Seçimler ve sorumluluklarımız

Ahmet TURHALLI yazdı —

  • Bu kadar yılda bu yöneticiler, bizlerin canına kıydılar, malllarımızı çaldılar, Dinimizi tanınmaz hale soktular, ahlaksızlığı geliştirdiler, savaş ve sömürüde level atladılar. Yalanı, iftirayı, aldatmayı karekter edindiler, ama hala bizleri yönetmeye taliptirler.

14 Mayıs’ta Türkiye ve Kurdistan'da seçim yapılacak. Tebâ yani halk kendi yöneticİlerini seçecek. Halkın kendi yöneticilerini seçmesi aynı zamanda yönetimin vebalini ve sorumluğunu da üstlenmesi demektir. Sorumluluk üstlenmek, sorumlu olmak önemlidir. Zaten demokrasi de halkın sorumluluk üstlendiği sistemin adı oluyor. 

İslam dini seçme ve seçilmeyi bir çeşit istişare olarak tanımlıyor. "Onların işleri danışma iledir" (Şura:38).

 " Ey Muhammed! İş hakkında onlara (Sahabelere arkadaşlarına‘) danış! Kararını verdiğin zaman da Allah'a dayanıp güven" (Ali İmran: 159) 

"Üç kişi yol yürüdüğünde aralarında birini emir olarak seçsin" (Ebu Davut: 2242 sayılı Hadis) 

Bu gün Türkiye'de insanlara oy kullanma hakkı verilmiş ancak seçim ve seçme bilinci maalesef bilinçli bir biçimde verilmemiştir. Daha da ötesi seçenlerin bu bilince ulaşması ulaşabilmesi hep engellenmiştir. Dolayısıyla en duyarlı olanı bile "Eğer yanlış yapmışsam gelecek seçimde bu yanlışımı düzeltirim" anlayışı ile sorumluluğunu hafifletmektedir. Seçilen yöneticiler de "Kötü yönetmenin bedeli en fazla gelecek seçimde seçilmemektir. Seçilmesem bile yaptığım bütün kötülükler ve doldurduğum kasam yanımda kâr kalıyor" biçiminde gelişmektedir. 

Kuşkusuz her iki mefkurede yanlıştır ve bu yanlış ne dini ne de vicdani sorumluluğu hafifletiyor. Ya yönetim hırsızlık yapar, yetim hakkını yer, halka zulüm eder, mezhepleri, dinleri, dilleri yasaklarsa o zaman bunun vebali kimden sorulur? İslam kriterlerine göre, bunlara oy vererek bu zalimleri yönetime taşıyan insanların bunda hiç mi sorumluluğu ve vebali olmayacak? Kurdistan coğrafyasını yakıp yıkan binlerce Müslüman Kürt’ü katleden, Tayyip Erdoğan'a oy vererek onları iktidara getiren Müslümanların bu yaşananlar karşısında hiç sorumlulukları yok mu?  

Kur’an a göre bu vebal, yapanla birlikte yapana destek verenin boynunda Mahşer Günü’ne kadar asılı duracaktır.

Geçmişte bu sorumluluk sadece Kemalist rejime yükleniyordu. Aslında bu bir ölçüde doğruydu. Dürüst Müslümanlara, Alevilere ve Kürtlere yapılmış olan hepimizin malumuydu.

Fakat 21 yıllık bu din maskeli tüccarların getirdiği yıkım, daha önceki Kemalistlere rahmet okutmaktadır. Örneğin Kürtçeyi serbest bıraktım diye övünen bu din tacirleri, mecliste Kürtçeye bilinmeyen dil demekteler. Bunların iktidarlarında Kürtçe konuşan yüzlerce insanımız linç edilerek öldürüldü. Kendilerini ifade etmeye çalışan onbinlerce düşünce ve siyaset insanı hapishanelerde çürütülüyor, şehirlerimiz, köylerimiz, coğrafyamız adeta yok edilmek isteniyor. 

