak düşünerek yaşadılar. Yerlerin güzelliği, bedenlerin şehvaniyeti; yüz komünden oluşan yarımadanın sakinlerinin benlik algısı, ulusun kuru borazanı ötene dek dişildi. Rönesans'tan sonraki yüzyıllarda, yarımada yabancı ordular tarafından fethedilen bir ülke oldu, ancak kasabalar kendi kendilerini idare ettiler.

Tek adam hariç herkes

Draghi hükümeti 2021 yılının başında, Muhammed bin Selman'ın arkadaşı Matteo Renzi adında profesyonel bir katil tarafından düzenlenen bir saray komplosunun ardından doğdu. Avrupa finans sistemi, pandeminin etkilerinden en çok zarar gören ülke olan İtalyan ekonomisini desteklemek için Avrupa Birliği'nin verdiği tüm parayı kendisine emanet etmek için sosyal taleplere fazla eğilimli görünen Cinque Stelle  hareketinin lideri Başbakan Giuseppe Conte'yi değiştirmek istiyordu. Conte'yi aradan çıkarmanın bir yolu bulundu ve Draghi İtalya’yı kurtarmak ve onu nihayet ciddi bir ülkeye, yani kâr yasalarına ve finansal sistem tarafından oluşturulan kurallara saygılı bir ülkeye dönüştürmek için göreve çağrıldı. İtalyan siyasetinin barok kaosu, Alman finansının Protestan titizliğine boyun eğmek zorundaydı ve sakin Draghi bunun için tam da uygun kişiydi. Hepsi finansçı Duçe'nin ayaklarına kapandı, hepsi onun liderliğini övdü, hepsi onun programını, yöntemlerini ve hedeflerini desteklemeye hazır olduklarını ilan etti. Herkes, yani “tek adam” Meloni hariç herkes.

Kurnazlık

Feminizm ve rekabet: İşe yarayan bir oksimoron. Egemen ideoloji rekabeti merkeze koymuşken ve kadınların ikiyüzlü bir şekilde yüceltilmesi ticari reklamların ve liberal propagandanın yinelenen motiflerinden biriyken, kadın seçmenler için başka hangi mesaj daha ikna edici olabilir? Fratelli d'Italia, Draghi hükümetinde yer almayan tek parti. Sosyal konularda olmasa da, en azından formel olarak muhalefet etti. Ukrayna ordusuna silah gönderilerek savaşın ve dolayısıyla bu ülke halkının çektiği ıstırabın sonsuza kadar uzatılmasına da karşı çıkmadı. Ancak herkesin rahatça sahip olduğu bakanlık görevlerini reddederek muhalefet ediyormuş gibi yaptı.

Eylül sonunda yapılacak seçimler için yapılan seçim anketlerine göre Giorgia Meloni'nin partisi en çok oyu alacak ve dolayısıyla prensip olarak (bu yeni barok ülkede prensiplerin pek bir değeri olmamasına rağmen) Giorgia Meloni Konsey Başkanı olacak. İtalya'nın birleşmesinden bu yana Bakanlar Kurulu'nun ilk kadın başkanı olacak. İlginç, değil mi? Mussolini'nin kızından yüz yıl sonra, ulusal hükümete anavatan kültünü, geleneksel aileyi, askeri kahramanlığı, hiyerarşilere saygıyı, göçmenlerin reddini, ırksal bir vatandaşlık anlayışını getirmek isteyen bir kadın.

Tek kelimeyle: Faşizm

Ancak işler o kadar basit değil. Faşizmin bazı özellikleri - milliyetçi, ırkçı, işçi örgütlerine baskıcı, militarist - ulusal kültürde ve siyasi seçimlerde yeniden ortaya çıkmış durumda, ancak bunlar Giorgia Meloni'nin partisine özgü değil. Bu görüşler, seçimlere katılan diğer pek çok siyasi güç tarafından da paylaşılmaktadır. Bu görüşler, Akdeniz'de boğulan binlerce yabancının kurban olduğunun sistematik olarak inkar edilmesinden en az Lig (aşırı sağ) kadar sorumlu olan PD-Demokrat Parti (Sosyal Demokrat) tarafından da hiç şüphesiz paylaşılmaktadır.

Göçmenleri reddetmeye ve gözaltına almaya yönelik ikiyüzlü ve acımasız politikanın mimarı, aslında Demokrat Parti'nin bir temsilcisidir. Adı Marco Minniti, son on yılın eski İçişleri Bakanı ve sponsoru İtalya'nın başlıca askeri kurumu Leonardo olan bir Vakfı yönetiyor.

Irkçılık politikası!

Irkçılık, İtalya Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği'nin resmi olmayan ancak önemli bir politikasıdır. Beyaz tenli mülteciler kollar açık karşılanırken, ten rengi biraz daha farklı olanlar denizde boğulmaya gönderiliyor.

Bu açıdan bakıldığında Giorgia Meloni'nin kıtada iktidarda olan diğer partilerden hiçbir farkı yok.

