'Zekî kuştin, megrî megrî'
Dosya Haberleri —
- Zeki Yıldız takip edildiğinin farkındadır. Ama ağır hasta ve başka da bir çaresi yoktur, köyüne gitmek zorundadır. Akşamüzeri köye gider. Akrabası da olan Zahide’ye takip edildiğini söyler. Çok geçmeden evin etrafı sarılır. Teslim ol çağrılarına sloganlarla cevap verir. Düşman kayıplar verir. Evden çıkarak yoldaşlarına ulaşmak ister. Ancak 20 metre ileride vurulur.
- ''Çok büyük acılar çektim'' diyen Îmoş Yıldız, şöyle konuştu: ''Yaşadığım bütün zorluklara rağmen iyi ki bu mücadeleyi tanıdım diyorum. İyi ki Zeki’ye yoldaş ve eş oldum. Mücadeleyle karakterim şekillendi ve ben bu karakterimi mücadeleye borçluyum. Bu mücadeleye minnettarım.''
ERKAN GÜLBAHÇE
12 Eylül darbesi bütün Kurdistan'ın üzerine bir karabasan gibi çöker. Özellikle Dersim, Çewlîg (Bingöl) ve Dep (Karakoçan) üzerinde ise bir silindir gibi geçer. İstisnasız bütün köylere geçici karakollar kurulur. Yediden yetmişe bütün halk işkencelerden geçirilir, nefessiz bırakılır. Bir vahşet uygulanmıştır Dep'de. En ufak ses çıkaran katledilmiş veya cezaevine atıldı.
81 Haziran’ında Îmoş’a bir arkadaşa iletmesi için Çewlîg’in altı aylık faaliyet raporu verilir. Raporu veren arkadaş, başlatılan tutuklama furyasıyla birlikte yakalanır. Yakalanan arkadaş işkencede çözülünce Îmoş gözaltına alınır ve 40 gün boyunca işkence görür. Zeki’nin nerede olduğu kendisine sorulur. Îmoş’a ''Zeki nerede’’ diye sorulan sorulara ''Bilmiyorum'' diye cevap verir. İşkencecilerin ''Kocasını kaybetmiş nerede olduğunu bilmiyor'' sözleri hala ilk günkü gibi hafızasında canlıdır. Kendisiyle dalga geçilmesine içerlese de bir şey demez. 40 gün sonra Îmoş’tan bir şey çıkmayacağı anlaşılınca serbest bırakılır.
Zeki yalnız ve ağır hasta
1981’in ağustos ayıdır. Yılın en sıcak dönemi. Dep düz bir ovadır, çok az orman bulunur, yazları sıcaklığıyla meşhurdur. Ağustos ayında yaprak kıpırdamaz, her tarafta ağustos böceğinin sesi duyulur, sıcaklık tüm iliklerine kadar hissedilir. Gölgede sıcaklık 40 dereceyi bulur. Bu sıcakta hasta veya yarası olanın vay haline. Zeki ise tek başına kırsalda ve ağır hastadır. Yüreğinde ise ağustos sıcaklığını katbekat aşan Kurdistan Özgürlük Mücadelesi'nin sıcaklığıyla doludur. Bir an önce halkının özgürlüğü için bir şeyler yapma telaşındadır. Mücadeleye girdiği yıllardan itibaren sinsi böbrek hastalığı ağır ağır ilerlerken son aşamaya geldiğinin farkındadır. Avrupa’daki kayınbabası tarafından hastalığının iyileşmesi için getirdiği ilaçlar da artık fayda etmiyordur. Zeki yalnız, ağır hastalığı ve acılarıyla baş başadır. 22 Ağustos’ta Zeki, Îmoş’un da evde olduğu bir saatte ilaçları almak için Dep’deki kayınbabasının evine gider. Kayınbabası köye gitmesini ve ertesi gün gelip kendisini göreceğini söyler. Zeki, kayınbabasından ayrıldıktan sonra son mektubu yazacağı köyünün yakınında konaklar.