Yeni evrensel felsefenin yükselişi

Forum Haberleri —

.

.

  • Kuşkusuz bilim felsefe ilişkisi tarihsel süreç içinde değişim göstererek günümüze ulaşmıştır. Felsefi düşünme, akıl yürütme, kuram geliştirme, yol yöntem geliştirme, özellikle fizik bilimi ile ilişki içinde mümkün olmuştur.

ELİF AKGÜL ATEŞ

Fizik, evrende var olan canlı cansız tüm madde ve cisimlerin işleyiş yasalarını inceleyen bilim dallarının ana koludur. Fizik ve Kimya bilimleri M.Ö 3000 tarihlerinde Sümer, Akad ve Mısır uygarlıklarında incelenmeye başlanmıştır. Fizik yasaları diğer doğa bilimler olan Astronomi, Kimya, Biyoloji ile birlikte felsefenin gelişiminde de etkin işleyiş içindedir. Tarih boyunca medeniyetlerin ilerleyişini sağlayan yeni teknolojik keşifler, fizik yasaları sayesinde gerçekleşmiştir. 

Bilim alanında keşfedilen her yasaya paralel, düşünce akımları ve felsefi yaklaşımlar da yeni boyutlar kazanmıştır. Böylece doğayı, evreni tanıma, işleyişini kavrama arayışları gittikçe yetkinleşerek toplumsal gelişmelere yön vermiştir. 

Kuşkusuz bilim felsefe ilişkisi tarihsel süreç içinde değişim göstererek günümüze ulaşmıştır. Felsefi düşünme, akıl yürütme, kuram geliştirme, yol yöntem geliştirme, özellikle fizik bilimi ile ilişki içinde mümkün olmuştur.

Özellikle ilk çağlarda felsefe ve bilim iç içe gelişmiştir. Yunan filozofları M.Ö fizik yasalarına paralel olarak geliştirdikler sistem dahilinde, madde ve zihin ilişkisini kurarak, soyutlamalar yöntemiyle, felsefe alanında büyük bir çığır açtılar. Böylece felsefenin doğuş ve gelişimi tarihine damgalarını vurdular. Bu çığır üzerinden şekillenen düşünüş tarzı ile evreni kavramaya yöneldiler. Gök Bilimi olan astronomiyi, doğayı var eden kuvveti, hareketi çözümlediler. Böylece Madde ile ruh, öz ve biçim arasındaki bağlantı ve işleyişi keşfetmeye başlayarak, felsefenin temellerini atacaklardı.    

Daha o dönem Thales, evrende canlı cansız bütün varlıkların hareket halinde olduğunu, toplam madde miktarının sabit olduğunu, hiç bir şeyin vardan yok, yoktan var olamayacağını evrensel hareket yasalarını keşfetti. Suyun doğada bütün canlı organizmaların temel yaşam kaynağı olduğunu söyleyerek, biyoloji alanında önemli keşiflerde bulundu. Bununla birlikte Astronominin temel yasaları olan, evrensel merkezcil ve merkezkaç kuvveti tanımlayarak, gezegenlerin hareketini inceledi.  

Aynı dönem Herakleitos, ‘bir suda iki kez yıkanmaz’ sözüyle her şeyin hareket halinde olduğu buluşuyla, doğanın diyalektiği fikrinin temellerini atacaktı. 

Enpodokles, Anaksagaros, Leukippos ve Demokritos evrenin, toprak, ateş, hava ve sudan oluştuğunu, tüm maddelerin atomlardan oluştuğunu, atomların sürekli devinim haline ve maddenin bölünemez en küçük yapı taşı olduğunu keşfettiler.

İdeal felsefenin kurucusu Aristo, değişken olan doğanın matematikle değil, değişebilen insan mantığıyla kavranabileceğini savunur. Daha çok maddenin nitel yapısı üzerinde durur, termodinamiğin yasalarının temelini atar.

Mekanik felsefenin kurucusu Descartes ise maddeyi baz alarak, doğadaki tüm olayları made ve harekete endeksler. Bu bağlamda mantık ile matematiğin bütünlemesi üzerinden doğayı ve doğa yasalarını açıklama yoluna gider.

