PKK yasağı Demokles’in Kılıcı gibi

Dünya Haberleri —

Foto: Hakan Türkmen

Foto: Hakan Türkmen

  • Berlin’deki “Şimdi biz konuşuyoruz” forumuna katılan 29 yıllık PKK yasağının mağdurları “Yasak yüzünden örgütlenme ve siyasi faaliyetlerimiz suç sayılarak yargılanıyoruz, oturumlarımız iptal ediliyor, pasaportlarımıza el konuluyor, haftada bir imza atmaya zorlanıyoruz” dedi.

ERDAL BAZ / BERLİN 

Almanya’nın başkenti Berlin’de Rosa Lüksemburg Vakfı’nın eski binasında PKK yasağına karşı “Şimdi biz konuşuyoruz” adıyla hafta sonu bir forum düzenlendi. Avrupa Demokrasi ve Dünya İnsan Hakları Hukukçular Birliği (ELDH), Demokratik Hukukçular Birliği (VDJ), Demokrasi ve Temel Haklar Derneği, Azadî Derneği ve Uluslararası Hukuk ve Demokrasi Derneği (MAF-DAD) tarafından organize edilen foruma Kürdistanlı aktivistler, siyasetçiler, enternasyonalistler ve hukukçular katıldı.

PKK terörizmle savaşıyor
Forumun ilk oturumunda konuşan Demokratik Hukukçular Birliği (VDJ) Başkanı Joachim Kerth-Zelter “Aslında Alman hükümeti burada yaşayan tüm yabancıların siyasi faliyetlerini yasaklamak istiyordu. Buna 1993 yılında PKK ile başladı. Alman hükümeti bu yasakla kendi ülkesine gelen yabancıların siyasal taleplerini engellemek istedi” dedi. Kerth-Zelter, PKK’nin “terörist” değil aksine terörizme karşı mücadele veren bir güç olduğunu da vurguladı.

Almanya yıllardır takip ediyor
Yıllardır Kürt Özgürlük Hareketi’nin çalışmalarında yer alan YEK-KOM eski Başkanı Mehmet Demir ise “Almanya 21 Mart 1989’da açtığımız ilk dernekle beraber her adımımızı izliyor ve hakkımızda istihbarat topluyor. Bu süreç Düsseldorf mahkemelerine kadar gitti. Ordan bugüne kadar süren PKK yasağına kadar geldi” dedi.

15 yıldır haftalık imza atıyor
Forumun ikinci oturumunda ise PKK yasağı mağdurları yaşadıkları baskıları anlattı. Yaşadıkları şehirleri terk etmeleri yasaklanan mağdurların çoğu ise canlı video bağlantısı üzerinden foruma katılmak zorunda kaldı. Nürnberg’te yaşayan Rosa Karayiğit de oturuma online katıldı. 2002 yılında Almanya’ya gelmek zorunda kalan ve siyasi mülteci oturumu alan Karayiğit başına gelenleri şöyle anlattı: “Kürt derneğine gittiğim için baskılarla karşılaştım. 15 yıldır her pazartesi günü gidip imza atıyorum. Yetmedi çocuklarıma da yöneldiler. Çocuklarımın oturum müsaadeleri iptal edildi ve 18 yaşını doldurduklarında ise çocuklarımı sınır dışı etmek istediler.”

Mesaj tüm Kürtlere
Polisin bununla yetinmeyerek kentte yaşayan 65 Kürdistanlı’ya “Rosa Karayiğit ile görüştüğünüz için telefonlarınız dinleniliyor” içerikli mektuplar gönderdiğini anlatan Karayiğit, “Yasa dışı yöntemlerle beni yalnızlaştırmaya çalıştılar” dedi. Kürt halkının mücadelesini desteklediği için bunları yaşadığını ifade eden Karayiğit “Benim üzerimden burada yaşayan Kürtlere, ‘Bakın size de bunları yaparız’ mesajı veriliyor. Bundan dolayı bu mesele sadece benim değil bütün yurtseverlerin meselesidir” diye konuştu. Karayiğit tüm bu baskılara rağmen mücadelesinden vazgeçmeyeceğini de ekledi. 

