Yaşam hakkımızı savunuyoruz

Kadın Haberleri —

.

.

  • İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararına karşı yürütmenin durdurulması ve kararın iptali talebiyle dün Danıştay 10’uncu Dairesi’nde görülen davada konuşan kadınlar, “Yaşam hakkımızı savunuyoruz” diyerek Erdoğan’ın aldığı çekilme kararının Anayasa’ya aykırı olduğunu ve iptal edilmesi gerektiğini belirtti.

İstanbul Sözleşmesi’nin feshine karşı açılan dava Danıştay 10. Dairesi’nde görülmeye başlandı. İlk duruşma öncesi 73 barodan bini aşkın kadın avukat ile davacı kadınlar, kadın örgütleri ve siyasi partilerden temsilciler Danıştay önünde toplandı. Tüm katılımcı kadınlar adına basın açıklamasını 29 Ekim Kadınlar Derneği Genel Başkanı avukat Şenal Sarıhan yaptı. 

İrade tek kişiye devredilemez

Danıştay'ın vereceği kararın “Türkiye'de kendini üstün görenlerin hukukunun mu, hukukun üstünlüğünün mü hakim olacağına dair” belirleyici olacağını söyleyen Sarıhan, İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmeyeceklerini belirtti.

Konuşması sık sık sloganlar ile kesilen Sarıhan şunları söyledi: “EŞİK olarak 20 Mart 2021 Cumartesi günü yayımladığımız bildiride, kararın ‘hukuksuz ve hükümsüz’ olduğunu ilan etmiş, Meclis iradesinin ve Anayasa'nın hiçe sayıldığını vurgulayarak, "Milletin iradesiyle Meclis'te oybirliği ile kabul edilen İstanbul Sözleşmesi'nden Cumhurbaşkanı kararı ile çıkılamaz. Meclis'in iradesi tek kişiye devredilemez. Anayasa'nın 90. maddesi uyarınca yasaları bile yürürlükten kaldırma özelliği olan temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerden tek kişilik kararlar ile çıkılamaz dedik.”

Kadınlar olarak mücadele etmeye devam edeceklerini söyleyen Sarıhan, “Bugün Türkiye tarihinde dönemeçtir. İstanbul Sözleşmesi’nden de, toplumsal cinsiyet eşitliğinden de, hukukun üstünlüğü ilkesinden de vazgeçmiyoruz” dedi. 

Sıra çocukları koruyan anlaşmada

Feminist avukat Hülya Gülbahar ise yaptığı konuşmada, İstanbul Sözleşmesi’nden sonra sıranın çocukları koruyan Lanzorote Anlaşması’nda olduğunu ifade etti. Gülbahar, “Yapılan Anayasa’ya aykırıdır. İstanbul Sözleşmesi’nden kim çıkmayı istiyor? Çocuk istismarcılarına af gelsin diyenler, kadının ev içi emeğini gasp edenler, kadınlara ekonomik şiddet uygulamak isteyenler, bunlar İstanbul Sözleşmesinden çıkılmasını isteyenlerdir” dedi. 

Polis kadınlara saldırdı

Konuşmalar ardından kadınlar duruşmaya katılmak için Danıştay binasına giriş yapmak istedi ancak gruptan çok sayıda kişi içeri alınmadı. İçeri alınmayan kadınlar ise Danıştay kapısı önünde “Aç, aç, barikatı aç” sloganları attı. Çevik kuvvet polisleri kadınları ablukaya alarak biber gazıyla saldırdı. Bu sırada Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Şube Eş Başkanı Nazan Karacabey yerlerde sürüklendi. Polis saldırısına tepki gösteren kadınlar oturma eylemi yaptı. 

Salona sığmadılar

550 kişilik Danıştay konferans salonu mahkeme başkanının talimatı üzerine boş yerler dolana kadar kadınlar içeri alındı. Salonda bulunan koltukların dolması üzerine farklı şehirlerden gelen çok sayıda avukat ve kadınlar içeri giremedi.

