Türk devleti yasaklı CS bombalarına ne yaptı?

  • OPCW, Türk ordusunun “MKE MOD 251” koduyla 90’lardan 2010’a kadar yasaklı olan 120 mm kalibrelik CS bombalarına sahip olmasına sessiz kaldı. Türk devletinin itiraf ettiği bin adet CS bombasının akıbeti ise bilinmiyor.

 

Dünya çapında 189 ülkenin üye olduğu Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) kimyasal adı “2-chlorobenzalmalononitrile” olan CS bombalarının askeri amaçlarla üretilmesini yasaklıyor. Sadece toplumsal olaylarda çok düşük oranda kullanılmasına izin verilen CS bombaları, mağara ve tünel gibi kapalı alanlarda ölümcül sonuçlara yol açabiliyor. İnsan üzerinde yanma, öksürme, bunaltı ve kusma gibi etkiler bırakan bu kimyasal bomba, havasız bir ortamda kullanıldığında nefessiz bırakıp öldürebiliyor. Kimyasal Silahları Yasaklama Anlaşması’nın 1. Maddesi’nin 1. fıkrası, 2. Maddesi’nin 1. fıkrası ve 2. Maddesi’nin 9. fıkrasına göre CS bombalarının üretilmesi, stoklanması ve kullanılması yasak. Türk devleti, 10 Nisan 1997’e Resmi Gazete’de yayımlanan kanun değişikliğiyle buna taraf olduğunu kabul etti. CS bombaları, 1990’lı yıllardan bu yana Türk ordusunun envanterinde önemli bir yer tuttu.

Yıllarca OPCW’yi takmadı

İlk olarak İngiliz savunma dergisi “Jane's Defence Weekly” Kasım 2003’deki sayısında, Türk devleti için askeri araç-gereç üreten Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu’nun (MKEK) 120 mm kalibrelik CS bombaları üretip stokladığı yazıldı. OPCW anlaşmasının üç farklı bendinde askeri/savaş ve iç ayaklanmaların bastırılmasında hiçbir şekilde kimyasal ve zehirli gazların kullanılmayacağını belirtmesine rağmen Türkiye, bu anlaşmayı takmayarak Kürdistan’da yürüttüğü savaşta bu bombaları kullandı.

Sadece bunanla da kalmayan Türk ordusu, 120 mm kalibrelik CS bombaları yerli ve yabancı silah fuarlarında sergilemekten bile kaçınmadı. Ankara’da Eylül 2005’te yapılan Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı’nda (IDEF), 2010’da ise Güney Afrika’nın Cape Town kentinde düzenlenen Afrika Havacılık ve Savunma Fuarı’nda (AAD) CS bombaları Türk ordusu tarafından sergilendi.

Türkiye ürettiğini kabul etti

Cape Town’daki fuarın ardından İngiltere’deki Bradford Üniversitesi de Türk ordusunun envanterinde kimyasal bombaların olduğunu rapor etti. Aynı üniversitede görevli ve aynı zamanda OPCW’nin bilirkişi uzmanlarından olan Dr. Michael Crowley, 29 Kasım 2010’da OPCW’nin formunda Türkiye’ye çağrıda bulunarak anlaşmalara uymasını istedi. Aynı forumda söz alan Türkiye’nin OPCW’deki temsilcisi Uğur Doğan bu konuda inceleme başlatma sözü vererek şeffaf olacaklarını iddia etti. Türk Büyükelçi Uğur Doğan, 25 Şubat 2011’de ise CS bombalarının OPCW Anlaşması’ndan bir yıl önce 1996’da ürettiklerini itiraf etti. Sadece bin adet ürettiklerini iddia eden Doğan “150’sini test amaçlı kullandık, 850’sini de imha ettik” dedi. Fakat Türk devletinin bu açıklaması karşısında OPCW hiçbir mekanizmasını harekete geçirip Türkiye’de inceleme yapma gereği duymadı. 2010’dan 2018’de kadar OPCW’nin başında Ahmet Üzümcü isimli bir Türk diplomatın bulunması ise dikkat çekti.

Yapılan çağrılar işe yaramadı

OPCW’nin başında bir Türk’ün olduğu dönemde Dr. Michael Crowley, 2013-2018 yılları arasında hazırladığı bütün raporlarda; Türkiye’nin “bu silahları imha ettik” açıklamasının ardından bir inceleme başlatılmamasını eleştirerek, OPCW’e görevlerini hatırlattı, ancak bu çağrıları işe yaramadı.

Dr. Crowley, 2016’daki raporda ise yaşanan savaşların ardından OPCW’nin cezalandırma mekanizmasının olmamasını eleştirerek, ABD ve Türkiye’nin bu konuda “olağan şüpheliler” olduğunu yazdı. İngiliz bilim insanı, Türk devletinin Kürt gerillalara karşı savaşta OPCW’nin anlaşmalarını ihlal ettiğine dair dile getirilen iddiaların araştırılmadığını ve bundan dolayı da bu durumun sıkça tekrarlanmış olabileceğini vurguladı.  ANF/BERLİN

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.