Zulüm, zalim, hafıza
Kültür/Sanat Haberleri —
- "Devlet Geldi: Hafıza ve Mekan" Sergisi: "Üç akrabam hayatını kaybetti. Korucular evimize girmişler: Tavukları, hindileri yatağımızın üstünde kesmişler. Hiç iyi değiliz. Ermeni Piçleri diye anons ediyorlardı."
M. ZAHİT EKİNCİ/HAMBURG
Özyönetim süreçlerinde yaşanan devlet vahşeti Hamburg’daki "Devlet Geldi: Hafıza ve Mekan" sergisiyle gözler önüne serildi. O süreci fotoğraflarıyla belgeleyen Hinrich Schultze ve O-Young Kwon ile Zehra Doğan’ın resimleri 4 Aralık’a kadar Kölibri Kültür Merkezi’nde sergilenmeye devam edecek.
Birgeh Hafıza İnsiyatifi tarafından organize edilen etkinlik serisinin ilki 28 Kasım’da Kölibri Kültür Merkezi’nde yapıldı. Açılış, Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin hayatını anlatan 'Kırık Saat' belgeselinin gösterimiyle başladı. Fotografçı Hinrich Schultze ve O-Young Kwon’ın Cizre, Nusaybin ve Yüksekova’daki devlet vahşetine ilişkin fotoğrafları ile sanatçı Zehra Doğan'ın resimleri sergilendi.
Binlerce ölü
Birgeh Hafıza İnisiyatifi adına konuşan sanatçı Zana Kibar, Kürdistan topraklarının 100 yıldır kanayan bir coğrafya olduğunu belirterek şunları söyledi: "Arap Baharı denilen sürecin Kürdistan’da yaşam bulmaması için Kürdistan’ı kara kışa çevirdiler. Şengal’den başlayarak Rojava’ya, Sur’dan Cizre’ye arkalarından binlerce ölü bıraktılar. Yasını tutamadığımız insanların yasını bugün tutuyoruz."
Etkinliğin Altona Belediyesi’nde "Yüzleşme" adıyla iki panel yapıldı. Akademisyen Aslı Telli'nin moderatörlüğünü yaptığı panelde konuşan gazeteci Nedim Türfent, "Devlet, özyönetim direnişlerinde bölgeyi gazetecisiz bırakmak istiyordu. Haberlerimden dolayı çoğu kez JİTEM tarafından tehditlere maruz kaldım. Bunca vahşetin yaşandığı bu süreçte elbete barışmak kolay değil" dedi.
Taybet Ana
Akademisyen Hakan Mertcan duyarlı ve vicdanının sesine kulak veren 1128 akademisyenin barış bildirisine imza attıkları için mağdur edildiğini hatırlatarak şunları dile getirdi: "Taybet Ana sembol olarak adeta tüm insanlığın annesi haline dönüştü. 1128 akademisyen 'bu suça ortak olmayacağız' dedikleri için devletin tüm hışmına uğradılar. Bizler bu cezalandırmalara maruz kalırken, kanlarını oluk oluk akıtacağız diyenler hakında en küçük bir soruşturma açılmadı. Ama namuslu akademisyenler hem işlerinden, hem de ülkelerinden oldular."