Haberleri suç sayıldı
Özgür Politika gazetesi ve ardından da gazetemiz Yeni Özgür Politika’da muhabirlik yaptığı için hedef alınan Heilbronn’dan Sait Öztürk ise 2005’te tanınan sığınma hakkı sonucu kendisine verilen iltica pasaportunun elinden alınmasına neden olan süreci şöyle anlattı: “1999’dan beri Almanya’da yaşıyorum. Uzun süre siyasi faliyetler yürüttüm. 2005 yılında ise pasaportum korsanvari bir şekilde elimden alındı. Gerekçe olarak ise Özgür Politika’ya yaptığım haberler gösterildi. Burada doğan çocuklarım zorla Türk Konsolosluğu’na gönderilip Türk vatandaşı yapıldı. Girdiğim bütün işlere müdahale edildi. Almanya devletinin demokrasisine güvendik ancak ölüm hariç geldiğimiz yerden bir farkı yok.”

30 km yasağı var 
Mannheim’dan video bağlantılısıyla foruma katılan Kürt siyasetçi Bahattin Doğan ise ikametgahının 30 km dışına çıkamıyor. Bu yasak nedeniyle ailesinin yanına dahi gidemeyen Doğan’ın siyasi faaliyet yürütmesi de yasaklandı. Doğan konuşmasında “Zulümden kaçarken geldiğimiz yerde aynısını yaşıyoruz. Yasal dernek faaliyetlerimiz ve siyasi fikirlerimiz bir suçmuş gibi ele alınıyor. Süresi, sınırı ve mekanı olmayan bir cezalandırma bu. Zamana yayılmış bir baskı politikası var. Kızım geri gönderilme korkusu nedeniyle tek başına yıllarca okula gidemedi ve psikolojisi bozuldu” diyerek Alman devletinin uygulamalarına tepki gösterdi.

Stratejik olarak direnmeliyiz 
Yürüttükleri dernek faaliyetlerinin yasal olduğuna dikkat çeken Bahattin Doğan “Hatta belediyeler projelerimizi destekliyor ama o faaliyetleri yürütenler olarak bize suç isnat ediliyor. Bu stratejik bir politikadır. Bu politikaya bizim yaklaşımımız da stratejik olmalı ve bunlara direnmemiz gerekiyor” dedi.  

Baskılara baş eğmeyeceğiz
Doğu Almanya’da örgütlü olan Federasyona Kurdistaniyên Azad Li Rojhilatê Almanya (FED-KURD) Eşbaşkanı Kerem Gök de Dresden kentinde yaşadığı baskıları anlatarak, izinli ve yasalara uygun biçimde gerçekleştirdikleri bütün etkinliklerden dolayı hakkında soruşturmalar açıldığını söyledi ve ekledi: “Ancak biz hiçbir şekilde baş eğmeyeceğiz ve mücadelemizi hep yükselteceğiz.”

Tek işimiz basım yayın
2019’da Almanya İçişleri Bakanlığı’nın kararıyla kapatılan Mîr Müzik ve Mezopotamya Yayınevi’nin Genel Müdürü Ali Kaya bütün faaliyetlerinin yayın ve basım olduğuna dikkat çekerek “Ama Almanya devleti elimizdeki bütün arşive el koyarak çalışmalarımızı durdu” dedi.

Pasaportuma el koydular
Forumda konuşmacı olarak yer alan Alman enternasyonalist Ulli W. de “Öcalan’la ilgili bir slogan attığım için ceza aldım, pasaportum ve kimliğime el konularak, yurt dışına çıkışım da yasaklandı. Yani buraya hapsolmuş durumdayım” dedi. 

Bağımsız heyet izliyor
Forumu dışarıdan gelen bağımsız bir heyet iki gün boyunca izleyip rapor tuttu. Forumda ayrıca Alman hapishanelerinde tutsak olan Merdan Kızılkaya, Abdullah Öcalan, Mirza Bilen ve Gökmen Çakır’ın mektupları okundu. Kürt tutsaklar mektuplarında hakkında herhangi bir yasak kararı olmamasına rağmen gazetemiz Yeni Özgür Politika’nın kendilerine verilmediğini bildirdi.

