Cesaret eden şikâyet etmez, mücadele eder

Medya DOZ yazdı —

  • PKK militanları 23 Şubat 2005 tarihinde İmralı’dan gelen mesaj ile sadece bir dönemin değil, bütün mücadele seçeneklerinin nasıl ele alınması gerektiği konusunda iyice netleştiler.

PKK’den söz edince miş’li geçmiş zamandan söz edemiyor insan, çünkü PKK geniş zamanların kavram ve kuramıdır. PKK, sağ elin sol ele yaptığı haksızlığı bile sineye çekmediği için PKK oldu. Had hudut tanımayan ağalara, hak ve adalet dersi verdiği için toplumda karşılık buldu. Herkesin boyun eğdiği zalim ve ceberut devlete başkaldırdığı için toplumsal bir bilince dönüştü. PKK’nin esas yenilmezliği, sadece bir kahramanlar hareketi olmasından kaynaklı değildir, mezara konmuş, üstü betonlanmış bir halkı kahraman olarak diriltmesinden kaynaklıdır.

Kaldı ki PKK sadece inkârcı ve imhacı Türk devletine karşı savaşmadı, insanlığı ucubelikle sınayan, doğayı nesnelleştiren, toplumun ahlak formunu bozan, kadını her türlü katliamdan geçiren, gençleri ruhsuz çarklarda öğüten kapitalizm ile de savaştı. Ve bu savaş özgür insanın savaşıydı. Şunu iyi anlamak gerekir ki, PKK ordusuz bir dünyaya ulaşmak için ordu kurmak zorunda kaldı. Yine savaşsız bir insanlığa ulaşmak için savaşmak zorunda kaldı. PKK’nin karşısında laftan anlayan bir devlet olmadığı için silah bir seçenek oldu. Özcesi savaşan barışır ya da barış anlamına kavuşsun diye savaşılır. Ve hiçbir şey boşa değil, anlamsız değildir. Bütün seçenekler, bütün olasılıklar bizi şimdi bütün mümkünlerin kıyısına getirmiştir. Daha az acılı, daha az hatalı, daha az kayıplı bir savaş yürütmediği için PKK’yi eleştirebiliriz ama bütün geçmiş tarihinde ve şimdilerde neden barış ihtimallerine yelteniyor diye eleştiremeyiz, çünkü bir gün onurlu bir barış olsun diye bunca amansız bir savaş verildi…

Bunca amansız savaş ve barış mücadelesi verilirken, PKK militanlarının temel motivasyonu, Önder Apo’ya olan güven ve bağlılık oldu. Ateşlerin orta yerinde de olsa, gül bahçesinin ortasında da olsa bu sadakat, bu yoldaşlık değişmiyor. PKKliler çektikleri cefadan dolayı vefadan vazgeçen insanlar olmadılar hiçbir zaman. Bunu da Önder Apo’dan öğrendiler. Önder Apo ve militanları beraber cesaret ettiler, bu yüzden önlerine çıkan hiçbir engel için şikâyet etmediler. Cesaret eden, şikâyet etmez… Her koşulda mücadele eder. Bu ortak bir bilinçtir.

PKK’de önce ideolojik bilinç, ahlaki ilke, mütevazı duruş, siyasal olgunluk, eylem ve söylemde tutarlık gibi erdem ve ölçüler esas alınır. Bütün bu ölçüler kazanıldıktan sonra meşru savunma temelinde askeri yetkinliğe bakılır. Bilinçsiz, amaçsız ve kontrolsüz savaşçının PKK içinde yeri yoktur. PKK savaşçıları bütünlüklü özgürlük savaşçıları olarak kendilerini eğitir ve donatırlar. Sayın Murat Karayılan’ın da dediği gibi “PKK savaşçıları silah aşığı değildir.” PKK mücadele tarihi boyunca silahı araç olarak değil de amaç olarak gören bütün yaklaşımlar karşısında eleştiri ve tutum sahibi olmuştur. Bu anlamda Önder Apo’nun “Anlayışı bizim olmayanın eylemi de bizim değildir”, yine “Anlam ve hissin yaşattığı insan en güçlü insandır” sözleri bütün PKK savaşçıları için temel ölçüdür. Hemen hemen bütün PKK militanlarının günlük defterinin ilk sayfasında bu iki söz yazılıdır. Hiçbir partide önder ve militanları arasında birbirini bu denli hisseden, takip eden bir gerçekliğe rastlanamaz. İmralı’dan gelen her haberi dört gözle bekleyen, anladıklarını uygulamak için dişini tırnağına takarak çalışan PKK militanları 23 Şubat 2005 tarihinde İmralı’dan gelen aşağıdaki mesaj ile sadece bir dönemin değil, bütün mücadele seçeneklerinin nasıl ele alınması gerektiği konusunda iyice netleştiler.

“Sonuç nasıl gelişirse gelişsin kabulümdür. Sonuç olarak demokratik uzlaşma ve barış çağrısında bulunuyorum. Yok, bunu tanımıyorsanız, sonuna kadar özgürlük savaşını veririz. Benim bu konuda söyleyeceklerim bitti. Bunu bol bol basın yayında verirsiniz. Televizyon işler. Halk da Avrupa müktesebatına uygun olarak serhildanlarla taleplerini dile getirir. Anadilimi istiyorum, okulumu ve kültürümü istiyorum der. Kanlı olmaması temennimdir. Savaş-barış anlayışımı geliştirdim. Günümüze kadar geldim. Bu konuda Savunmalarım, görüşlerim ortada, bol bol alıntı yaparsınız. Toplumsal özgürlük anlayışımı, Ortadoğu halklarının özgürlük savaşımını nasıl ele aldığımı Savunmamdan alıntılarla zenginleştirin.”

Netlik iyidir. Yerden bitme bazı generallerin muğlak ve karnından konuşan sesini dinlemekten daha iyidir. Gerçeği söylemeyi gururuna yedirmeyip “Savaşın başaranı yoktur” cümlesini sesli söylemeyi kâbus olarak algılayan Pirus zafer gazilerinin savaş naralarını dinlememek ve her anlamda netleşmek iyidir. 

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.