Dayanışma yaşatır

Selma AKKAYA yazdı —

  • Bir halk bulunduğu her coğrafyada kendi öz savunması ve kendi sosyal ağını örüyor. Bu insanca yaşam mücadelesi, umudu olanların kurduğu köprü ve yoldur. Bu inşa Erdoğan’ın kurduğu karton binalara benzemez. Öyle kolay kolay yıkılmaz.

50 binden fazla insanın ölümüne sebep olmuş, yüzbinlerin akıbetini bilmediğimiz bir depremin ardından neo-sultan Erdoğan, trajedinin bir "kader planının" sonucu olduğunu öne sürerken, inşaat sektöründe kurduğu devasa yolsuzluk sistemi milyonların üzerine çöktü. Bu yetmedi OHAL ilan etti, o yetmedi şimdi halkın dayanışmasına kayyum atadı!

O dayanışmanın emektarları nasıl o ihtiyaçları topladı, en azından Fransa boyutuyla anlatmaya ihtiyaç var. Kürt halkı misafir kültürü ile yoğrulmuş bir halk. En iyi yemeğini ona sunar, en iyi yatağını misafiri için açar, 'ne zaman gideceksin?' sorusunu dahi sormaz. İşte ekmeğini bölüşmeyi bilen bu halk, depremin ilk saniyesinden itibaren diğer tüm ülkelerde olduğu gibi Fransa’da da seferber oldu. Kadın, erkek, yaşlı, çocuk her yaştan insan, ''dayanışma yaşatır'' diyerek yola koyuldu. Garlar, metro istasyonları, miting alanları, pazar yerleri, park alanları, fuarlar arşınlıyor. Kendi cebinden gönderdiği ile yetinmeyerek, sokaklarda Fransız toplumunun ülkesindeki erdoğanzedeleri ile bağ kurmaya çalışıyor. Bu köprü Erdoğan’ın masalarda  tiranlarla kurduğu ittifaka benzemeyecek kadar kutsal, insan ve yaşam içeriyor!

''Erdoğan’a bir kuruşum dahi gitmesin'' diyen kadınlar bağış kutularına para atarken, evinden etiketli elbiselerini toplayıp getirerek dernek binalarına bırakan binlerce insan. Drancy bölgesinde lise öğrencileri proje yapıp, deprem bölgesindeki insanlarla dayanışmak için her biri bir parça elbise taşıyor. Çocuklar kumbaralarını boşaltıp getirirken, sokaktaki dilenci o saate kadar önünde biriken 3 euro için ''biliyorum çok değil ama bugün bu kadar toplayabildim'' diyerek Roja-Sor kutusuna atarken, insanlığın köprüsünü kuruyor.

Fransa’da depremden bir gün sonra başlatılan Kürt Kadın Hareketi’nin öncülük ettiği sokak inisiyatifi, emeklilik yasasına karşı alanlara çıkan binlerle meydanlarda buluştu. Sokak inisiyatifinin  bir diğer adresi ise Pazar yerleri idi. İşte Pazar yerinde karşılaşılan Ermeni bir kadın, ''biz dağıldık çocuklar, ailelerinize söyleyin terketmesinler topraklarını!'' derken soykırımdan geçen iki halkın dayanışma köprüsünü oluşturuyor.

Kermesler kuruluyor, pankartlar el yordamı ile yapılıp sokaklarda asılıyor, üzerlerine önlüklerini geçiren onlarca insan gruplar halinde tüm kapıları çalmaktan yılmadı. Standlara, yollarda dolaşan sokak inisiyatifi gönüllülerine ilk refleksi göçmenler gösterirken, ''acıyı tatmışlığın'' dayanışmada buluşmasına tanıklık ediyoruz. Polisle hergün köşe kapmaca yaşayan kaçak göçmenler, ceplerindeki bozuklukları kumbaralar atarken, sokakta yaşayan bir kadın ağırca yerinden doğrulup stand başına gelip avucundaki bozuklukları kutuya özenle yerleştiriyor.  Grigny çocuklarını unutmamakta fayda var. Tatil günlerini stant kurarak, Hatay, Pazarcık, Adıyaman, Malatya ve diğer deprem bölgelerinde bulunan çocukları yaşatmanın telaşında olan o öpülesi eller… Çocukların saatlerce bir disiplin içerisinde stantlardaki çabası Erdoğan’ın AFAD’ından daha hızlıydı.

İşte bu dayanışma köprüsü, hergün kendi içerisinde yeni öneriler, yollar, yöntemlerle halkları buluştururken, bir halk bulunduğu her coğrafyada kendi özsavunması ve kendi sosyal ağını örüyor. Bu insanca yaşam mücadelesi, umudu olanların kurduğu köprü ve yoldur. Bu inşa Erdoğan’ın kurduğu karton binalara benzemez. Öyle kolay kolay yıkılmaz.

Öldürdüğün yerden çoğalıyoruz. Korku duvarlarını örmek için atadığın onbininci kayyumunu da atasan, devlet denilen o asıl enkazın altından çıkamayacaksın.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.