Tayyip’in yararları

Ava Neşe KALP yazdı —

  • Hangi Kürt’e sorsan hiçbiri Tayyip’in bir tek yararı olduğunu söyleyemez, ama gerçek öyle değil. Ben onun yararlarının farkına varmış biri olarak aşağıya listeliyorum.

Valla son demlerinde bu başlıklı bir yazıyı yazabileceğim aklıma gelmezdi. Hangi Kürt’e sorsan hiçbiri Tayyip’in bir tek yararı olduğunu söyleyemez, ama gerçek öyle değil. Ben onun yararlarının farkına varmış biri olarak aşağıya listeliyorum.

Tayyip, ta Osmanlı’dan beri devam eden Kürtlerin kardeşliğinden bahsedip işleri bitince bir güzel dövüp ayar çekme geleneğini bu bilgi çağında bir daha unutmayacak şekilde -umarım- hepimize gösterdi. Oturup saatlerce anlatsaydık bunun bugünkü gibi tüm kuşaklarca anlaşılmasının imkânı olmayacaktı.

O olmasaydı, onun katmerli zulmü olmasaydı Kürtler bugün bu kadar kararlı ve örgütlü olabilir miydi? Kürtlerin kendilerinden başka kimseye güvenmemeleri gerektiğini en iyi o anlatmadı mı?

Kürtler açısından KDP, HÜDAPAR ve AKP’nin nasıl Matruşka bebekler olarak iç içe girdiklerini de en güzel yine o gösterdi.

O olmasaydı Orhan Miroğlu’nu, Mehmet Metiner’i, Yavuz Bingöl’ü, Masrur’u, Neçirvan’ı bilemeyecektik.

O olmasaydı helikopterden atan değil de atılan, çıplak halde elinde su şişesi olan gencecik bir müzisyeni öldüreni değil o anı haberleştiren gazeteci, vahşice yok eden katilleri değil de yok edilen ailenin oğlu cezalandırılabilir miydi?

O olmasaydı, Türk Adalet sisteminin siyasilerin köpeği olduğu bu kadar iyi anlatılabilir miydi?

O olmasaydı, insanları domuz bağıyla işkence ile öldüren Hizbullahçı teröristler, İŞİDli katiller salınıp barışı, hayatı, dostluğu, iyiliği savunanları onlarca yıl hapse tıkan bir adalet sistemine nasıl sahip olurduk?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hiçbir zaman laik ve demokratik bir devlet olmadığını, olmaya niyetinin de olmadığını bizi döve döve en güzel o öğretti. Direkt, açık. Başkaları ne der diye endişelenip üzerine biraz cila atayım endişesi taşımadan.

O olmasaydı Ulusolcuların nasıl fırıldaklar olduğunu bu kadar aleni görebilecek miydik? O olmasaydı biz Aleviler bir “tür” olabilir miydik?

Türkiye’de devleti partilerin/hükümetlerin değil, bayrak ve ezan olarak kodlanan Türk İslam Sentezi mafyasının yönettiğini en güzel o anlattı. O yüzden, hangi parti olursa olsun bayrak-ezan mafyasına adapte ise sıkıntı yok.

O olmasaydı, Siyasal İslam’ın kindarlığına sarılı dindarlık ambalajı bu kadar kolay dökülebilir miydi?

O olmasaydı, başörtünün sadece bir iktidar aracı olduğunu kimseye anlatabilir miydik?  Başörtülü kadınları önce iktidarını sağlamlaştırmak için bir güzel satan, sonra da meydanlarda, cezaevlerinde her türlü taciz, tecavüz, çıplak aramaya maruz bırakarak tur atlamayı beceren de o.

O olmasaydı tecavüzcülerin değil, tecavüzcüleri eleştiren kadınlar cezalandırılabilir miydi?

Bu topraklarda devlet gücünü kullanarak mala ve cana çökmenin en seri ve şeffaf halini görebilmeyi de ona borçluyuz. 1920’lerden sonra ortaya çıkan zenginlerin nasıl zengin olduklarını böylece anlamamızı sağlayan da o…

Batı’nın TC’yi laik ve demokratik bir devlet olduğunu yutmaya meftun devletlerini de yine en iyi o tokatladı. Türkçü ve İslamcıların hayatta satamayacağı hiçbir şeyin olmadığını da bir güzel göstermiş oldu.

Oradan buradan topladığı cihatçıları ve kendisine sığınan insanları başka ülkeleri tehdit etmek için en iyi ve kararlı şantaj aracı olarak kullanarak yeteneğini taçlandırdı. Böylece kravatlı ve takım elbiseli terörizmin nasıl olacağını en güzel yine o anlattı.

Minareden öte dinin tamamını çalmanın kılıfının nasıl uydurulacağını, erkekler güruhuna eline penisi verip altlarından donunun nasıl alınacağını da en güzel onun iktidarı döneminde gördük. Şeffaf sistem…

O olmasaydı eline bu erkekler güruhunun Kuran kurslarında, tarikat yurtlarında neler çevirdiğini de bilemeyecektik.

O olmasaydı, TC darbe tiyatrolarını bu kadar özel ve güzel, izleyerek yani yaşayarak öğrenebilir miydik?

O olmasaydı mafyanın-devlet, devletin mafya ile hızlı geçirgenliğini kim bu kadar net gösterecekti…

O olmasaydı başka ülkenin ağaçları, sanayi bölgeleri sökülüp çalınabilir miydi?

O olmasaydı, “Kahraman Türk milleti” denilen, 90 yıldır gelenin soyduğu, gidenin soyduğu bir pespayelik yığını olduğunu kim bu kadar açık gösterebilirdi.

Ülkü Ocakları’na Osmanlı Ocakları versiyonunu da ekleyerek, devlet tarafından organize edilmiş yerli ve milli terörist yapılanmayı kim bu kadar net anlatılabilirdi? 

O olmasaydı, içkinin haram, pudra şekeri ve hırsızlığın, tecavüzün, gaspın helal olduğunu, Türk milliyetçiliği yapıp Türk kadınlarını satarak para ve mevki devşiren pezevenklerin Cumhurbaşkanı ve içişleri bakanına el ense çekmesinin ne demek olduğunu bu kadar net görebilir miydik?

O olmasaydı devlete teslim edilen küçücük çocukları yurtlardan pavyonlara taşıyan otoban yapılabilir miydi?

O olmasaydı Mustafa Kemal’in yatı kerhaneye, Türkiye Cumhuriyeti uyuşturucu süpermarketine, sınırları cihatçı otobanına, kontrolündeki bölgelerin cihatçı hotellerine dönüştürülebilir miydi?

O olmasaydı bu ülkenin içişleri bakanlarının birer suç örgütü lideri olduğunu, zengin suç kataloglarına rağmen görevde kalmaya devam etmelerini anlayabilir miydik?

O yüzden yiğidi öldür hakkını yeme. Reis yolcu ama suçları ve tahribatı tabi ki baki…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.