Fitnenin merkez üssü

Ahmet TURHALLI yazdı —

  • Son dönemlerde Deyrizor’da geliştirilmek istenen fitneyi hep beraber gördük ve bu fitnenin harlanması için, Türk iktidarının fitne merkez üssü Ankara yoğun çalışmalar sürdürmektedir.

Ülkemiz Kurdistan’da yüzyıllardır bir fitne ateşi harlanmaktadır. Bu fitnenin merkez üssü bilinmeden fitnenin esas sarsıntıları ve artçıları da etkili olmayı sürdürecektir.

Başta Kürt milleti olmak üzere, Kurdistan ve Anadolu’da yaşayan milletler, bu fitneyi ve onun hakikatini tanımadan, hiçbir zaman huzura, barışa ve refaha ulaşamayacaklardır.

Fitne Arapça bir kelimedir.

Fitne kelimesi, sözlükte “altın ve gümüş gibi değerli madenlerin saflığını anlamak için ateşte eritmek” manasına gelen fetn (fütûn) kökünden türemiştir. Kelimenin en eski kullanımında “derisini daha kolay yüzebilmek için kurbanı sıcak kuma gömmek; kandırmak, gönlünü çelmek” ve “pusu kurarak yol kesmek” anlamlarını da içermektedir. Bu manalardan dolayı kuyumcuya aynı kökten türetilen fettan ismi de kullanılır.

Bir olayı anlamak için onun detaylarını ve arka planını araştırarak öğrenmek zorunludur. Ortadoğu’da olup bitenleri kavrayabilmek için, kavramları kendi hakiki manaları ile buluşturmak gerekmektedir. Fitne demek eşyanın en değerlisini ince bir biçimde bozarak, hak etmediği değerden satışa çıkararak aldatmayı gerçekleştirmektir. 

İslam tarihinde Hz. Muhammed vefat ettiğinde ilk fitne ateşinin iktidar hastalığı taşıyanlar tarafından ateşlendiği söylenmekle beraber, esas fitnenin Muaviye ve Ali arasında vuku bulan hadiselerle zirve yaptığı aktarılmaktadır. 

Kur’an sayfalarını mızrakların başına takarak Ali’ye karşı savaş meydanlarına çıkan Muaviye taraftarları, İslam alemi ve Müslümanlar arasındaki fitneyi kurumsallaştırdılar. O tarihten başlayarak süregelen iktidar fitneleri, Ortadoğu coğrafyasına barışı, huzuru ve refahı ulaşılmaz bir hayal haline getirdiler. 

Biz Müslümanlar tarihinde yer yer huzur ve sükunet yaşansa da iktidar ve tahakküm kurma fitnesi bu topraklardan hiçbir zaman ayrılmadı. Fitnenin İslam adına olması ise, İslam’ı kendi hakikatinden tamamen uzaklaştırarak devlet ve iktidar dini dediğimiz putperest ve iktidar yardakçıları olan, dindarlar sosyolojisi ortaya çıkardı.

Fitnenin yoğunlaşma ve serpilme tarihi, Türkçülüğün İslam boyası ile iktidarı ele geçirdiği gün olmakla birlikte, merkez üssünü Kurdistan ve Anadolu topraklarına inşa ettiler. Bu topraklarda iktidarlarını muhkemleştiren Türkçülük, ölüm, yıkım, talan ve işgal dışında bu topraklara ve burada yaşayan milletlere hiçbir katkı sunmadı.

Kur’an-ı Kerim’de fitne adam öldürmekten daha şiddetlidir ayeti mevcuttur.

Müfessirler Yecuc ve Mecuc’un Türk iktidarları olduğunu tefsirlerinde açık yüreklilikle yazmışlardır. Büyük ihtimalle bu yorum, Moğol istilası dönemini yaşadıklarından ötürüdür. Cengizhan ve Hülagu’nun yaptıkları bilinmektedir. Türk İktidarlarının saldırgan ve bozgunculukta mahir olduklarını, detayları ile müfessirler anlatmışlardır.

Her ne kadar müfessirlerin yorumlarını abartılı olarak değerlendirsek de, bugünkü Türk iktidarının ameline baktığımızda, hiçte yabana atılmaması gereken yorumlar olduğunu, canlı tanıklar olarak yaşamaktayız. 

Son çeyrek yüzyılda, Türk devlet iktidarının sınır aşırı çalışmaları, Mısır, Tunus, Libya, Filistin, Irak, Afganistan, Suriye, Ukrayna, Azerbaycan ve birçok Afrika ülkesindeki fitne araştırıldığında başrollerde Türk iktidarı vardır.

Fitnenin Müslüman kardeşim dediği Kürtler üzerindeki etkisine baktığımızda, ülkemizin kuzeyinde koruculuk, İslami cemaatler, Hizbul Kontra, devlet Aleviliği, sarıklı ve şalvarlı din adamları, mezhep çatıştırmaları, lehçe çatıştırmaları bir ahtapot gibi fitne üssünün artçı sarsıntıları olarak milletimiz arasında yoğunlaşarak sürdürülmektedir.

Güney Kurdistan’da ise, para ve pul ile, bazı parti ve kesimleri de yanına alarak, ormanlarımızı kesmekte, doğamızı talan etmektedir. Türkmenleri ve Arapları Kürtlere karşı kışkırtarak fitneyi başka bir aşamaya taşıması yetmemiş olacak ki, Kürtler arası çatışmanın fitnesini adım adım örme planlamasını geliştirmektedir. Güney’deki Kürtler arası kan dökme çalışmaları ise bu fitneyi daha bir üst aşamaya taşımayı hedeflemektedir.

Rojava’da ise bu ateşi körüklemek için varını yoğunu ortaya koymuş durumdadır. 

Son dönemlerde Deyrizor’da geliştirilmek istenen fitneyi hep beraber gördük ve bu fitnenin harlanması için, Türk iktidarının fitne merkez üssü Ankara yoğun çalışmalar sürdürmektedir.

Suriye’yi yıktı, şehirlerini işgal etti, maddi varlıklarını talan etti, bu da yetmezmiş gibi, Suriye rejimini de Kürtlere karşı savaşa sürmeyi planına dahil etmiş durumdadır. İdlib, Azez, Cerablus, Gire Sipi, Serêkaniyê ve Efrîn’de bütün tabelalara tek bir Türk olmadığı halde Türkçe yazmakta, Türkçe okullar ve kurumlar kurmaktadır. QSD Suriyelilerden oluştuğu halde, yabancı güç olarak lanse etmek için kapı, kapı dolaşarak fitneyi harlamaktadır.

Hangi fitneyi ve yıkımı incelerseniz merkez üssü Türk devleti ve iktidarı olarak karşınıza çıkacaktır.

Yaşadıklarımızdan ve öğrendiklerimizden ortaya çıkan hakikat, fitne merkez üssü Ankara hal edilmeden ne Müslümanlar ne diğer dindarlar ve milletler rahata, barışa ve huzura kavuşamayacaklardır. Fitnenin merkez üssü Ankara’da oturan iktidardır, bu üssün unsurları ve araçları bertaraf edildiğinde özgürlük ve barış zemini ortaya çıkacaktır. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.