Almanya için göçün niteliklisi makbul!

Elif SONZAMANCI yazdı —

  • Nitelikli göçün önünü açarak savaş, açlık gibi sorunlara sırtını dönen Avrupa ülkeleri, bu krizlerin oluşma nedenlerini çözmek yerine, yaratılan krizden kaynaklı ülkelerini terketmek zorunda kalan insanları ortada, insanlık dışı koşullara terkediyor.

Avrupa’nın en güçlü ekonomisine sahip ülkesi Almanya, ekonomi alanında bir süredir dar boğazda. Bu dar boğazı aşacak çalışmalar yürütülürken, IMF de Almanya'nın incelenen 20'den fazla ülke ve bölge arasında küçülme beklenen tek ülke olduğuna işaret etti. Ekonomide yaşanan krizi kısa vadede kapatmak açısından başvurulan yollardan biri de kalifiye eleman eksikliğinin giderilmesi. Bu temelde Temmuz ayında yeni bir göç yasası çıkarıldı. Şu parantezi de açalım: ‘Nitelikli göç’ hesabı, çok boyutlu düşünülmüş bir planlama olmakla birlikte, AB’nin mülteci politikaları ile de yakından ilgili.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, yurtdışından nitelikli iş gücünün ülkeye çekilmesinin önemli olduğunu söylemişti. Nitelikli işçi açığının aşılmasını hedefleyen yeni göç yasasına ilişkin tasarı, mecliste kabul edilmişti. Dolayısıyla AB üyesi olmayan ülkelerden Almanya'da çalışmak isteyen üniversite mezunları için bürokratik engeller azaltılıyor. Özellikle ileri teknoloji, inşaat, sağlık gibi bir çok alanda boşlukların bu yöntemle doldurulması bekleniyor. Almanya’nın önümüzdeki yıllarda 1,5 milyon göçmene ihtiyacı olduğu ifade ediliyor. 2035 yılına kadar ihtiyaç duyulacak nitelikli iş gücünün 7 milyonu bulacağı da belirtiliyor.

Bir taraftan nitelikli göç olarak adlandırılan ve bir çok alandaki çalışan eksiğini kapatmak için beyin göçü teşvik edilirken, diğer taraftan ise özellikle çoğunluğu savaş göçünü kapsayan gelişler de engellenmeye çalışıyor. Dolayısıyla mülteciler yerine vasıflı göçü tercih ediyor.

8 Haziran'da Lüksemburg’da bir araya gelen AB ülkelerinin İçişleri Bakanları, Birliğe üye ülkelerin arasındaki sığınma prosedürleri konusunda anlaşmaya varmıştı. Anlaşma, özellikle denizde kurtarıldıktan sonra karaya çıkma sonrasında sığınma başvurusunda bulunan herkes için hızlıca sınır dışı işlemlerinin başlamasını öngörüyor. Bu süreçte mülteciler için ise cezaevine benzer yapılar oluşturuluyor. İnsan hakları kuruluşlarının şiddetle eleştirdiği bu planlamadan vazgeçilmiş değil.

Almanya İçişleri Bakanlığı'nın geçtiğimiz günlerde açıkladığı verilere göre Ocak ve Haziran ayları arasında yaklaşık 7 bin 861 kişi ülkeden sınır dışı edilmiş, bu rakam geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 27 artış göstermiş.

Bu süreçte bazı dönüşlerin fonlarla teşvik edildiğini de biliyoruz. Yine açıklanan verilere göre  4 bin 892 kişi ülkelerine dönmek için federal fonları kabul etti, 2 bin 309 kişi de eyalet ya da yerel fonlardan yararlandı. Son dönemlerde ise Türkiye’de baskı rejimi nedeniyle özellikle başvuruların arttığı da yine istatistiklere yansımış durumda.

Almanya Göç ve Mülteciler Dairesi’nin DW Türkçe'ye verdiği bilgiye göre, 2021'de Türkiye vatandaşlarının yaptığı toplam 7 bin 67 iltica başvurusundan 3 bin 878’ini Kürtler oluşturdu. Verilen rakamlara göre geçen yıl Türkiye'den yapılan 23 binden fazla iltica başvurusunun 19 bin 500'ü -yüzde 81'den fazlası- yine Kürtler'den oluştu. Rakamlara göre bu yıl Ocak-Temmuz döneminde iltica etmek isteyen 23 binden fazla kişiden 19 bin 220'si de Kürt.

Avrupa’da yükselen sağ dalga ve hükümetler mültecilere yönelik söylemlerini ve tavrını sertleştiriyor. Mültecilere yönelik sertleştirilen politikalarına da masumane bir kılıf buluyorlar: Ölümleri durdurmak. Nitelikli göçün önünü açarak savaş, açlık gibi sorunlara sırtını dönen Avrupa ülkeleri, bu krizlerin oluşma nedenlerini çözmek yerine, yaratılan krizden kaynaklı ülkelerini terketmek zorunda kalan insanları ortada, insanlık dışı koşullara terkediyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.