Barışı düşünmek iyidir

Medya DOZ yazdı —

  • Demokrasiyi, siyasi ve hukuki değişim ihtimalini düşünmek iyidir. Her şeye rağmen barışı düşünmek iyidir. Yürümek durmaktan, barışmak savaşmaktan, konuşmak susmaktan, düşünmek ‘Etrak-ı bi idrak’ olmaktan iyidir.

PKK kendini kurarken kimseden icazet istemediği gibi kendini feshederken de kimseden icazet istemeyecek kadar cesur bir gerçekliğe sahiptir. PKK feshedilince mücadelesi bitmiyor, genişleyerek devam ediyor. Toplumsal, ekolojik, demokratik, kadın özgürlükçü mücadele, kapsam kazanıyor. Savaş ile uğraşılmayacaksa roman yazılır, askeri eylem yapılmayacaksa akademik eğitim görülür, çatışma olmayacaksa film çekilir, kan akmayacaksa kadınlara şiir bahçeleri açılır. Silahlar susarsa çocuklara hayal kurma köyleri inşa edilir. Bu ateş sönerse dil, edebiyat, tarih, diplomasi, siyaset okulları açılır. PKK derya gibi teorik, felsefi ve kültürel birikime sahiptir. PKK’nin her bir militanı, elinde çubuğu ile kanal kanal dolaşan ve kendine profesör diyenlerden daha profesör, daha uzman, daha donanımlı ve birikimlidir ama bunu dile getirmeyecek kadar tevazu ve erdem sahibidir. Çünkü PKK’de teorik ve pratik ahenk içinde kendini geliştirmemek ayıp sayılır.

PKK de eğitim gören her birey öncelikle kendini bir inşa kadrosu olarak tanımlar. Savaş işini zorunlu görev, toplumsal inşa işini ise pozitif görev olarak algılar. Kâmil insan olma aklı ve duygusu ile kendini sorgulayan PKK toplumsallığı, özgür insanı, güzel insan olarak tanımlar. İşte bu yüzden PKK ruh birliği olan bir yoldaşlar partisidir.

Yine PKK de olup diğer halk hareketlerinde olmayan bir özellik de Önderliğine ölümüne bağlı olmasıdır. Önder Apo’nun kudretinden asla şüphelenmeyen, sözünün doğruluğundan emin olan bir inanç hareketidir PKK… Bu özelliği çarpıtıp kör inanç ve fanatik özellikler olarak yorumlayanlar oluyor, cehaletlerine vermek gerek. Çünkü bu özellik tamamen birbirini tanımak, sevmek, hissetmek, anlamak ve güvenmek ile alakalıdır. Savaşa da barışa da cesur yaklaşan, birbirlerine inanan ve aynı hakikatten pay alan Apo klanını düşünüp duyumsadıkça bu maneviyat karşısında insanın gözleri doluyor. Bu bağlılığı anlamak bu çağın mekanik dünyasının işi değil… Aşık ve maşuku, Mevlâna ve Şemsi anlayan, Apo ve Zilan’ı, Apo ve Kemal’i de biraz anlayabilir kanımca. Anlamak ama gerçekten anlamak…

Şimdilerde ekranlarda kerameti kendinden menkul ‘terörsüz Türkiye’ lafazanı olan bazı tipler akla durgunluk veren, havsalaya sığmayan teoriler üretiyor. İnsan onları dinledikçe çağlar atlayan seviyeleri karşısında nutku tutuluyor(!) Üstelik hepsinin isminin başında Sosyolog, psikolog, etnolog, nörolog… yazıyor. Sonu 'log' ile biten bir sürü meslek edinmişler ama akli meleke edinememişler. Hala “yok oldular, bittiler, teslim olacaklar” deyip durmadan konuşuyorlar. Çok konuşmak insanı bazen doğruyu duymaktan, gerçeği okumaktan alıkoyuyor. Bu yüzden o çok konuşan çok sayın Prof., Doç. vb. arkadaşlara Önder Apo’nun 19 Ocak 2005 tarihli bu çağrısını okumalarını ve neden bu çağrıya yıllarca cevap verilmediğini düşünmelerini öneriyorum.

 “Türk halkına sesleniyorum: Türk halkı bana güvensin. Eğer kardeşliğin gereği yapılırsa, tek kurşun sıkmadan bütün PKK’lileri dağdan indiririm. İki ay içinde çağrı yapacağım, dağdan inecekler. Onları demokratik toplumun, demokratik devletin hizmetine sokacağız. Buna gelinmezse, o zaman savaş istiyorsunuz demektir. Türk sağcısına, solcusuna, Türkiye halkına söylüyorum: Kendi hükümetinizin yakasına yapışın. Büyük bir oyun içine sokuluyorsunuz. Beni suçlamayın, benim anadilim yasaklanmış, bir okulum bile yok. Bana saldırmanız, kendinize saldırmanızdır. Bu oyunu bozalım diyorum. Onurlu bir barış gelişir, Kürtlerin özgürlük talepleri, demokratik talepleri kabul edilirse, iki ay içinde gerillayı dağdan indiririm. Biz demokratik devletle birlik istiyoruz. “Yok, PKK imha olacak” denirse, özgürlük savaşçılarına, Kürt gençlerine, özgürlük savaşınızı geliştirin, kendinizi koruyun çünkü niyet kötü derim.”

Düşünmek iyidir, insanı muhasebeye, sükûnete ve idrakî bir yetiye teşvik eder. Düşünmek ve gerçekten anlamak gerek; 2005’te Önder Apo tarafından yapılan bu makul, insani, demokratik, çağrı niye o zaman cevaplanmadı? Aradan tam 20 sene geçmiş, bu geçen 20 senede ne kadar kan döküldü? Kaç tane bir başka benzeri olmayan, biricik insan can verdi? Bu kızılca kıyametin müsebbibi kim? Ve şimdi 2025 yılındayız ne değişti? Düşünelim! Düşünmek iyidir. Demokrasiyi, siyasi ve hukuki değişim ihtimalini düşünmek iyidir. Her şeye rağmen barışı düşünmek iyidir. Yürümek durmaktan, barışmak savaşmaktan, konuşmak susmaktan, düşünmek ‘Etrak-ı bi idrak’ olmaktan iyidir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.