Ölümsüz bir efsane komutan Cemal

Forum Haberleri —

  • Komutan Cemal (Mahmut Gün) de diğer şehit yoldaşları gibi özgürlük melodisini en güzel dinletenlerden oldu. İnkar, imha ve istilaya uğrayan Kurdistan toprağını özgürleştirmek için varlığını o en eşsiz melodinin dansına adadı.

ÎSKAN AMED

"Semavi gecenin beyaz laleleri her üstüne yağar komutan
Efsane dinleyicileri anılarının sıcak gölgesinde uyur
Ve zühre teni gibi ışıyan alkışlar
Her iki yanından su gibi akar…"*

Hayatlarının davası devrim olan yiğitleri anlatmak ne kadar da zor. Kelimeler bariz bir boyun büküşün lal kıyımına uğrar. Aslında söz en derin sancıyı yaşar. Gülüşlerini ve ömürlerini, halkının insan olma davasına adayanları anlatamadığı için. Söz ne kadar da yoksul kalıyor, dağ yürekli yiğitlerin anlatımı karşısında…

Seni öyle böyle değil, hücre hücre sevdi ardılların, yangınların en yangın yerinde, savaşın en ön mevzilerinde. Seni hiçbir ayrılık ayıramadı dağlardan Komutan Cemal. Hayatının her anını halkını var etme davasına adayan Mahmut Gün (Cemal)’ün kanı, gülüşü, canı, 1996 yılının, 22 Nisan’ında komutanı olduğu Amed dağlarında Nisan yağmurlarına karıştı. Bütün ölümleri öldürdü ve halkının bağrında ölümsüz, devasa bir efsane oldu. Hakikatini yitirme tehlikesi ile yüz yüze kalan Kürt halkı siz değerli insanların varlığı ile akıl, duygu ve ruh kazandı.

Evrenin ilk oluşum anının gülüşü misali, Komutan Cemal de diğer şehit yoldaşları gibi özgürlük melodisini en güzel dinletenlerden oldu. İnkar, imha ve istilaya uğrayan Kurdistan toprağını özgürleştirmek için varlığını o en eşsiz melodinin dansına adadı. Bağımsızlığı uğruna, kan ve ter döktüğü halkının, mutlu yarınlarını yarattı. Ve hala da yaratmaya devam ediyor. Ülkemin eşsiz savaşçıları bilin ki en ölümsüz, en dokunulmaz, en ulaşılmaz bir yasa gibi nehir hızında peşinizde akıyor halkımız.

Kürt halkı şehitleri ile bütün acılarını ateşle dağladı. Acıya dair bütün hisler ve sinirler ölsün, şehitlerinin kavgası yaşasın diye PKK saflarında kafile kafile bedel ödedi. Bu, ölümsüzlüğün ateş gibi bilinmesi ve anlamlandırılmasıydı. Neden ateş? Çünkü ateş tükenirse hayatta biter de ondan. Yanmayı göze almayan hakikate ulaşamaz ve efsane olamaz.   

Direnenler efsaneleri yaratır ve ölümsüzleştirir. O efsaneler ki şiir tadında notalara işlendi. Hiçbir ayinin tadında olmayan eşsiz ezgiler kaldı ardınızda kalan notalarda. Akıl, ruh ve duygu özgürleşti. Paslı, kangrene dönüştüren zincirler kırıldı ve kırılıyor bir bir, siz kahramanların, aklın algı sınırlarını, ateşe verircesine zorlayan mücadelesi sayesinde.

Evreni kalbine sığdıranlar…

Bir halkı yeniden yaratma adına yolla çıktı Komutan Cemal, yoldaşlarıyla. Adımları küçük, yolu uzun, ama halkını seven kalbi kocamandı. Bilgeler ‘Her insan evrenini içinde yaşar’ der. Ben buna pek inanmam. Kürt halkının dilini, kimliğini ve varlığını inkar eden zalim kapitalistlerin, emperyalistlerin ve faşistlerin bir evreni olabilir mi? Zalimin evreni aşağılık güdüleri, parası, lüksü ve şatafatı değil midir? Zalimin manevi evreni olabilir mi?

