Barış ödülü...

Elif SONZAMANCI yazdı —

  • Merkel’in mülteci politikaları barış arayışlarından daha çok, savaş destekçilerinin sırtını sıvazlamaktan da geçti. Bu konuda en büyük partnerlerinden biri de Erdoğan’dı. Almanya her defasında reddetse de aslında Türkiye’nin işgal harekatlarına doğrudan destekte bulundu.

Almanya'nın eski Başbakanı Angela Merkel’e UNESCO Barış Ödülü verilecek. Merkel’e bu ödülün layık görülmesinin nedeni ise kapılarını 1.2 milyon mülteciye açması olarak gösterildi. Ödülün verileceği tarihin henüz netleşmediği belirtildi. UNESCO Genel Direktörü Audrey Azoulay Merkel'in mültecilere kapılarını açmaya yönelik çabalarını överken, "Barışı sağlamak, aynı zamanda acı çekenlere kapıları açmaktır" açıklamasını yaptı.

16 yıl boyunca iktidarda kalan Merkel’in mülteci politikaları sadece iyi bir ev sahibi rolüyle görülürse haliyle eksik kalacaktır.
Merkel’in mülteci politikaları barış arayışlarından daha çok, savaş destekçilerinin sırtını sıvazlamaktan da geçti.

Bu konuda en büyük partnerlerinden biri de Erdoğan’dı. Bir çok eleştiri ve uyarıya rağmen Merkel aracılığı ile Avrupa Birliği ile Türkiye arasında 18 Mart 2016 tarihinde mülteci anlaşması imzalandı. Bu anlaşma çerçevesinde Avrupa’ya da mülteci akını kısıtlanmış oldu. Yapılan anlaşma gereği Türkiye’ye iki bölüm halinde 6 milyar Euro ödenmesi kararlaştırıldı. Maddi destek yanında bu anlaşma Erdoğan’ın isteklerini Avrupa’ya dayatması açısından önemli bir imkan yarattı.

Nitekim Avrupa kapılarına dayanan mülteciler, artık siyasetteki dengeleri belirler hale geldi. Bu süreçte mültecilere yönelik ırkçılık daha da arttı. Böylelikle iyi ev sahibi (!) Avrupa, mültecileri kapısından uzak tutmak adına Erdoğan’a her türlü tavizi verdi, mülteciler pazarlık konusu haline geldi.

Avrupa Erdoğan’ın savaş politikaları karşından endişelendi, fakat sessiz kalmayı tercih etti. Bu süreçte Erdoğan tüm dünyanın gözü önünde Kuzey ve Doğu Suriye’yi işgal harekatlarına başladı. 24 Ağustos 2016’da Türk devleti Suriye’de ilk işgal girişimini yaparak Cerablus’a girdi, 20 Ocak 2018’de Almanya’nın Türkiye’ye sattığı silahlarla adına zeytin dalı dediği ve barışın sembolünü ayaklar altına aldığı, Efrîn’i işgal harekatına başladı. Operasyonun ilk günlerinde Türk askerlerinin Alman yapımı Leopard 2 tankları ile görüntüleri bütün dünyaya servis edildi, Almanya buna karşın açıklamalardan kaçındı, sessizliği devam etti. Bu işgal hareketiyle Efrîn’in tüm nüfusu yerle bir edildi, Kürtler göçertildi, yerine Araplar yerleştirildi.

Avrupa için DAİŞ ile savaşan Kürtler değil, Erdoğan’ın istekleri ön plana çıktı. Türkiye’nin operasyonları sonraki süreçlerde de devam etti.

Zira Türkiye 9 Ekim 2019 tarihinde, Kuzey Suriye topraklarına yönelik işgal harekatı başlattığında da sessizlik sürdü. Türkiye ve onun desteklediği çeteler, sivillerin yaşadığı bölgeleri bombaladı, sessizlik devam etti.

Almanya her defasında reddetse de aslında Türkiye’nin işgal harekatlarına doğrudan destekte bulundu. 

Merkel bu süreçlerde Erdoğan’ın en büyük destekçisi oldu, seçim süreci de dahil  ziyaretleri ile ona güven tazeletti, askeri ve ekonomik ilişkilerini daha da güçlendirdi. Bunun yanında AKP Almanya’da örgütlenmesini doruğa çıkardı, Merkel Erdoğan’ı kızdırmayan politikalarını sürdürdü.

Evet, Merkel’e UNESCO Barış Ödülü verilerecek. Ödül için Merkel’in cömertçe mültecileri ülkesine kabul ettiği görüşleri de bildirildi. Fakat bu görüşlerin yanında Merkel’in yukarıda hatırlattığımız politikalarını da not düşmek gerek. Zira bu süreçte mülteciler barış tesis edilemediği için topraklarına dönemedikleri gibi, dalga dalga yeni göçler yaşanıyor. Nitekim Avrupa İstatistik Ofisi’nin yayınladığı bilgilere göre Mayıs 2022'de 63 bin 105 kişi AB ülkelerine başvurdu. Buna göre iltica başvuruları mayıs ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 89 yükseldi. En fazla başvuruyu ise Suriyeliler yaptı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.