10 ayrı duruşma görülecek

İstanbul Sözleşmesi’nin fesih işleminin iptali istemiyle açılan 200 davadan yalnızca 10’nun görüldüğü davada, bugün Ankara Barosu, Diyarbakır Barosu, Erzurum Barosu, Antep Barosu, Tekirdağ Barosu, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Serap Yazıcı, Gelecek Partisi, 29 Ekim Kadınları Derneği, Büşra Marangozoğlu olmak üzere toplam 10 ayrı duruşmanın görülmesine başlandı. Duruşmayı başlatan mahkeme başkanı, “Danıştay tarihinde ilk defa bu kadar kalabalık bir salonla karşı karşıyayız” diyerek görülecek davaları sıraladı.

Kadınlar pek çok şeyi değiştirdi

Yüzlerce avukat ile davacı kurum temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda kadın örgütünün de yer aldığı duruşmada, ilk olarak 29 Ekim Kadınları Derneği Başkanı Şenal Sarıhan söz aldı. Bu davanın tarihi bir dava olduğunu, 29 Ekim Derneği olarak, duruşmaya katılmak isteyen avukatlara 800 yetki belgesi sunduklarını kaydeden Sarıhan, neden bu davayı açtıklarını anlattı: “Biz her alanda kadınların kendilerini eşit bir biçimde ifade etmelerini, cinsel yönelimleri olanlar için yıllardır mücadele ediyoruz.”

“Çağ gelişti ve isteklerimiz değişti” diyen Sarıhan, “Evimizde, iş yerimizde eşit olmak ve şiddet mağduru olmamak için mücadele ettik. Parlamentoda, alanlarda istediklerimizi ifade ettik. Evde ‘evin erkeği erkektir’ durumunu değiştirdik. Kadınların herhangi bir biçimde cinsel istismara maruz kalması ve istismarcı ile evlendirilmesi maddesini hep birlikte değiştirdik. Bütün bunlar kadının insanlık onurunun korunması içindi. Sadece Türkiye kadın kazanımı değil, tüm dünya kazanımıydı” değerlendirmesinde bulundu.

2 ayda 90 kadın katledildi

Mahkemeye heyetine seslenen Sarıhan, “2021’de 280 kadın katledildi. Sadece 2 ay içinde 90 kadın katledildi. Bizim koruduğumuz esasında yaşam hakkımız. Yaşam hakkımızı koruyamazsak diğer hakların hiçbir değeri yok. Buradan lütfen iptal kararı verin ve çok da geciktirmeyin, çünkü her gün 4 kadın öldürülüyor, duymadıklarımızla bu sayı 8 e çıkıyor. Hukuku yerine getirin” dedi. Dernek avukatları yaptıkları savunmada neden İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceklerinin sebeplerini anlattı.

Kadınların tümü salona alındı

Duruşma sırasında polisin dışarıda kalan kadınlara saldırıda bulunduğu bilgisi üzerine avukatlar, mahkeme heyetinden geriye kalan kadınların da salona alınmasını talep etti. Mahkeme başkanı, “Herkesi buraya alırsak salon çöker” yanıtını verdi. Kadın avukatların harekete geçmesi üzerine, mahkeme başkanı, “50 kurum temsilcisini alabiliriz ama onun dışında alamayız sizin güvenliğiniz de tehlikeye düşer” deyince salonda bulunanlar mahkeme başkanını alkışlarla protesto etti. Protesto üzerine tüm kadınlar salonu alındı.

Bu kararname yoklukla sakattır

29 Ekim Kadınları Derneği avukatlarının savunmasından sonra, Ankara Barosu’nun açtığı davanın duruşmasına geçildi.

Ankara Barosu’nun açtığı davaya dair baroyu temsilen Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan söz aldı. Sağkan, İstanbul Sözleşmesi’nin onaylanması Meclis’te kabul edilen kanunla uygun bulunduğunu ve söz konusu kanunun hala yürürlükte olduğunun altını çizdi. Sağkan, “Cumhurbaşkanı’nın kararıyla çekilmesi hukuka aykırıdır. Karar yoklukla sakat bir karardır” diyerek kararın anayasaya aykırı olduğunu belirtti. 