O yüzden zulme karşı savaşanlar içlerinde evrenlerini yaşayanlar değil, evreni kalbine sığdıranlardır. Bu yüzden gözler, zulme karşı direnenleri daima canlı bir hakikat gibi görür, arar ve tanır. Ondandır fiziki ayrılık, varlıklarını gözlerden alamaz asla… Ama özlemleri gün, ay ve yıl geçtikçe daha da derinleşir gözlerde.  

Neden onca özgürlüğü sınırsız yaşayan bulutlar gökyüzünde dolanır. Yıldızların sayısını bilen var mıdır? Yıldızlar ölür, Nebulaya evrilir, zamanla o sayısız bulut huzmesi kendi kara deliklerini oluşturur. Öldükçe çoğalır yıldızlar ve Nebula haline gelirler, en sonunda ise her biri bir uzay olan kara deliklere dönüşürler. Hiçbir şey onlara ulaşamaz. Özgürlük saflarından göğün göğsüne gidenler de öyledirler. Özünde bu bir aşk döngüsüdür, evrenin aşk döngüsü.  

Yıldızlar içinde Amed komutanının ölümsüz aşkı. İnsanın sorumluluğu aşkıdır. O yüzdendir hayat insanın en hakiki sorumluluğudur. Komutan Cemal’in yenilmez kişiliği, hayatını inancına adadı. Davasında daima arkadaşlarının önünde bir şahin gibi öne atıldı. Sevginin olduğu bu nehrin yatağında kendisini asla koruma kaygısı yaşamadı. Mevzi mevzi en önde savaştı ve eylemden eyleme koştu. Çünkü düşmanını yok ettikçe halkını ve ülkesini var edeceğini biliyordu. Hayatını muhteşem bir şekilde anlamlı kıldı ve ardıllarına savaşma ilhamı oldu.

Bir eylem sonrası Komutan Cemal…

Vicdanlarında isyan mayalayan gerillanın mekanıdır dağlar. Komutan Cemal de bu görkemli dağlara dayanarak insani sorumluluğunu yerine getirmek için zenginliklerini ve zevklerini Kürt halkına yaptıkları zulümden elde eden canilere cehennemi yaşattı. Zalime vurmayı, zulmün kalelerini yıkmayı, hayatının anlamı ve sorumluluğu gördü. Bir karıncayı dahi incitmeyen naif doğası, zalime karşı amansız ve acımasız bir kinle doluydu.

Mirza, Jiyan ve Komutan Cemal’i bir eylem sonrası gördüm. Onlar montlarının altına sakladıkları henüz namluları sıcak silahlarını çıkarırlarken Komutan Cemal’e: ‘Sen çok duygusal biriydin. Az önce insanları öldürdün, hayret nasıl oluyor bu’ diye sormuştum çocuk aklımla. Komutan Cemal her zaman ki harika gülümsemesi ile gözlerimin içine baktı. Cevabı hala aklımda, hiç unutmadım ki hatırlamayayım: “Duygusal insanlar, yeri geldiğinde insani değerleri korumak için dünyanın en acımasız insanı da olurlar. Bunu asla unutma; zalimler öldükçe mazlumlar nefes alabilir. Siz çocukların geleceğini zulme mahkum etmemek için kan dökmek zorundayız” dedi. Dediklerini anlamamıştım ama o yapıyorsa bir bildiği vardır, diye kendi kendime kanaat getirmiştim.

