Ukrayna krizinin düşündürdükleri

Fehim IŞIK yazdı —

  • Ukrayna krizinin bir işgal ve ardından bloklararası savaşa dönüşmesi, Erdoğan rejiminin kirli hesaplarını da aşacak bir boyuta ulaşabilir. Ukrayna krizinin tarafları aynı zamanda Ortadoğu’daki krizin de tarafları ve savaş hiç kuşkusuz Suriye başta olmak üzere tüm Ortadoğu’ya yansıyacaktır. 

Konuyla ilgili çok konuşan var. Demeçler ardı sıra geliyor. Ukrayna krizi, neredeyse dünyanın en önemli gündem maddelerinden birine dönüşmüş durumda. Birçok uzman, savaş kapıda yorumları yapıyor.

ABD işgalin kaçınılmaz olduğunu düşünüyor

ABD, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının kaçınılmaz olduğunu düşünürken, Rusya böyle bir saldırı olmayacağını söylüyor. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, ABD ile aynı fikirde değil. O ise Rusya’nın bir işgale yönelmeyeceğini ve ülkesinde bir savaş halinin olmadığını açıklıyor.

Tüm bu hercümerç içinde ABD Başkanı Joe Biden tarih bile verdi. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Emily Horne, Zelenskiy ile yaptığı telefon görüşmesinden sonra Biden’ın Zelenskiy’e "Rusya'nın Ukrayna'yı Şubat ayında  işgal edebileceğine dair açık bir ihtimal var" dediğini açıkladı. Zelenskiy’in Ukrayna’da bir savaş hali olmadığı yönündeki açıklaması, Horne’den hemen sonra geldi. Ancak Zelenskiy’in açıklamalarının krizden bu yana Ukrayna’da baş gösteren ekonomik dalgalanmanın önüne geçmek için yapıldığı çok belliydi. Bir diğer derdinin Rusya olduğu da açıklamalarından anlaşılıyordu. NATO ve Batı ile ilişkilerinden, sunulan askeri destekten hoşnut olsa bile sonuçta başlaması muhtemel savaşta, en büyük zararın Ukrayna’da yaşanacağını en iyi o bilir. Bu nedenle Rusya’yı da tedirgin etmek istemiyordu.

Rusya, Ukrayna’nın NATO’ya katılmasını istemiyor

1949’da kurulan NATO askeri ittifakının başlangıçta 12 üyesi vardı. Temel hedeflerinden biri Sovyetler Birliği’nin Avrupa’ya doğru genişlemesini önlemekti. NATO’nun ardından 1955’te bu kez Sovyetler Birliği’nin öncülüğünde Varşova Paktı kuruldu. Tüm dünyayı etkileyen bu dönemin soğuk savaş hikayeleri meşhurdur. NATO ve Varşova Paktı arasındaki soğuk savaş nedeniyle direk taraflar arasında olmasa bile çokça savaş yaşandı, çokça coğrafya talan edildi, insanlar katledildi. Güçler arasındaki silahlanma yarışının neden olduğu açlık ve yoksulluk da cabası...

Bu tablo 1991’den sonra değişmeye başladı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Varşova Paktı da dağıldı. Paktın bazı üyeleri NATO’ya katıldı. Halen 30 üyesi olan NATO’nun Ukrayna’yı da ittifaka katmak istemesi, Rusya’yı hareketlendirdi.

Hem Avrupa hem de Rusya’ya sınır olan Ukrayna’nın NATO’ya katılması, Rusya’nın kuşatılması anlamına da gelir ki, Rusya bunu kesinlikle istemiyor. Putin bu nedenle NATO’dan, Ukrayna’nın askeri ittifaka alınmayacağına dair güvence istiyor. Bu güvence verilmeyince Rusya Ukrayna sınırına askeri yığınak yapmaya başladı. ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley, Rusya’nın Ukrayna sınırına yığdığı 100 bin askeri soğuk savaş döneminden bu yana görülen en büyük askeri yığınak olarak nitelendirdi. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin olası bir işgal ve çatışmanın diplomasiyle önlenebileceğini söylese bile General Milley de Biden gibi Rusya’nın bir işgale yöneleceğini düşünüyor.

Ukrayna krizinin çatışmaya dönüşmesi her kesimi etkiler

Ukrayna krizi NATO ile Rusya arasında görünse bile esasen birçok kesimi etkileyecek bir potansiyel içeriyor. En çok da Türkiye bu krizden etkilenecektir. Ortadoğu’da ABD ile Rusya arasındaki çelişkilerden yararlanarak kendine alan açan, Rojava’da Efrîn’den Serêkaniyê’ye geniş bir alanı işgal eden, Kürtlere dönük pervasız bir savaş başlatan Erdoğan rejimi, Ukrayna krizi ile birlikte iki güç arasında bir tercihte bulunmak, daha doğrusu üyesi olduğu NATO’nun çıkarlarına göre hareket etmek zorunda kalacak. Bu, Rusya’dan S400 alarak NATO savunmasını zayıflatan adımlar atan Erdoğan için kolay bir durum değil. NATO çıkarlarına uygun hareket etmesi, Putin’in gazabına uğramasını da beraberinde getirebilir ki, 15 Temmuz’dan bu yana Putin’in de desteğiyle iktidarda kalabilen biri için bu tablo en iyi ihtimalle sonun başlangıcıdır.

Öte yandan Ukrayna krizinin bir işgal ve ardından bloklararası savaşa dönüşmesi, Erdoğan rejiminin kirli hesaplarını da aşacak bir boyuta ulaşabilir. Ukrayna krizinin tarafları aynı zamanda Ortadoğu’daki krizin de tarafları ve savaş hiç kuşkusuz Suriye başta olmak üzere tüm Ortadoğu’ya yansıyacaktır. Bu, olası Ukrayna savaşında felaketin kat be kat artması, savaşın Akdeniz’den Karadeniz’e, Ortadoğu’dan Kafkasya’ya korkunç bir biçimde yayılması anlamına da gelebilir.

Taraflar bunun farkında. Bu nedenle kolay kolay bloklararası bir çatışmaya yönelmeyeceklerdir. Bunun yerine hakimiyet alanlarında yer alan devletler düzeyindeki vekiller üzerinden yıpratma savaşını sürdürmeyi yeğleyecekler. Esasen bunun farkında olmayanlar, kendine olduğundan büyük rol biçip dünya lideri olduğunu sanan şahıs ile onun etrafında kümelenenlerdir. Hala işin ciddiyetini fark etmemiş olacaklar ki Rusya ile ABD’nin başını çektiği bu krizde kendilerini arabulucu rolünde bile görebiliyorlar.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.