2 milyon çocuk işçi

  • DİSK’e göre Türkiye ve Kuzey Kürdistan 2 milyon çocuk işçi var. Çocuk hakları aktivistleri, çocuk işçiliğin temelinde yoksulluğun olduğunu vurguladı.

Çocuk işçiliğinin başat nedenleri arasında yapısallaşmış yoksulluğun olduğuna dikkat çeken aktivistler, özellikle Kürt illerindeki tablonun daha kötü olduğunu söyledi. Çalışan 10 çocuktan birini eğitimden mahrum bırakan Türkiye, çocukları koruma sıralamasında 182 ülke arasında 49’uncu sırada.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 2002’de çocukların gelişimini engelleyen, insan ve çocuk hakları ihlallerinden biri olan çocuk işçiliğine dikkati çekmek amacıyla 12 Haziran’ı Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü olarak ilan etti. ILO ve Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonunun (UNICEF) 2021’de yayınladı rapora göre, çocuk işçi olarak çalışan çocukların sayısı son 4 yılda 8,4 milyon artarak dünya genelinde 160 milyona yükseldi.  

Yüzde 70’i tarımda

 Çocukların çalıştırıldığı sektörlerin başında ise rapora göre tarım geliyor. 112 milyon ile dünyadaki çocuk işçilerin yaklaşık yüzde 70’i tarımda çalışıyor. Yüzde 20’lik bir kesim hizmet sektöründe yüzde 10 ise endüstride istihdam ediliyor. Rapora göre, tehlikeli iş kollarında çalışan 5 ila 17 yaş arasındaki çocukların sayısı 2016-2020 arasında 6,5 milyon artarak 79 milyona yükseldi. Çocukların güvenlik, beden ve ruh sağlığını tehlikeye sokan işler bu kapsama giriyor.

Türkiye’de 2 milyon

 Nüfusunun yüzde 27,2’si çocuk olan Türkiye’de, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) resmi verilerine göre, 15-17 yaş grubundaki çocukların çalıştırılma oranı yüzde 16,2. Kayıt dışı çalıştırılan çocukların ve mülteci-göçmen çocuklarının da verilerde yer almaması göz önüne alındığında bu sayı oldukça yüksek. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) 2020 sonunda yayımladığı raporlarda Türkiye’de çocuk işçi sayısının 2 milyon civarında olduğu kaydedildi. 

513 çocuk yaşamını yitirdi

İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, Türkiye’deki çocuk işçiliğine dair hazırladığı raporu yayımladı. Yayımlanan rapora göre, son 8 yılda en az 513 çocuk çalışırken yaşamını yitirdi. İş gücü piyasasında güvencesiz, esnek, ucuz emek anlamına gelen çocuk işçiliğin salgınla birlikte artış gösterdiğine vurgu yapılan raporda, hane halklarının gelirinin azalması, işverenlerin ucuz iş gücü tercihinin artması, hanedeki yetişkinlerin iş gücünden dışlanmasının çocuk işçiliğin artmasına sebep olduğuna değinildi. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) dünyada çocuk işçiliğine son vermeye yönelik yasama ve uygulama eylemlerini teşvik etmek amacıyla “Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Yılı”nı başlattığı hatırlatılan raporda, salgın nedeniyle milyonlarca çocuğun çocuk işçiliğine itilebileceği ve çocuk işçiliğinde ilk kez artış görülebileceği vurgulandı. 

Tehlikeli ve ağır işler

 Çocuk işçiliğin azalmak bir yana giderek daha çok ağır ve tehlikeli işlere kaydığına vurgu yapılan raporda, şunlara yer verildi: “Türkiye’de çocuk işçilerin yüzde 30,8’i tarım, yüzde 23,7’si sanayi, yüzde 45,5’i ise hizmet sektöründe çalışıyor. Çocuk emeği, çocuk işçiliğin en kötü biçimleri arasında kabul edilen sokakta çalışma, küçük ve orta ölçekli işletmelerde ağır ve tehlikeli işlerde çalışma, aile işleri dışında, ücret karşılığı gezici ve geçici tarım işlerinde çalışma alanlarında yoğunlaşıyor. Çocuk işçiliğinin artmasına göz yuman ve zemin hazırlayan emek politikaları ve düzenlemeler sonucunda çocuk iş cinayetleri artmaya devam ediyor. 2013’te 59 çocuk, 2014’te 54 çocuk, 2015’te 63 çocuk, 2016’da 56 çocuk, 2017‘de 60 çocuk, 2018’de 67 çocuk, 2019’da 67 çocuk, 2020’de 68 çocuk ve 2021’in ilk beş ayında 19 çocuk; yani 2013 ve 2021 (ilk beş ay) yılları arasında en az 513 çocuk çalışırken hayatını kaybetti.” 

Çocuk işçiliği yasaklanmalı

 Raporda son olarak çocuk işçiliği önlemek adına şu talepler sıralandı: 

*  Ucuz çocuk işgücünü teşvik eden ve bunun altyapısını oluşturan eğitim sistemi ve eğitim politikalarına son verilmelidir.

*  Çocuk emeğiyle ilgili veriler bilimsel, güvenilir ve düzenli bir şekilde yayımlanmalıdır.

* Kayıt dışı çocuk işçi çalıştırılan kişi ve kurumlara göz yumulmamalı, caydırıcı cezalar verilmelidir.

*  Yasadışı çocuk işçi çalıştırmayı önlemeye yönelik tedbirler alınmalı, denetimler etkin ve sıkı bir şekilde yapılmalı, ilgili mevzuatlar yürürlüğe koyulmalıdır.

* Tüm çocuklar ücretsiz ve detaylı sağlık taramasından geçirilmelidir. Yeterli, sağlıklı ve dengeli beslenme imkânı sağlanmalı, bağışıklık sistemleri kuvvetlendirilmelidir.