Kalanına gelirsek, işçilere karşı işveren şiddeti olarak faşizm, İtalya'da zaten bir iktidar tarzı. Temmuz ayı ortalarında, Amazon'un da aralarında bulunduğu İtalyan lojistik dağıtım depolarının çoğunun bulunduğu Piacenza'da, yedi sendika aktivisti, maaşların artırılması için grev düzenlemek ve üretimi sabote etmekle suçlanarak cezai kovuşturmaya tabi tutuldu. Bu zulüm gören işçilerden dördünün adı İtalyanca değil.

Milyonlar işsiz

Öte yandan, sağın hükümette olmasıyla birlikte İtalyan toplumunun yaşam koşullarının dramatik bir şekilde kötüleşeceğinin de farkındayım. İlk olarak, 2019 yılında başlatılan ve mutlak yoksulluğun eşiğindeki milyonlarca işsiz gencin hayatta kalmasını sağlayan evrensel bir temel gelir olan Ingreso de Ciudadanía'yı ortadan kaldırmak istiyorlar. Sağ kesim, "reddito di cittadinanza"nın gençlere beğenmedikleri bir işi reddetme hakkı verdiğini söylüyor. Açlıktan ölmemek için herhangi bir maaş karşılığında her türlü sömürüyü kabul etmeye hazır köleleri tercih ediyorlar!

Kadınlar özgürlük istiyor

Sağ, yeraltı koşullarında, güneşin altında, yarı fiyatına iki kat fazla çalışmayı kabul etmek zorunda kalan göçmenlere karşı ırkçılığı serbest bırakacak. Sağ, hükümette olduğu zaman başka ne yapmayı planlar? Giorgia Meloni'nin ilan edilmiş hedeflerinden biri, 1948 anti-faşist Anayasasının parlamenter hale getirmek istediği Cumhurbaşkanlığının niteliğinde bir değişiklik yapmak: Tek bir kişinin, bir erkeğin komutasında bir tek adam rejimi, ama şimdi bu "tek adam" bir kadın. Son olarak Meloni, kapsamlı programlarla "doğum oranını yeniden yükseltmeyi" planlıyor. Tüm Kuzey Yarımküre'de olduğu gibi İtalya'da da feminizm ve çeşitli doğum kontrol yöntemleri sayesinde kadınlar artık üreyen hayvanlar olmamaya karar verdiler ve hayatlarını eşlerinin ya da ulusun emirlerine itaat etmek zorunda kalmadan yaşamak istiyorlar.

Köleliğe doğru gidiliyor

Öte yandan, yeni nesiller bugün çocuk sahibi olmanın sorumsuzca bir hareket olduğunun giderek daha fazla farkına varıyor; çünkü bu, giderek azalan maaşlar ve köleliğe çok benzeyen kötüleşen yaşam koşullarıyla insanlık dışı yaşam biçimlerine doğru gerileyen bir dünyada masum insanları dayanılmaz bir iklimin cehennemine teslim etmek anlamına geliyor. Meloni gelecek savaşlar için çocuklar istiyor; total sömürü ekonomisi için köleler istiyor. Ve hepsinden önemlisi Meloni, Lega Nord'un Salvini'si gibi, azalan nüfusun yerini almak üzere uzak diyarlardan İtalya'ya gelen göçmenleri önlemek için İtalyan kadınların çocuk sahibi olmasını istiyor. 

Halk sömürülüyor

Tüm "beyaz dünya"da olduğu gibi İtalya'da da yeni faşizmin en önemli noktası bu: “Büyük ikame" paniği (beyazların yerini beyaz olmayanların alması). Ukrayna savaşı Avrupa Birliği'ni, beyaz tenli mültecilerin "koyu tenlilerden" esirgenen ayrıcalıklara sahip olduğu ırksal bir devlete dönüştürdü. Tüm ülkelerde, göç ve sosyal politikaların beyaz kimlik karakteri vurgulanıyor. Geriatrik-Faşizmin derin karakteri bu: 5 yüzyıl boyunca Güney yarımkürenin halklarını yağmalayan, ihlal eden ve sömüren ve şimdi de bir istiladan korkan yaşlı insanlardan oluşan bir nüfus. Geriatrik-faşizmin kaybetmeye mahkum olduğu nokta tam da bu: Kadınlar geleceğin fırına dönmüş dünyası için çocuk yapmaya başlamayacaklar.

Ve şimdi...

İtalya Allah’ın emriyle faşist değildir ve İtalyan demokrasisi her zaman ikiyüzlü bir ritüel olmamıştır. Mussolini'nin rezil savaşından sonraki yıllarda, direniş sayesinde İtalyanlar birçok ilginç şey içeren bir Anayasa yazabildiler, örneğin 11. Maddesinde İtalya'nın savaşı reddettiğini belirtir bu anayasa. Savaşı reddediyor muyuz? Gerçekten? O halde bugün neden kolunda gamalı haç dövmesi olan bir direnişi silahlandırarak Rusların sivilleri katletmesine yardımcı oluyoruz? Ve hiçbir zaman tam olarak uygulanmayan Anayasa, düşmanları çoğunlukta olduğu için şu anda tehlikede. Onlar neoliberal kapitalizm ve mali politikalar tarafından yoksullaştırılanlar, onlar kırk yıl boyunca Berlusconian televizyonu tarafından bombardımana tutulan, Anayasa'nın gelir, ırk ve din farklılıklarına bakılmaksızın hepimizin eşit olduğunu ve özel mülkiyetin ancak çoğunluğun çıkarlarına aykırı olmadığı sürece meşru olduğunu ilan ettiğini artık hatırlamayanlar.