Akıllı, olgun, ne yaptığını bilen, tanıyan herkeste saygınlığını yaratan örnek bir insandı. Adeta bir taşı dahi ikna edebilecek sabra ve hoşgörüye sahip olduğunu savaşçılarından çok dinledim. Devrim saflarına katılmadan önce de insanlar etrafında huşu içinde kenetlenirdi. Bunun nedeni bir mıknatıs gibi çevresini kendine çekmesi ve büyülercesine etkisi altına almasıydı. Az, öz konuşur, huzur ve güven veren doğası, kadın, çocuk, yaşlı herkesle bir şeyler paylaşırdı. Amed halkının ona olan sevgisi halen dahi evlerin duvarlarında asıllı olan veya zulalarında saklı resimlerinde görülür. 

‘Ey aşkın ve savaşın çocukları!’

Komutan Cemal, insanlara onur bahşeden yüce duygulara sahipti. Toplumsal duyguları güçlü, özgürleştirici ve birleştiriciydi. PKK gezegeninde bir fırtına gibi esmesi, onun halkını çok sevmesinden kaynağını alıyordu. Ne de olsa sevmeyenler, aşık olmayanlar devrimci olamazdı.

Devrimcilerin aşkı tek bir ağaçla sınırlı değildir, başlı başına bir ormandır onların sevdası. Komutan Cemal’in kavga saflarında yürüyen bazı kişiler daha sonra aşkı tek bir ağaç da görüp bu ormandan koptular. Ardından da birer birer tutunmuş oldukları bu ağaçları, özendikleri Lord ve Leydi’lerin sofrasında boyunlarını vurup kan revan içinde bıraktılar. Şimdi de ihanetin kucağında ormanı ateşe vermeye çalışıyor, herkesi kendi sevgisiz ve aşksız dünyalarına, ormanı yok etmek için çağırıyorlar. Onlar sadece güdü denilen açlıklarının ikna ettirdiği yalanlarının içinde aç hayvanlar gibi debelenmeye mahkumdurlar. Bencil güdülerin hırsı en sonunda onları karşı devrimcilerin en kirlileri haline getirdi. Hainlerin yeryüzünde başardığı hiçbir şey yoktur. En sonunda özendikleri Lord ve Leydi’lerin birer mezesi olurlar ancak.

"Kalkın 
Ey meçhul medoslar!
Ey aşkın ve savaşın çocukları!
Bu komedi yeter!
Kalkın ve tanıyın 
Vatanı yüreklerine gömen
Ölülerimizin 
Makbersiz bedenleri üzerine
Şatolar kurmak isteyen
Bu sayın Lord’ları ve Leydi’leri!
Kalkın ve sahip çıkın

Cehennemden içtiği alevle
Buzlar denizinde
İrem bağlarını kuran
Şövalyelerin 
Ebruli rüyasına!"**

Türk ordusu 100 bin askeri ve NATO’nun savaş tekniğiyle yerde metrelerce karın olduğu Amed dağlarına 1 Nisan 1996 yılında ‘Atmaca’ adında bir operasyon başlattı. Operasyonun son gününe kadar o zorlu doğa koşullarında aç, uykusuz, metrelerce karın içinde ve üstlerindeki sayılı kurşunla gerilla gücünü Türk ordusuna karşı bir orkestra şefi gibi savaştıran Amed Eyalet Komutanı Cemal, operasyonun geri çekildiği 22 Nisan günü Lice’nin Hegaderê mıntıkasında şehadete ulaştı. 

Kavramlar, tasvirler ve kelimeler PKK şehitlerinin hakikatini ifade etmede kifayetsiz kalıyor. Özgürlük hakikati uğruna can verenler asla ölmezler. Dili, varlığı, kültürü inkar edilen Kürt halkının özgürlüğüne canını adayanlar yıldızlar gibi daima ışıl ışıl parlayacaklardır. Zorba canavarlara, gülerek karşı duran ve savaşan Amed dağlarının komutanı Cemal arkadaşı şehadetinin 26. yıldönümünde sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz.

* Abdurrahman Çadırcı “Saoka gözlü savaşçı” şiirinden. 
** Abdurrahman Çadırcı -Dağların Şarkıları Kitabı- Kırmızı ölüm töreni şiirinden.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.