Şiirlerini yaktı umutlarını yaşattı

Kadın Haberleri —

Fatima El Şami

Fatima El Şami

  • DAİŞ işgalinde şiirlerini yakmak zorunda kalan Fatima El Şami, “Şiir benim adım ve kimliğim. Son nefesime kadar yazacağım” diyor.

Kuzey ve Doğu Suriye’nin Tabqa Kantonu’na bağlı Henîde beldesinde yaşayan 50 yaşındaki Fatima El Şami, şiiri bir ifade aracı ve toplumun sesi haline getirdi. DAİŞ’in işgalinde eserlerini yakmak zorunda kalsa da kalemini bırakmayan Fatima, bugün Tabqa’da kültürel uyanışın öncülerinden. Şiirlerinde Fırat Nehri’ni, kadın direnişçileri ve halkının acılarını işleyen Fatima, “Şiir benim adım ve kimliğim” dedi.

Duyguyla harmanlanan yaşam

ANHA’ya konuşan Fatima’nın şiirle tanışması ilkokul yıllarına uzanıyor. Okuma ve yazma tutkusu, onu kelimelerin büyülü dünyasına çekti. Gerçek yaşamı duygularıyla harmanlayarak mısralara döken Fatima, hiciv şiiriyle tanınan dayılarından miras kalan bir yeteneği keşfetti. Öfkeli anlarında hiciv, duygusal anlarında methiye yazdı. Sayısız etkinlikte sahne alarak şiirlerini toplulukla paylaştı.

Hem hüzün hem sevinç sığınağı

Yirmi beş yıllık evliliğinin ilk yıllarında çocuk sahibi olamayan Fatima, duygusal boşluğunu şiirle doldurdu. Annelik özlemini dizelere aktardı. Uzun yıllar sonra bir kız ve iki erkek çocuk sahibi oldu; şiir, hem hüznünün hem sevincinin sığınağı oldu. Kaleminin keskinliği zamanla daha da güçlendi. Zaman geçtikçe kaleminin keskinliği de arttı.

 

 

Korkttu ama susmadı

DAİŞ’in bölgeyi işgal ettiği dönemde Fatima, yazdığı tüm şiirleri yakmak zorunda kaldı. Korkuyordu ancak susmadı.  “Ben çiftçiyim” diye yazdığı bir sayfasında, “eşimle birlikte tarlada çalışıyoruz. Yazın pamuk, kışın buğday ekiyoruz. Zeytin ağaçlarının gölgesinde oturuyorum, önümden su akıyor… Doğa, trajediler ve DAİŞ’in işlediği suçlar hakkında yazıyorum” diye ekliyor. Kalemi, korkuya karşı en büyük silahı oldu.

Yazıyorum ki var olayım

Bölgenin sekiz yıl önce Demokratik Suriye Güçleri (QSD) tarafından özgürleştirilmesiyle Fatima, Tabqa’da kurulan kültür merkezinin kurucu kadınlarından biri oldu. Toplumsal baskılara rağmen şiirlerini yüksek sesle okudu. “Yazıyorum ki var olayım. Kadınların sesi olayım” diyerek direnişini sürdürdü. İlk şiiri “DAİŞ’in Zulmü Altında Geçen Yedi Kıtlık Yılı” oldu; ardından kadın direnişi, şehitler ve özgürlük temalı eserler geldi.

Direnişçilere şiirli selam

Fatima’nın şiirlerinde Fırat Nehri özel bir yer tutuyor. Nehri bazen hüzün, bazen direniş, bazen yaşam kaynağı olarak betimliyor. Hevrîn Xelef, Bêrîtan gibi direnişçi kadınları ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kadın mücadelesine etkisini dizelerinde ölümsüzleştirdi. Zenûbiya’ya ithaf ettiği şiirinde Suriyeli kadınların tarihsel direnişine selam gönderiyor.

Son nefesime kadar

Halkının acılarını, sevinçlerini ve zaferlerini Fırat bölgesi ağzıyla yazdığı şiir divanında bir araya getiren Fatima için şiir, bir sanatın ötesinde kimlik meselesi. Okuyarak, araştırarak ve edebi etkinliklere katılarak mücadelesini sürdürüyor. Sözünü ise tek bir cümlede özetliyor: “Şiir benim adım ve kimliğim. Son nefesime kadar yazacağım.” TABQA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.