Ortaçağ felsefecileri felsefeyi din, inançlar merkezine kaydırdılar. İdealist felsefenin temelleri bu dönemde güçlendirildi. Bilimle felsefe tamamen birbirinden koparıldı. İdealizm, insan düşüncesinden bağımsız bir nesneler dünyasının var olmadığını savunan bir felsefi öğretidir. Yani varlığın düşünce ekseninde yaşam bulduğunu, evrende varolan her şey zihinsel olduğunu, insanların var olan her şeyi idealar olarak algıladığını savunur. Platon evrende var olan olağanüstü düzenin zihnin eseri olduğunu, bu olağanüstü düzenin kendi başına ulaşmayacaktır der.

17. yüzyılda Newton Mekaniği bilim, teknoloji alanında devrim niteliğinde gelişmeler sağlarken, felsefede yeni bir çığır açacaktı. Bu dönem doğa felsefesi hakimdir. Newtoncu mekanik Doğa Felsefesi’nin ortaya çıkması, Aristotelesçi düşünce geleneğinin uzantısı idealist felsefeyi sorgulamayı beraberinde getirecekti. 17. yüzyılda Doğa Felsefesi, genel anlamda, astronomi, optik, statik, mekanik gibi doğal olaylarla ilgili incelemeleri ve matematiği kapsıyordu. 

Bu bilimler ışığında şekillen Doğa Felsefesi, uygarlıklar tarihi yeni bir bakış açısıyla yorumlanmasını, toplumların ekonomik, sosyal, kültürel, politik yapılarını yeni bir bakışla ele almasını beraberinde getirdi. Kant ve Hegel’in evreni yorumlayışları felsefede yeni bir çığır açacaktı. 19. yüzyılda Materyalist Felsefe daha belirginleşmeye başlarken, Marx Bilimsel Diyalektik Materyalizmi geliştirdi.  
Maddenin yegane gerçeklik olduğunu savunan Bilimsel Materyalizm, İdealist Felsefe’nin tersine madde olmadan ruhun var olamayacağını savunuyordu.

20. yüzyılın başlarında bilim dünyasında yaşanan devrim niteliğinde keşifler ışığında mutlak bilim anlayışı zayıflamaya başladı. Artık yeni bir evren ve bilim anlayışı filizleniyordu. İzafiyet Teorisi’nin, Quantum Kuramı’nın gelişimi toplumsal yaşamın yeniden yorumlanmasını beraberinde getirdi. Bu gelişme Newtoncu neden sonuç temeline dayanan felsefe anlayışında büyük sarsıntı yaratacaktı. 

Bugün bilim alanında gerçekleşen devasa keşifler, düşünsel zenginlik yaratmada dolu dizgin ilerliyor.  Einstein, Max Planck, Heisenberg, Schrödinger, De Broglie’nin keşfettiği gizemli atomaltı dünyada hayat bambaşka cereyan edecek, Heisenberg’in Belirsizlik İlkesi bilimsel determinizme sekte vuracaktı. 

Sosyal bilimcilerin, felsefecilerin savundukları ideolojik ve felsefik tezler yeni bilimsel gelişmelerin gölgesinde kalmakta. Materyalist ve idealist felsefeciler arasında, bu gelişmeleri yorumlamada yaşanan tartışma ve çatışmalar daha da hareketlenmeye başladı. Böylece ruh mu maddeyi yarattı, mademi ruhu yarattı ikilemini sorgulayan felsefe akımlarına alternatif gelişen Quantum Felsefesi, yeni evrensel felsefe olarak sahnede yerini alacak, evren anlayışında köklü değişiklikler yaratacaktı. 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan,’ Sonsuz bir süreklilik ile evrimleşen dev bir yapının, canlı bir doğaya sahip olmaksızın bu evrimi gerçekleştirebilmesi ve bunu sonsuzca sürdürebilmesi çok da mantıklı değildir. Canlılık olmaksızın kendindeki hareketinde olamayacağını belirtmek yanlış bir belirleme olmayacaktır.‘ derken Quantum Felsfesi’ni destekleyen çağdaş bir yorumlama getirecekti.

Quantum Felsefesi büyüleyiciliğiyle insanlığın zihnini karıştırmaya devam ediyor..

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.