Orada oturup Nihat’a bakıyordum

Dosya Haberleri —

Nihat Kazanhan

Nihat Kazanhan

  • Çocuktuk biz. Arkadaşımızı gözümüzün önünde vurdular. Başka yerde olsa kıyamet kopardı, ama kimse bizi görmüyordu. Nihat’ın öldürülmesi zaten başlangıç oldu. O günden sonra, doğru düzgün oyun oynayan çocuk bile olmadı Cizre’de. Zaten sonra savaş başladı ve birçok çocuğu öldürdüler.

ERDAL BAZ / COLEMÊRG

Şrnak’ın Cizre ilçesindeki evlerinin önünde oyun oynarken 14 Ocak 2015 tarihinde özel harekât polisleri tarafından hedef gözetilerek vurulan 12 yaşındaki Nihat Kazanhan’ın öldürülmesinin üzerinden 6 yıl 9 ay geçti. Aradan geçen onca güne rağmen Nihat’ın ölümünden sorumlu olan olan iki polis hakkında açılan dava henüz sonuçlanmış değil. 
Kazanhan'ın cenazesinin defnedildiği gün fotoğrafının yanı başında gözlerinin içine bakan bir arkadaşının fotoğrafı çekilmişti. Sembol haline gelen bu fotoğraftaki Davut Yanık, aynı zamanda Kazanhan davasının da tanığı. Şimdi 20 yaşında olan Yanık’a o dönem yaşadıklarını ve bir çocuğun gözünden Cizre’yi sorduk. 
Kazanhan ile mahalleden arkadaş olduklarını ve aynı mahallede yaşadıklarını belirten Yanık, birlikte oyun oynadıklarını ve günün büyük bir kısmını beraber geçirdiklerini dile getiriyor.

Polis: Hepinizi öldüreceğiz!
Kazanhan’ın vurulduğu günü hiç unutmadığını ifade eden Yanık, o günü şu şekilde anlatıyor: “14 Ocak günü biz Yafes’in aşağı mahallesindeydik. Sınıra yakın bir yerdi. Daha sonra Nihat’ın öldürüldüğü yere, yani hastane tarafına çıktık. Polisler zaten orada bekliyorlardı. İki zırhlı araç bulunduğumuz yerden geçince, çocuklar zafer işareti yapıp slogan attılar. Karşıda duran polisler bize doğru ateş etmeye başladı. Kimin ateş ettiğini görecek kadar yakındım. Geri dönüp aşağı koşmaya başladım, ama Nihat koşamadı. O arada onu vurmuşlardı. Üzerimize değişik bir gaz bombası atıyorlardı. Küçüktü, diğer gaz bombalarına benzemiyordu. Nihat, hemen arkamdaydı. Yere düştüğünü gördüm. Sonra biri koşup Nihat’ı aldı. Bir kamyona koyup hastaneye götürdü. Bize ateş eden kişiler zırhlı araçlarla Yafes’te bulunan karakola girdi. Aynı polis orada bir mont giydi. Uzun bir monttu. Maske de taktı ve gelip Nihat’ın vurulduğu yerdeki boş kovanları topladı. O arada biz tepki gösterdik, ama bize yine ateş edip ‘hepinizi öldüreceğiz’ diye tehdit edip gittiler.” 

Vurulan herhangi birimiz olabilirdi
Polisler gittikten sonra hastaneye gittiklerini söyleyen Yanık, hastanede Kazanhan’ın öldüğünü öğrendiklerini ifade ediyor. Olayı “Bir rüya gibiydi. Her şey bir anda olmuştu. Nihat bir anda vurulup ölmüştü” diye anlatan Yanık, oraya gelen polislerin birilerini öldürmek için geldiğini belirtiyor. “Öldürülen herhangi birimiz olabilirdi, ama Nihat’a denk geldi” diyen yanık, Kazanhan öldürüldüğünde ne hissettiğini şöyle anlatıyor: 

Gözümüzün önünde vurdular
“Ertesi gün Nihat’ı gömdüler. Beraber oyun oynadığımız arkadaşımız öldürülmüştü. Bizim için çok zordu. Korkutucuydu. Çocuktuk biz. Arkadaşımızı gözümüzün önünde vurdular. Başka yerde olsa kıyamet kopardı, ama kimse bizi görmüyordu. Nihat’a onu yapan bize de yapardı. Nihat’ın öldürülmesi zaten başlangıç oldu. Bizim için zor zamanlar başlamıştı. O günden sonra, doğru düzgün oyun oynayan çocuk bile olmadı Cizre’de. Zaten sonra savaş başladı ve birçok çocuğu öldürdüler. Birçok çocuğu yaraladılar. Sokağa bile çıkmaz olduk.”

