Devlet imamını dayakla hizaya sokuyor

Ahmet TURHALLI yazdı —

  • Maddi güce boyun eğenler ve korku ile hareket edenler sığındıkları ve işbirliği yapmakta oldukları güçler tarafından da rüsva edilmektedirler.

Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde Cuma günü camide bir hadise yaşandı. Kamuoyuna yansıyan bu hadise, aynı zamanda birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. On binlerce camide yüz binden fazla devlet memuru (İmam) olarak çalışan namaz kıldırma memurları, Cuma günü kendilerine hutbe olarak gönderilen devletin talimatını nakarat olarak tekrarlamak zorundadırlar. Bu nakarat din adına hazırlanmış ve din libası giydirilmiş kişilerin dillerinden seslendirilmektedir. 

Dini mabetler olarak isimlendirilen, devletin planlaması doğrultusunda her tarafta mantar gibi inşa edilen bu mekanlarda, Cuma günü toplanan ahaliye, Kemalist ve Turanist iman enjekte edilmektedir. 

Nadiren de olsa bu imanın İslami bir iman olmadığını fark eden vicdan sahibi namaz kıldırma memurları, bazen bunu hafiften değiştirmek isterler. Bunu kısmen de olsa değiştirmeye yeltenenler çok zalimce akıbetlerle karşılaşıyorlar. Bu kişiler hakarete uğramakta, şiddet (dayak) ile terbiye edilmekte, işten çıkarılmakta ya da öldürülmektedirler. Unutulmamalıdır ki İslam adına oluşturulan ve şekilsel olarak din rengine bandırılan bu din, İslam değildir! Bu bir devlet ve iktidar dinidir. Dini kurum diye adlandırılan Diyanet ise çalışmaları ile İslam’ı değil devlet dinini anlatmak ve insanları devlet dinine inandırmak için görevlendirilmiştir. 

Asker ve kolluk kuvvetleri insan katlederken meşruiyetlerini bu devlet dininden ve onun namaz kıldırma memurlarından almaktadırlar. Devlet içki fabrikaları, kumarhaneleri, faizi, umumhaneleri ve hırsızlığı bir sistem olarak uygularken, bunların din adına meşru gösterilmesi de bu memurların lisanı ile yapılmaktadır. 

Son hadise ise, rutinlerin dışına çıkan bir imam ve kaymakam arasında vuku bulmuştur.

İkisi de memur, ikisi de maaşlı. Bu hafta gönderilen hutbenin konusu ise Başûr Kurdistan’da öldürülmüş olan askerler için dua etmek ve din adına onlara kutsiyet kazandırmaktı.

Kaymakam camide bu kutsiyetten az söz edildiğini görünce imamı odaya çekerek şiddet uygulamıştır. İmam çığlıklar atarak, kaymakama “Beni dövmeyin, babam korucu, kardeşim polistir” demesine rağmen kaymakamın gazabından kurtulamamıştır ve mikrofonun sapı ile dövülerek terbiye edilmiştir!

Bu hadise medyaya yansımış ve namaz memurunu döven kaymakam, ruhsal ve beyinsel mevta olan ırkçı ve faşist Devlet Bahçeli’nin “Elleri dert görmesin, gözlerinden öpüyorum” övgülerine mazhar olmuştur. Faşist Bahçeli’nin açıktan desteklediği kaymakam kahraman ilan edilmiştir! Namaz memurunu (İmam) dövdüğü için polis teşkilatı tarafından ödüle layık görülmüştür. 

Din adamı, alim imam ve hoca efendinin düştüğü duruma bakar mısınız? 

Bu imama ne yüzbinleri aşan diyanet kadroları sahip çıkmış ne de peşlerinde namaz kılan milyonlar. Ne halife Erdoğan ses çıkarmış ne de korucu olan babanın ve polis kardeşin şefaati yeterli gelmiştir. Dayak yiyen imama kimse sahip çıkmadığı gibi aksine kaymakam taltif edilmiştir.

Ey Müslüman! Sen hangi dine inanıyorsun? Senin 'hoca', 'din adamı' diye peşinde namaz kıldığın kişi kaymakamdan dayak yemiştir. 

Ey Müslüman! Şunu sormak seni hangi dinden çıkarır? Senin şehit dediğin bu askerlerin ne işi var başkalarının topraklarında? 

Kimleri katl etmeye gittiler? Kim bu askerleri vuranlar? Neden bu savaş ve kimin için? Başkalarının vatanlarını işgal edenler ve oranın ahalisini katl edenler, nasıl şehit oluyor? Başkasının dilini, dinini, kültürünü ve tarihini yasaklayanlar, haksız yere insan öldürenler, yıkım ve fesadı yaygınlaştıranlar nasıl ve kimin şehidi oluyorlar? 

Ey Kürtler! Şunu unutmayın, babanız korucu, kardeşiniz polis, amcanız ajan, dayınız bakan, halanız öğretmen ve kendiniz namaz kıldırma memuru da olsanız, bu devletin hışmı ve düşmanlığından asla kurtulamayacaksınız! 

Devletin dinini Kurdistan’a getiren ve Türk İslam sentezinin zehrini din adına kutsal topraklarımıza akıtan namaz kıldırma memurları, düştüğünüz rezil ve zelil durumun farkında mısınız?

Allah'ın dinini biraz para ve şirin görünmek için bu duruma düşürenler, dünyadaki akıbetinizi görüyor musunuz? 

Allah’ın dinine inanıp güvenseydiniz, rızkınızın ondan geldiğine ve emeğinizin karşılığını alacağınıza iman etmiş olsaydınız değil bu devletin kaymakamı, bunların halifesi Erdoğan bile size dokunmaya cesaret edemezdi. Sizler kendi milletinizin hürriyeti ve bağımsızlığı için çalışmış olsaydınız, Allah'ın dinini sadece ona has kılsaydınız, korucu babanızdan, polis kardeşinizden medet ummayacak, imanınızın kuvveti ile bunlara karşı koyacaktınız. Hakkı haykıracak ve bedeli ne olursa olsun aziz ve başı dik, izzet sahibi olarak milletinizin içinde anılacaktınız. Allah indinde takva sahibi alimler olarak karşılanacaksınız.

Hakiki iman, izzet, şeref ve vakar sahibi olabilmek için, adalet ve hakkaniyet ehli olmak lazım gelir. Maddi güce boyun eğenler ve korku ile hareket edenlerin akıbeti kendi toplumları arasında yalnız kalmak olduğu gibi sığındıkları ve işbirliği yapmakta oldukları güçler tarafından da rüsva edilmektedirler.

Bu imamın düştüğü durum bu sistemle sarmaş dolaş olanların akıbetlerini açıkça bizlere göstermiştir. 

Kur’an’ı Kerim: “Allah’ın indirdiği kitabın bir bölümünü gizleyenler ve onu az bir şey karşılığında satanlar yok mu, onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. Allah kıyamet gününde asla onlarla konuşmayacak, onları arındırmayacak! Onlar için elem verici bir azap vardır.

Onlar doğru yol karşılığında sapkınlığı, mağfiret karşılığında azabı satın almış kimselerdir. Ateşe ne kadar da dayanıklılarmış." (Bakara 174/175) 

Bu dünyanın ateşi onları kuşattığı halde gafletten uyanmayan namaz kıldırma memurları, uyanınız! Ölüm sizi yakalamadan!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.