Kurdistan’a gittiklerinde ellerine Kuran-ı Kerim’i alarak sallayanlar, dinden İmandan bahs edenler, bütün Müslümanların dini anlayışlarını iğdiş ederek, onları Kur’an, ahlak, akıl ve adalet karşıtları haline getirdi. Filhakika, İslam bunlar için sadece bir ticaret ve iktidar metasıdır. Biz Müslümanların akılları ile alay etmenin sorumluluğu sadece bu din tacirlerine mi aittir?  

"Ey iman edenler Allah’a itaat edin, Resulüne itaat edin ve sizden olan yöneticilere itaat edin" (Nisa: 59) biçimindeki ilahi emre rağmen, neden bizden olmayan, bizim gibi yaşamayan yöneticilere, onların algı ve aldatmalarına itaat etmemiz isteniyor? Kendi insani ve İslami hakları için mücadele eden Kürt milletine ve kendilerine muhalif olan herkes, neden "dinsiz-imansız" diye lanse ediliyor? Bu çarpıtmanın kendisi bile küfür, münafıklık ve zalimlik değil mi? Küfür ve zulüm neden bizlere İslam olarak gösteriliyor? Bu olup bitenleri sorumluluk bilinciyle, Allah'ın ayetleriyle, Peygamber Efendimizin hadisleriyle sorgulamamız gerekmiyor mu? 

İslam, seçimi bir çeşit toplumsal müsteşare (dayanışma) olarak değerlendirmektedir. "Bir haksızlığa uğradıkları zaman yardımlaşırlar." (Şura: 39) Bu kadar haksızlık ve zulme rağmen neden bir yardımlaşma ve dayanışma gerçekleşmiyor? Yani İslam bizlere seçme ve seçilme meselesini toplumsal dayanışma görev ve sorumluluklarını yüklüyor. 

Bu günkü toplum, reylerini toplumsal dayanışma duygusu ile kullanma yerine, basit menfaatler karşılığında zalimlere satmaktadırlar. İnsanlar hür iradeleriyle yanlış da olsa inanarak ve vicdanlarına danışarak hata yaptıklarında bu hatalarından geri döner ve tevbe ederlerse Ğaffar olan Allah, onları af eder. Ancak bilerek isteyerek ve dünya menfaati karşılığında reylerini satanları, İslam fasık ve münafık olarak isimlendirir. 

Her Müslüman’ın Allah’a ve insanlığa, her Kürt’ün de hem kendine ve hem de halkına karşı sorumlukları vardır. Seçimlerde ise bu sorumluluk, kendilerinden ve mazlumlardan yana olmalarıdır. İnsan aklı hata yapabilir. Ancak hatalarda ısrar etmek bir Müslümanın asla yapmaması gereken bir iştir. "Mümin iki defa üst üste aldanmaz" (Hadisi Şerif).

Bizler Müslüman olduğumuzu söylediğimiz halde, onlarca yıldır aldatılmaktayız.

Bu kadar yılda bu yöneticiler, bizlerin canına kıydılar, malllarımızı çaldılar, Dinimizi tanınmaz hale soktular, ahlaksızlığı geliştirdiler, savaş ve sömürüde level atladılar. Yalanı, iftirayı, aldatmayı karekter edindiler, ama hala bizleri yönetmeye taliptirler.

Müslüman ve şahsiyet sahibi insan, dünya menfaatine, paraya ve münafıkların sözlerine aldanmayandır. İslama, mazlum milletlere, milletimize ve kendi vicdanımıza karşı sorumluluk hissi ile seçimlere katılmalı ve etrafımızdaki herkesi de bu şuurla 14 Mayıs seçimlerine katmalıyız. Bir daha bu gaddar ve sınır tanımazlara yol vermek, İslami ve insani yoldan tamamen çıkmak demektir. Bu sorumluluk bilinci ile hareket etmek sorumluluğumuz vardır. Dinimizi ve bizleri bu hale getirenlere karşı sorumluluğumuzu yerine getirmemiz elzemdir. İslam hak ve adaletten söz ederken, bu değerlerin toplumsal hayata yerleşmesi içinde sorumluluklarımızı yerine getirmemizi istemektedir. Şimdi sorumluklarımızı yerine getirme şansımız var, yarın geç ola bilir. Haydi sandıklara.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.