Deprem sonrası sağlık açısından tehlikeler 

• Deprem bölgesinde kurulan çadır kentlerde çok sayıda insan dar alanda bir arada olduğu için salgın hastalıklar artabilir. Kışın zaten yoğun bir şekilde görülen solunum yolları enfeksiyonları daha da yaygınlaşmaktadır. 

Deprem sonrası afet bölgelerinde bulaşıcı / enfeksiyon hastalıklarında ciddi bir artış görülmektedir. Bu artış genelde yaşanan felaketten iki hafta sonra ortaya çıkmaktadır. Afet bölgesindeki olumsuz şartlar, bulaşıcı hastalıkların hızlı şekilde yayılmasına zemin sunmaktadır. Bu da salgın tehlikesine yol açmaktadır. Yaşam tehlikesi yaratacak boyutlar da mümkün. 

Yaralar, özellikle açık yaralar (dokunun zedelenmesinden kaynaklı) enfeksiyon kapabilir. Bu dokunun ciddi şekilde zarar görmesine yol açabilir. Kangren tehlikesi, yani dokunun kuruma ve kararma (ölmesi) tehlikesi oldukça yüksektir.

Yaralar açısından aşı konusu, özellikle tetanoz aşısı da önemlidir. Tetanoz bakteriyel bir enfeksiyondur. Bu enfeksiyona yol açan bakteri toz, toprak dahil doğada her yerde mevcuttur. Hastalık sinir sistemini etkilemekte ve özellikle çene ve boyun kaslarında ağrılı kas kasılmalarına yol açmaktadır. 

Deprem bölgesinde kurulan çadır kentlerde çok sayıda insan dar alanda bir arada olduğu için salgın hastalıklar artabilir. Kışın zaten yoğun bir şekilde görülen solunum yolları enfeksiyonları daha da yaygınlaşmaktadır. Covid-19 ve Influenza (grip) vakaları çoğalabilir. Maske dağıtımı / kullanımı bu konuda önleyici olabilir. 

Deprem kanalizasyonda da hasara yol açmaktadır. Böylelikle suya dışkı karışabilir. Bu ishal ile seyreden hastalıklara yol açabilir. Tuvaletlerin olmayışı / temiz olmayışı ve birçok insanın aynı tuvaleti kullanması da bulaşıcı hastalıklarda artışa neden olabilir. 

Hayvanlardan (yabani ve evcil) kaynaklı hastalıklar da sıkça görülmektedir. Bu durum hayvan idrarının yiyeceklere veya suya karışmasından kaynaklanmaktadır. Suların kaynatılması bu konuda önleyici olabilir. Suların klorlanması da koruyucu olmaktadır.