Hâlâ o fotoğrafa bakamıyorum
Cenaze günü çekilen fotoğrafın hikayesinden söz eden Yanık, “Nihat’ın posterinin önünde oturuyordum. Cenaze daha gömülmemişti. Ne yapacağımı bilmiyordum. Orada oturup Nihat'a bakıyordum. Hâlâ inanmıyordum öldüğüne. O zaman bir gazeteci çekmişti o fotoğrafı. İnsan içindeyken acısını çok anlamıyor. Neredeyse 7 yıl geçmiş, ama ben bugün bile o fotoğrafa bakamıyorum. O fotoğrafa bakınca yine o güne dönüyorum. O fotoğraftan asla çıkmak da istemiyorum. Nihat'a bunu yapanlar hesap versin diye gittim tanık oldum. Sonuna kadar da devam edeceğim. Çocuklar olarak korkuyorduk, ne olacağını bilmiyorduk. Evimizi de bırakmak istemiyorduk, Cizre’den çıkmak istemiyorduk. Gidelim diye bizi tehdit ediyorlardı, öldürüyorlardı, ama biz gitmedik. Gitmemek için bedel de ödedik. O dönem kimse bizi görmedi. Bizi onların eline bıraktılar. Ölünceye kadar yaşananlar aklımda kalacak” diye ifade ediyor. 

Cizre’yi bırakmadık
Cizre’de sokağa çıkma yasaklarının başlaması ardından da ilçeyi terk etmediklerini dile getiren Yanık, “Yasak başlamadan önce sürekli bize ‘Cizre'den çıkın’ diye anonslar yapılıyordu, ama biz çıkmadık. Evimizi, toprağımızı bırakmak istemedik. Çıkmadığımız için bizi de hedef alıyorlardı. Evlerimize ateş ediyorlardı. Dışarı çıkan çocuk bile olsa vuruyorlardı. Yasakların başlamasından 3 gün sonra ben de vuruldum” diye belirtiyor. Yanık, 17 Aralık’ta Nihat gibi özel harekat polisleri tarafından açılan ateşle vurulduğunda henüz 14 yaşındaydı.  

Vuruldum ama ölmedim
Yasağın üçüncü günü elektriklerin olmadığını ve dışarı çıktığı gibi üzerine ateş açıldığını anlatan Yanık, “Ne olduğunu anlamadan yere düştüm. Karnımdan vurulmuştum. Son kalan gücümle koşmaya başlayıp bir duvarın arkasına saklandım. Komşular gelip beni almış. Gerisini hatırlamıyorum. Gözümü açtığımda hastanedeydim. 21 gün yoğun bakımda kaldım. Benim için 'Nihat Kazanhan'ın arkadaşı Davut Yanık hayatını kaybetti' gibi haberler bile çıkmıştı, ama ölmemiştim” diyor. 

Abimi katlettiler, mezarı dahi yok
Kendisi vurulduktan 4 gün sonra ağabeyi Mecit Yanık’ın vurulduğunu ve yaşamını yitirdiğini aktaran Yanık, şöyle devam ediyor: “Abim 27 yaşındaydı. Kobanê sürecinde oraya geçti ve bir dönem orada kaldı. Sonra Cizre'ye gelmişti. Cizre'de savaşçıların içindeydi. Ben hastanedeyken abim de vurulmuş, ancak haberim yoktu. Bana söylememişlerdi. Ben hastaneden çıktıktan sonra söylediler. Ben ölmedim, ama abim öldü. Keşke ben ölseydim o yaşasaydı. Abimin şuan bile bir mezarı yok. Devlet aldı, ama nereye gömdüklerini, ne yaptıklarını bilmiyoruz. Hâlâ arıyoruz, ama kimse bize bir şey demiyor.” 

O günden beri okuldan nefret ediyorum
Öğretmen ve memurların valizlerini toplayarak onları bırakıp kaçtıklarını belirten Yanık, çocuk olduklarını ve öğretmenlerine ihtiyaçlarının olduğunu belirtiyor. O günden beri okuldan nefret ettiğini anlatan Yanık, “Düşünün öğretmenleriniz ‘siz ölün’ diye sizi bırakıp gidiyor. Bu olay dünyanın hiçbir yerinde yaşanmamıştır, ama Cizre'de biz bunu yaşadık. Onlar kaçarken, üniversiteli öğrenciler bize sahip çıkmak için Cizre'ye geliyorlardı. O bize umut veriyordu. O insanların gülüşleri hâlâ aklımda. Hepsini bodrumlarda yaktılar. Hangi okul, hangi öğretmen bizim psikolojimizi düzeltecek? Ben sokakta ölen onlarca insan gördüm. Kendim vuruldum, abim, çocukluk arkadaşlarım vuruldu. Bodrumlarda bize yardıma gelen üniversiteli öğrencileri yaktılar” diye konuşuyor. 

