4. Yargı Paketi mağduru adalet arayışından vazgeçirir

Kadın Haberleri —

.

.

4. Yargı Paketi’nin kabul edilmesinin, cinsel suç faillerinin yargılanmasındaki sorunları daha fazla derinleştireceğinin altını çizen avukat Elif Tirenç İpek Ulaş, “Kadın ve çocuklara yönelik işlenen suçlar söz konusu olduğunda tüm yasal değişiklik ve düzenlemeler daha hassas, bütünlüklü, politik ve özel mevzuatlarla ele alınmalı” dedi. 

HABER MERKEZİ

Kamuoyunda 4. Yargı Paketi olarak bilinen Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, 8 Temmuz’da Türk Meclisi Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. 4. yargı paketinin alelacele geçirilmesinin ardından özellikle 13. Madde çok tartışılıyor. Bu maddeye göre aralarında cinsel suçlar ve cinsel istismarın bulunduğu katalog suçlarda bir kişinin tutuklanabilmesi, kuvvetli suç şüphesinin somut delillere dayanmasına bağlı hale getirilecek. Bir diğer deyişle cinsel saldırıya maruz kalan kadınlar, istismar edilen çocukların maruz kaldıkları suça kanıt teşkil edecek somut delile sahip olmaları beklenecek.

Tasarı, kadın örgütleri tarafından büyük bir tepki ile karşılandı. Jinnews’ten Şehriban Aslan’ın görüştüğü Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi avukatlarından Elif Tirenç İpek Ulaş da kanunun cinsel suç faillerinin yargılanmasındaki sorunları daha fazla derinleştireceğine dikkat çekti.

Yüzde 64’ü cinsel suçlar

Elif, ceza yargılamaları açısından en ağır tedbir olan tutuklamanın uygulanabilmesi için somut delile dayanma kuralının hukuki olduğunu belirtti, ancak özellikle ‘örgüt suçları’ bakımından tutuklama ve cezalandırmaların somut delile dayanmadan yapıldığını hatırlattı. Diğer yandan cinsel suçlar açısından somut delile dayanma kuralına istisna getirilmesi gerektiğini söyleyen Elif, “Böylesi bir istisnanın olmaması hali zaten cezasızlık politikasına dayanan yargı pratiğinin özellikle cinsel suçlar bakımından daha kötüye gitmesi anlamına gelecektir. Basında, 2015 ve 2016 yılları raporuna göre kadın ve çocuklara uygulanan şiddet davalarının yüzde 64’ünün cinsel suçların ortaya çıktığı fiil ve eylemlerden oluştuğu yer aldı” dedi. 

Faillerin yüzde 99’u erkek

Aile içi şiddet suç dosyalarının ortalama ancak yüzde 33 oranda mahkûmiyetle sonuçlandığı bilgisini veren Elif, “Sivil toplum raporlarının tamamında şiddet suçlarını içeren eylemlerin faillerinin yüzde 98-99’unun erkeklerden oluşuyor. Hal böyleyken şiddet faili her 100 erkekten 33’ünün cezalandırıldığı ancak bu cezaların büyük oranda erteleme veya adli para cezası aldığı biliniyor. Kadınların yıllardan bu yana yargının cezasızlık politikası izlediğine ilişkin söylemleri altı doldurulamayan söylemler değil. Tüm veriler buna işaret ettiği gibi toplumsal baskı sebebiyle şikâyetinden vazgeçen mağdurların oranı da hep çok yüksek olmuştur” diye konuştu.

Cezasızlığı derinleştirir

Elif, “cinsel suçların genel özelliğinin mağdur ile fail yalnızken yaşanması veya herhangi bir somut delil bırakmayacak nitelikte fiiller olduğuna” işaret etti ve şöyle devam etti: “Bunlar arasında sarkıntılık, cinsel taciz çok yaygın şekilde işlenen suçlardır. Dolayısıyla herhangi bir fiziksel temasa uğramama şeklinde dahi oluşabilen cinsel suçlarda, fiziksel temasın varlığı halinde dahi bunun maddi delillere dayanma şansı çoğu zaman çok yoktur. Yine zihniyet boyutuyla erkek faillerin bu suçları işlerken ki bilinçaltları mağdurun bu suça maruz kalmış olmayı hak ettiği ve kendisinin bu eylemi gerçekleştirmeye hakkı olduğu şeklinde bir altyapıdan beslenir. Dolayısıyla somut ve maddi olgularla ispatlanabilmesi büyük oranda imkânsız olan cinsel suçlarda somut delil aranması; bahsettiğim cezasızlık politika ve uygulamalarını derinleştirmek ve durumu daha da kötüye götürmek adına bir işleve sahip olacaktır.”

6284’e de sirayet eder

Kadınların ortak mücadelesi ile açığa çıkan “Kadının beyanı esastır” ilkesinin, dayanağını İstanbul Sözleşmesi’nden aldığını kaydeden Elif, bu ilkenin daha sonra ise uygulama yasası olan 6284’te yer alan şikâyet açısından delil ve belge aranmaması düzenlemesi ile somutlaştığına işaret etti. Elif, “İstanbul Sözleşmesi tek taraflı ve tek kişi kararıyla yürürlükten kaldırıldı. 6284 sayılı yasanın akıbeti ise hala bilinmiyor. Somut delil olgusunun tüm suçlar açısından yerleşmesi halinde bunun 6284 sayılı yasaya sirayet edeceği endişesi var. Ayrıca kadınların koruma tedbiri talep ettiğinde kendilerinden durumu ispat etmeleri isteneceği endişesi, 4’üncü Yargı Paketi’nin gündeme gelmesi ile ortaya çıktı. Bunun yanında kadınların beyanını esas alma ve soruşturma ve kovuşturmalar bakımından gerekli hassasiyetleri gösterme yükümlülüğünden bu düzenleme ile daha da uzaklaşılması kaçınılmazdı” ifadelerine yer verdi.

Elif son olarak, kadın ve çocuklara yönelik işlenen suçlar söz konusu olduğunda tüm yasal değişiklik ve düzenlemelerin daha hassas, bütünlüklü, politik ve özel mevzuatlarla ele alınması gerektiğini kaydetti.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.