Bu karardan dönülmeli

Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Ceren Kalay Eken ise “Sadece kadınları değil şiddete karşı mücadele eden herkesi ilgilendiren mili irade hiçe sayılarak, sözleşmeden çekilme kararı hukuki değildir. Hiçbir makam kendi kararıyla kendisine anayasal bir düzenleme getiremez. Anayasa’ya aykırı bu karardan ivedilikle dönülmesi ve iptal talebimizin kabul edilmesini istiyoruz” dedi.

Haklarımız doğrudan hedef

Ankara Barosu adına LGBTİQ+ Hakları Merkezi’nden Avukat Sibel Duygu Çildoğan söz aldı. Sibel,  konuştuğu sırada mahkeme başkanı sözlerini keserek, “Tekrarlardan kaçınalım” dedi. Sibel, “Tekrar etmiyorum LGBTİQ+’ların haklarını anlatıyorum” sözlerine salon alkışlarla karşılık verdi. Sibel, şöyle devam etti: “Haklarımızı doğrudan hedef alan çekilme kararının iptal edilmesi gerekiyor.”

Anıt sayacını açın

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin en çok kadına yönelik şiddet faillerinin yararlandığını belirten Baro avukatlarından İlayda Doğan da “Bugüne kadar kaç kadının katledildiğine bakmak için sadece anıt sayacını açmanız yeterli. Bu kararın hukuka aykırı olduğunu ve davamızın kabul edilmesini istiyoruz” diye konuştu. 

Karar yok hükmündedir

Ankara Barosu’nun savunması ardından Anayasa Hukuk Profesörü ve Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serap Yazıcı’nın açtığı bireysel davaya geçildi. Yazıcı yaptığı savunmada, “Cumhurbaşkanının kararı Anayasa hükümlerine aykırıdır. Hakkında iptal kararının verilmesi gerekiyor. Talebimiz, Anayasa’nın 138’inci emrinin yerine getirmek suretiyle bu yönde karar vermeniz ve Anayasa’nın 141’inci maddesinde yer alan hükümlere uygun olarak kararını en kısa zamanda gerekçeli bir şekilde açıklamanız” diye belirtti. 

Gelecek Partisi’nin açtığı davaya dair konuşan Avukat Seren Yıldız Öztürk de Anayasa’daki hükümlere dikkati çekerek, “Çekilme kararı yok hükmündedir, iptalini istiyoruz” dedi. 

Çekilme kararını iptal edin

Antep Barosu’un savunması ardından Diyarbakır Barosu’nun savunmasına geçildi. Baro Başkanı Nahit Eren yaptığı konuşmada, tarih boyunca büyük salonlarda yapılan yargılamaların baskıların arttığı dönemleri hatırlattığını ifade etti. Eren, bu salondan çıkacak her karara karşı, salonu dolduran onlarca insanın sözleşmenin ruhu ile mücadeleye devam edeceklerini kaydetti. Diyarbakır Barosu avukatlarından Asli Pasinli de yaptığı savunmada, “Nahide Opuz’un öldürüldüğü topraklardan geliyoruz” diyerek, “Sözleşme Kürt, Alevi, Arap kadın oldukları için yani tüm farklılıklarımızdan dolayı şiddete maruz kaldığımızı söyler. Tüm farklılıklarımızın bu salonda sözleşme için birleşmesi tesadüfi değil. Kadınlar eşitlik için burada” dedi. Pasinli de çekilme kararının iptalini istedi. 

Erdoğan’ın vekili: Çekilme hukuku uygun

Erken saatlerde başlayan duruşmada diğer başvurular da görüşüldü. Avukatlar Sözleşmeyi savunarak, çekilme kararının iptalini talep etti. Sözleşmeden çekilme kararını veren Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın vekili Emre Topal ise  çekilmenin hukuka uygun olduğunu savundu.

Savcı iptal talep etti

Mütalaasını açıklayan Danıştay savcısı ise kararın iptal edilmesini talep etti. Mahkeme başkanı davaya dair kararını daha sonra yazılı olarak tebliğ edeceğini söyledi.

Kanuna göre 30 gün içinde gerekçeli kararın yazılıp taraflara tebliğ edilmesi gerekiyor. 

HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.