'Putin’i tutuklayın!'

Nubar OZANYAN yazdı —

  • İttihatçı-Kemalist devletin Rojava’yı işgal ve ilhakına ses çıkarmayan, halkların özgürce yaşam hakkına saygı göstermeyen, katliam ve yağma karşısında kılını bile kıpırdatmayanların Rusya’nın Ukrayna işgaline tepki göstermeleri tam bir ikiyüzlülük örneğidir.

"Putin’i tutuklayın", "Putin terapiye git. Ukrayna’yı ve dünyayı rahat bırak!" diye haykırıyor Rus ve Alman barış yanlısı insan hakları savunucuları. İşgalin ve savaşın sesi yükseldikçe, savaş karşıtı emekçilerin sesi de gürleşerek çoğalıyor. Binler on binlere ve yüzbinlere evriliyor. Şimdilik itiraz ve retlerin en fazla yükseldiği topraklar ateşin dün ve bugün düştüğü yerlerdir.

Emekçiler, işgal ve savaşa karşı çıkarken aynı zamandan kendi ülkelerindeki diktatörlerin uyguladığı sömürü ve baskı politikalarına da karşı çıkıyor. Çok iyi biliyorlar ki, işgal ve savaşı gerçekleştirenler kendi yaşamlarını yoksulluğa ve borç sarmalına mahkum edenlerdir. Ukrayna halkının düşmanlarıyla Rus halklarının düşmanları aynı sınıfın temsilcileridir.

Efendiler ve köleler arasındaki saflaşma kadar egemenlerin kendi aralarındaki saflaşma da daha fazla görünür hale geldi. Çelişkiler derinleşerek savaşa ve işgale evrildi. Dünyanın silah-enerji tekelleri arasındaki çelişki ve saflaşma daha fazla belirginleşti. Kapitalist sistemin derinleşen krizi sonucu haydutlar ve yağmacılar ellerini daha fazla halkların kanına bulayarak egemenliklerini artırma yoluna gitmek zorunda kalıyor. Bir savaş makinesi gibi çalışan emperyalist haydutlar, halkları daha fazla yoksulluğa ve köleliğe sürüklüyor.

Savaş, ekranlarda gösterilen haritalara, duyulan patlama seslerine ve görüntülerine benzemiyor. Onlarca ve yüzlerce yılda yaratılan değer ve uygarlıkların birkaç gün içinde yıkımı ve imha edilmesidir. Savaş, ölümün yanında açlık, yoksulluk, göç, kitlesel işsizliğin yaşanmasıdır. Doğal yaşamın ve tüm canlıların soykırıma uğratılmasıdır. Yağma ve talanın genişleyerek yaşamın sonlanmasına doğru gittiği sürecin öteki adıdır. Büyük acılar, kan ve gözyaşı demektir.

İşgal ve savaş karşıtı barış savunucusu Rus aktivistlerin tespiti her şeyi anlaşılır kılıyor. Ne emperyalist askeri suç örgütü olan NATO’nun doğuya doğru yayılmacı çabaları ne Ukrayna’daki iktidarın faşist milliyetçi yapısı ne de Putin’in Ukrayna’yı "Militarizmden ve Nazilerden arındırma" yalanları, Lavrov’un "Ukraynalıları zulümden kurtaracağız" sahtekarlığı işgalcilerin yürüttüğü savaşın haksızlığını gölgeleyebiliyor. Çünkü bir gerçektir ki; ne AB barış yanlısıdır ne NATO askeri planları olmayan bir savunma örgütüdür ne de Rusya insan hakları savunucusudur. Her üçü de yağmacı ve saldırgan suç ittifaklarıdır. Emperyalist örgütler asla barışçıl değildir.

Bu savaş, haklı bir savaş olmadığı gibi halkların özgürlük savaşı da değildir. Bu savaş, enerji ve silah tekellerinin yeni bir egemenlik ve paylaşım savaşıdır. Savaşa ve işgale karşı halkların sesi ve tepkisi yükselerek çoğaldıkça savaş baronları geri adımlar atar.

