Psikolojik eşik: Kılıçdaroğlu

Ava Neşe KALP yazdı —

  • Tıpkı Yeniçeri ocağındaki uygulamada olduğu gibi, genelde Balkan ve Kafkas devşirmelerin yerleştirildiği makamlara Kılıçdaroğlu yaklaştırılmak istenmemektedir. Dolayısıyla eğer Kılıçdaroğlu seçilirse bu, TC’nin en büyük krizlerinden biri olacaktır.
  • Kılıçdaroğlu’nun adaylığının önüne geçme planları ve oyunları devam edecektir. Burada temel güç Kılıçdaroğlu değildir, “ancak Kılıçdaroğlu aday olursa Millet İttifakı’nın adayını destekleyebileceklerini” söyleyen HDP, yani Kürt seçmenin stratejik gücü ve politik duruşudur.

Bu seçimler, pek çok konu için ilkler ve sonlarla dolu olacağından oldukça önemli bir dönemeç. Bu dönemeçlerden en önemlisi artık kökeni belli birinin, yani bir Alevi-Kürt’ün bugüne kadar itina ile uzak tutulduğu iktidar alanına yaklaşmış olması.

Kılıçdaroğlu kendi Kürt ve Alevi kimliğini dillendirmese de Mevlüt Çavuşoğlu, Hakan Fidan gibi devşirme bir kimlik de değil. Bu ise 1923 tarihli Cumhuriyet’in kuruluş geleneği için bir kâbus kıvamında.

Daha önceki yazılarda değindiğim gibi, bu gibi önemli mevkiler, derin devlet denilen aslında yasadışı masonik bir örgütlenme olup işlevleri bakımından terörizmden beslenen bir yapıyla engellenmeye çalışılmaktadır. Tıpkı Yeniçeri ocağındaki uygulamada olduğu gibi, genelde Balkan ve Kafkas devşirmelerin yerleştirildiği makamlara Kılıçdaroğlu yaklaştırılmak istenmemektedir. Dolayısıyla eğer Kılıçdaroğlu seçilirse bu, TC’nin en büyük krizlerinden biri olacaktır.

İki ihtimal var bu durumda; ya buna izin vermeyip zamanla parçalanacak ya da bu psikolojik sınırı aşıp demokratikleşmeye doğru bir rotaya yerleşip kurtulacak. Her iki durumda da bu Kürtlerin belirleyici olacaktır.  

Bu seçim sürecinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı aynı zamanda CHP içindeki derin devletin de psikolojik eşiği olacaktır. Ya Kılıçdaroğlu’nu engelleyip bölünecek ve eski küçük dar klik halinde devam edecek ya da Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP’nin derin devleti de tamamen olmasa da büyük ölçüde etkisizleşecek ve daha demokratik bir dil ve programla ülkenin yönetiminde etkili bir rol oynayacak.

Bu seçim sadece CHP’nin içindeki derin devletin değil, değişik isim ve partiler adıyla açılan aynı ideolojik tasarımın sağda ve soldaki versiyonları da bu derin devlet ifşasından nasibini alacaklar. Kılıçdaroğlu ister seçilsin ister seçilmesin bu Truva Atları hiçbir zaman eski güçlerinde olmayacaklar.

Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi ile bugüne kadar inşa edilen ve bu yolla Türkleştirilmiş ve Müslümanlaştırılmış kitleleri korkutan o eşik de büyük ölçüde kırılmış olacak.

Eskisi kadar Kürt ya da Alevi nefretini hasat edemeyeceklerdir. Savaşlarla belli bir güruhu arkalarına alıp milyon dolarlar kazanamayacaklardır. Hafif demokratik bir ortamda onların esnemeyen o sert kılıçlarının kırıldığı görülecek ve hiçbir şey eskisi gibi olamayacaktır.

Bütün bunlar Kılıçdaroğlu’nun kişisel gücü ile ilgili bir şey değildir. Bütün bu sert milliyetçi cephe uygulamaları, eğitim, medya, dinsel beyin yıkama süreçleri, hapisler, sürgünler, cinayetlerle korkutmalar, savaşlar, suça bulaştırmalar, ordunun, polisin, MİT’in, paramiliter yapıların, tarikatların, camilerin devreye sokulduğu bir dönemde bile istediklerini seçtirememeleri ile ilgili şeydir.

Yani bütün bunlara rağmen halk değişimden yana bir tutum alıyor. İşte onları korkutan budur, Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisi değildir. K. Kılıçdaroğlu’nun devlet sembolizmine uyumsuz olan kimliği derin devletin psikolojik eşiğidir.

Bunun önemini anlamak için sadece Kılıçdaroğlu’nun adaylığını engellemek için yapılanlara bakmak bile yeterlidir. İyi Parti kurulumuna olanak tanıyan bir lider olarak Kılıçdaroğlu’na çelme takıyorsa bunun ne kadar ciddiye alındığını oradan anlayın.  Keza İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın belediye başkanlıkları da Kılıçdaroğlu’nun sayesinde olmasına rağmen aday olarak karşısına çıkarılıyor.

Devreye sokulan Ü. Özdağ, Muharrem İnce, bir zamanların Çiller’i,  Hüda-Par, CHP’nin içindeki avcıların el birliğiyle Kılıçdaroğlu’nun adaylığını engelleme girişimleri, şimdi sosyal medyaya taşınmış durumda. Ellerine pankartlar verilerek ortaya salınan, #adayolmakılıçdaroğlu kampanyası özellikle gençlerin sosyal medyadaki kullanımlarından öte, sokak röportajlarında daha net biçimde ortaya çıkıyor.

Bu röportajlarda görüşülen kişiler, Kılıçdaroğlu’nu beğendiklerini ancak çevrede “seçilemez diye söylentiler olduğu” için kararsız ve endişeli oldukları belirtiliyor. Bu, Türk derin devletinin çok kirli bir kampanya başlattığının en açık   göstergesidir.

Kılıçdaroğlu’nun adaylığının önüne geçme planları ve oyunları devam edecektir. Burada temel güç Kılıçdaroğlu değildir, “ancak Kılıçdaroğlu aday olursa Millet İttifakı’nın adayını destekleyebileceklerini” söyleyen HDP, yani Kürt seçmenin stratejik gücü ve politik duruşudur.

Bu yüzden eğer Türkiye’de bu eşik aşılırsa bu Kürtlerin ikinci kez bu topraklarda kurucu güç olduğunu gösterecektir. Ancak bu kez uzakta kandırılmış olanlar değil, masaya oturmadan bile o masayla pazarlığa giren örgütlü, bilinçli Kürt siyasal gücüdür.

Her biji!..

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.