Sanatçı, gücünü sanatındaki üretkenliğinden alır

Forum Haberleri —

Sezen Aksu

Sezen Aksu

  • Sanat alanı ve sanat camiası toplum için önemli referanslar içermektedir. Toplumun nabzı orada atar, vicdani muhasebe orada yapılır. Doğası gereği iktidara muhaliftir. Yanlı ve taraflı değil, bütünlüklü olmak zorundadır. Bu nedenle sürekli saldırıya uğramaları kaçınılmazdır.

Rauf KARAKOÇAN

İktidar cenahında pek itibarı olmasa da halk nezdinde saygınlığı, kadirşinaslığı hep var olan sanatçılar, halka mal olmuş sanat eserlerinden gücünü alır. Sanatçı duruşu egemenlere, iktidar odaklarına göre ayar verilecek bir duruş değildir. Sanatçı gerçek anlamda özgür insan tanımıdır. Asıl gücünü bütünlüklü düşün, hayal ve ruh dünyasından alır.

Gerçek sanatçılar sezgileri, duyguları, tasarımları ve üretimleriyle topluma mal olmuştur. Yani bütünü temsil eder hale gelmiştir. Halkın bütününü kucaklar haldedir. Sanatçının kaynağı toplumdur ve toplumdan beslenir. Sanatçı toplumdan beslendiği, toplum da sanatçıdan öğrendiği oranda bütünsellik yakalanmış olur. Sanatçı kişilik, bilginin de önünde yürüyen kişiliktir. Çünkü toplumun bilinmeyeni, duyulmayanı, görülmeyeni önceden sezenidir. Sezdiği oranda sanatıyla dışa vuran, topluma yansıtandır.

Devlet sanatçısı devlete boyun eğdirilen kişidir

Türkiye’deki dinci, milliyetçi, faşist iktidar, ideolojik yapısı gereği sanata karşıdır. Sanatı siyasi çıkarlarına hizmet etmenin, propaganda aracı olarak kullanmanın ötesine geçmez.  Sanatçıya yaklaşımı yine kullanma temelindedir. ‘Devlet sanatçısı’ dedikleri kavram özü itibarıyla sanatı öldürmektir. Özgürlüklerinden koparılmış, duygu ve düşünce dünyası baskı altına alınmış, toplumdan koparılmış ve sanatçı ruhu öldürülmüştür. Devlete boyun eğdirilen kişidir. 

12 Eylül darbesinden sonra sanat

Egemenlerin sanatçıya duyulan korkuları, özgür düşünceye sahip oluşları, muktedirlere hizmet etmeyişleri ve toplumun yanında yer almalarındandır. Sanat; kendi otoritelerini sarsan bir meslek gibi görülür. Bu nedenle ‘etkisizleştirilmesi gereken bir alan’ olarak itibarsızlaştırılır. 12 Eylül askeri faşist darbesi sonrası sanat adeta bitirildi. Var olan da yozlaştırıldı. Kenan Evren’li yıllar, erotik film furyasının zirve yaptığı, ahlaki çöküntüye yol açan kalitesiz, bar ve gazino eğlence kültürünün geliştiği yıllardır.

Sanat alanı ve sanat camiası toplum için önemli referanslar içermektedir. Toplumun nabzı orada atar, vicdani muhasebe orada yapılır. Doğası gereği iktidara muhaliftir. Yanlı ve taraflı değil, bütünlüklü olmak zorundadır. Bu nedenle sürekli saldırıya uğramaları kaçınılmazdır.

Bu iktidar döneminde geçim sıkıntısı yaşayan, enstrümanını satmak zorunda kalan ve intihar eden sanatçılar olmuştur. Sanatçı kişiliklerinden taviz vermeden onurlu bir duruş sergilediler. Bir kısım sanatçı ise külliyede bitiverdi. Diktatör Erdoğan’la aynı kareye girmek için yarıştılar. Bu türden ‘sanatçılar’ düzenle kaynaşmayı kendine itibar kazandırdığını sandılar fakat halk nezdinde itibarını sıfırladılar.

Şimdi de Fazıl Say ve Sezen Aksu

Toplumla kendilerini var eden sanatçılar, özgün ve özgür duruşları nedeniyle zaman zaman faşist iktidar tarafından hedef gösterilmekte ve linç girişimlerine maruz kalmaktadırlar. Daha önce sinema sanatçısı Kadir İnanır’a da dil uzatılmıştı. Şimdi de dünyaca ün yapmış sanatçılardan Fazıl Say ve Sezen Aksu hedeftedir. Debdebe güçleri olsa da özgürlükten yana taviz vermeyen, gücünü toplumun bütünlüğünden alan sanatçı karşısında yenilmekten başka şansları yoktur. Çünkü sanatçı, siyasettin de bilginin de öncüsüdür. Kültür-Sanat toplumun hafızası ve kimliği ise, sanatçı da bunun tasarımcısı, üreticisi ve var edenidir.

Diktatör Erdoğan’ın dil koparma gücü de yetkisi de var. Ülkeyi tek başına yöneten bir azamete sahip. Gel gör ki sanatçı Sezen Aksu konusunda gelen tepkiler karşısında tükürdüğünü yalamak zorunda kalmıştır. Usta bir yalancı olduğunu bu konuda da ispatlamış oldu. Alenen suçladığı ve dil koparmayı kendi görevi olduğunu söylemesinin muhatabı meğer Seze Aksu değilmiş. O halde kimdir?

Sanata ve sanatçıya saygısı olmayan bir diktatör

Caminin mihrabında siyasi demeçler vererek, Âdem ile Havva’ya dil uzatanların dilini koparmayı görev bilen diktatör Erdoğan’ın daha sonra bunu inkâr etmesi sanatçıya yenik düşmesidir. Erdoğan için her şey siyasetten ibarettir. Siyasi çıkarlar için her şeyi kullanması mubahtır. Herkesi kullanabilir fakat gerçek özgür sanatçıları siyasi çıkarlarına alet etmesi mümkün değildir. Yaptığı fütursuz çıkışlara, sahip oluğu iktidar gücüyle her şeyi yapacağını sanan Erdoğan’ın, camiye de sanata da sanatçıya da saygısı yoktur.

Sanat siyasete üstün gelmiştir. Sanatın gücünü bilenler ve kullananlar açısında önemli bir örnektir. Sanat-kültür faaliyetleri toplumu bir arada tutan temel değerlerin belleğidir. Toplumsal yaşamın biçimlenişini sağlayan, estetiğini, çizgilerini, motiflerini dokuyan sanat, kendisini var ettikçe demokratik ahlaki toplum inşa edilir. Aksi taktirde iktidarın ilzam ve iltizamına sıkışan bir yapı hastalıklı toplumsal yapılar olacaktır.

Ha Erdoğan ha Taliban

Taliban’ın Afganistan’ı yeniden ele geçirirken yaptığı işlerden biri de sanatı yasaklamasıdır. Ünlü bir komedyan Khasha Zwan ismiyle tanınan Nazar Mohammad’ın boğazını kesmişti. Erdoğan’da sanatçının dilini kesmekten bahsediyor. Taliban’la aynı dünya görüşünde olduklarını açıklayan Erdoğan’ın sanata ve sanatçıya başka türlü yaklaşması beklenemez.

Bugün özgür sanatçı kişiliklere ve özgür sanata daha fazla ihtiyaç vardır. Kültür-sanat çalışmaları faşist iktidara karşı önemli bir mücadele alanıdır. Sanat camiası sanattan gelen gücünü halktan yana kullanmalıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.