Tarihte her zaman görülmüş ve tanık olunmuştur ki "en iyi" uşakların sonu efendilerin kendi elleriyle olmuştur. Uşaklar istedikleri kadar efendilerine hizmet edip yaranmaya çalışsınlar sonları her zaman hizmetlerinin miktarından ve süresinden daha az olmuştur. Uşaklar ne kadar efendilerine inanıp sadakat gösterseler de onların aşağılayıcı sözlerini ve bakışlarını hak etmekten kurtulamazlar.

Bugün Ukrayna devlet başkanı Zelenskiy’in düştüğü durum tam da efendileri tarafından yalnız bırakılan uşakların durumu gibidir. Tıpkı eski Gürcistan Cumhurbaşkanı Miheil Saakaşvili gibi. NATO, ABD ve AB, askeri birliklerini doğrudan Ukrayna da savaşa gönderme niyetinde olmadıklarını açıkladı. Ukraynalı uşak yetkililer, müttefikleri tarafından yalnız bırakıldılar.

Ukrayna işgali başladıktan günümüze dek zenginler ve oligarklar ülkelerinden kaçarak "savaşta zenginler kaçar, fakirler ölür" tespitini bir kez daha doğruladı.

İşgalci ve ilhakçı Kemalist Türk devleti Rojava’da Efrîn, Grê Spî, Serêkanîyê’yi çeteler eliyle işgal ederken ve her türlü hukuksuzluğu uygularken hiçbir "uygar ülkeden" ses çıkmadı. Bütün büyük devletler ABD, Rusya, AB ülkeleri işgale yeşil ışık yakarak yüzbinlerce insanın yerinden yurdundan edilmesine göz yumdu. Penaberliği (mülteciliği) olağan hale getirdiler. Bölgenin demografik yapısını işgal ve zulümle bozdular.

İttihatçı-Kemalist devletin Rojava’yı işgal ve ilhakına ses çıkarmayan, halkların özgürce yaşam hakkına saygı göstermeyen, katliam ve yağma karşısında kılını bile kıpırdatmayanların Rusya’nın Ukrayna işgaline tepki göstermeleri tam bir ikiyüzlülük örneğidir. NATO’nun ABD ve AB ülkelerinin iki yüzlülüğü gün gibi ortadadır. Onların Ukrayna için söyledikleri "Toprak bütünlüğü, egemenlik hakkı" söylemleri tam bir aldatmacadır.

Keza Rusya Donbass’daki Rus halkının dil, kültür ve ayrılma hakkına saygı gösterilmesi gerektiğini vurgulayarak Donbass sorununu onur ve savaş sorununa çevirirken, Rojava’daki halkların özgürce yaşam hakkına, dillerine ve kültürlerine sahip çıkmalarına sessiz kalmaları bir başka ikiyüzlülük örneğidir.

Elbette bizler Ukrayna’da faşist ve milliyetçi güçlerin zorbalıklarını, Rusça konuşan halka karşı ayrımcılığını ve Ukrayna hükümetinin Donbass halkına saldırılarını kabul etmeyeceğiz. Her daim halkların birlikte özgürce ortak yaşamından, dayanışmasından, aynı zamanda özgürce ayrılma hakkından yana olacağız.

Eğer tarih kitaplarından insanlık suçlarının yer almaması isteniyorsa hem halkların hem de özgürce yaşam hakkının savunulmasının ve korunmasının yolu emperyalist–kapitalist sisteme karşı birlikte mücadeledir.

Ne Biden’in ikiyüzlülüğüne ne de Putin’in, Ukrayna’nın Rusya’nın tarihsel toprağı olduğu şovenist iddialarına da inanmayacağız. Dünyanın mazlum halklarının savaş ve işgal karşıtı tutumlarının yanında olacağız.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.