Bize cehennemi yaşattılar
"Cizre'de bize cehennemi yaşattılar" diyen Yanık, “Başta oyun gibiydi. Çocuktuk, algılamıyorduk, ama sonradan bir kâbus oldu. Her gün birileri ölüyordu. Biz cehennemi bu dünyada yaşadık. Bir çocuk olarak görmediğim şey kalmadı. O günler aklımdan bir saniye bile çıkmıyor. Hangi sokağa girsem ölümler geliyor aklıma. Cizre'nin neşesini aldılar, kimse mutlu değil. Herkes bir akrabasını arkadaşını yitirdi. Kimsenin psikolojisi de düzgün değil” diye belirtiyor. 

Ajanlık dayatılıyor
Yasakların göstermelik olarak kalktığından söz eden Yanık, “Her şey daha kötü oldu. Her yer devletin gözetiminde. Her yerde uyuşturucu ticareti yapılıyor. Çocuklar bile eroine alıştırılmış. Herkes görüyor, ama kimse müdahale etmiyor. Yeter ki siyasete karışmasın diyorlar. Herkese ajanlık dayatmasında bulunuyorlar. Birkaç kere bana da yaptılar, ama ben hemen gidip aileme söyledim. Şikayetçi olduk" diyor.

Bu da unutulmasın: Cizre boyun eğmedi
Eski Cizre'yi ve çocukluk arkadaşlarını çok özlediğini aktaran Yanık, "Eskiden Cizre çok güzeldi, hepsini yıktılar. Arkadaşlarımızı öldürdüler. Ölmeyenler ölmekten beter oldu. Kimsenin bir hayatı kalmadı. Biz burada, ölü gibiyiz. Herkes gibi Kürt çocuklarının yaşama hakkı var, ama bize bu hakkı tanımıyorlar. Biz de her çocuk gibi yaşamak istiyoruz. Umarım bizden sonrakiler bu şansa sahip olur. Tek istediğim budur" diyerek ekliyor: "Ama bunu da kimse unutmasın: Cizre kimseye boyun eğmedi."

Dosya AYM’de: Yargı kolluk gücünü kolluyor


Nihat Kazanhan’ın ölümüyle ilgili yargılanan polislerden Mehmet Nurbaki Göçmez hakkında 13 yıl 4 ay hapis cezası, polis H.V. hakkında ise beraat kararı verilmişti. Cizre 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararına avukatların itirazı üzerine dosya, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1’inci Ceza Dairesi’ne gönderildi. İstinaf Mahkemesi'nin itirazı reddetmesi üzerine dosyanın gönderildiği Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi ise başvuruyu "isabetsizlik görülmemiştir" diyerek reddetti. Bunun üzerine avukatlar, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu. Kazanhan ailesinin avukatı olan Şırnak Barosu Başkanı Rojhat Dilsiz AYM’den çıkacak sonuca göre hareket edeceklerini belirtti.
"Maalesef bu tarz dosyalarda istediğimiz sonuçları elde edemiyoruz iç hukuk yolları kapanıyor. Yargı cinayet işleyen kolluk güçlerini koruyor" diyen Avukat Dilsiz, "Örgütlü ve emir altında işlenen bir dosyadan sadece bir kişinin ceza almış olması, diğerlerinin korunuyor olması bizim kabul etmediğimiz ve itiraz ettiğimiz noktalar. Ama kolluk eliyle işlenen cinayetlerin akibetine baktığımızda şuan bir kişinin bile hükümlü olarak içerde bulunuyor oluşu, ne yazık ki bizim için olumlu bir gelişme" ifadelerini kullandı. Dosyanın takipçisi olacalarının altını çizen Avukat Dilsiz "12 yaşında katledilen Nihat’ın katillerinden hesap soruncaya kadar bu davanın takipçisi olacağız" dedi.

 

Yaklaşık 300 kişi katledildi

Cizre'de ilki 4 Eylül 2015’te ilan edilen sokağa çıkma yasağı, 12 Eylül Cumartesi günü saat 07.00'de kaldırıldı. Bu süre zarfında 21 sivil öldürüldü. 14 Aralık 2015-2 Mart 2016 arası uygulanan ikinci yasak ise 79 gün sürdü. Toplam 154 gün devam eden sokağa çıkma yasaklarındaki operasyonlarda kimliği belirlenen 211 kişi ve kimliği henüz belirlenemeyen 72 kişi yaşamını yitirdi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.