Ancak İtalyan halkı her zaman bu kadar unutkan, bu kadar geçkin, bu kadar üzgün, gergin, öfkeli ve dolayısıyla ırkçı ve hatta biraz aptal değildi. Bir zamanlar patronlar sendikaya üye olan işçileri kolay kolay işten atamazdı, çünkü işçiler arasında dayanışma vardı ve arkadaş edinmek kolaydı, sokakta kimsenin yüzünün gülmediği ve kendimizi yok etmeye hazır olduğumuz bugünkü gibi değildi, çünkü güvencesizlik işçileri işlerini kaybetmekten korkan zavallı rakiplere dönüştürdü ve bu yüzden köleler gibi günde on iki saat çalışmaya razı oldular. Artık yaşamaya değmeyen boktan bir hayat!

İşgal edelim! İşgal!

Hiç var olmamış kayıp bir onuru geri getirmeyi vaat eden, kutsal kıyılarımıza gelmemeleri için denizde boğulan Afrikalıların sayısını artırmayı vaat eden ve onlara savaş, daha fazla ve hep daha fazla savaş vaat eden birine oy verecek olan öfkeli depresiflerden oluşan bir halk. Ve bu arada, hava sıcak, sıcaktan ölüyoruz ve nehirler kuruyor, su kıtlığı başlarken benzin beş kat daha pahalı, gazın fiyatı her gün artıyor, hastalanırsanız doktor bulamıyorsunuz çünkü sağlık hizmetleri özelleştirildi ve profesyonel bir kariyer vaat eden şeyi bitirdiyseniz, yani eğitim aldıysanız, alabileceğiniz tek iş kirayı ödemeye yetmiyor. Ve size ne diyeceğim biliyor musunuz?

Firar edelim. Her şeyi kapatalım. Kaynakları yok eden ve birilerinin nükleer bir saldırıyı tetiklemesini bekleyerek kömür santrallerinin yeniden açılmasına neden olan savaşı boykot edelim. Tüm okulları, tüm üniversitelerdeki tüm fakülteleri işgal edelim. Fosile Son gençlerinin yaptığı gibi yapalım: İşgal edelim! İşgal!

Gelin dostluk alanları, bilginin savaşın değil kolektif refahın hizmetinde olduğu, olası bir geleceği yansıtacak alanlar yaratalım.

Teslimiyet, yenilgi...

İtalya'da ve yurtdışında 'yenilgi' ya da 'Caporetto bozgunu' olarak da bilinen Caporetto Muharebesi, 1. Dünya Savaşı'nın İtalya cephesinde Avusturya-Macaristan ve Alman ordularının ortak güçleri ile İtalyan Regio Esercito arasında yaşanan bir çatışmadır. Saldırı, İtalyan ordusunun tarihindeki en ciddi yenilgiye, tüm taburların çökmesine ve Piave Nehrine tamamen geri çekilmesine yol açmıştır. Bu yenilgi yaklaşık 300 bin kişinin esir düşmesine ve 350 bin kişinin kaçmasına yol açmıştır; öyle ki İtalyanca'da Caporetto terimi bir teslimiyeti, bir yenilgiyi ya da bir fiyaskoyu tanımlamak için kullanılmaktadır. O Gorizia tu sei maledetta, Birinci Dünya Savaşı sırasında bestelenmiş antimilitarist ve anarşist bir şarkıdır. Gorizia, İtalya'nın kuzeydoğusunda, Slovenya sınırında yer alan bir şehirdir. Aralarında Pietro Badoglio, Dino Grandi, Galeazzo Ciano ve General Enrico Caviglia'nın da bulunduğu bazı önemli askeri işbirlikçilerin hoşnutsuzluğu ve şikayetleri karşısında Duçe şu cevabı verdi: "Müzakere masasına oturabilmek için sadece birkaç bin ölüye ihtiyacım var."

Faşist rejimin çöküşüne yol açan Büyük Faşizm Konseyi'nin son oturumu 24 Temmuz 1943 günü saat 17:00'den 25 Temmuz günü saat 02:00'ye kadar on saat sürmüş ve Dino Grandi tarafından önerilen, kralın silahlı kuvvetlerin "etkin komutasına" geri dönmesini isteyen ve Victor Emmanuel III'e Mussolini'nin görevden alınması ve tutuklanması için anayasal dayanak sağlayan günün kararının onaylanmasıyla sona ermiştir. Bu tarihi toplantının resmi kaydı mevcut değildir, çünkü Mussolini'nin arzusuyla konuşmaların kaydı tutulmamıştır.

https://autonomies.org/2022/08/franco-bifo-berardi-from-futurist-fascism-to-geriatric-fascism/

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.