* Çocuk işçilik yasaklanmalıdır.

 HABER MERKEZİ

 

10 çocuktan biri eğitimden mahrum

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanyalar Sorumlusu Damla Pınar Uğantaş, çocuk işçiliğinin mental, fiziksel ve sosyal olarak çocuğa zarar verdiğini söyleyerek, ILO sözleşmesine çocuk işçiliğinin engellenmesi yönünde politikalar geliştirilmesi gerektiğini söyledi.

Uğantaş, kayıt dışı çalıştırılan mülteci çocukların ise resmi verilerde yer almadığını hatırlatarak, “Mülteci çocuklar hiçbir güvencesi olmadan ağır şartlar altında merdiven altı koşullarda istihdam ediliyorlar ve bu onların çok ciddi bir şekilde gelişimlerini, sağlıklarını riske eder bir durumda” dedi.

Çalışan her 10 çocuktan birinin tamamen eğitimden koptuğuna dikkati çeken Uğantaş, “Çocuk işçiliği, çocukların doğrudan eğitim hakkını engelleyen bir konumda duruyor. Elbette bunların sona erdirilmesi için çok ciddi politikalar geliştirilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu. 

Sadece 23 işletmeye ceza

 Türkiye’nin çocuk işçiliğiyle mücadele bakımından yaptığı hazırlık planları olduğunu ancak bunlar için somut adımlar atılmadığını ifade eden Uğantaş, “2019 verilerinde çocuk işçi çalıştırdığı için ceza kesilen işletme sayısı 23’tü. Buna yönelik doğru düzgün bir denetim yapılmadığını gösteriyor bize” dedi.

 

Çocuk işçiliği hiç olmamalıydı

Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Hilal Çelik, insan ve çocuk hakları temelinde çocuk işçiliğin olmaması gerektiğini söyledi.

Çocuk işçiliğini sıfıra indirmek mümkün olmadığı için mevcut şartlarda çocuk işçilerin çalışma şartlarının iyileştirilmesine yönelik düzenlemelere işaret eden Çelik, ILO sözleşmesindeki düzenlemelerde çocuk işçilerin çalışma yaşları ve çalışma şartlarının yer aldığını hatırlattı. Çelik, çocukların yapacağı işin yaş ve gelişim durumuna uygun olması; potansiyel zararları minimum düzeyde tutabilmesi ve özellikle yaşamsal alanda çocuk haklarına, güvenliğine aykırı olan durumlar teşkil etmemesi gerektiğine vurgu yaptı.

Türkiye’de çocuk ve genç işçiliğinin 4857 sayılı İş Kanunu’nda düzenlendiğini ve bu iki ayrımın sadece yaşa bağlı olarak tanımlandığını dile getiren Çelik, İş Kanunu’nun genç işçilerin çalışmasına olanak tanıdığını, ancak 14 yaşını doldurmuş çocuklarda da yine kanun kapsamında çalışabilme istisnalarıyla düzenleme yapıldığını söyledi. Çelik, “14 yaşını doldurmuş bir çocuk ilköğretimin eğitimini tamamlamışsa; kendi gelişimine, eğitime engel olmayacak bir şekilde hafif işlerde çalıştırılabiliyor. Tabii hangi işler hafif, hangi işler ağır ve tehlikeli bunlar aslında yönetmeliklerle belirlenen durumlar. Reklam sektörü, kültür ve sanat alanında çalışan çocuklara da değinmek lazım. Çünkü burada da çocuk işçiliği anlamında çocuk sömürüsü olduğunu görüyoruz. Çocuklar bebekliklerinden itibaren maalesef bu sektörlerde çalıştırılabiliyor. Ona ilişkin 4857 sayılı Kanun’da çok sınırlı düzenleme var” dedi.

Temel sebep yoksulluk

 Temel alınması gerekilen durumun kayıt dışı çalıştırılan çocuklar olması gerektiğini söyleyen Çelik, “Merdiven altı işletmelerde, sokaklarda zorla dilendirilen, çalıştırılan çocuklar var. Öncelikle yasa dışı çalıştırılmayı önlemeye yönelik tedbirler alınması gerekiyor. Çocuk işçiliğindeki temel sorun, yoksulluk. Bu nedenle çocuklar, yetenekleri geliştirilsin diye değil daha çok para kazansınlar diye çalıştırılıyor” şeklinde konuştu.

Çelik, çocukların köleleştirilmesinin  temelinde devletin denetim mekanizmalarındaki yetersizlik ve eksikliğin yer aldığını belirtti.

 

182 ülke arasında 49’uncu

Türkiye’de çocukların durumunu yapılan araştırmalar üzerinden Meclis gündemine taşıyan HDP Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, yoksulluk sınırının altında yaşayan çocuk sayısını sordu.

Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, yayımlanan Çocuk Hakları Vakfı’nın (KidsRights) yıllık çocuk hakları endeksi ile Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği’nin (SGDD), “Geçici Koruma Altındaki Çocukların Malnütrisyon Durumlarının Değerlendirilmesi ve Hizmet Önerileri” raporuna dikkat çekerek, 182 ülke arasında Türkiye’nin çocukları koruma sıralamasında 49’uncu olduğunu söyledi.

 Koçyiğit, Türk Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ve Türk İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya şu soruları da sordu: 

* Pandemi dönemi boyunca çocuk yoksulluğunun giderilmesi adına ne tür çalışmalar yapmıştır?

* Son bir yıl içerisinde eğitimine devam edemeyen çocuk sayısı kaçtır? 

* Çocukların eğitimlerine devam edememesindeki en büyük etken nedir?

* Yoksulluk sınırının altında yaşayan çocuk sayısı kaçtır?

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.