Cumhuriyet: Milletler ve dinler mezarlığı
Ahmet TURHALLI yazdı —
- Yüz yıllık Cumhuriyet, Kurdistan ve Anadolu’yu, dinler, mezhepler ve milletler mezarlığına çevirmiştir. Fakat Kürt mücadelesinin başarı ve zaferi ile bu mezarlık yarılmış, ölüler tekrardan canlanmışlardır.
Türklük adına oluşturulan Cumhuriyet, yüz yaşına girmiş bulunmaktadır. Bir asrı arkasında bırakan bu cumhuriyet, bu topraklar üzerinde yaşayan milletlere ne bıraktı?
Bu toprak parçası üzerinde yaşayanlar, özgürlük, huzur ve refah elde edebildiler mi? Sözde inkılaplar gerçekleştirdiğini iddia eden kemalizm, hakikatinde devrimci ve ilerici miydi? Güzel ve kutsal kavramlar kullanarak, süslü kelimeler ve nutuklar atarak, Kurdistan ve Anadolu da yaşayan, kültürleri, dinleri ve milliyetleri idare etmeye çalışan bu yönetim, istediğini elde edebildi mi?
Yüz yıldır cumhuriyet denilen yönetim, insanlığın beşiği olan ve yüzlerce kültürü, dini, mezhebi bağrında beslemiş coğrafyalarda iktidar oldu. Batılı devletler İngiltere, Fransa, İtalya, SSCB’nin olur ve onayı ile kurulan bu cumhuriyet, bu coğrafyada yaşayan milletlere ve dinlere karşı bir mengene rolü oynadı. Önce camilerde hutbe okuyan Mustafa Kemal, "İslam bir kurtuluş dinidir ve bizler dinimize sımsıkı sarılarak, kardeşliğimizi perçinlemeli, özgürlüğümüzü elde etmeliyiz" dedi. İktidara geldikten sonra camileri ahıra çevirdi. Medrese ve tedrisatlarımızı kanun dışı ilan ederek, bin yıllık toplumsal birikimlerimizi ortadan kaldırmaya çalıştı. Medreselerimizi ve alimlerimizi ortadan kaldırmak için, bizlere Batı’nın ve İngiltere'nin ajanları diyerek dar ağaçlarında şeyh ve ulemayı gözlerimizin önünde astı. Bununla da yetinmedi, şehirlerimizi, kasabalarımızı ve köylerimizi yerle yeksan etti. Bizleri samanlıklara koyarak yaktı. Annelerimizin karınlarını deşerek, ceninleri süngülere taktı. Tekke ve zaviye kanunları ile binlerce yıllık özerk ve topluma dayalı tarikat ve cemaatlerin üzerinden buldozer gibi geçti. Alevilerin ocaklarını yakıp yıktı, pirleri ve çocuklarını dar ağaçlarına çekti. Tedip harekatı adı altında, Dersimlileri ve Koçgirilileri, çoluk çocuk ve yaşlı ayrımı yapmaksızın topluca mağaralara koyup gazlarla zehirleyerek katletti. Munzur nehrini cesetlerle doldurdu ve Munzur nehri haftalarca Dersimli Alevi Kürtlerin kanları ile kızıla boyandı. Kurşunlarımız paradır diyerek, Alevi Kürtlerin kafalarını taş ve sopalarla ezerek, süngüleyerek öldürdü. Öldürmedikleri Dersimli Alevilerin çocuklarını, kendilerine hizmetkar ve hizmetli olarak, cariye ve köleler gibi alıp götürdüler. Kürtçe konuşanı ya öldürdü, ya da ağır cezalar vererek zindana attı. Çerkez’i, Laz’ı, Ermeni’yi, Asuri’yi ve Êzîdî’yi köşeye sıkıştırarak, korkutarak bu topraklardan kaçırttı. Rum’un, Pontus’un mülküne zorla el koydu.
Oluşturduğu eğitim sistemi ile körpe çocuklarımıza, her sabah "Türküm doğruyum çalışkanım" amentüsünü okuttu. Alevi Kürt ile Şafi Kürt arasında hiç bir sorun olmadığı halde, onları birbirine düşman etti. Alevi Kürt’e bu vahşeti yaşattığı halde, Alevi Kürt’ü Şafi Kürt katl etti diye, yalanlar uydurdu. Şafi Kürt’e de, Alevi Kürt dinsizdir ve katli helaldir diye, propaganda yaptı.
Sonra Şark Islahat Planı diye yatılı okullar inşa etti, Kürt çocuklarını kendi atalarına düşman etti. Sol, sosyalizm ve cumhuriyet adına Kürt Alevi canları ve gençlerini sözde sol sosyalizm adına Kızılbaş Kürtlere ve Kürt Alevi pirlerine düşman ederek, Kürt aleviliği devrimcilik oyunu ile Kemalizm’e ve Cumhuriyet’e entegre projelerini hayata geçirdi. Maraş, Dersim gibi yerlerde Kürt Aleviliğini kırdı geçirdi.
Camileri ve medreseleri yasakladı.
Onların yerine Türk İslam sentezinin kurumları olan, İmam Hatip Liseleri’ni ve Yüksek İslam Enstitüleri açtı.Türk İslam sentezini karşıt İslam olarak, İslamın yerine ikame etti. Müslüman Kürt başta olmak üzere, bütün müslümanlar bu cendereye alınarak etkisizleştirildi. Müslüman Kürtler ve dürüst müslümanlar uyanmasın diye, sürekli bir biçimde, yeni tarikatlar, cemaatler ve cemiyetler kuruldu. Türklük zorla ve sözleşmelerle bireylere enjekte edildi. Bütün okullara, resmi dairelere ve meydanlara binlerce Atatürk putu dikildi. Putperestliğe karşı olduğunu sanan devlet müminleri, Kemalizmin yeşil tonlu putperestleri oldular. Hz Muhammed’in (sav) kerpiçten mescidinin yerine; bu topraklarda İçinde Kemalizm ve Türkçülüğün yüceltildiği, yüzbinlerce tapınak inşa ettiler. Hz Muhammedin (sav) Bilal-i Habeşi gibi siyahi köle, Ammar bin Yasir gibi kimsesiz, Ebu Zeri Gıffari gibi cefakar ve fedakar arkadaşlarının yerine, Kemalizmin ve Türkçülüğün rahipleri, diyanet reisleri, müftüler, vaizler, imamlar ve müezzinlerden oluşan bir Türkçülük dininin paralı ordularını oluşturdular.
Şimdi de Türk İslamcılığının eşekleri olarak tetikçi Kürt kökenli HÜDAPAR’ları tekrardan sahaya sürmüşler.
Kürt ve dürüst Müslümanları, AKP, Refah, Saadet, Nurcular, Tarikatlar, cemaatler ve cemiyetler oluşturularak, fikirsel ve inançsal olarak mezarlarının son taşlarını dikmeye ve son kürek toprağı atma hazırlığı yapmaktalar.
Alevileri de sol sosyalizm adı altında, CHP ve diğer irili ufaklı sözde sol görüşlü partilerle gömmeye çalışmaktalar.
Yüz yıllık Cumhuriyet, Kurdistan ve Anadolu’yu, dinler, mezhepler ve milletler mezarlığına çevirmiştir. Fakat Kürt mücadelesinin başarı ve zaferi ile bu mezarlık yarılmış, ölüler tekrardan canlanmışlardır. Kürtlerin ulusal kurtuluş mücadelesinin zaferi ile bütün inançlar ve milletler tekrardan kendi hakikatleri ile buluşacaklardır.