Fotoğraflar: Hakan Türkmen

129/b tüm Kürtler için tehdit 

Forumda konuşan hukukçular da PKK yasağına karşı çıkarak “129/b tüm politik Kürtler için tehdit” dedi.
PKK yasağının kaldırılması için başvuru yapan Avukat Stephan Kuhn konuşmasında “PKK yasağı aktif politik bir Kürt için sürekli bir sorun. Bayrak açanlar bile 129/b’ye tabi tutulup, haklarında 10 yıla kadar hapis cezası istenebiliyor. Alman devleti için Kürtlerin Türkiye’de mücadelesi meşrudur, bunun için Kürtlere siyasi oturum veriyor. Ancak buradaki Kürtlerin barışçıl ve izinli gösterilerini bile cezalandırıyor. Buna karar verirken hukuku politize ederek yapıyor” dedi.

Cam kafeslerde yargılanıyorlar
129/b davalarında yer alan Avukat Fatma Sayın ise “Müvekkillerimiz Avrupa ülkelerinde yakalanıp Almanya’ya teslim ediliyor. Bu yüzden 129/b Kürtleri bütün Avrupa’da tehdit ediyor” dedi. 129/b davalarında karşılaştıkları uygulamaları paylaşan Sayan “Yakalanalar cam kafesler içinde yargılanıyor, yüksek cezalar alıyor, savunma hakları kısıtlanıyor” diyerek tüm bu koşullara rağmen Kürtler direnmekten vazgeçmiyor dedi.

Azadî hukuki yardım veriyor 
Azadî Hukuk Bürosu’ndan Elmar Millich de PKK yasağı ve 129/b’ye karşı hukuki girişimleri hakkında şu bilgileri verdi: “129/b mağdurlarına hukuki süreçlerinde için maddi destek sunuyor, mahkeme süreçlerinde eşlik ediyoruz. Böylece 129/b'nin yarattığı etkileri azaltmayı amaçlıyoruz. Düzenli olarak Azadi İnfo adı altında bir yayın yayınlıyoruz. Gazeteler ve televizyonlara röportajlar vererek PKK yasağının olumsuz etkilerini anlatıyoruz. 129/b’nin hukuksuzluğunu her yerde gündemleştiriyoruz.”

Avusturalya’da bir kişi yargılandı
Avusturalya’nın Sidney kentinden Zoom ile foruma katılan hukukçu Vicki Centas ise PKK’nin Avusturalya’da da yasak listesine nasıl eklendiğini ve buna karşı nasıl mücadele ettiklerini aktardı. Centas, “Avusturalya AB üyesi değil ve AB’nin terör listesi Avusturalya’yı bağlamıyor. Ancak buna rağmen PKK, 2005 yılında Avusturalya’da listeye alındı. Bu liste 3 yılda bir hükümetin genelgesiyle yenileniyor. Hükümetin ikna olması yeterli. Bunun için çalışmalar yapıyoruz. Avusturalya’da şimdiye kadar sadece bir kişi PKK üyeliğiyle yargılandı ve bu davada müdahil olarak yer aldık” dedi.

İsveç Kürtleri çabuk unuttu
İsveçli Rasmus Canbäck ise İsveç’in NATO’ya üyeliği ile ilgili tartışma ve pazarlıklara değinerek, “Türkiye, İsveç’in PKK’yi ‘terör örgütü’ olarak listede tutmasını istiyor. Bu yüzden 30 kişilik bir liste vererek, bu kişilerin iadesini istedi. Daha önce Resul Özdemir İsveç tarafından Türkiye’ye iade edildikten hemen sonra elleri kelepçeli bir şekilde fotoğrafları servis edilmişti” diyerek iadelerin tutuklamayla sonuçlanacağını vurguladı. Türkiye’yle Kürtler üzerinden kirli pazarlık yapan İsveçli yetkilileri eleştiren Canbäck, “Daha önce terörizmle mücadelelerinden dolayı kutladıkları Kürtlere dair söylemlerini unuttular” dedi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.