Pusu

Ava Neşe KALP yazdı —

  • Devletin B Planına dönecek olursak, belli ki İsrail ile İran arasındaki gerginlik ve oluşabilecek karambolden faydalanmak için bir pusuya yatma hali var. Bu pusuya yatma halinin Gazze’den beri devam ettiğini de hatırlayalım.

İran ve İsrail arasındaki gerginlik esnasında Sinan Oğan’ın “Hükümetimizden beklentim doğu ve güneydoğu bölgelerimizde hemen OHAL ilan etmesi ve özellikle de muhtemel göç hareketliliğine karşı sınır bölgelerimizde hazırlıklı ve tedbirli olmasıdır. @Gocidaresi” bir işgüzarlık tweeti değil. Bu, TC devletinin B planının işaret fişeği. Ateşleyen Sina Oğan değil, onun ağzını kullanan esas güç.

Bu, Türkiye’nin İran ve İsrail arasındaki gerginlikteki sessizliğinin nedenini de açıklamaktadır. B planına geçmek için şartların nasıl gelişeceğine dair bir bekleyiş hali yani.

Sinan Oğan’ın kendisine oy verenleri birkaç milyon dolara Erdoğan’a pazarlayıp, parasını alıp köşeye çekildiği yorumu da sığ bir bakış açısıdır. O, zaten derin devletin/Ergenekon’un adamıydı. Ortaya çıkışı da aslında bu alış-veriş için planlanmıştı.

Ergenekon’un en büyük becerisi, toplumu manipüle edecek planlamaların hazırlanması ve uygulanmasıdır. Sosyal mühendislik mekanizmalarıyla kişilerin parlatılması, pazarlanması ya da tam tersinin yapılması onların esas işi. Sinan Oğan da bu aparatlardan biri olarak parlatıldı, belli bir kitle oluşturuldu, sonra bu kitle üzerinden Erdoğan bir pazarlığa zorlandı ve karşılığında alacaklarını alıp, kazanmasına olanak tanındı. Win win durumu yani.

Sinan Oğan, Ümit Özdağ bunlar sağda istihdam edilen yeni Doğu Perinçek’ler… Solda ise TKP ve Kemal Okutan hazırlanıyor… CHP içinde de istihdam edilenler vardır. Onların önemli bir kısmı Kemal Kılıçdaroğlu döneminde tasfiye edilse de yerlerine mutlaka yenileri geçirilmiştir.

Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik CHP içinde ve medyada sürekli olarak yeniden üretilen nefret de buradan kaynaklanır. Bu nefretin Kılıçdaroğlu’nun arkasında duran Kürtleri de kapsaması için -hala nasıl bir şekilde organize edildiğini bilmediğimiz- Ümit Özdağ ile sözleşmesini akıl edecek bir akıldır bu. Bir hamlesinin en az birkaç açıdan etkisini hesaplayarak yapılan planlamaların ustasıdır Ergenekon.

Ergenekon’un medya ayağındaki veziri Uğur Dündar’ın, Kılıçdaroğlu’na saldırısının arkasındaki de aynı konu. Partideki ağırlığını kırmak için sistematik karalama kampanyası kapsamında, Dündar’ın hamlesi bumerang gibi kendisine dönse de yerine konacak başkaları hazır. Şu an yerine konmak için hazırda Fatih Portakal, İsmail Saymaz ve Deniz Zeyrek vb. var.

Şimdi devletin B Planına dönecek olursak, belli ki İsrail ile İran arasındaki gerginlik ve oluşabilecek karambolden faydalanmak için bir pusuya yatma hali var. Bu pusuya yatma halinin Gazze’den beri devam ettiğini de hatırlayalım.

AKP ve Ergenekon’un bütün devlet araçlarını, medyayı, yargıyı, YSK’yı, Kurdistan’da orduyu kullanmalarına rağmen ortaya çıkan sonuçlar hiç iç açıcı değil. Yapılan hilenin boyutlarını da en iyi onlar bildiklerinden, durumun vahametini daha net biliyorlar.

Dolayısıyla, onlarınki bir seçim kaybı da olmayacaktır. Suç kayıtları da hesaba katılırsa tam bir çöküş hali… Hayaller Çöktürme Planı, gerçekler ise çöküş...  

Artık "Kürt fobisi", "bayrak inmez ezan susmaz" numaraları da sökmüyor. Ergenekon’un kâbusu olan Kürt hareketi başta olmak üzere, Türkiye’nin ötekilerinin iktidar alanlarına yaklaşması gittikçe önlenemez bir hal alıyor.

AKP belediyeleri gibi 90 yıllık suç kayıtlarını gece vakti kamyonetlere yükleyip temizleyemeyeceklerinden, bir daha bırakın iktidara gelmeyi ülke içinde bile kalamayacaklarını biliyorlar. İronik bir biçimde AKP ve Ergenekon her ikisi de kaçınılmaz olarak suçluluk konumunda ve kaderdaş durumdalar. Bu ruh haliyle bakıldığında tek bir çözüm görüyorlar: Kürtlere şiddet ve/ya Kurdistan’da bir yerleri işgal… Bununla, nihai çözüm olmasa da en azından kaçınılmaz sonu biraz erteleyerek manevra yapabilecekleri bir zaman kazanmak istiyorlar.

Dolayısıyla hedefte Güney’in bir kısmının işgali var gibi duruyor. A planı, diplomasi ile oraya girip, orada bir fiili durum yaratarak kalmak olabilir.

Bu plan uygulanamazsa, Kuzey’de, Güney’de ve Irak’ın diğer bölgelerinde bazı kargaşa ortamlarının yaratılması var... Bunu, özellikle eğer Irak PKK’ye karşı bir operasyona destek vermezse deneyebilirler. Erdoğan’ın kullandığı “kendi göbeğimizi kendimiz keseriz” hali… 

Bu mümkün olmazsa, en azından Kuzey’e sıçratılacak bir kargaşayla OHAL ilan edip, Kuzey’deki belediyelere el koymak gibi bir bastırma planının hedeflendiği açık.

Her durumda adım adım Kerkük ve Musul’a yaklaşma planı işletiliyor. Bu amaç için aylardır yapılan hazırlıklar, askeri yığınak, hile ile Şırnak belediyesini gasp etme, bürokrasi trafiği toplamında, burada ciddi gizli planlamaların yapıldığı, uygulamaya geçmek için uygun zaman ve/ya fırsat kollandığı anlaşılıyor. Bu yapıldığında Kuzey’deki kitle için OHAL, bölgeye kitlesel müdahalenin de...

Göç idaresinin adres gösterilmesi ciddi bir demografik değişimin planlandığı, hazırlıklarının yapıldığı anlamına geliyor. Dersim modeli yani. 

Dolayısıyla sınırın bu yanı ve öbür yanındaki Kürtlerin sinir uçlarıyla oynayacak bazı senaryoların hazırlandığı ve uygulamaya konulacağına dair planlar var. Buna karşı uyanık ve hazırlıklı olunmalıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.